YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/5391
KARAR NO : 2022/5980
KARAR TARİHİ : 19.09.2022
MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 22. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 15.12.2020 tarih ve 2019/651 E. – 2020/549 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi’nce verilen 05.07.2022 tarih ve 2022/221 E. – 2022/978 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
Dava; 198. 272,61 TL alacak için başlatılan icra takibinde borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin olup, İlk Derece Mahkemesince, davalının süresinde yetki itirazında bulunulduğu, HMK’nın 6. maddesi gereğince davalının yerleşim yeri mahkemeleri olan Ankara Batı Mahkemeleri’nin yetkili olduğu, davada kesin ve özel yetki kuralının da bulunmadığı gerekçesi ile mahkemenin yetkisizliğine karar verilmiş, davalı vekilinin bu karara karşı yaptığı istinaf başvurusunun ise Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
HMK 362/1-c maddesinde; yargı çevresi içinde bulunan İlk Derece Mahkemelerinin görev ve yetkisi hakkında verilen kararlar ile yargı yeri belirlenmesine ilişkin kararların temyiz edilemeyeceği düzenlenmiştir. Bu nedenle Bölge Adliye Mahkemesi’nin, İlk Derece Mahkemesinin yetkisizlik kararına karşı yapılan istinaf başvurusu hakkında verdiği kararın temyizi mümkün olmadığından temyiz dilekçesinin reddi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle yetkiyle ilgili Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı temyiz yoluna başvurulamayacağından davalı vekilinin temyiz dilekçesinin REDDİNE, İlk Derece Mahkemesinin verdiği görevsizlik ve yetkisizlik kararlarına karşı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kesin karar ile ilgili temyiz yoluna gidilmesi mümkün olmayıp temyiz talebinin kötüniyetle yapıldığı anlaşıldığından, HMK’nın 368. maddesi yollamasıyla aynı Kanunun 329/2. maddesi uyarınca temyiz talep eden Mersan Metal San. İnş. Dış Tiç. Ltd. Şti.’nin takdiren 1.000,00 TL disiplin para cezası ile CEZALANDIRILMASINA, para cezasının mahal mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 sayılı HMK 373. madde hükümleri gözetilerek dosyanın İlk Derece Mahkemesine, karardan bir örneğin ise Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 19/09/2022 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
6100 sayılı HMK 368 maddesinde “Temyiz talebinin, kötüniyetle yapılması durumunda Yargıtayca HMK 329 maddesi hükümlerinin uygulanacağı” düzenlenmiştir.
Somut uyuşmazlıkta olduğu gibi temyizi kabil olmayan bir kararın temyiz edilmiş olması, temyiz edenin kötü niyetli olduğunun peşin olarak kabulü mümkün değildir.
Maddede öngörülen “kötüniyet” TMK 2/2 maddesindeki hakkın suistimali niteliğinde olup, bir hakkın amacına aykırı biçimde, yani hak sahibine yararlı olacak ölçüyü aşarak ya da hiç yarar sağlamadığı halde başkalarına zararlı olacak biçimde kullanılmasıdır.
Her somut olayda kötüniyetin varlığı kendi koşulları içinde değerlendirilmelidir.
Eldeki davada, davalı Bölge Adliye Mahkemesince temyizinin kabil olduğu belirtilen kararı aleyhine temyiz kanun yoluna başvurmuş olup, davalının, temyiz isteminde “kötüniyetli” olduğuna ilişkin dosya içeriğinde hiçbir veri bulunmamaktadır.
Sayın çoğunluğun kabulü, bu aşamadan sonra HMK 362 maddesinde düzenlenen ve temyizi kabil olmayan tüm kararların temyizi halinde uygulanması sonucunu doğuracaktır ki HMK 368 maddesinin konuluş amacına ve kanun koyucunun iradesine aykırıdır.
Temyizi kabil olmayan kararların temyizi halinde somut uyuşmazlıkta olduğu gibi, kötüniyete ilişkin hiçbir veri olmadığı halde HMK 368 maddesi hükümlerinin işletilmesinin hukuk sisteminde kaosa yol açacağı, hak arama hürriyetini de tahdit edebileceğinin gözden ırak tutulmaması gerekir.
Kaldı ki, yargı uygulamasına bakıldığında HMK 368 maddesinin açıklanan nedenlerle müracaat edilen bir hüküm olmadığı, yargı organlarının bu hükmü uygulamaktan kaçındıkları görülmektedir.
Sonuç olarak, davalının, Bölge Adliye Mahkemesince temyizi kabil olduğu belirtilen ancak temyizi kabil olmayan karar temyizinde HMK 368 maddesinde ifade edildiği şekilde kötüniyetli olduğuna ilişkin hiçbir somut veri bulunmadığından HMK 368, 329/2 maddeleri gereğince davalı hakkında disiplin para cezası verilmesine ilişkin çoğunluk görüşüne karşıyız.