Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2022/532 E. 2023/3879 K. 19.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/532
KARAR NO : 2023/3879
KARAR TARİHİ : 19.06.2023

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/1262 Esas, 2021/1522 Karar
DAVA TARİHİ : 04.01.2017
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2017/9 E., 2019/411 K.

Taraflar arasındaki limited şirket ortaklığından çıkma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı ile davalı gerçek kişinin %50’şer ortak olarak davalı şirketi 10.04.2014 tarihinde kurduklarını ve bugüne kadar şirket faaliyetinin devam ettiğini, ancak son dönemde davacıdan habersiz olarak hukuka aykırı, ticari ahlakla bağdaşmayan iş ve işlemler yapıldığının görüldüğünü ve şirketin sürekli zarar ettiğini, kendisinin şirketten uzaklaştırılmaya çalışıldığını, bu sebeple şirketten kaynaklı davacının şahsi sorumluluğunun da doğabileceği şüphesinin doğduğunu, güven duygusunun sona erdiğini ileri sürerek 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6102 sayılı Kanun) 638 inci maddesinin ikinci fıkrası kapsamında davacının davalı şirket ortaklığından çıkarılmasına, şirket sermaye bedelinin davacıya iadesine karar verilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile hesap edilen 68.899,44 TL ortaklıktan çıkma payının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı ve davalı gerçek kişinin davalı şirkette %50’şer oranla ortak olduğunu, davalı gerçek kişinin şirketin kuruluşundan itibaren şirketi temsil ve ilzama yetkili müdür olduğunu, davacı tarafın kötü niyetli olduğunu, davacının şirketin alacak borç ilişkisinin dışında kaldığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, davacının davalıdan habersiz tahsilat yaptığını, bu tahsilatın haricen öğrenildiğini, ayrıca davacının talebinin fahiş olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının davalı şirkette %50 oranında hisse ile ortak olduğu, davacı her ne kadar dava dilekçesinde, şirkette kendisinden habersiz ve hukuka aykırı işlemler yapıldığını, kendisinin hiç bir işlemden haberdar edilmediğini, davalı diğer ortağın davacıyı hiçe sayarak tüm yetki kendisindeymiş gibi işletmeyi sevk ve idare ettiğini beyan etmiş ise de, bu yöndeki soyut iddialarını destekleyen nitelikte somut bir bilgi, belge ve delil sunulmadığı, davalı tarafa herhangi bir ihtarnamenin tebliğ edilmemiş olduğu, şirket ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu dosyaya sunulan bilirkişi raporuna göre şirketin kurulduğu tarihten itibaren her yılı kârlı kapattığının belirtildiği ayrıca dosya kapsamında dinlenen tanık beyanında, çalıştığı dönemde davacı ile davalı diğer ortak …’un aralarının iyi olduğunu, bir kısım ortaklar ayrılınca şirketin zor duruma düştüğünü ancak muhasebe ile ilgili bilgisinin olmadığını beyan ettiği, davacının iddialarını gerek bilirkişi raporu gerekse tanık beyanları ile dahi ispat edemediği, bu kapsamda davacının ortaklıktan çıkmaya ilişkin olarak haklı sebeplerin varlığını ortaya koyamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkiline davalı … tarafından şirketin işlerinin iyi olmadığı sürekli zarar ettikleri bilgisinden başka hiçbir bilgi verilmediğini, bilirkişi incelemesi neticesinde aslında her yıl kâr ederek büyüdüğünün ifade edildiğini, ancak müvekkilinin davalı tarafça verilen para dışında gelir sağlayamadığını, kâr payı dağıtılmadığını, müvekkilinin inceleme yetkisinin davalı tarafça kısıtlandığını ve engellendiğini, davalı şirket aleyhine açılan icra dosyalarının müvekkilinin şirket işleyişinden uzak tutulduğu zamanları kapsar şekilde borçlandırıldığının görüldüğünü, taraflar arasında ortaklık nezdinde güven duygusunun bulunmadığını, davalı …’un şirkette fiili anlamda hiç bir iş yapmadığını ve sadece patron olarak hareket ettiğini, şirket hesabının davalının cep telefonuna kurulmuş olmasının şirket borçlarının ve alacaklarının davalı tek elinde yönetilmesinin müvekkilini saf dışı bıraktığının göstergesi ve açıkça eşit davranma ilkesinin ihlâli olduğunu savunarak kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 6102 sayılı Kanun’un 638 inci maddesinin ikinci fıkrasında “haklı sebeplerin” neler olduğunun belirtilmediği, bu nedenle Mahkemece değerlendirileceği, şirketlerin kuruluş gayesi dikkate alınarak aynı amaç için birlikte sermaye koyup emek vererek çalışma, dayanışma ve karşılıklı güven ortamının sağlanması gayelerine aykırı düşen, şirketin çalışmasını, devamını, ortaklarına kazanç sağlamasını ve kuruluş amacının gerçekleşmesini imkânsız hale getiren davranışların haklı neden olarak kabulünün gerektiği, davacı tarafın çıkma istemine haklı sebep olarak bilgi alma, inceleme hakkını kullanamadığı, habersiz iş ve işlemler yapıldığı, kâr payı dağıtılmadığı, şirketin zarara uğradığı, eşit davranma ilkesine aykırılık bulunduğu, güven ilişkisinin kalmadığı, sağlıklı olarak ortaklığın yürütülemeyeceği, ortaklıktan kaynaklanan hakların ve sevk ile idarenin engellendiği, şirket hesabını davalı ortağın kullandığını gösterdiği, 6102 sayılı Kanun’un 614 üncü maddesinde ortağın inceleme hakkının engellenmesi halinde önce genel kurula başvurulacağı, genel kurul haksız yere bilgi alma hakkını engellerse mahkemeye başvurulacağının düzenlendiği, davacının bilgi edinme hakkını kullanmak üzere genel kurula ya da mahkemeye başvurduğuna ilişkin bilgi bulunmadığı, davalı şirket ortağının ise sicil özetine göre yetkili müdür olduğu, şirket hesabını yönetmeye yetkili olup bu hususun ortaklıktan çıkma için haklı sebep olarak ileri sürülemeyeceği, haklı sebebin gerçekleştiğinin ispatlanamadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf sebepleriyle kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının, davalı gerçek kişi ile %50’şer ortak olduğu davalı şirketteki ortaklığından 6102 sayılı Kanun’un 638 inci maddesinin ikinci fıkrası kapsamında çıkarılmasına ve çıkma payının tahsiline karar verilip verilemeyeceği, bu madde kapsamında haklı sebeplerin gerçekleşip gerçekleşmediği noktalarında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
6102 sayılı Kanun’un 638 inci maddesinin ikinci fıkrası ve 614 üncü maddesi.

3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

19.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.