Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2022/5836 E. 2023/5607 K. 04.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/5836
KARAR NO : 2023/5607
KARAR TARİHİ : 04.10.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki muarazanın giderilmesi davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonucunda Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında düzenlenen üye işyeri sözleşmesinin ortada hiçbir müşteri şikayeti ve ihbarı olmamasına rağmen davalı tarafça tek taraflı olarak fesh edildiğini, davalı bankanın tek yanlı başvurusu ile müvekkili şirket hakkında Fraud Sistemine yapmış olduğu haksız ve yasal dayanaktan yoksun “yüksek miktarlı pos çekimi ve şaibeli şirket” ihbarı sonucunda müvekkilinin tüm bankalar nezdindeki çalışmalarının son bulduğunu, ticari itibarının zedelendiğini ileri sürerek, davacının ekonomik olarak uğratılmış olduğu zararın sona erdirilmesi bakımından, davacı şirketin bankacılık Fraud Sistemi gereği kara listeye alınma nedeni olan bu tahdidin kaldırılmasını talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde, davacı şirketin ortakları ile pek çok işlemi itiraz ve iptal konusu olmuş dava dışı şirketin ortaklarının akraba olduğunu, faaliyet adresleri ve faaliyet alanlarının aynı olduğunu, birinin kapatılmasından sonra diğerinin aynı yerde faaliyete başlamış olduğunu, iki şirket arasında fiili ve organik bağ olduğunu, müvekkili bankanın kart hamillerini korumak zorunda olduğunu, taraflar arasında 15.11.2011 tarihinde imzalanan üye işyeri sözleşmesinin müvekkili bankanın gördüğü lüzum üzerine sözleşmeden doğan tek taraflı fesih hakkını kullanılarak 15.01.2013 tarihinde feshedildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARLARI BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ, YARGILAMA SÜRECİ
A. Mahkemece Verilen İlk Karar
İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesince 07.03.2017 tarih, 2016/36 E. ve 2017/172 K. sayılı kararı ile davalı banka tarafından davacının üyeliğinin iptal edilme nedeni olarak “diğer” kodu ile Bankalararası Kart Merkezi’ne (BKM) bildirimde bulunulduğu ve açıklama olarak “olumsuz istihbarat” yazıldığı, bu bilgilerin Fraud tanımlaması için yeterli olmadığı, BKM”nin 24.01.2017 tarihli yazısı ekinde yer alan bilgilere göre, davalı banka tarafından davacı hakkında yapılmış bir Fraud bildiriminin bulunmadığı hususlarının tespit edildiği, davalı bankanın bu davada husumet ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın pasif husumetten reddine karar verilmiş, karar Dairemizce onanmış, davacı vekilince karar düzeltme kanun yoluna başvurulmuştur.

B. Dairemiz Kararı
Dairemizin 10.03.2021 tarih, 2019/4603 E. ve 2021/2239 K. sayılı kararı ile, Kredi Kayıt Bürosu A.Ş’ye ve ayrıca BKM’ye davacı şirket hakkında yapılan fraut bildirimleriyle ilgili bir kayıt bulunup bulunmadığının sorulduğu, Kredi Kayıt Bürosu A.Ş.’nin herhangi bir kayda ulaşamadığını bildirdiği, Bankalararası Kart Merkezi A.Ş.’nin ise “…fraut bildirimleri ekte tarafınıza gönderilmektedir. Bununla birlikte, üye kuruluşlar tarafından Bankalararası Kart Merkezi A.Ş. veri tabanlarına girilen kayıt ve açıklamaların bu kuruluşların kendi takdiri olduğunu ve Bankalararası Kart Merkezi A.Ş’nin bu kayıtlara müdahale etme, değişiklik yapma hak ve yetkisi olmadığını” bildirdiği, Bankalararası Kart Merkezi A.Ş’nin gönderdiği ek belgeler incelendiğinde, davalı banka tarafından yapılan 25.01.2013 tarihli bildirimle ilgili “fesih-diğer” ve “olumsuz istihbarat” ifadesi yer aldığı, bu durumda, davalı banka tarafından yapılan “olumsuz istihbarat” bildirimi nedeniyle davacının ticari itibarının zedelenip ekonomik olarak zarar göreceği iddialarının araştırılması, davalı bankanın bildirim gerekçesinin haklı ve yerinde olup olmadığı, bu bildirimin fraut sistemine kayıt için yeterli olup olmadığı, salt bu bildirim nedeniyle Bankalararası Kart Merkezince davacının fraut sistemine kaydının oluşurulup oluşturulamayacağının açıklığa kavuşturulması gerekirken, eksik inceleme sonucu davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin karar düzeltme istemi kabul edilerek Dairemizin 16.01.2019 tarih, 2017/3163 E. ve 2019/433 K. sayılı onama ilamı kaldırılarak, Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında, İşyeri Fesih/Uyarı/Fesih İptal Bildirim ve BKM Merkezi İşyeri Veri Tabanı Harcama İtirazı Yönetmeliği’nin 2.1. Acguirer Üye Sorumluluğu alt başlıklı bölümünde yer alan maddeye göre davalı bankanın fesih ile sonlandırdığı işlemi BKM A.Ş.’ye doğru bir şekilde ve de zamanında bildirim yapma sorumluluğu bulunduğu, somut olayda, davalı banka tarafından davacı hakkında fraud kapsamında bildirim yapılmadığı, davacı firma ortaklarının daha önce aynı adreste, aynı işi yapan dava dışı Onuralp Ltd. Şti.nin firmasının ortakları arasında akrabalık bağı bulunduğu, Onuralp Ltd. Şti’nin üye işyeri işlemlerinin yoğun olarak tüketici itirazlarına uğradığı hususlarının davalı banka tarafından öğrenildiği, bunun üzerine olumsuz istihbarata dayalı olarak kredibiltenin zaafa uğraması sonucunda davacı üye iş yeri sözleşmesinin iptal edildiği kanaatine varıldığı, geçmişte sorunlu firma ortakları ile davacı şirket ortakları arasında 1.dereceden akrabalık ilişkisi bulunmasının, geçmişte sorunlu şirket ile davacı şirketin aynı adreste aynı sektörde faaliyetlerine devam ediyor olması durumunda, bankaların davacı şirkete üye işyeri hizmeti vermeleri, üye işyeri hizmetlerine devam ettirmelerinin, tamamen bankaların risk politikaları doğrultusunda risk komitesinin alacağa kararlara bağlı olduğu, davalı banka bildiriminin diğer bankalarca dikkate alınmasının da kendi risk komitelerinin kararına bağlı olduğu, hakkında olumsuz istihbarat bilgisi olan bir firmayla diğer bankalar çalışma ihtimalinin genelde daha az olduğu, dava dışı Onuralp Limited şirketi ile davacı şirket yetkilileri arasında soyadı benzerliğinin bulunmasının fesih bildirimi için yeterli olmadığı, Bankalar Arası Kart Merkezi’nin 24.01.2017 tarihli yazısı ekinde yer alan Ek1: Fesih Kayıt Bildirimleri tablosu incelendiğinde; davacı firma hakkındaki ilk fesih bildiriminin 25.01.2013 tarihinde 46 üye numaralı Banka (Akbank) tarafından yapıldığı, bildirimde fesih kodu olarak “Fesih- Diğer” bilgisine ve yine açıklama bölümüne de “Olumsuz İstihbarat” bilgisine yer verildiği, Ek2: Fraud Kaydı Bildirimleri tablosu incelendiğinde; davalı banka tarafından davacı hakkında yapılmış fraud bildiriminin yer almadığı, T. Vakıflar Bankası T.A.O. tarafından 14.11.2012 ve 27.01.2012 tarihlerinde olmak üzere davacı firma hakkında iki defa kart numarasının sahtecilik amaçlı kullanılması bildiriminde bulunulduğu, Kredi Kayıt Bürosu’nun 20.06.2016 tarihli yazısında; STI Turizm Seyahat Taşımacılık San ve Ltd. Şti.ne ait herhangi bir kayda ulaşılmadığının belirtildiği, İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinde görülen ve derecatan geçerek kesinleşen davada davalı Vakıfbank’ın davacı hakkındaki talebinin fraud olduğu, görülmekte olan davada ise davalının bu şekilde bir talebinin olmadığı, bu yönde fraud sistemine düşürülen kaydının olmadığı, davalı bankaca kredi bürosu nezdinde de böyle bir kaydın oluşturulmadığı, davacının talebinin ise fraud sisteminde düşmüş kaydın kaldırılmasına ilişkin olduğu, davalı bankaca davacı şirket fraud sistemine alınmadığından, alınmayan bir işlemin kaldırılması talep edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle, davalı şirketin fraud sistemine yapmış olduğu haksız ihbar ile dava dışı Vakıfbank’ın ihbarı üzerine üye iş yeri sözleşmesi sona eren müvekkili şirketin diğer bankalar nezdinde yaptığı başvurularının fraud kaydı sebebiyle sonuçsuz kaldığını, müvekkili şirketin tahdit tarihinden itibaren bankların sağladığı kredili alış veriş imkanından yoksun kaldığını, büyük maddi zarara uğradığını, şaibeli konuma düşürüldüğünden tim bankalar nezdinde ticari itibar kaybına uğradığını, dava dışı Vakıfbank ile müvekkili arasında İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/194 esasına kayden görülen dava sonucu verilen kararın derecattan geçtiğini ve onama ilamında müvekkili şirketin işbu davadaki talebinin haklılığının gerekçede açıkça belirlendiğini, Mahkemece, davalı banka tarafından fraud sistemine yapılmış başvuru bulunmadığı gerekçesiyle davaını reddinin hakkaniyete aykırı olduğunu, davalı bankanın, üye iş yeri sözleşmesini “aşırı pos kullanımı yapan ve şaibeli şirket” gerekçesi ardına sığınarak feshettiğini, müvekkili şirketin maddi manevi zarara uğramasına sebep olduğunu, bilirkişi raporunda da fesih listesine giren bir şirkete diğer bankların çalışma ihtimalinin az olduğu hususunun ve davalının olumsuz istihbarat adı altında bildirimde bulunmasının haklı olmadığının belirtildiği halde aksi yönde karar verildiğini, davalı bankanın fesih ile sonlandırdığı işlemi BKM A.Ş.’ye süresinde bildirme zorunluluğu olduğunu, ancak usulüne uygun ve zamanında yapılmış bir bildirim bulunmadığını, gerekçede, davacı hakkında fraud bildirimi yapılmadığı, dava dışı şirket ile davacı şirketin ortakları arasındaki akrabalık bağları nedeniyle davacı şirketin kredibilitesinin zaafa uğraması sonucu üye iş yeri iptali yapıldığı kanaatine varıldığının belirtildiğini, diğer bankaların müvekkili şirketi riskli kategoride görüp çalışmak istememelerinin davalının ve dava dışı Vakıfbank’ın olumsuz istihbarat ve fraud tahtasına ekletme eylemlerinden kaynaklandığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, davacı ile davalı arasında imzalanan üye iş yeri sözleşmesinin davalı banka tarafından tek taraflı feshedilerek davalı banka tarafından …. şeklinde yapılan bildirimdem dolayı, davacı adının fraud listesinden silinmesi istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1.6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49 uncu maddesi.

3. Değerlendirme
Davacı vekili dava dilekçesinde, maddi olayın, müvekkilinin diğer bankalar nezdindeki çalışmalarının sonlanmasının ve ticari itibarının zedelenmesinin davalı tarafça müvekkili şirket hakkında fraud sistemine yapılan ihbardan kaynaklandığı şeklinde açıklayarak müvekkilinin fraud sistemi gereği kara listeye alınma nedeni olan tahditin kaldırılmasını talep etmiş olup,
Mahkemece, davacı hakkında, davalı banka tarafından fraud kapsamında bildirim yapılmadığı, İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinde görülen ve derecattan geçerek kesinleşen davada davalı Vakıfbank’ın davacı hakkındaki talebinin fraud olduğu, eldeki davada ise ilgili kurumlardan gelen bilgi ve belgelere göre davacı hakkında fraud sistemine düşülen bir kaydın olmadığı, davacı talebinin ise fraud sistemine düşmüş kaydın kaldırılmasına ilişkin olduğu, davacı şirket, davalı bankaca fraud sistemine alınmadığından, alınmayan bir işlemin kaldırılmasının talep edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de;

Öncelikle kararda bahsigeçen İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi kararına göre davacının talebi fraud listesine alınma tahdidinin kaldırılmasına yönelik olup, Mahkemece, davacı şirketin ilk olarak 25.01.2013 tarihinde dava dışı Akbank T.A.Ş. tarafından fraud listesine alındığı, davalı bankanın da 07.02.2013 tarihinde davacı şirketi aynı listeye dahil ettiği, davacı ile davalı arasında 14.10.2013-28.01.2013 tarihleri arasında devam eden ilişkide yoğun bir işlem hacmi bulunmasına karşın davacının davalı bankaya olumsuz bir durum yaşatmadığının tespit edildiği, davacı şirketin fraud sitemine ilk olarak dava dışı banka tarafından dahil edilmiş olmasının davalı bankanın aynı işlemi uygulamaktaki kusurunu kaldırmayacağı gerekçesiyle davanın kabulüne, davalı banka tarafından 07.02.2013 tarihinde davacı şirketin bankacılık fraud sistemi listesine alınmasına ilişkin tahdidin kaldırılmasına karar verilmiş olup işbu temyize konu dosyaya ilişkin alınan bilirkişi raporuna göre de dava dışı Vakıfbank tarafından davacı şirket hakkında yukarıda belirtilen 07.02.2013 tarihli işlemin de fraud kaydı bildirim tablosunda değil, fesih kaydı bildirim tablosunda yer aldığı anlaşıldığından, Mahkemece, davacı ile Vakıfbank arasında görülen davada, davacı talebinin fraud sistemine düşülen kayda yönelik olduğundan bahisle dava dışı Vakıfbank dosyasından, davacı talebinin şeklen ayrıştırılması doğru olmamıştır.

Kaldı ki, bilirkişi raporunda BKM mezuatına göre, sahtekarlık ve dolandırıcılık yapan, yurt içi ve uluslar arası kartlı ödeme sistemi kurallarına ve sair hususlara uymayanları diğer bankalara duyurmak amacıyla işyeri fesih/uyarı/işyeri iptal bildiriminin BKM A.Ş’ye yapıldığı, fesih nedenlerinin 17 madde halinde sıralandığı, kartlı ödeme sektöründe sahte işlemin fraud olarak adlandırıldığı, faaliyetleri bakımından bankaların fraud birimlerini kurdukları, bankaların fraud birimleri tarafından üye işyeri fesih listesi hazırlanarak BKM A.Ş.’ye raporlandığı, BKM A.Ş. tarafından tutulan fesih listesinin, tüm bankalar tarafından beslenen ve bankalara hizmet olarak sunulan bir liste olduğu, fesih listesinde genelde riskli müşterilerin yer aldığı, fesih listesinde yer alan firmalara üye işyeri hizmeti verilmesi konusunda bankaların isteksiz davrandığı, davalı banka tarafından davacı hakkında BKM A.Ş.’ye 25.01.2013 tarihinde “Olumsuz İstihbarat” koduna yer verilerek fesih bildirimi yapıldığı, davalı banka tarafından fraud bildirimi yapılmadığı, yine Kredi Kayıt Bürosu nezdinde de fraud bildirimine yer verilmediği, davalı bankanın geçerli bir sebebe dayanmadan olumsuz istihbarat bilgisi adı altında bildirimde bulunmasının haklı olmadığı görüşüne yer verilmiş olup, davacı talebinin her ne ad altında olursa olsun nihayetinde, davalı bankanın, bilirkişi raporuna göre fesih bildirimi için yeterli görülmeyen akrabalık ilişkisi sebebine dayanarak davacı ile üye işyeri sözleşmesini feshederek olumsuz istihbarat bilgisi ile 25.01.2013 tarihinde BKM A.Ş.’ye bildirmiş olduğu fesih bildiriminin davacının diğer bankalarla çalışmasını engelleyen olumsuz etkilerinin kaldırılmasına yönelik olduğu, nitekim bu etkinin davacı tarafından Vakıfbank T.A.O aleyhine açılan dava ile ile de ortaya konulduğu, fesih bildiriminin hukuken kabul edilebilir haklı bir sebebe dayalı olmadığı, bilirkişi raporuna göre üye işyeri fesih listesinin bankaların fraud birimleri tarafından hazırlandığı, İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinde görülen davadan, davacının Vakıfbank ile olan üye işyeri sözleşmesinin feshinin işbu davada davalı bankanın yapmış olduğu fesih bildiriminden kaynaklandığının anlaşıldığı, davacının maddi vakıayı açıklamış olduğu, hukuki nitelendirmenin hâkim tarafından yapılacağı hususları birlikte değerledirildiğinde yazılı gerekçeyle salt davalı banka bildirimin fraud sisteminin Ek-2 listesinde değil Ek-1 fesih bildirimi listesinde olduğu, İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinde görülen davadaki talebin ise fraud kaydının silinmesi yönünde olduğu gerekçesi ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Davacının bankacılık işlemi yapma hak ve yetkisinin davalı bankanın ihbar yazısı nedeniyle sonlandırıldığı anlaşıldığından Dairemizin 26.02.2020 tarihli ve 2020/200 E., 2020/2108 sayılı emsal kararına göre de davanın kabulü gerekirken yazılı şekilde reddi doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir.

V. KARAR
Açıklanan sebeple;
1. Davacı vekilin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE,

2. Mahkeme kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

04.10.2023 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

(Karşı oy)

MUHALEFET ŞERHİ

Tüm dosya kapsamı ve Dairemizce verilen bozma ilamının içeriği nazara alındığında usul ve yasaya uygun olan kararın onanması gerektiğini düşündüğümden sayın çoğunluğun bozma kararına katılmamaktayım.