Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2022/6238 E. 2023/5918 K. 17.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/6238
KARAR NO : 2023/5918
KARAR TARİHİ : 17.10.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2016/944 Esas, 2021/598 Karar
DAVA TARİHİ : 23.02.2015
HÜKÜM : Kısmen kabul

Taraflar arasındaki alacak davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında imzalanan 18.09.2010 tarihli bayilik sözleşmesi gereğince davalı tarafından sözleşmenin imzalandığı 18.09.2010-01.06.2011 tarihleri arasında protokolün 5 inci maddesi gereğince müvekkiline ödenmesi gereken aylık primin ödenmediğini, 01.06.2011 tarihinden itibaren ise protokolün 5 inci maddesindeki formülasyona uygun olarak hesaplama yapılmayarak prim alacaklarının davalı tarafından eksik hesaplanarak hesaba yatırıldığını ileri sürerek fazlaya dair hakları saklı tutularak şimdilik 10.000,00 TL’nin ticari faiziyle davalıdan tahsilini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile talebini asıl alacak ve temerrüt faizi olmak üzere toplamda 71.539,24 TL’ye artırmıştır.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; taraflar arasında 18.09.2010 tarihli ve 5 yıl süreli bayilik sözleşmesinin imzalandığını, ayrıca taraflar arasındaki bayilik ilişkisi devam etmekte iken 25.04.2011 tarihinde bir protokol imzalandığını, taraflar arasındaki 18.09.2010 tarihli bayilik sözleşmesinin 18.09.2015 tarihinde sona erecek olması üzerine bir araya gelen tarafların 17.09.2015 tarihinde, 30.11.2015 tarihine kadar geçerli ikinci bir bayilik sözleşmesini imzaladığını, 10.11.2015 tarihli ihtarname ile ikinci bayilik sözleşmesinin süresinin dolmasıyla bayilik ilişkisinin sona erdiğini, 2011 yılının Haziran ayında Ocak, Şubat, Mart, Nisan ve Mayıs ayı ödemelerinin toplu olarak yapıldığını, diğer aylara ilişkin primlerin de düzenli olarak hesaplanarak yatırıldığını savunarak davanın reddini istemiş, verdiği ıslah dilekçesi ile gerçekte fazladan ödeme yapıldığını, buna yönelik ticari defter ve kayıtlarının incelenerek satış destek primi tutarlarının hesaplanarak davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARLARI, BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Mahkemece Verilen Karar
Mahkemece 04.03.2015 Tarih, 2015/208 E., 2015/152 K. sayılı kararı ile davanın kısmi alacak davası olarak açıldığı, kısmi davanın belirsiz alacaklar için açılabileceği, davacı tarafından kısmen talep edilen alacağın tarihleri ile hesaplama formülasyonunun taraflar arasındaki sözleşme, faturalar ve sevk irsaliyeleri ile tespit edilebilecek nitelikte olması nedeniyle alacağın belirlenebilir nitelikte olduğu, bu halde kısmi dava açılamayacağı gerekçesiyle davanın hukuki yarar yokluğundan usulden reddine karar verilmiş, davacı vekilince temyiz edilmiştir.

B. Bozma Kararı
Yargıtay ( Kapatılan) 19. Hukuk Dairesinin 04.05.2016 tarih, 2015/17466 E., 2016/8237 K. sayılı kararıyla “…Dava ve hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nın 109/2. maddesinde, “talep konusunun miktarı, taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belli ise kısmi dava açılamaz” hükmü bulunmakta ise de, bu hüküm 11.04.2015 tarih 29323 sayılı resmi gazetede yayınlanan 6644 sayılı Kanun’un 4. maddesi hükmü ile yürürlükten kaldırılmıştır. Usul hükümleri Kanun’da aksine bir düzenleme bulunmadıkça derhal yürürlüğe girer ve devam etmekte olan davalara da uygulanır. Bu durumda mahkemece kısmi dava açılamayacağına ilişkin yasal düzenleme yürürlükten kaldırıldığına göre işin esasına girilerek iddia ve savunma çerçevesinde deliller toplanıp hep birlikte değerlendirilmek suretiyle varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir. ” gereğine işaret edilerek, bozma nedenine göre davacı vekilinin öteki temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığı belirtilerek bozulmuştur.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda belirtilen tarih ve sayılı sayılı kararı ile tarafların iddia ve savunmaları, alınan bilirkişi raporlarına göre davacının eksik yatırılan prim nedeniyle davalıdan 20.514,58 TL alacaklı olduğu, prim ana para olarak bilirkişi raporuna itibar edilmesi gerektiği, ancak bilirkişi raporunda yapılan faiz hesabı bakımından davacının talebinde eksik prim alacağına dava tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasını talep ettiği, bir başka deyişle bilirkişi raporunda hesaplanan temerrüt faizi alacağının talep konusu olmadığı, rapora bu yönüyle itibar edilmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 20.514,58 TL prim alacağının, 10.000,00 TL’sine dava tarihinden, 10.514,58 TL’sine ıslah tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki avans faizi talebinin temerrüt faizi talebini de içerdiğini, temerrüt faizin talep edilmediği gerekçesiyle reddinin doğru olmadığını, bilirkişi raporunun da bu yönde olduğunu savunarak reddedilen 51.024,66 TL bedelli temerrüt faizi yönünden kararın kaldırılmasını istemiştir.

2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davalının şirketin kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonrasında davacının alacaklı olmak bir yana, 31.016,23 TL+KDV borçlu vaziyette olduğunun tespit edildiğini, buna göre savunma sebeplerinin ıslah edildiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporlarında ıslah dilekçesinde ileri sürülen hususlar bakımından hiçbir inceleme yapılmadığını, gerek kök gerekse ek raporlarda, prim hesabına Protokolün 5 inci maddesi kapsamında yer almayan “taşıt tanıma sistemi ile yapılan satışlar”, “emanet mal çekiyle yapılan satışlar” ve “cari hesaba aktarılan prim tutarları”nın da dâhil edildiğini, davacının taşıt tanıma sistemi ve emanet mal çeki yoluyla tüketiciye satışlar yaptığının sabit olduğunu, bu tip satışların davalının şirket kayıtlarından belirlenmesi ve davacının tüketiciye yaptığı satışlardan mahsubu neticesinde prime esas tutarların saptanmasının gerektiğini, ancak bu tarz bir hesaplama yapılmadığını, taraflar arasındaki protokolün 5 inci maddesi hükmünde yazılı usul ve esaslara göre davacı şirketin 18.09.2010 – 30.11.2015 tarihleri arasında aylık satışları üzerinden hesaplanacak “satış destek primi” toplam tutarının belirlenmesi, buna göre davacının davalıdan tahsil edemediği bir “satış destek primi” alacağının mevcut olup olmadığının saptanmasının talep edildiğini, ancak inceleme yapılmadığını, davaya konu alacakların bilirkişi raporlarına istinaden ıslahla arttırılan miktarlarının zamanaşımına uğradığını savunarak kabul edilen kısım yönünden kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasında imzalanan 18.09.2010 tarihli bayilik sözleşmesi gereğince sözleşmenin imzalandığı 18.09.2010-01.06.2011 tarihleri arasında davacıya ödenmesi gereken aylık primin ödenmediği iddiasına dayalı alacak istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 26 ıncı maddesi, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 83 üncü maddesi, HMK 109/2.

3. Değerlendirme
Dosyadaki yazılara, Mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre taraf vekillerinin bütün temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderlerinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

17.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.