Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2022/6513 E. 2023/2161 K. 10.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/6513
KARAR NO : 2023/2161
KARAR TARİHİ : 10.04.2023

MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/2683 Esas, 2022/325 Karar
HÜKÜM : Karar verilmesine yer olmadığına
İLK DERECE MAHKEMESİ : Konya 5. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/522 E., 2019/388 K.

Taraflar arasındaki yabancı mahkeme kararının tanınması davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; Almanya Krefeld Asliye Hukuk Mahkemesinin 07.03.2013 tarihli ve 5 O 211/09 sayılı kararının tanınmasına karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığını ve bu sebeple dava şartı yokluğundan davanın usulden reddedilmesi gerektiğini, davacının müvekkillerinin alacağına kavuşmasına engel olmak istediğini, kesin delil elde etmek amacıyla işbu davayı ikame ettiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin yabancı mahkemede açtığı davanın usulden reddedildiğini, davacının davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığından davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, yabancı mahkeme kararında da davalının hatalı bilgilendirmeye dayanan aldatma eyleminin açıkça ifade edildiğini, davacının kesin delil elde etmek ya da kesin hükme dayanarak müvekkillerinin alacağına kavuşmasını engellemeye yönelik olarak karar elde edebilmek için bu davayı açtığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmak suretiyle davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın 7194 sayılı Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanun’larda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un (7194 sayılı Kanun) 41 inci maddesi kapsamında olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına ve dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz talebinde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davanın 7194 sayılı Kanun’un 41 inci maddesi kapsamında olmadığını, tanıma şartlarının oluştuğunu, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, yargılama masrafları yönünden de kararın hatalı olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, yabancı mahkeme kararının tanınması istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1.5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 50 nci ve 54 üncü maddeleri,

2.7194 sayılı Kanun’un 41 inci maddesi

3. Değerlendirme
7194 sayılı Kanun’nun 41 inci maddesinde, 31.12.2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklara karşı anılan kanunda belirtilen davalar hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verileceği düzenlenmiştir. Türkiye’de açılan bu tür davalarda 7194 sayılı Kanun gereğince davacıların, davalı şirkete ortak olduğu kabul edilerek dava hakkında “karar verilmesine yer olmadığına” kararı verildiği, buna karşın yabancı ülkede açılan ve karara bağlanan aynı tür davalarda verilen ortak olmadığının tespiti ve ödenen bedelin iadesine veya davanın farklı gerekçelerle reddine ilişkin yabancı mahkeme kararlarının tanınmasına ve tenfizine karar verilmesi halinde Türkiye’de açılan davalar ile yabancı ülkede açılan davalarda tamamen zıt veya farklı sonuçlara ulaşılacağı, Türk Mahkemelerinin emredici yasal düzenleme sonucu verdikleri çok sayıdaki karara tezat teşkil edecek yabancı mahkeme kararlarına Türkiye’de icra kabiliyeti kazandırılacağı ve netice olarak bu durumun 5718 sayılı Kanun’un 54 üncü maddesinde düzenlenen Türk kamu düzenine açık aykırılık teşkil edeceği gözetilerek kamu düzenine aykırılık sebebiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.

V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının resen BOZULMASINA,

Bozma sebebine göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine, Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

10.04.2023 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

Dava, Yabancı Mahkeme kararının tenfizi istemine ilişkindir.
Dava, 11.10.2018 tarihinde açılmış, yerel mahkemenin 31.10.2019 gün ve 2018/522 E., 2019/388 K. sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiş,
Davalının vaki istinaf başvurusu üzerine Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 10.03.2022 gün ve 2019/2683 E., 2022/325 K. sayılı kararı ile istinaf başvurusu kabul edilerek İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılmış, uyuşmazlığın 7194 sayılı yasa kapsamında kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Davacı vekilinin temyiz istemini üzerine, sayın çoğunluk görüşü doğrultusunda Bölge Adliye Mahkemesi kararı yazılı gerekçe ile bozulmuştur.
Sayın çoğunluğun bozma gerekçesine katılamıyorum.
İstinaf aşamasında, 07.12.2019 tarih ve 30791 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 7194 sayılı Yasa’nın 41 maddesi ile “31.12.2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez.
Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır.” hükmü getirilmiştir.
Davacı şirketin yasa kapsamında olduğu hususunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Yabancı mahkemede davalılar tarafından davacı şirket aleyhine “ortaklık ilişkisinin geçerli olmaması nedeniyle ödenen paranın tahsili” istemine ilişkin davada yabancı mahkemece davanın reddine ilişkin verilen ve kesinleşen kararın Türkiye’de icra edilebilmesi için davalı şirket tarafından eldeki tenfiz davası açılmıştır.
Davacı şirket, davalı gerçek kişilere iddia olunan ortaklık ilişkisi nedeniyle borçlu olmadığı yönünde hüküm istihsal etmek istemektedir.
Eldeki dava, 7194 sayılı yasada sayılan davalardan “menfi tespit” davasının sonuçlarının gerçekleştirmeye yöneliktir.
Bu halde, derdest davanın, Bölge Adliye Mahkemesince 7194 sayılı yasa kapsamında görülerek yazılı şekilde “karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.
Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmesi gerekirken mümeyyiz davacı şirket vekilinin aleyhine sonuç doğuracak şekilde kararın yazılı gerekçe ile bozulmasına ilişkin çoğunluk görüşüne karşıyım.