Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2022/4899 E. 2023/5392 K. 27.09.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/4899
KARAR NO : 2023/5392
KARAR TARİHİ : 27.09.2023

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
SAYISI: 2022/179 Esas, 2022/282 Karar
HÜKÜM : Asıl dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, karşı davanın reddine

Taraflar arasındaki itirazın iptali-alacak davalarının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonucunda Mahkemece asıl dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karşı davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı, Yargıtayca duruşma istemli olarak davalı-karşı davacı vekili
tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne, dava konusu meblağ 59.955,00 TL’nin altında bulunduğundan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası delaletiyle uygulanması gereken 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 3156 sayılı Kanun ile değişik 438 inci maddesi gereğince duruşma isteğinin reddine karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı-karşı davalı vekili dava dilekçesinde; müvekkili tarafından davalıya yapılan taşıma işleri bedellerinin ödenmediğini, toplam alacak miktarının takip tarihi itibariyle 52.454,56 TL’ye ulaştığını, başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı sonucu durduğunu ileri sürerek itirazın iptalini ve %40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP
1.Davalı-karşı davacı vekili cevap dilekçesinde; davanın yetki ve esas yönünden reddini savunmuş ve %40 kötü niyet tazminatının davacıdan tahsilini istemiştir.

2. Davalı-karşı davacı vekili karşı dava dilekçesinde; teslim evraklarını hiç veya gereği gibi teslim etmeyerek taşıma sözleşmesine aykırı davrandığını, bu nedenle cezai şart ödemesi gerektiğini, üstlendiği taşımaları gecikme ile ifa etmesinden dolayı da sözleşme hükümleri gereğince sorumlu olduğunu ileri sürerek toplam 59.624,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte davacı-karşı davalıdan tahsilini, davacının şirketten herhangi bir alacağının mevcudiyetine karar verilmesi halinde bu borcun alacaktan takas ve mahsup edilmesini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARLARI, BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Mahkemece Verilen Karar
Mahkemece 18.02.2020 tarih, 2014/663 E., 2020/128 K. sayılı kararı ile asıl ve karşı davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

B. Bozma Kararı
Dairemizin 15.12.2021 tarih, 2020/8403 E. ve 2021/7158 K. sayılı kararıyla; dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, Mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı-karşı davacı vekilinin asıl davaya ilişkin yerinde görülmeyen tüm, davacı-karşı davalının ise sair temyiz itirazlarının reddine; asıl davanın, taşıma sözleşmesine dayalı alacağın tahsili amacıyla girişilen icra takibine vaki itirazın iptali, karşı davanın aynı sözleşmeye dayalı cezai şart alacağının tahsili ile fazladan ödenen taşıma ücretinin istirdadı, bu mümkün olmazsa asıl davada hükmedilecek tazminattan mahsubu istemine ilişkin olduğu, karşı davada taraflar arasında düzenlenen sözleşmede kararlaştırılan cezai şartın 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 179 uncu maddesinin ikinci fıkrası kapsamında ifaya ekli cezai şart niteliğinde olduğu, bu cezai şartın istenmesi için ifa gecikmeli olarak yapılması durumunda dahi ihtirazı kayıtla ifanın kabul edilmesi gerektiği, bu durum karşısında nakliye faturaları gönderilip faturaların itirazsız ticari deftere kaydedildiğinden artık davacının bu yöne ilişkin olarak sevk irsaliyelerinin verilmediğini belirterek cezai şart istemesinin mümkün olmadığı, bu nedenle Mahkemece yeterli gerekçe gösterilmeden bu kısma yönelik karşı davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin doğru görülmediği gerekçesiyle karar davacı-karşı davalı yararına bozulmuştur.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve numarası belirtilen karar ile; taraflar arasında imzalanan 03.03.2009 tarihli sözleşmenin 11.1 maddesinde; “tedarikçinin (yani davacının) bu sözleşmenin herhangi bir maddesindeki yükümlülüğünü ihlal etmesi durumunda 1.000,00 TL cezai şartı nakden ve defaten ödeyeceği” düzenlendiği, uyulan bozma kararında da belirtildiği şekilde; bu maddede düzenlenen cezai şartın 6098 sayılı Kanun’un 179 uncu maddesinin ikinci fıkrası kapsamında ifaya ekli cezai şart niteliğinde olduğu, bu cezai şartın istenebilmesi için ifanın gecikmeli olarak yapılması durumunda dahi ihtirazı kayıtla ifanın kabul edilmesi gerektiği, nakliye faturaları gönderilip faturalar itirazsız olarak ticari deftere kaydedilmiş olup, karşı davacının sevk irsaliyelerinin verilmediğini ileri sürerek cezai şart istemesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle karşı davanın reddine, asıl davanın kesinleştiği gerekçesiyle asıl dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı-karşı davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece dava konusu edilen davacı-karşı davalı nakliyeci firmanın ifa borcu altında olduğu ediminin yanlış yorumlandığını, taraflar arasındaki sözleşmede davacı-karşı davalı nakliyeci firma için bir takım borç ve yükümlülükler belirlendiğini, 26.10.2019 tarihli bilirkişi heyet raporunda açıkça tespit edildiği üzere, davacının sözleşme ile üstlendiği irsaliye teslimi, taşıyıcı mali mesuliyet poliçesi yaptırılması, teminat çeki vermesi borç ve taahhütlerinin ihtilafsız olduğunu, bu edimlerin hiçbirinin nakliye işine bağlanmış ceza olmadığını, cezai şartın da bu borçlara bağlı ceza olmakla, bir nakliyenin tamamlanmasına rağmen o taşımanın irsaliyesinin teslim edilmemesi söz konusu cezanın ödenmesini gerektireceğini, Yargıtay bozma ilamında da yorum hatası olduğunu, ifaya ekli cezai şart ifadesinde “ifa” ile kasdedilenin “taşıma işi” değil, “irsaliye teslimi”, “poliçe yaptırılması” ve “çek teslimi” olduğu gözetilmeksizin sadece nakliye faturalarının deftere kaydına dayalı olarak sözleşmedeki diğer borçların ifa edilmemesi nedeniyle talep edebileceği cezai şartların reddinin hukuka aykırı olduğunu, Yargıtay’ın ilk bozma kararı ile ikinci bozma kararı arasında çelişki olduğunu, Mahkemece nakliye faturalarının şirket defterine kaydedilmesinin davacının tüm edim ve borçları bakımından ifanın kabulü olarak değerlendirilerek diğer talepler bakımından da karşı davanın reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek ve re’sen tesit edilecek sebeplerle kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
1. Uyuşmazlık, sözleşmeden kaynaklanan alacağa yönelik başlatılan icra takibine itirazın iptali ve cezai şart talebine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67 nci maddesi, 6098 sayılı Kanun’un 179 uncu maddesi

3. Değerlendirme
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı-karşı davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı-karşı davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

27.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.