Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2022/4863 E. 2023/5117 K. 19.09.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/4863
KARAR NO : 2023/5117
KARAR TARİHİ : 19.09.2023

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2018/625 Esas, 2022/179 Karar
HÜKÜM : Kısmen kabul

Taraflar arasındaki tazminat davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonucunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

Mahkeme kararının davalı vekiline 19.06.2022 tarihinde tebliğ edildiği, temyiz dilekçesinin ise 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361 inci maddesinin birinci fıkrasında belirlenen iki haftalık temyiz süresi geçirildikten 15.08.2022 tarihinde verildiği anlaşılmakla; davalı vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Davacı vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı banka nezdinde hesabının bulunduğunu, bu hesabından banka çalışanı … tarafından usulsüz işlemlerle para çekildiğini, 49.114,43 TL’nin müvekkili tarafından çekilmediği için çalışanının yaptığı usulsüzlükten davalı bankanın sorumlu olduğunu ileri sürerek, 49.114,43 TL’nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesiyle toplam talebini 111.316,50 TL’ye çıkartmıştır.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı hesabındaki para hareketlerinin davacının iradesi doğrultusunda yapılmış olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI, BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Mahkemece Verilen Karar
Mahkemenin Dairemiz bozma ilamına uyarak verdiği 22.12.2015 tarih, 2015/5 E., 2015/990 K. sayılı kararı ile daha öncesinde yapılan yargılama neticesinde davanın reddine karar verildiği bu kararın davacı vekili tarafından temyizi neticesinde eksik araştırma nedeniyle bozulduğu, davalı tarafından davacıya ait hesapta yer alan paraların 13.1.2002-2.9.2002 tarihleri arasında çekildiğinin savunulduğu ancak buna ilişkin dekont asıllarının dosyaya ibraz edilemediği, fotokopi belgeler üzerinde inceleme yapılmasının mümkün olmaması sebebiyle davalı tarafından savunmalarının ispat edilemediği, fotokopi olarak sunulan dekontların geçerli kabul edilmesinde dahi davalı bankanın çalışanı olan banka müdürünün müşterilerinden boşa imzalattığı dekontlar aldığı ve sonrasında bu dekontlar ile usulsüz işlemler yaptığı, bu nedenle hakkında ceza yargılamasının devam ettiği, ceza davasında alınan bilirkişi raporunda da bu durumun teyit edildiği, gerekçesiyle 49.114,43 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline davacının ıslah talebinin kabulüyle 57.614,40 TL faiz alacağının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

B. Bozma Kararı
Dairemizin 18.04.2016 tarih, 2016/3462 E., 2016/4223 K. sayılı kararı ile ” davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının yerinde olmadığı, davacı adına davalı bankanın … Şubesi’nde 1420865 numaralı yatırım, 139653 numaralı vadesiz mevduat hesabı bulunduğu, davacıya ait 1420865 numaralı hesaba 14.03.2002 tarihi itibariyle 49.114,43 TL’nin yatırıldığı, bu parayla davacı adına 1016 adet B tipi likit fon alındığı hususunda taraflar arasında ihtilaf bulunmadığı, uyuşmazlığın, hesapta bulunan paranın davacının rızası ve bilgisi dahilinde çekilip çekilmediği noktasında toplandığı, dava konusu hesaba ilişkin ekstreden; 28.05.2002 tarihinde 1.672,51 TL karşılığı 32 adet, 13.06.2002 tarihinde 42.036,72 TL karşılığı 792 adet, 01.07.2002 tarihinde 996,73 TL karşılığı 18 adet 02.09.2002 tarihinde 7.538,77 TL karşılığı 131 adet, 12.12.2002 tarihinde 2.411,29 TL karşılığı 38 adet, 29.05.2003 tarihinde 369,69 TL karşılığı 5 adet olmak üzere toplam 1016 adet fon satımı yapıldığı, 11.03.2004 tarihli yazı uyarınca da davacıya ait 1420865 nolu hesapta 162,28 TL, 139653 nolu hesapta 2.497,98 TL paranın kaldığının sabit olduğu, davacının 12.12.2002 tarihli işlemin kendi rızası ve bilgisi dahilinde yapıldığını ikrar ettiği, öte yandan, davalı banka vekilince dava konusu hesaptan 13.06.2002 tarihinde 42.036,89 TL karşılığında 792 adet likit fon satıldığı, ele geçen paranın 2.182,50 TL’si ile davacı adına 1.500,00 USD alındığı, bakiye 39.860,59 TL’nin de davacının eşi …’a ait hesaba yatırıldığının savunulduğu, davacı ve eşi tarafından banka müfettişine verilen ifadede “Daha sonraki sene biz Türkiye’ye gelince hesabı …’ya aldığını tutarın da 39.860,00 TL olduğunu söyleyip bize dekontu verdi” şeklinde beyanda bulunulduğu, İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2004/586 E. numaralı dosyasında … tarafından davalı bankanın … Şubesi’nde bulunan 1470796 nolu hesabındaki paranın usulsüz çekildiği iddiasıyla dava açılması karşısında, … tarafından dava konusu edilen paranın davalı savunmasında bahsi geçen ve davacıya ait hesaptan havale edilen meblağ olduğunun anlaşıldığı, bu durumda, söz konusu havale işleminin davacının bilgisi ve rızası dahilinde yapılmasa bile sonrasında buna icazet verildiği, davalının eşi tarafından bu paraya ilişkin dava açılmakla bu hususun teyit edildiğinin kabulü gerektiği, açıklanan bu hususlar karşısında, dava konusu hesaptaki paranın 2.411,29 TL ve 39.860,59 TL’lik kısmı yönünden yapılan işlemlerin usulsüz olduğundan söz edilemeyeceğinden bu meblağlara yönelik talebin kabulü doğru görülmediği, öte yandan, her ne kadar davalı tarafından dekont asılları dosyaya ibraz edilmemiş ise de, davacı tarafından sunulan dekont fotokopilerindeki imzalara açıkca itiraz edilmediği gibi, davalı banka müfettişi tarafından yapılan soruşturma sırasında 13.06.2002 tarihli 42.036,74 TL, 26.07.2002 tarihli 996,50 TL, 02.09.2002 tarihli 7.500,00 TL, 29.05.2003 tarihli 370,00 TL meblağlı işlemlere dair dekont asılları üzerinde Emniyet Kriminal Polis Labaratuarı müdürü … …’den bilirkişi raporu alındığı, söz konusu raporda, bahsi geçen dekontlarda yer alan imzaların davacının eli ürünü olduğu görüşüne yer verildiği, Mahkemece, davalı banka tarafından dekont asıllarının ibraz edilemediği, fotokopi olarak sunulan dekontların delil mahiyetinde kabulü halinde dahi davalı banka çalışanın müşterilerinden boşa imzalı dekontlar alıp sonrasında usulsüz işlemler yaptığı, bu nedenle hakkında açılan cez yargılamasının halen devam ettiğinin belirtildiği, dava konusu hesabın yatırım hesabı olması ve dava konusu hesaba ilişkin sözleşme uyarınca fon satımına dair işlemler yönünden davacının yazılı talimatlarının da ibraz edilememiş olması karşısında yukarıda bahsi geçen iki işlem haricindeki işlemler yönünden mahkemenin bu kabulünde bir isabetsizlik bulunmadığı ancak davacı ve eşi tarafından davalı banka müfettişine “… Bu hesaptan …’a ödenmesi için…’a telefon etmiştim. Emlak vergilerini ödemesi için Mayıs 2002’de 1.297,00 TL ve Aralık 2002’de 2.432,00 TL’yi … çekip Koçbank’a yatırmıştı. Bu yılda 6.000,00 TL’nin biraz üstünde para çektim ve aynı gün bu paranın 4.825,00 TL’lik kısmı ile vergi yatırdım. Ben başka para çekmedim” şeklinde beyanda bulunulduğu, bu beyanlardan, dava konusu hesaptan davacının rızası ve bilgisi dahilinde bir takım işlemler yapıldığının anlaşıldığı, hesap ekstresindeki işlemlerin bir kısmının da tarih itibariyle davacı beyanıyla örtüştüğü, bu hale göre, Mahkemece, dava konusu hesap ekstresi ve davacının bahsi geçen beyanı uyarınca ekstrede yer alan işlemlerin hangilerinin rıza ve bilgisi dahilinde yapıldığı davacıdan sorularak, dava konusu hesabın bakiyesi de gözetilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığı” gerekçesiyle hükmün bozulmasına ve dosyanın Mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.

C. Mahkemece Bozma İlamına Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davaya konu hesabın bakiyesinin 49.114,43 TL olduğu, bozma ilamında belirtilen gerekçelerle bu hesapta yapılan 2.432 TL ve 39.860,59 TL’lik işlemlerde bir usulsüzlük bulunmayıp bu işlemlerin davacının bilgisi ve rızası dahilinde yapıldığı, kalan kalan 6.821,84 TL yönünden ise davacının yapılan işlemlere rızası olmadığını ve bilgisi dışında işlemler yapıldığını beyan ettiği, davalı bankanın bu tutar yönünden davacının bilgi ve rızası ile işlem yaptığını ispatlayamadığı, bu tutar üzerinden faiz talebinin de kabul edildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 6.821,84 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte ve 5.986,40 TL faiz alacağının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın gerekçesiz olduğunu, Mahkemenin davanın tamamıyla kabulü gerektiğini mütalaa eden bilirkişi raporunu görmezden geldiğini, müvekkilinin hesabından eşi …’ın hesabına 39.860,59 TL’lik havale yapıldığına ilişkin tespitin gerçeği yansıtmadığını, müvekkilince eşine ait hesaba havale yapılmasına ilişkin bir talimat verilmediği gibi bu tespitin dosyada mübrez kayıtlarla da uyuşmadığını, nitekim, bu hususun bilirkişi raporunda da belirtildiği, bozma ilamında, toplam tutarı 8.886,50 TL olan 26.07.2002, 02.09.2002 ve 29.05.2003 tarihli işlemlere ilişkin olarak bu işlemlerin usulsüz olduğunu belirtilen Mahkeme kararınında bir isabetsizlik bulunmadığının belirtildiğini, Mahkemece, hükmedilen tutarın bu tutarın dahi altında kaldığını, müvekkilinin davalı banka nezdinde bulunan mevduatının banka çalışanı tarafından zimmete geçirildiğini, davalı bankanın çalışanın eylemlerinden sorumlu olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının davalı banka nezdinde bulunan mevduatının banka çalışanı tarafından zimmete geçirilip geçirilmediği, davacının hesabında yapılan işlemlerin bilgisi ve rızası dahilinde yapılıp yapılmadığı ve buradan varılacak sonuca göre davacı yararına tazmini gereken bir miktar bulunup bulunmadığı hususlarında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (818 sayılı Kanun) 55 inci maddesi

3. Değerlendirme
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalı vekilinin temyiz dilekçesinin süreden REDDİNE,

2.Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde davalıya iadesine,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davacıya yükletilmesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

19.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.