Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2022/5118 E. 2023/4626 K. 05.09.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/5118
KARAR NO : 2023/4626
KARAR TARİHİ : 05.09.2023

MAHKEMESİ :Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/222 Esas, 2021/30 Karar
HÜKÜM : Kısmen kabul

Taraflar arasındaki Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu (YİDK) kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonucunda Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı vekili ile davalı Kurum vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmekle; kesinlik, süre temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı şirketin 2007/57217 sayılı ve şekil ibareli marka başvurusuna, başvurunun yayınlanmasını müteakip 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin (556 sayılı KHK) 5 inci maddesi ile 7 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (c) bentleri uyarınca yaptıkları itirazın TPMK YİDK tarafından reddedildiğini, oysa markanın ayırt edicilikten yoksun olduğunu, markanın yanıltıcılığının göz ardı edildiğini iddia ederek YİDK kararının iptaline, 2007/57217 sayılı “ŞEKİL” unsurlu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
1.Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde; iptali istenen müvekkil Kurum kararının yerinde olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
2.Davalı vekili cevap dilekçesinde; özgün ürün şeklinin İtalya’da 1996 yılından beri tescilli olduğunu, dava konusu markadaki ürün şeklinin DUPLO markalı ürünler için özel olarak yaratıldığını, dava konusu şeklin sıradan bir şekil olmadığını, ürün şekillerinin marka olarak tescil edilebilir olduğunu, buna ilişkin çeşitli örnekler bulunduğunu, 556 sayılı KHK’nın 5 inci maddesinin ikinci fıkrasındaki atfın kelime markalarına ilişkin olduğunu, dava konusu markanın ise kelime unsuru içermediğini, çikolata ürününün belli bir formda olması gibi bir teknik zorunluluk olmadığını, dava konusu markanın yanıltıcı olmadığını, dünyanın birçok ülkesinde tescilli olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARLARI, BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Mahkemece Verilen Karar
Mahkemece 28.12.2016 tarih, 2014/311 E. ve 2016/427 K. sayılı kararı ile davalı tarafın 2007/57217 başvuru numaralı markanın 556 sayılı KHK’nın 7 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ve 5 nci maddesi kapsamında ayırt edicilik vasfını taşıdığı, yine 556 sayılı KHK 7 nci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında tanımlayıcı olmadığı, yine 556 sayılı KHK 7 ncı maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca “mal veya hizmetin niteliği, kalitesi, üretim yeri, coğrafi kaynağı” gibi konularda halkı yanıltacak bir işaret de olmadığı, YİDK itirazın reddi kararının yerinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilince temyiz edilmiştir.

B. Bozma Kararı
Dairemizin 21.11.2018 tarih, 2017/1278 E. ve 2018/7232 K. sayılı kararı ile“..mahkemece tescil edilmek istenen markanın ayırt edicilik vasfını taşımadığı ve tescilinin mümkün olmadığı gerekçesiyle vermiş olduğu karar Dairemizce 05/11/2013 tarihli karar ile ”öncelikle içlerinde tasarım uzmanı ve gıda uzmanı bir bilirkişinin de bulunduğu yeni bir bilirkişi heyetinden uyuşmazlık konusu üç boyutlu marka başvurusunun sıradan şekillerden farklı, özgün ve ayırt edici bir ürün şekli oluşturup oluşturmadığı konusunda görüş alınarak, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi” gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyularak aldırılan bilirkişi raporunda ayırt edicilik bakımından somut gerekçeleri açıklanmaksızın, şekil markasının özgün, ayırt edici ve farklı olduğu değerlendirilmiş ve mahkemece bu bilirkişi raporundaki değerlendirme ile karar verilmiştir. Ancak, bilirkişi raporunda markanın ayırt edicilik, özgünlük ve farklılaşma yönünden yeterli değerlendirme yapılmadığından somut gerekçe ileri sürülmeksizin eksik ve yetersiz bilirkişi raporu esas alınarak karar verilmiş olması yerinde görülmemahkemece tescil edilmek istenen markanın ayırt edicilik vasfını taşımadığı ve tescilinin mümkün olmadığı gerekçesiyle vermiş olduğu karar Dairemizce 05.11.2013 tarihli karar ile ”öncelikle içlerinde tasarım uzmanı ve gıda uzmanı bir bilirkişinin de bulunduğu yeni bir bilirkişi heyetinden uyuşmazlık konusu üç boyutlu marka başvurusunun sıradan şekillerden farklı, özgün ve ayırt edici bir ürün şekli oluşturup oluşturmadığı konusunda görüş alınarak, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi” gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyularak aldırılan bilirkişi raporunda ayırt edicilik bakımından somut gerekçeleri açıklanmaksızın, şekil markasının özgün, ayırt edici ve farklı olduğu değerlendirilmiş ve mahkemece bu bilirkişi raporundaki değerlendirme ile karar verilmiştir. Ancak, bilirkişi raporunda markanın ayırt edicilik, özgünlük ve farklılaşma yönünden yeterli değerlendirme yapılmadığından somut gerekçe ileri sürülmeksizin eksik ve yetersiz bilirkişi raporu esas alınarak karar verilmiş olması yerinde görülmediği…” gerekçesiyle karar bozulmuş, davalı Kurum vekilince karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.

C. Karar Düzeltme Kararı
Dairemizin 25.06.2020 tarih, 2019/1141 E. ve 2020/3198 K. sayılı kararı ile Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davalı Kurum vekilinin 1086 sayılı Hukuk Usulu Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 440’ıncı maddesinde sayılan hallerden hiçbirini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin reddine karar verilmiştir.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 556 sayılı KHK’nın 7 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi yönünden dava konusu edilen 2007/57217 sayılı marka başvurusuna konu işaretinin, tescil edilmek istenilen tüm emtialar açısından marka olabilecek nitelikte soyut ayırt ediciliğinin bulunduğu, ancak sektörde başkaca aktörlerin de aynı şekildeki ürünü “çikolata ve benzeri” emtialarda kullanması sebebiyle, bu işaretin tescil edilmek istendiği (sadece) “çikolata ve çikolatadan yapılmış ürünler” açısından marka olabilecek nitelikte somut ayırt ediciliğinin bulunmadığı, emtia listesinde yer alan diğer emtialar açısından ise somut ayırt ediciliğinin de bulunduğu, aynı KHK’nın 7 nci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi yönünden ise, dava konusu 2007/57217 numaralı ŞEKİL marka müracaatının, (sadece) “çikolata ve çikolatadan yapılmış ürünler” açısından doğrudan bir tanımlama yaptığı, emtia listesinde yer alan diğer emtialar açısından ise tanımlayıcı niteliğinin bulunmadığı şeklindeki benimsenen bilirkişi raporuna aynı gerekçelerle iştirak edilerek davalı tarafa ait 2007/57217 sayılı markasının kapsamında yer alan ” Çikolata ve çikolatadan yapılmış ürünler ” yönünden 556 sayılı KHK 7 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (c) bentleri kapsamında soyut ayırt ediciliği bulunmadığı gibi tanımlayıcı, cins, vasıf bildiren niteliği olduğundan aksi yöndeki YİDK kararı hatalı ve yanlış olduğundan bu kısımlardan davanın kabulü gerektiği, bunun dışında kalan mallar açısından ise dava konusu markanın ayırt ediciliği bulunduğu gibi tanımlayıcı, cins, vasıf bildiren niteliği olmadığından bu yönde verilen YİDK kararı doğru olduğundan bu kısımlardan ise davanın reddi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile dava konusu TPMK’nın 2011-M-3189 sayılı YİDK kararının dava konusu edilen 2007/57217 sayılı markanın kapsamında yer alan ” Çikolata ve çikolatadan yapılmış ürünler ” yönünden YİDK kararının iptali ile markanın bu mallar yönünden hükümsüzlüğüne, sicilden terkin edilmesine, karar kesinleştiğinde TPMK’ya müzekkere yazılmasına, diğer kısımlar yönünden ise davanın reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ile davalı Kurum vekili ayrı ayrı temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemece verilen kararın yalnızca çikolata ve çikolatadan yapılmış ürünler yönünden verilmesinin hatalı olduğunu, davaya konu şekil markasının harcıalem niteliği taşıdığı açıkça ortaya konmasına rağmen tesciline kısmende olsa izin verilmesinin de hatalı olduğunu, davalı şirket markasının “dondurmalar” ve “şekerlemeler” yönünden, marka örneğinde doğrudan ürünün bizzat kendisinin yer alması nedeniyle halkı yanıltıcı nitelikte olduğuna, “pastacılık mamülleri” yönünden ise çıkolata emtiaları ile yakınlık/benzerlik gözetiliyorsa aynı şekilde somut ayırt ediciliğin mevcut olmadığı, gözetilmediği takdirde de diğer emtialarda olduğu gibi halkı yanıltıcı nitelik değerlendirilerek markanın tüm sınıflarda hükümsüzlüğüne ve/veva iptaline karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

2.Davalı Kurum vekili temyiz dilekçesinde özetle; başvuruya konu şekil üzerinde çikolata çizgileri gezdirilmiş üç adet yuvarlak bir çubuk çikolata şekli olduğunu, başvuruya konu şekli oluşturan boğum ve şeklin tamamına egemen olan çikolata çizgileri ilgili sektörde gelenek haline gelmiş, üreticilerin önemli bir kısmı tarafından kullanılan ve tüketiciler üzerinde de bu tür bir algı oluşturan sıradanlaşmış bir şekilden ziyade özgün nitelikleri haiz bulunan ve ilgili ürünün kaynağına ve üreticisine işaret etme fonksiyonunu haiz bir şekil olduğunu, bu çerçevede ilgili şeklin ayırt edici niteliğe sahip bulunduğunu, dolayısıyla 556 sayılı KHK’nın 7 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında değerlendirilemeyeceğini, diğer taraftan, başvuruya konu şekil bir çikolatayı andırsa da dahi, daha öncede ifade edildiği üzere şeklin herkes tarafından kullanılan standart ve sıradan bir çikolata şekli olmadığını, özgün nitelikleri haiz bulunduğunu ve çikolata dışındaki bir ürün için de pekâlâ kullanılabileceğini, bu yönleriyle tescili talep edilen ürünler için tanımlayıcı ya da yanıltıcı nitelikte bir şekil olarak kabul edilemeyeceğinden 556 sayılı KHK’nın 7 nci maddesinin birinci fıkrasının (c) ve (f) maddeleri kapsamında da değerlendirilemeyeceğini, bu nedenle Mahkemece verilen kararın hatalı olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davaya konu YİDK kararının isabetli olup olmadığı ve başvuruya konu markanın hükümsüz kılınması koşullarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
556 sayılı KHK’nın 5 inci maddesi ile 7 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (c) bentleri,

3.Değerlendirme
Dava, TPMK YİDK kararının iptali istemine ilişkin olup, Mahkemece bozma ilamına uyularak aldırılan bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle dava konusu edilen 2007/57217 sayılı marka başvurusuna konu işaretin, tescil edilmek istenilen tüm emtialar açısından marka olabilecek nitelikte soyut ayırt ediciliğinin bulunduğu, ancak sektörde başkaca aktörlerin de aynı şekildeki ürünü “çikolata ve benzeri” emtialarda kullanması sebebiyle, bu işaretin tescil edilmek istendiği (sadece) “çikolata ve çikolatadan yapılmış ürünler” açısından marka olabilecek nitelikte somut ayırt ediciliğinin bulunmadığı, emtia listesinde yer alan diğer emtialar açısından ise somut ayırt ediciliğinin bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Ancak, Mahkemece dava konusu şekil markasının çikolata ve çikolatadan yapılmış ürünler dışındaki ”pastacılık mamulleri ve şekerlemeler ile dondurmalar ” emtiaları bakımından da davalı tarafından dosya içeriğine göre somut ayırt edici niteliğinin bulunduğu kanıtlanamamıştır. Bu durumda somut ayırt edici nitelikte bulunmayan başvurunun kabulü yönündeki YİDK kararının iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş kararın davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Mahkeme kararının BOZULMASINA,

Bozma sebebine göre davalı Kurum vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz karar harcının istekleri hâlinde taraflara iadesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

05.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.