Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2022/4801 E. 2023/4962 K. 14.09.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/4801
KARAR NO : 2023/4962
KARAR TARİHİ : 14.09.2023

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2020/40 Esas, 2022/229 Karar
HÜKÜM : Kabul

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen ortaklıktan çıkarılma davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı ve davalılar … ile …’ın diğer davalı şirketin ortakları oluğunu, şirketin içinin davalılar tarafından boşaltıldığını, şirketin paralarının davalı şahıslarca çekilip mal edinildiğini, davacının davalı şirkete oldukça kâr getireceği değerlendirilen Hatipoğlu Madencilik Ltd. Şti. ile tedarik sözleşmesi akdetmek istediğini, davalıların bu protokolün hayata geçirilmesine engel olduklarını, davacının önce fiilen, sonrasında hukuken şirketten tasfiye edilmek istendiğini, azli için aleyhine dava açıldığını, sonuç olarak davacının %50 hissedarı ve müştereken imza yetkisine sahip ortağı bulunduğu şirket ile bağının fiilen ve hukuken haksız biçimde koparıldığını, davacının kâr payı vs. haklarının ödenmediğini, davalıların hile ve zor ile müvekkilini şirket yönetiminden uzaklaştırdıklarını, yine davalı ortakların şirketi bilerek ve kötü niyetle zarara uğratacak eylemler yaptığını ileri sürerek davalı şirkete tedbiren yönetim kayyımı atanmasına, şirket müdürlerinin yönetim yetkilerinin kaldırılmasına, davalı ortakların şirket ortaklığından çıkarılmasına, …’un ortak olarak kabul edilip şirketin davacı ve … ortaklığında devamına, bu taleplerin yerinde görülmemesi halinde şirketin fesih ve tasfiyesine, davacının tasfiye memuru olarak atanmasına karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; davacının şirket müdürlüğünden azli için açılan davanın kabulle sonuçlandığını, kanuna ve hukuka aykırı işlemler tesis ederek şirketi iflas ettirmeye çalışan davacının kendi kusurlarıyla sebep olduğu olaylara dayanarak eldeki davada talepte bulunmasının MK’nın 2. maddesine aykırılık teşkil ettiğini, davacının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6102 sayılı Kanun) 636-640 maddelerine dayalı olarak açtığı davanın dayanağının bulunmadığını, 6102 sayılı Kanun’un 638 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince davacının şirketten çıkma hakkını kullanmasının mümkün olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 12.07.2017 tarih ve 2013/132 E., 2017/639 K. sayılı kararıyla;davanın kısmen kabulüne, davacının davalı şirket ortaklığından ayrılmasına izin verilmesine, 343.451,51 TL çıkma payının davalı şirketten tahsiliyle davacıya ödenmesine, mahkeme veznesine depo edilen miktarın davacıya ödenmesine, bu miktarın davalı şirketten tahsil edilecek çıkma payı bedelinden mahsubuna, davacının fesih tasfiyeye yönelik ve fazlaya ilişkin talebi yerinde görülmediğinden reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 24.11.2017 tarih ve 2017/980 E., 2017/814 K. sayılı kararıyla başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 03.10.2019 tarih 2018/648 E., 2019/6161 K. sayılı kararıyla mahkemece, davalı şirketin gerçek mal varlığı değerinin tespiti bakımından şirket değerleme konusunda uzman bir bilirkişinin de içinde bulunduğu bilirkişi heyetinden rapor alınması, maden işletme ruhsatının değeri de belirlenerek, taraf beyanları ve tüm dosya kapsamına göre, yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde davacının çıkma payının belirlenmesi gerektiği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozma ilamı doğrultusunda aldırılan bilirkişi raporunda, varsayımsal maden rezervi esas alınarak ruhsat süresi, rezervin niteliği zenginliği, işletilmesinin mümkün olup olmadığı gibi hususlar değerlendirilerek davalı şirketin gerçek mal varlığı değerinin tespit edilerek yapılan hesaplamaya göre davacının ayrılma akçesinin 1.398.701,22 TL olduğunun hesaplandığı, mahkemenin ilk kararında tespit edilen çıkma payı miktarı yönünden davalılar yönünden usuli kazanılmış hak oluştuğundan, bu miktar üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilerek, davacının davalı şirket ortaklığından ayrılmasına izin verilmesine, 343.451,51 TL çıkma payının davalı şirketten tahsil edilerek davacıya ödenmesine, Mahkememiz veznesine depo edilen miktarın davacıya ödenmesine, bu miktarın davalı şirketten tahsil edilecek olan çıkma payı bedelinden mahsubuna, davacının fesih tasfiyeye yönelik ve fazlaya ilişkin talebinin reddin karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; dosya davacısının sermaye koyma taahhüdünü yerine getirmemiş olması nedeniyle davaya konu şirketin ekonomik imkansızlıklar nedeniyle sıkıntıya düştüğü, çalışamaz hale geldiği, kayıtlı hiçbir malvarlığı ve tesisinin olmadığı, tek malvarlığının maden ruhsatı olduğu, kusurlu davranışları nedeniyle şirket müdürlüğünden azledilen davacının çıkmaya izin verilmesi talebiyle 05.03.2013 tarihinde eldeki davayı ikame ettiği, ruhsatın düşmemesi için zorunlu olarak rödovans sözleşmeleri yapıldığı, maden sahasındaki tesislerin tamamının, davanın ikamesinden yıllar sonra rödovans hakkı sahibi olan dava dışı şirketçe imal edilerek üretim için kullanıldığı, sahadan demir cevheri dışında maden çıkarılmadığı ve satılmadığı, 2013 yılında şirket ortaklığından çıkmak için eldeki davayı ikame eden davacı yönünden, 2030 yılına kadar hızla çalışılarak tüm madenin çıkarılıp davacının payının kendisine ödenmesi gerektiğine dair görüşün akla dahi aykırı olduğu, davacının 343.451,51 TL çıkma payı alacağına itiraz dahi etmediği görmezden gelindiği, tüm bu nedenlerle davacının esasen çıkma payı alacağının 1.398.701,22 TL olabileceğine dair rapor esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiş olmasının hatalı olduğunu, Mahkemece istem yerine 6102 sayılı Kanun’un 636 ncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca çıkma payının mahkeme veznesine blokesi ile kararın kesinleşmesini takiben söz konusu tutarın davacıya ödenmesi yönünde karar tesis edilmesi gerekir iken 343.451,51 TL çıkma payının davacıya ödenmesi suretiyle davacının şirket ortaklığından ayrılmasına izin verilmesine dair tesis edilen hüküm usul ve yasaya açıkça aykırı olup, Mahkemece tesis edilen hüküm kesinleşmeden icra edilemeyecek tespit hükmü niteliğinde de olduğundan, eda hükmü tesis edilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu, harç yatırılmadan davanın görüldüğünü, hüküm tespit hükmü niteliğinde bulunduğundan, davada davacının çıkma payının ödenmesi talebi bulunmadığından ve dahi dava maktu harca tabi olarak açıldığından, davacı lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi de usul ve yasaya aykırı olduğunu, belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı ve davalı şirket ortakları arasındaki anlaşmazlık sebebiyle şirket ortağı davalıların ortaklıktan çıkarılması veya şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesi istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

14.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.