YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/5969
KARAR NO : 2022/6518
KARAR TARİHİ : 03.10.2022
MAHKEMESİ :BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 6. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Kayseri 2. Tüketici Mahkemesi Mahkemesi’nce verilen 19.04.2022 tarih ve 2021/353E. – 2022/216 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf istemlerinin kabulüne-esastan reddine dair Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’nce verilen 01.06.2022 tarih ve 2022/1288 E. – 2022/1306 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından duruşmasız, davalı vekili tarafından ise duruşmalı olarak istenilmekle, 6100 sayılı Kanun’un 369. maddesi gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı bankada 12.09.2002 tarihinde Euro hesabı açarak 7.341,97 Euro para yatırdığını, hesabın 368 gün vadeli ve otomatik vade yenilemeli olduğunu, davalı bankadan zaman zaman bilgi istendiğinde “bankaya gelmesinin gerek olmadığı, vadenin sürekli yenilendiği, oluşan faizin hesaba aktarıldığı” şeklinde müvekkiline bilgiler verildiğini, 04.03.2021 tarihinde davalı bankaya başvurulduğunda “hesapta para olmadığının, 10 yıl hareket görmediğinden 15.09.2013 tarihinde zamanaşımına uğradığının, 27.06.2014 tarihinde paranın TMSF’ye devredildiğinin, müşterinin sistemde kayıtlı adresine PTT aracılığı ile bildirim gönderildiğinin, PTT ile yapılan görüşmede alıcının adresinin değiştirmesi ve yeni adres bulunamaması sebebiyle mektubun iade edildiği bilgisinin alındığının” beyan edildiğini, 5411 sayılı Yasa’nın 62. maddesi uyarınca davalı bankaca yapılan işlemin yasaya ve bu konudaki yönetmeliğe aykırı olduğunu, hesabın otomatik yenilemeli olması sebebiyle zamanaşımına uğradığından söz edilemeyeceğini, bu durumun hesap cüzdanının arka yüzünde yazılı 3. maddeden de anlaşılacağını, ayrıca bireysel müşteri sözleşmesinde de bu konuda düzenleme bulunduğunu, hesaba sürekli vade yenilemesi yapılarak faizin de hesaba eklendiğini, hesabın TMSF’ye devrinden önce yapılması gereken yükümlülüklerin yerine getirilmediğini ileri sürerek bankaya yatırılan 7.341,97 Euro’nun şimdilik 100,00 Euro’sunun (TCMB efektif satış kuru üzerinden 1.048,61 TL) hesabın açıldığı tarihten itibaren işlemiş ve fiili ödeme gününe kadar işleyecek sözleşme faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 23.02.2022 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini toplam 9.008,40 Euro’ya (TCMB efektif satış kuru üzerinden 140.799,14 TL) çıkarmıştır.
Davalı vekili, husumetin yanlış tarafa yöneltildiğinden davanın pasif husumetten reddi gerektiğini, 10 yıl hareket görmeyen hesabın zamanaşımına uğradığından TMSF’ye devredildiğini, hesabın TMSF’ye devredilmesinden önce tüm kanuni yükümlülüklerin eksiksiz olarak yerine getirildiğini, tirajı yüksek gazetelerden ikisinde 12-13 Şubat 2014 tarihinde ilanların yapıldığını, yine bankanın internet sitesinde 01.02.2014-31.05.2014 tarihleri arasında ve yine TMSF’nin internet sitesinde aynı tarihlerde ayrıca zamanaşımı listesinin ilanlarının yapıldığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı bankanın ilgili yönetmelik hükümleri gereğince hak sahibine çıkardığı tebligatın iade geldiği, tebliğ edilmediği, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 62. maddesinde bankalarda bulunan mevduat ve bu cümleden sayılan emanet ve alacakların 10 yıl sonra zamanaşımına uğramasının, bankaca yapılacak tebligat koşuluna bağlı olduğu, bu yönde işlem yapılmadan banka nezdindeki hak ve alacakların zamanaşımına uğramayacağı ve iade dönen tebligatın akabinde banka tarafından adres araştırması yapılmaksızın işlem yapıldığı hususları bütün olarak değerlendirildiğinde zamanaşımı definin reddi gerektiği emsal Yargıtay 11. HD’nin 2014/16771 E., 2015/11821 K. sayılı 10/11/2015 tarihli ilamının da aynı yönde olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne, 9.008,40 Euro’nun 31/12/2013 tarihinden itibaren 3095 Sayılı Yasa 4/a maddesi gereğince işleyecek Euro faiziyle davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Karar, taraf vekillerince istinaf edilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince, davalı …Bankası A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b,1 maddesi uyarınca esastan reddine, mahkemece hüküm kurulurken ”… 9.008,40 Euro’nun 31.12.2013 tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanunun 4/a maddesi gereğince Devlet Bankalarının Euro ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı ile işleyecek faizi ile tahsiline.” şeklinde karar verilmesi gerekirken ”..9.008,40 Euro’nun 31/12/2013 tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasa 4/a maddesi gereğince işleyecek euro faiziyle davalıdan tahsiline” şeklinde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesi ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353/1-b.2 md. gereğince, Kayseri 2. Tüketici Mahkemesi’nin istinafa konu edilen 19/04/2022 tarih ve 2021/353 E. – 2022/216 K. sayılı kararının kaldırılmasına, düzeltilerek yeniden karar verilmesine, davanın kabulü ile; 9.008,40 Euro’nun 31.12.2013 tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun’un 4/a maddesi gereğince Devlet Bankalarının Euro ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanmak suretiyle işleyecek faiziyle davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Karar, taraf vekilleri temyiz edilmiştir.
1- İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilip 9.008,40 Euro’nun (TCMB efektif satış kuru üzerinden ıslah tarihindeki toplam değeri 140.799,14 TL) davacıya ödenmesine hükmedilmiştir. Bu durumda, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’nin 13. maddesi uyarınca, kabul edilen 9.008,40 Euro (TCMB efektif satış kuru üzerinden ıslah tarihindeki toplam değeri 140.799,14 TL) alacağa ilişkin davacı lehine 22.119,87 TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken 3.978,24 TL vekalet ücretine hükmedilmesi hatalı ise de bu hatanın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı HMK’nın 370/2 maddesi gereğince kararın, aşağıda yazılı olduğu şekilde davacı yararına düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüne, ancak kanuna uygun olmayan husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden HMK’nın 370/2. maddesi uyarınca, Bölge Adliye Mahkemesince verilen hükmün 3. maddesinin 5. bendinde yer alan “3.978,24 TL” ibaresinin “22.119,87 TL” şeklinde değiştirilmesi suretiyle Bölge Adliye Mahkemesinin kararının davacı yararına DÜZELTİLEREK ONANMASINA, HMK’nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 1.358,69 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 03/10/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.