Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2022/5184 E. 2023/5386 K. 27.09.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/5184
KARAR NO : 2023/5386
KARAR TARİHİ : 27.09.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/37 Esas, 2022/235Karar
HÜKÜM : Ret

Taraflar arasındaki alacak davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonucunda Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı banka nezdinde 3 ayrı mevduat hesabı bulunduğunu, davalı bankadan para çekme yetkisi sadece müvekkile ait olup bu konuda kimseye yetki vermediğini, davalı banka kanalı ile yaptığı bir kısım ödemelerin yapılmadığını öğrenmesi üzerine bankaya müracat ettiğinde bilgisi dışında para çekildiğini farkettiğini, ödeme dekont ve talimatlardaki imzaların müvekkile ait olmadığının anlaşıldığını, ödemelerin müvekkilin çalışanı … veya başkasına yapılmış olduğunu farkettiğini, 2007, 2008 ve 2009 yılı içinde müvekkilinin hesaplarından müvekkilin rızası dışında ödeme ve çıkışlar yapıldığını, davanın konusu 01.01.2007 tarihinden hesapların son hareket tarihine kadarki dönem olup bu dönemdeki dekont, talimat eklerinin incelenmesi gerektiğini ileri sürerek, şimdilik 250.000,00 TL’nin, ıslahla 332.663,60 TL’nin faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; hesabından davacının talimatı ile muhasebecisinin işlemler yaptığını, davacının muhasebecisi …’ya yapılan ödeme ve işlemlerden davacının haberdar olduğunu, davacının imzası ile yapılmayan işlemlerden sonra davacının bizzat bankaya gelerek işlemler yaptığını, bu sırada hesabında yapılan işlemlerden haberdar olduğunu, daha önce yapılan işlemlere icazet niteliğinde bulunduğunu, davacının 2-3 yıl boyunca dava konusu işlemlerden haberdar olmadığı iddiasının hayatın olağan akışına aykırı düştüğünü, 2-3 yıl boyunca hiçbir denetim ve kontrol mekanizması işletmemesinin yapılan işlemlere icazet niteliği taşıdığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARLARI, BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Mahkemece Verilen Karar
Mahkemece 19.10.2017 tarih, 2016/374 E. ve 2017/356 K. sayılı kararı ile bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya ve tüm dosya kapsamına göre, davacının muhasebecisi … tarafından hesaplarda pek çok işlem yapıldığı, yapılan işlemlere ait dekontların bir kısmında davacı ve onun muhasebecisine ait olmayan imzalar ve hiç imzasız işlemler de tespit edildiği, 2007-2009 yılları arası üç yıl gibi uzunca bir süreçte miktar itibariyle de küçümsenmeyecek kadar yüksek meblağlı işlemlerden sonra davacının da pek çok kez bizzat bankaya giderek işlemler yaptığı, davacının mevduat hesabındaki işlemleri ortalama üç yıl fark etmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, bu itibarla tek başına bankaya sorumluluk yüklenemeyeceği ve davacının müterafık kusurunun takdiren %25, davalının ise %75 oranında kusurlu olduğu, zararın 332.663,60 TL olduğunun anlaşıldığı, kusur oranına göre davalı bankanın sorumluluğunun 249.497,70 TL olduğu kanaatiyle davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiş, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

B.Bozma Kararı
Dairemizin 19.11.2019 tarih, 2018/1672 E. ve 2019/7319 K. sayılı kararıyla davanın, davacının davalı banka nezdinde bulunan hesaplarından kendi imzasını içermeyen talimat ve ödeme dekontlarına dayalı olarak paranın çekildiği iddiasıyla tazminat istemine ilişkin olduğu, mahkemece Dairemiz bozma ilamına uyularak yapılan değerlendirme sonucunda davacının da müterafık kusuru bulunduğu, üç yıl süreyle hesabındaki hareketleri farketmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verildiği, davacı, banka hesaplarında muhasebecisi … tarafından usulsüz işlemler yapılarak para çekildiğini iddia ettiği, ancak Silifke Ağır Ceza Mahkemesinin 2010/213 E. ve 2012/93 K. sayılı ilamında müşteki …’nun sanık …’yu fiilen zımni mümessil olarak kullandığı kabul edilerek sanık hakkında beraat kararı verilmiş ve söz konusu karar Yargıtay 23. Ceza Dairesi’nin 20.06.2016 tarih 2015/7209 E. 2016/7955 K. sayılı ilamıyla onandığı, bu durumda, ceza dosyasının sonucu da gözetildiğinde yapılan işlemlerde davacının muhasebecisini mümessili olarak kullandığı ve yapılan işlemlerde davalı bankanın ihmal yada kusurunun bulunmadığı gerekçesiyle işbu davanın da reddi gerekirken yazılı gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmadığı, davacının bütün temyiz itirazlarının ise yerinde olmadığı gereğine işaret edilerek bozulmuştur.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih, esas ve karar sayıları belirtilen kararı ile davacının banka hesaplarında muhasebecisi … tarafından usulsüz işlemler yapılarak para çekildiğini iddia ettiği, ancak Silifke Ağır Ceza Mahkemesinin 2010/213 E. 2012/93 K. sayılı ilamında müşteki …’nun sanık …’yu fiilen zımni mümessil olarak kullandığı kabul edilerek sanık hakkında beraat kararı verildiği ve söz konusu kararın Yargıtay 23 Ceza Dairesinin 20.06.2016 tarih 2015/7209 E. 2016/7955 karar sayılı ilamıyla onandığı, bu durumda ceza dosyasının sonucu da gözetildiğinde yapılan işlemlerde davacının muhasebecisini mümessil olarak kullandığı, yapılan işlemlerde davalı bankanın ihmal ya da kusurunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; ceza mahkemesince verilen beraat kararının hukuk hakimini bağlamayacağını, banka ve sair resmi işlemlerde temsile yetkili olduğuna dair resmi evrak ile başka bir kişiyi yetkilendirmesi hukuken mümkün iken davacı çalışanının zımni mümessil olarak kabul edilmesinin hatalı olduğunu, imzasız dekontların davacı çalışanına aidiyetinin araştırılmadığını, imzasız işlemlere ilişkin bankanın sorumluluğuna gidilmemesinin hatalı olduğunu, usulsüz işlemlerle zarar uğradığını, usulsüz işlemlerin yapıldığı tarihlerde bankaca telefonla arama yapılmadan ödeme yapıldığının Telekomünikasyon İletişim Başkanlığına yazılan müzekkere cevabı ile tespit edildiğini, bankacılık işlemlerinde bankaya güven esasın kriter olduğunu, davacının usulsüz işlemleri banka ekranını görse dahi anlayabilmesinin imanı olmadığını, olay tarihlerinde bankacılık işlemlerinin denetlenmesinin kısıtlı teknoloji ile takibinin şimdiki gibi kolay olmadığını, hesap dökümünün davacı tarafından istenmesi durumunda bankaca bu istemin karşılanmadığını, davacıya kusur izafe edilmesinin hatalı olduğunu, davacı çalışanının işin içinde olmasının usulsüz işlemler bakımından durumu kolaylaştırmasından davacının sorumlu tutulamayacağını, banka kusurunun dosya kapsamında alınan bilirkişi raporuyla tespit ediliğini, aleyhine hükmedilen vekalet ücretinin adil yargılanma hakkını ihlal ettiğinden kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının davalı banka nezdinde bulunan hesaplarından kendi imzasını içermeyen talimat ve ödeme dekontlarına dayalı olarak paranın çekildiği iddiasıyla tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 40 ıncı maddesi.

3. Değerlendirme
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre, davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

27.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.