YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/5080
KARAR NO : 2022/5510
KARAR TARİHİ : 06.09.2022
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 02.06.2021 tarih ve 2021/224 E. – 2021/418 K. sayılı kararın davalı tasfiye memuru vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’nce verilen 18.05.2022 tarih ve 2021/2377 E. – 2022/774 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı tasfiye memuru vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacı kurum tarafından ihyası talep edilen şirket hakkında 10.000,00 TL cezai şartın tahsili için İstanbul Anadolu 22. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/426 E. kayden alacak davası açıldığını, mahkemece bozma ilamına uyarak tüzel kişiliği sona eren şirket hakkında ihya davası açılması için süre verildiğini, şirketin tasfiyesinin 28/12/2012 tarihinde kapatılarak sicil kaydının terkin olunduğunu, tasfiyenin tamamlanmadığını belirterek, şirketin ihyasına ve tasfiye memuru tayinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar davaya cevap vermemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; ihyası istenilen şirketin 05/08/2011 tarihinde tasfiye sürecine girdiği, tasfiye nedeniyle Ticaret Sicil Müdürlüğü kaydının 28/12/2012 tarihinde terkin edildiği, şirket aleyhine davacı kurum tarafından açılmış alacak davası bulunduğu, bu hali ile tasfiyenin tamamlanmış sayılamayacağı, davanın görülebilmesi için şirketin ihyasının zorunlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile şirketin İstanbul Anadolu 22. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2020/294 Esas sayılı dava dosyasının sonuçlandırılması ile sınırlı olmak üzere TTK 547 maddesi uyarınca ek işlemler sonuçlanıncaya kadar ihyasına, şirkete …’nin tasfiye memuru olarak atanmasına karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı tasfiye memuru vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre; ihyası istenen şirketin tasfiye sonunda 28/12/2012 tarihinde ticaret sicil kaydının terkin edildiği, TTK’nın 547. maddesi uyarınca tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğunun anlaşılması halinde şirketin yeniden tescilinin istenilebileceği, davacı kurumun açmış olduğu alacak davasında taraf teşkilinin sağlanması için işbu davanın açılmasında hukuki yararının bulunduğu, davaya dayanak uyuşmazlığın tasfiyeden önce ortaya çıktığı, davalı tasfiye memurunun yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmasında usule aykırılık bulunmadığı, mahkeme kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesiyle davalı tasfiye memuru vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı tasfiye memuru vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı tasfiye memuru vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcı davalı tasfiye memurundan peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 06/09/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.