Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2022/6260 E. 2023/5738 K. 10.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/6260
KARAR NO : 2023/5738
KARAR TARİHİ : 10.10.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi
HÜKÜM : Kısmen kabulü

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen eserden kaynaklanan hakları tecavüzün refi, meni ve telif ve maddi tazminatın tahsili davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Bölge Adliye Mahkemesince, davanın kısmen kabulü ile 3.150,00 TL telif tazminatının davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş olup davalı vekilince, kabule konu tutar bakımından temyize başvurulmuş ise de kabul edilen ve temyize konu edilen toplam miktar 3.150,00 TL olup Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL’nin altında kalmaktadır. Bu itibarla, davalı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan reddine karar vermek gerekmiştir.

Davacı vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 6114 sayılı Kanun uyarınca Yüksek Öğretim Kurulu kararlarına veya ilgili mevzuat hükümlerine dayanarak, Kanun’da belirtilen alanlarda adayların puan sıralamasına göre tespiti veya yerleştirilmesi ile yükseköğretim kurumlarında atama veya yükselmelerde esas alınan sınavlar olmak üzere, ulusal ve uluslararası her türlü bilim, yetenek veya yabancı dil sınavları ile gerektiğinde yerleştirme işlemlerini yapmak hususunda yetkilendirildiğini, müvekkilin yayıncı şirketler ile yapılan sözleşmeler kapsamında sınav sorularının basımı, dağıtımı ve satışını kapsayan çoğaltma ve yayma haklarını, sözleşme süresiyle sınırlı olmak kaydıyla yayıncılara devrettiğini, davalı şirketin “Yan Dal Uzmanlık Sınav Sorularını” telif haklarına aykırı olarak, sözleşme olmaksızın kitap haline getirip satış yapmak suretiyle haksız kazanç elde ettiğini, dava konusu kitap serisinin “Çıkmış YDUS Soruları” (2012 dahil) isimli ve içinde 2007- 2012 yılları dahil “Yan Dal Uzmanlık Sınav Sorularının” yer aldığı 3 adet seri kitaptan oluştuğunu ileri sürerek, tecavüzün ref’ine ve men’ine, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun (5846 sayılı Kanun) 68 inci maddesi uyarınca 14.500,00 TL’ nin 3 katı olan 43.500,00 TL telif tazminatının ve aynı Kanun’un 70 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince belirsiz olan maddi tazminat alacağının şimdilik 50.000,00 TL asgari tutarının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının sınav sorularını ticari amaçla değil, bir kamu hizmetinin yerine getirilmesi için çoğaltıp yayınladığını, bu soruların bedelinin zaten sınava girenlerden alınan sınav ücreti ile temin edildiğini, ayrıca bu soruların hiçbir ücret alınmaksızın internet sitesinden de yayınlanarak aleniyet kazandığını, davaya konu eserler incelendiğinde, davacı Kurum’un eser olarak adlandırılabilecek olan soru kitapçıklarından farklı bir şekilde düzenleme yapıldığının görüleceğini, buna göre eserlerde kaynak gösterilmek suretiyle sorulara yer verildiğini, ancak bundan sonra da bu sorulara ilişkin uzun açıklamaların yer aldığını ve bu açıklamaların da davacı ile hiçbir ilgisinin bulunmadığını, müvekkil şirketin dava açıldıktan sonra davaya konu eserlerin mali haklarını da devraldığını ve davacıya 199.750,00 TL ödediğini, dolayısıyla davanın konusuz kaldığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 17.10.2017 tarih, 2013/241 E. ve 2017/462 K. sayılı kararıyla; davaya konu “Çıkmış YDUS Genel Cerrahi” sorularının, hazırlayan kişilerin hususiyetini yansıtan, yazı ile ifade edilen fikir ürünü olduğu, dolayısıyla ilim ve edebiyat eseri niteliğinde değerlendirilmesi gerektiği, eser sahiplerini bir araya getiren kurum olması nedeniyle sorular üzerindeki mali hakları kullanma yetkisinin davacıya ait olduğu, davalının işleme, çoğaltma ve yayma haklarını ihlal ettiği, davacı ile davalı arasında davaya konu eylemler gerçekleştikten sonra aynı konuya ilişkin sözleşme ilişkisinin kurulduğu, davalının aynı konulara ilişkin sözleşme ilişkisi kurulması gerektiğini bildiğinden, davacı tarafından yapılan uzmanlık sınavına ait soruların basın ve yayımına ilişkin hakları devralmak için 24.12.2013 tarihinde davacı ile sözleşme ilişkisi kurduğu, davalının dava konusu bu eylemi gerçekleştirirken davalı ile arasında sözleşme ilişkisi olmadığını bildiği, taraflar arasında dava açıldıktan sonra sözleşme ilişkisi kurulmasının, dava tarihinden önce davalı tarafından yapılan eylemleri hukuka uygun hale getirmediği, eserlerin izinsiz basımı ve satışa sunulması ile de davacının maddi yararlardan yoksun kalmış olacağı, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 50 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince, uğranılan zararın miktarı tam olarak tespit edilemediğinden, olayların olağan akışını, davalının dosya kapsamında sabit olan eylemleri ve sözleşme bulunmamasına rağmen basım ve yayına devam etmesi, hukuka aykırı bu eylemlerinden sonra davalı ile sözleşme ilişkisi kurması gözönünde tutularak, zararın miktarının hakkaniyete uygun şekilde takdiren belirlendiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, tecavüzün men’i ve ref’ine, 15.501,00 TL telif ve 20.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 11.09.2019 tarih, 2018/376 E. ve 2019/829 K. sayılı kararıyla; uyuşmazlık, özü itibariyle haksız fiilden kaynaklandığından yalnızca davalının kullandığı ispatlanan sorulara ilişkin olarak davacı ile sözleşme yapması halinde isteyebileceği bedelin tespitinin gerektiği, bu nedenlerle, taraflar arasındaki 24.12.2013 tarihli sözleşmenin somut olay yönünden emsal teşkil etmeyeceği, davacının YDUS soruları üzerindeki mali haklarını bir bütün olarak devrettiği, branşa göre mali hak devri yapmadığı, davalı yayınlarının sadece mali hakları davacıya ait olan sorulardan oluşmayıp, ayrıca bu soruların çözümlerini ve açıklamalarını içerdiği gibi hususlar bir bütün olarak gözetildiğinde, zararın miktarının tam olarak tespitinin mümkün olamayacağı, zarar miktarının tam olarak tespit edilemediği hallerde, dava sırasında yürürlükte bulunan 6098 sayılı Kanun’un 50 inci maddesi uyarınca zararın miktarının hakkaniyete uygun olarak belirlenmesi gerektiği, buna göre, anılan Yasa hükmü uyarınca taraflar arasında sözleşme yapılsaydı davacının 5.000 TL isteyebileceği, davacının 5846 sayılı Kanun’un 68 inci maddesi uyarınca miktarın üç katı olan 15.000 TL’yi telif tazminatı olarak talep edilebileceği, davacı ayrıca 5846 sayılı Kanun’un 70 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca tazminat talebinde bulunmuş ise de, zararın varlığı ispat edilemediğinden davacının anılan maddeye dayalı talebinin reddi gerektiği gerekçesiyle tarafların istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, esas hakkında yeniden hüküm tesis edilmek suretiyle, 15.000,00 TL telif tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, davalı tarafından gerçekleştirilen tecavüzün bu şekilde ref’ine, fazlaya ilişkin telif tazminatı, tecavüzün men’i ve maddi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 22.06.2021 tarih, 2019/5119 E., ve 2021/5304 K. sayılı kararıyla; ” taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının yerinde olmadığı, ancak davacının mali hak sahibi olduğu YDUS Genel Cerrahi geçmiş yıllara ait soruların, aralarında herhangi bir sözleşme olmaksızın davalı tarafça haksız olarak kullanıldığı ve davacının yasal haklarının ihlal edildiği, taraflar arasında bu davanın açılmasından sonra 24.12.2013 tarihinde 1987’den itibaren tüm TUS ve YDUS sorularını kapsar şekilde 5 yıl süreli ve sınırsız kullanım hakkı veren mali hak devir sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşme ile 1987-2012 yıllarını kapsayan tüm soruların 5 yıl süre ile sınırsız kullanımı için 199.750,00 TL bedel kararlaştırıldığı, dava açıldıktan sonra bile olsa tarafların iradeleri böyle tecelli ettiğine ve başkada emsal lisans sözleşmesi bulunmadığına göre, anılan sözleşme emsal alınıp, tüm soruların 5 yıl kullanımı için kararlaştırılan lisans bedeli tecavüzün vuku bulunduğu tarihlere uyarlanıp 5’er yıllık periyodik dönemlerin başlangıçlarına göre bedel belirlenip, böylece belirlenecek bu bedel tüm sorulara ilişkin olacağından, somut olayda dava konusu alana ve kapsamdaki, yani tüm (Genel Cerrahi) yayınlanan soru sayısına oranlanarak dava kapsamında telif bedelinin bulunması, sonra da 5846 sayılı Kanun’un 68 inci maddesi kapsamında tazminatın belirlenmesi ve talebe göre dava tarihinden itibaren faiz işletilecek şekilde hüküm kurulması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı, kabule göre de 5846 sayılı Kanun’un 68 inci maddesi kapsamında tazminat talep edildiği durumlarda mahkemece verilen hüküm ile artık hak sahibi ile ihlalde bulunan kişi arasında farazi bir sözleşme kurulduğu kabul edildiğinden, davacının ref talebinin reddi gerekirken kabulüne karar verilmesinin de doğru bulunmadığı” gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile telif tazminatının bozma ilamında belirtildiği şekilde hesaplanması için bilirkişi raporu aldırıldığı, 20.03.2022 tarihli ek bilirkişi raporunda, Dairemizce uyulan bozma ilkesinde belirtildiği şekilde, taraflar arasındaki 24.12.2013 tarihinde imzalanan sözleşmede tüm sorular için belirlenen bedel olan 199.750,00 TL, enflasyon oranları dikkate alınarak tecavüzün vuku bulduğu tarihlere uyarlanmış, bu bedel tüm sorulara ilişkin olduğundan, dava konusu kitaplarda yer alan soru sayıları tüm YDUS Genel Cerrahi sorularına oranlanmış ve buna göre bedel tespit edilmiş olduğundan bu şekilde hesaplama yapılan ek bilirkişi raporuna itibar edildiği, söz konusu raporda, her ne kadar ihlalin gerçekleştiği tarih ile dava tarihi arasındaki süre dikkate alınarak alternatif bir hesaplama da yapılmış ise de 5846 sayılı Kanun’un 68 inci maddesi uyarınca telif tazminatına hükmedildiğinde, taraflar arasında farazi bir sözleşme ilişkisi kurulduğundan ve söz konusu ihlale yol açan kitapların toplatılması artık mümkün olmayacağından, bilirkişi raporundaki alternatif bu hesaplamaya itibar edilmesinin mümkün görülmediği, öte yandan, anılan Yasa hükmü kapsamında tazminat talep edildiği durumlarda mahkemece verilen hüküm ile artık hak sahibi ile ihlalde bulunan kişi arasında farazi bir sözleşme kurulduğu kabul edildiğinden, davacının ref talebinin de reddine karar vermek gerektiği, Dairelerinin önceki kararı bozma kapsamı dışında kalarak kesinleştiğinden, bu yönlerden önceki kararla aynı şekilde hüküm kurulduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 5846 sayılı Kanun’un 68 inci maddesi uyarınca üç kat toplam 3.150,00 TL telif tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, tecavüzün refi, meni ve maddi tazminat taleplerinin ise reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; somut olayda talep edilen telif tazminatının belirlenmesi için nitelikli hesaplamalar yapılması gerektiğini oysa hükme esas alınan bilirkişi raporunu tanzim eden heyet üyelerinden hiç birisinin nitelikli hesap uzmanı olmadığını, söz konusu raporda, soru sayısı oranlanarak ve enflasyon hesaplayıcısı kullanılarak telif tazminat hesabı yapılmış ise de müvekkili Kurum’un söz konusu soruları hazırlamakla görevlendirdiği kişilere branşlara göre değil her bir sınav dönemini gözeterek ödeme yaptığını, nitekim bu soruların mali hakları hususunda üçüncü kişilerle yaptığı sözleşmelerde de her bir branş için değil sınav dönemleri bakımından bedel belirleme yoluna gittiğini, esasen 5846 sayılı Kanun’un 68 inci maddesinde de sözleşme yapılması halinde talep edilebilecek bedelin üç katına hükmedilmesi gerektiğinin hüküm altına alındığını, yapılan hesaplamada, rayiç bedelin üç kat fazlasının göz önüne alınmadığını, maddi tazminat talebinin reddinin doğru olmadığını zira müvekkili Kurum’un bu soruların hazırlanmasında görev alan kişilere ciddi miktarlarda ödeme yaptığını, davalının bu emekten haksız olarak yararlandığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, eserden kaynaklanan hakları tecavüzün refi, meni ve telif ve maddi tazminatın tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 5846 sayılı Kanun2un 66 ıncı, 68 inci, 69 uncu ve 70 inci maddeleri

3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
1.Davalı vekilinin temyiz dilekçesinin MİKTARDAN REDDİNE,

2. Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

10.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.