Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2022/54 E. 2023/4087 K. 04.07.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/54
KARAR NO : 2023/4087
KARAR TARİHİ : 04.07.2023

MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/2432 Esas, 2021/1630 Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Gaziantep 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2016/521 E., 2019/135 K.

Taraflar arasındaki endüstriyel tasarıma tecavüzün tespiti asıl ve marka hükümsüzlüğü birleşen davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı asıl davada davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip, gereği düşünüldü.

I. DAVA
1.Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkilinin Gaziantep Organize Sanayi Bölgesinde kurulu makarna ve türevleri üretiminde faaliyet gösteren Türkiye ve dünya çapında tanınmış OBA makarnasının tescilinin hak sahibi olduğunu, dava konusu 2016/02866 tescil numaralı endüstriyel tasarımının tescilli “Pasta Lucia” markasında ambalaj olarak kullanıldığını, davalı tarafından ise bu ambalaj tasarımı ile neredeyse aynı olan tasarımı “Pasta Napolitana” ibaresi basılarak kullanıldığını, bu kullanım nedeni ile tecavüz söz konusu olduğunu ileri sürerek tazminat hakkı saklı kalmak kaydı ile davalı şirketin tescilli tasarımına tecavüzünün tespitine, önlenmesine, durdurulmasına, ürünlere ve üretim gereçlerine el konulmasına, imhasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin Türkiye ve Dünya çapında tanınmış Oba makarna ve türevlerinin üreticisi olduğunu, müvekkilin dava konusu marka logosunun birebir benzerinin tasarım tescil belgesinin sahibi olduğunu, davalının 24.01.2017 tarihinde 30. sınıfta tescil ettirdiği “pasta napolita spaghetti + şekil” ibaresinin, müvekkilinin tescilli markası ile ayırt edilemeyecek derecede aynı olduğunu, davalının müvekkil firmanın tanınmışlığından faydalanmak amacıyla kötü niyetli olarak markayı kullandığını ileri sürerek bu nedenle her türlü maddi ve manevi talep haklarının saklı kalmak üzere davalı şirket adına kayıtlı ” pasta napolitana spaghetti + şekil” ibareli markasının 30. sınıftaki tüm emtialar yönünden hükümsüzlüğüne ve markanın sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
1.Asıl davada davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili tarafından kullanılan “PASTA NAPOLİTANA” marka ve tasarımının Türk Patent ve Marka Kurumu (TÜRKPATENT) nezdinde 29.11.2016 tarihinde müvekkil şirket adına tescil edildiğini, bu markanın kullanılmasının davacı aleyhine bir hak ihlali oluşturmayacağını, bu durumun bilirkişi raporu ile de sabit olduğunu, davalının kullandığı ambalaj tasarımı için de TÜRKPATENT nezdinde tescil başvurusu yapıldığını ve bu başvuru hükümsüz kılınmadıkça müvekkilinin davacıya karşı bir hak ihlalinden bahsedilemeyeceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

2.Birleşen davada davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının markalar arasındaki ayırtedilemeyecek derecede benzerlik bulunduğu yönündeki iddiasını kabul etmediklerini, normal bir insanın ilk bakışta iki markanın farklı olduğunu anlayacağını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalının 2016/61510 “Pasta Napolatitana” markası ile davacının 2016/02866 tescilli 3 numaralı tasarımı arasında görsel olarak bir bütün halinde yapılan değerlendirilme sonucunda birbirinin aynı veya devamı olduğu intibasını uyandırdığı, davalı markası ile davacı tasarımı arasında 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin (556 sayılı KHK) 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi ve 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (6769 sayılı Kanun) 6 ncı maddesinin birinci fıkrası anlamında ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu gerekçesiyle birleşen davada hükümsüzlük davasının kabulüne karar verilmiş, asıl dava yönünden ise davalının kullanımının tescilli markaya dayandığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1.Asıl ve birleşen davada davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; birleşen davada verilen karara bir diyecekleri olmadığını, asıl davada verilen red kararına ilişkin gerekçe belirtilmediğini, tasarım ve marka başvuruları hakkında yeterince inceleme yapılmadığını, belgelerin tamamen celp edilmediğini, bu şekilde yapılan bilirkişi incelemesinin hükme esas alınmayacağını, davalının tasarım başvurusunun iyiniyetli olmadığını, davalı tarafın tasarım başvurusunun reddedildiğine ilişkin yazı dosyada mevcut iken davalı kullanımının tescilli marka hakkına dayandığından bahsedilmesinin mümkün olmadığını, kök rapor ve ek raporda tecavüz konusunda çelişkiler mevcut olduğunu, bu çelişkiyi giderici rapor tanzimi talep edildiği halde yerel mahkemece çelişki giderilmeden karar tesis edildiğini belirterek asıl davada verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.

2.Asıl ve birleşen davada davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme tarafından birleşen davada görsel yönünden davanın kabulü ile diğer kısımlar yönünden reddi gerektiği halde bir bütün olarak markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, yerel mahkemenin markanın sadece iltibas yaratan kısmının hükümsüzlüğüne karar vermesi gerektiğini, davacının görseli ile iltibas yaratmayan markadaki diğer hususlar yönünden hükümsüzlük kararı verilemeyeceğini, davacı adına tescilli bulunan görselin yine sadece davacının tescilini istediği mal veya hizmet yönünden hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiği halde yerel mahkeme tarafından böyle bir ayrım yapılmadan davacının iştigal konusu nazara alınmadan markanın hükümsüzlüğe karar verildiğini, bilirkişiler tarafından yanlış değerlendirme yapılarak rapor tanzim edildiğini belirterek birleşen davada verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı adına tescilli marka ile davalı adına tescilli marka arasında ayırt edilemeyecek derecede benzerlik bulunduğu, bu nedenle davacının davalıya ait markanın hükümsüzlüğünü talep edebileceği, 6769 sayılı Kanun’un 155 inci maddesinde yer alan “Marka, patent veya tasarım hakkı sahibi, kendi hakkından daha önceki rüçhan veya başvuru tarihine sahip hak sahiplerinin açmış olduğu tecavüz davasında, sahip olduğu sınai mülkiyet hakkını savunma gerekçesi olarak ileri süremez.” düzenlemesi dava tarihi itibariyle yürürlükte olmadığından davalının kendi adına tescilli markaya dayalı kullanımının davacının marka ve endüstriyel tasarımına tecavüz teşkil etmeyeceğinin kabulü gerektiği, buna göre mahkemece delillerin takdirinde ve yasa kurallarının olaya uygulanmasında bir isabetsizlik görülmediği, kararda kamu düzenine aykırı herhangi bir husus bulunmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Asıl davada davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf sebepleriyle temyiz başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, asıl davada endüstriyel tasarıma tecavüzün tespiti ve önlenmesi, birleşen davada markanın hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 556 sayılı KHK’ nın 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup asıl davada davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

04.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.