YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/481
KARAR NO : 2023/3963
KARAR TARİHİ : 21.06.2023
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14.Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/1060 Esas, 2021/1210 Karar
HÜKÜM : Davanın kısmen kabulü
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2015/1198 E., 2018/1212 K.
Taraflar arasındaki maddi ve manevi tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, Yargıtayca duruşma istemli olarak davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne, dava konusu meblağ 117.960 TL’nin altında bulunduğundan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin ikinci fıkrası gereğince duruşma isteğinin reddine karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Dosya içeriğine göre hüküm altına alınan ve davalılar vekillerince temyize konu edilen toplam miktar 6.212,52 TL olup Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 78.630,00 TL’nin altında kalmaktadır.
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirket tarafından davalılardan …Oto… A.Ş.’den 22.11.2005 tarihinde 106.212,52 TL’ye araç satın alındığını, aracın bir müddet müvekkili şirket tarafından kullanıldığını, daha sonra hasarsızlık raporu almak için ekspertiz incelemesi yapılmak üzere yine …Oto… A.Ş.’ye başvurduklarını, davalı şirketin servis bölümü tarafından düzenlenen 05.08.2015 tarihli raporda aracın hasarlı olduğunun tespit edildiğini, oysa aracın 0 km bir araç olarak satın alındığını, arada kaza geçirmediğini, satın alınmadan 12 gün önce aracın ithalatçısı … Otomotiv İthalat ve Dağıtım A.Ş. tarafından … Oto Avcılar’a sol arka kapısının düzelttirildiğinin ve boyatıldığının ortaya çıktığını, böylece müvekkiline satılan aracın hasarlanmış ve tamir edilmiş bir araç iken, 0 km araç satılıyormuş gibi satıldığını, satın alınan araçtaki durumun ağır kusur ve hile ile müvekkilinden gizlendiğini, ortaya çıkan zarardan …Oto… Ticaret A.Ş.’nin satıcı olarak, diğer şirketin ise ithalatçı ve tamir ettiren olarak sorumlu olduğunu ileri sürerek müvekkilince ödenen 106.212,52 TL satış bedelinin fatura tarihinden itibaren işleyecek en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalılardan alınıp davacıya verilmesine, ayıplı malın davalılar tarafından geri alınmasına ve müvekkili kandırıldığı için duyduğu üzüntü nedeniyle 15.000,00 TL manevi tazminatın da davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı …Oto Servis ve Ticaret A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; davacının süresinde ayıp ihbarında bulunmadığını, araçta davacıdan gizlenmiş bir ayıbın bulunmadığını, davacı tarafından satın alınırken aracın servis kayıtları incelense idi durumun görülebilecek olduğunu, kaldı ki araçta iddia edilen bu hasarın aracın sürüş güvenliğini azaltmadığını, orjinalliğini bozmadığını, aracın değerini düşürmediğini, bu sebeple davacının haklı nedenle fesih hakkının doğmadığını, manevi tazminat koşullarının da oluşmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … Otomotiv İthalat ve Dağıtım A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin aracın satıcısı konumunda bulunmadığını, bu nedenle husumet yöneltilemeyeceğini, davacı tarafça süresi içinde ayıp ihbar yükümlülüğünün yerine getirilmediğini, üretim hatası ve servis hizmetinden kaynaklanan bir ayıbın söz konusu olmadığını, araç 10 yıla yakın süre kullanıldıktan sonra işbu davanın açılamayacağını, en fazla satım bedelinden bir miktar indirime gidilebileceğini, aracın 10 yıl kadar önce satılan bir araç olduğunu, mislinin de bulunmadığını, bu nedenle aracın iadesinin kendileri yönünden kabul edilemez olduğunu, manevi tazminatın ise hiç şartlarının doğmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile her iki davalı tarafından süresinde zaman aşımı itirazında bulunulmuşsa da ortada üretimden kaynaklanan bir hatanın bulunmadığı, bizzat bu aracın kaza geçirdiği ve tamir edildiği, bu durum alıcıya açık açık bildirilip satış sözleşmesine de yazılmak suretiyle hasarlanıp tamir edilen aracı alıcının kendi iradesi ile almayı kabul ettikten sonra satışın gerçekleştirilmesinin gerektiği, ancak satışın bu şekilde gerçekleştirilmediği, bu durumun ağır kusur olarak kabul edilmesi gerektiği, bu nedenle artık süresi içinde ayıp ihbarının aranmayacağı, aracın 10 yıla yakın bir süre bizzat davacı şirket tarafından kullanıldığı, satılmadığı, davacının bu süre içinde kendisine 0 km olarak satılan bir aracın satımından önce hasarlandığı ve tamir edildiğini bilmesinin veya tahmin etmesinin mümkün olmadığı, aracın ekspertizi için bizzat …Oto Servis … A.Ş.’ye başvurması üzerine durumu öğrendiği, öğrendiği andan itibaren de süresi içinde işbu davayı açtığı, bu sebeple artık semende tenkise gitmek yerine yüksek değerde ve prestijde bir aracı satın alan davacının bu duruma katlanmasının beklenemeyeceği için dönme hakkının mevcut olduğu, semenin iadesinin nesafet gereği olacağı, aracın da satıcı olan …Oto… AŞ’ye iadesi gerekeceği, davacı taraf her ne kadar faiz istemişse de onun da aracı kullandığı, bu nedenle faiz hakkının doğmayacağı, satış bedelinin iadesine ilişkin olarak; …Oto… AŞ’nin satıcı olarak ve satıştan önce meydana gelen hasarı bilmese dahi 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun(818 sayılı Kanun) 194 üncü maddesi gereğince ( yeni 6098 sayılı Kanun’un 219 uncu maddesi) sorumlu olacağı, aracın ithalatçısı olan … … A.Ş.’nin ise araç elinde iken aracın hasarlanmış olması ve bizzat kendisi tarafından tamir ettirilmiş olması karşısında her iki davalınında satış bedelinden müteselsil sorumlu olacağı, davacı taraf her ne kadar manevi tazminat talep etmişse de manevi tazminatı gerektirecek bir haksız fiilin söz konusu olmadığı, ortada ticari bir alım satımın söz konusu olduğu ve bu çerçevede değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın maddi tazminat/aracın iadesi yönünden kabulü ile 106.212,52 TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, aracın davalı …’ne iadesine, manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; aracın hasarlı olduğu bilinse idi aracın hiç satın alınmayacağı gözetilerek faiz istemine yönelik verilen ret kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve talepleri doğrultusunda fatura tarihinden itibaren en yüksek mevduat faizine yahut hakkaniyete uygun bir indirim uygulanmak sureti ile faiziyle birlikte tahsiline, aksi halde aracın iadesi için çektikleri ihtarname tarihi olan 18.08.2015 tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalılardan satım bedelinin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
2. Davalı Kosif Oto Servis ve Ticaret A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde özetle; cevap dilekçesindeki beyanlarına ilaveten, davacı tarafın 14 yılı aşkın süredir aracı sorunsuz şekilde kullandığını ve araçtan beklenen tüm faydaları elde ettiğini, sadece aracı satmak istediğinde rayiç değerinden çok az daha düşük fiyat farkıyla satabileceğini, bilirkişi incelemesinde ayıp nedeniyle ortaya çıkacak fiyat farkının 2.000,00 TL gibi düşük bir tutar olduğunun tespit edildiğini, müvekkili şirket aleyhine büyük bir haksızlık olduğunu ve kararın davacı taraf lehinde sebepsiz zenginleşmeye sebep olacağını belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
3. Davalı … Otomotiv İthalat ve Dağıtım A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde özetle; cevap dilekçesindeki beyanlarına ilaveten, dava konusu aracın davanın açıldığı tarihte dahi kullanım ömrünün sonuna gelmiş ve günümüz itibariyle de kullanım ömrünü halihazırda tamamlamış bir araç olması sebebiyle bedel iadesine hükmedilmiş olmasının sebepsiz zenginleşmeye yol açtığını belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalılar vekillerinin istinaf başvurusu yönünden; davalı Borsan Otomotiv İthalat ve Dağıtım A.Ş.’nin satılan aracın distrübütörü/ ithalatçısı olduğu, araç davacıya satılmadan önce bu davalı tarafından arka kapısının tamir ve boyasının yaptırıldığı, aracın tamir ve boyalı bu hali ile satıcısı olan diğer davalı tarafından davacıya satıldığı, davacı ile davalı … Otomotiv İthalat ve Dağıtım A.Ş. arasında doğrudan bir satış ilişkisi bulunmasa da ithalatçı firma olarak üreticinin sorumluluğu ilkesi çerçevesinde sorumlu olduğu gibi aracın bu davalı uhdesindeyken tamir işlemi gördüğünden haksız fiil sorumluluğu da bulunduğu, somut olayda davalı …….A.Ş.’nin distrübütörü/ithalatçısı olduğu aracın diğer davalı Kosif Oto….A.Ş. tarafından davacıya 0 araç olarak satıldığı, oysa aracın davalı tarafından davacıya 0 araç olarak satılmadan önce arka kapısının onarılıp boyandığı, ağır kusuru, hilesi ve kandırması nedeniyle bir yıllık ve altı aylık zamanaşımı süresinden yararlanamayacak olan satıcıya hangi zamanaşımı süresinin uygulanacağının yasalarda açıklanmadığı, ancak bu boşluğun öğretide yapılan yorumlarla doldurularak 818 sayılı Kanun’un 125 inci maddesi kapsamında (6098 sayılı Kanun’un 146 ncı maddesi) on yıl olacağı, ayrıca davacı tarafından dava konusu aracın 22.11.2005 tarihinde satın alındıktan sonra dava tarihine kadar sorunsuz kullanıldığı, satıma konu aracın sol arka kapısında düzeltme ve boyama işlemi yapılıp orjinal olmadığı sabitse de böyle bir ayıbın, satımın feshini, aracın iadesi ile semenin iadesini gerektirmediği, ancak bu durumun araç bedelinden bir başka deyişle semenden tenzili gerektirdiği, alınan 10.09.2018 tarihli bilirkişi ek raporuna göre aracın satış tarihi olan 22.11.2005 tarihinde 0 km de sol arka kapısı boyanarak işlem görmüş aracın değerinin 100.000,00 TL kadar olabileceği, buna göre satış fiyatı itibariyle 6.212,52 TL’nın bedelden tenzili ile davacıya verilmesi gerektiği, davalıların iade borcunun semenin haksız olarak fazla tahsil edildiği tarihten itibaren doğduğu, bu nedenle satım tarihinden itibaren davacının temerrüt faizi talep hakkının bulunduğu, davacı vekilinin istinaf başvurusu yönünden ise; sadece satım bedeline uygulanacak temerrüt faizi yönünden hükmü istinaf ettiği, satımın feshi ve semenin iadesi koşulları bulunmadığı, semenin tenzilinin re’sen uygun görüldüğü, tenzil edilen semene ise davacının faiz talebi esas alınarak satım tarihinden itibaren faiz yürütüldüğü, bu durumda davacı vekilinin istinaf başvurusunun konusuz kaldığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davalılar vekillerinin ise istinaf başvurularının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve katılma yoluyla davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; boya ölçüm aleti ile teknik inceleme sonucu fark edilebilecek araçtaki gizli ayıptan 05.08.2015 tarihinde araç bakım raporu ile haberdar olunduğunu, müvekkilinin araç hakkında böyle bir ayıbın mevcut olduğunu bilse idi bu aracı satın almayacağını ve aldatılarak zarara uğramayacağını, araç sipariş formunda belirtildiği üzere aracın bedelinin 66.900 euro olduğunu, faturalandırma yapılırken TL olarak fatura kesilmiş olmasının bile müvekkilinin mağduriyetine sebebiyet verdiğini, satım tarihindeki euro ile 2021 yılında olan euro kuru arasında çok yüksek fark bulunduğunu, ayıplı olarak satılan otomobilin satıcının ağır kusuru nedeni ile ikinci el piyasasına göre değer kaybettiğini, müvekkilinin bu duruma katlanmasının beklenemeyeceği için öğrendiği anda dönme hakkının mevcut olduğunu, semenin de iadesinin nesafet gereği olacağını, şirket üzerine alınan aracı kullanın şirket sahibi olarak tüketici olduğunu, ayıba karşı tekeffül hükümleri uyarınca alıcının ayıbın anlaşıldığı zaman dilerse fesih hakkını kullanacağını dilerse de bedel indirimi isteyebileceğini, bu nedenle müvekkilinin öncelikli talebi olan fesih isteminin değerlendirilerek hasıl olacak sonuca uygun karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, aracın satın alındığı tarihte araçtaki ayıp bilinse idi hiç satın alınmayacağını, davalıların kötü niyetli şekilde ayıplı malı müvekkiline sattıklarını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, aracın ayıplı çıkması nedeniyle satımın feshi ile semenin faizi ile birlikte iadesi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2.6098 sayılı Kanun’un 129 uncu ve 146 ncı maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve yasaya uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Yukarıda açıklanan sebeplerle;
A. Davalıların temyizi yönünden;
Davalılar vekillerinin temyiz dilekçelerinin miktar yönünden REDDİNE,
B. Davacı Temyizi Yönünden
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
21.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.