Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2022/456 E. 2023/537 K. 25.01.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/456
KARAR NO : 2023/537
KARAR TARİHİ : 25.01.2023

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
HÜKÜM : Davanın kısmen kabulü

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonucunda Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı, davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalının acentesi olduğunu, tarafların aralarındaki acentelik sözleşmesini protokol düzenleyerek bitirmek istediklerini ve 22.12.2006 tarihli protokol düzenlediklerini, anılan protokol uyarınca davalı tarafından müvekkiline ödenmesi gereken meblağın üç taksidinin protokoldeki adresinde ödendiğini, dördüncü taksit ve dördüncü taksitle birlikte ödenmesi gereken 2006 yılı Aralık hakediş fatura bedelinin ödenmemesi üzerine davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, ancak davalının haksız olarak borca itiraz ederek borcun icra takibinden önce müvekkili adına bankaya yatırıldığını iddia ettiğini, oysa protokolde müvekkilinin açık adresinin yazılı olduğunu, hangi tarihlerde ne kadar para ödeneceğinin de kararlaştırıldığını, dördüncü taksite 2006 yılı Aralık hak ediş faturasının dahil edilmesi gerektiğinin de açıkça düzenlendiğini, buna uygun olarak da ilk üç ödeme taksitinin davacı protokol adresine yapılarak ödeme belgesi düzenlendiğini, başkaca ödeme de kararlaştırılmadığını, para borcunun götürülecek borç olup alacaklı ikametgahında ödenmesi gerektiğini, müvekkilinin uzun yıllar kullanmadığı bir banka hesabına, ihbar da edilmeden yapılan ödemenin kötü niyetli ve usulsüz olduğunu, banka kayıtlarını kontrol ederek dava açma tarihinde bu ödemeyi öğrendiklerini, parayı da henüz çekmediklerini, yine 37.821,94 TL’lik ödemenin protokoldeki ödeme tarihinden sonra yapıldığını ileri sürerek itirazın iptalini, takip miktarına dava tarihine kadar faiz işletilmesini, daha sonra alacağın tüm fer’ileri, vekâlet ücreti, icra masraf ve harçlarının hesaplanması ile sonrasında da belirlenen alacak miktarından haricen bankaya yatırılan rakam mahsup edilerek 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 84 üncü maddesi gereğince kalan rakam üzerinden tüm fer’ileri ile birlikte takibin devamı ile davalıdan tahsiline karar verilmesini, ayrıca 37.821,94 TL’nin icra dosyasında hesaplanacak tüm fer’ileri, masraf ve vekâlet ücretinin de ödenmesine karar verilmesini ve alacağın %40’ı oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; protokol uyarınca üç taksidin davacı adresinde makbuz karşılığı ödendiğini, dördüncü taksit ve Aralık hak edişi 14.535,61 TL ile birlikte davacı alacağı olan 40.855,61 TL’den davacının acentelik dönemine ait kesintiler düşüldükten sonra 37.821,94 TL olan alacağın adresine götürülerek ödenmek istendiğini, ancak kabul edilmediğini, 10.02.2007 tarihi cumartesi günü olup ödeme kabul edilmediğinden temerrüde düşmemek için tatilden sonraki ilk iş günü olan 12.02.2007 pazartesi günü davacının bilinen Ziraat Bankası… Şubesi’ndeki hesabına havale edilerek protokole bağlı olarak borcun tamamının ödendiğini, protokol gereği devir teslim sonrasında oluşan davacıyı ilgilendiren ve sorumluluğunda olan 3.034,04 TL’lik acentelik dönemine ait kesinti bulunduğunu, bunların araç, motorin bedelleri, elektrik – su borcu, devir teslim sırasında mükerrer tazmin çıkış karşılığı, devir teslimden sonra tahsil edilemeyen faturalar karşılığını oluşturduğunu, bu kesinti miktarının davacı alacağından düşüldükten sonra kalan kısmın banka hesabına icra takibinden önce yatırıldığını, davacı vekiline de telefonla bankaya ödeme yapıldığının bildirildiğini, davacının paranın hesaba yatırıldığını bilmediği yönündeki iddiasının doğru olmadığını savunarak davanın ve icra inkar tazminatı isteminin reddini, davacının asıl alacağın %40’ından aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini istemiştir.

III. MAHKEME KARARLARI, BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Mahkemece Verilen Karar
Mahkemenin 28.03.2017 tarih, 2017/113 E. ve 2017/166 K. sayılı kararı ile davacı-alacaklı tarafın, davalı-borçlu taraftan 3.033,40 TL alacaklı olduğu, takibe konu alacağa bu miktar yönünden yapılan itirazın haksız olduğu ve alacağın sürüncemede bırakıldığı gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

B. Bozma Kararı
Dairemizin 08.07.2019 tarih, 2017/4954 E. ve 2019/5047 K. sayılı kararı ile taraflar arasındaki protokol ve asıl sözleşmede, davacıya yapılacak ödemelerin ifa yeri bakımından bir açıklık bulunmadığı, bu nedenle davalının borç ödemesini, davacının ikametgahında ve doğrudan (elden) kendisine yapması gerektiği, davalının yaptığı ve kısmi nitelikte olduğu anlaşılan ödemeyi öncelikle faiz ve masraflardan düşerek sonuca varılması gerektiği, taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinde ve düzenlenen tasfiye protokolünde davacının tahsil edilemeyen faturalardan kaynaklanan sorumluluğunun bulunduğu ve tasfiye protokolüne rağmen bu sorumluluğun takip tarihi itibariyle de hâlen var olduğu, davacının alacağından davalı tarafından tahsil edilemeyen taşıma bedellerine ilişkin olarak mahsup edilen kalemin dönemsellik ilkesi ile bir ilgisi bulunmadığı, her iki tarafın defterleri de incelenmek suretiyle ne miktarda mahsup cihetine gidebileceği hususunda araştırma yapılması gereğine işaret edilerek bozulmuştur.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalıya ait 1.590,69 TL tutarındaki iade faturasının mahsup edildiği, davalı yanca yapılan harcama ve masrafların mahsup edilmediği, öte yandan her ne kadar tahsil edilmeyen faturalardan kaynaklı taraf defterlerinin incelenmesi sonucu değerlendirme yapılması gerektiğinin altı çizilse de, davacı tarafın sunmuş olduğu 08.07.2021 tarihli beyan dilekçesi nazara alınarak bu kalem yönünden mahsubu kabul ettiği görüldüğünden bu husus tartışmalı olmaktan çıkmış olup tahsil edilmeyen faturaların mahsubuna karar verildiği, yapılan ödemeler de öncelikle faiz ve masraflardan düşülmek suretiyle hesap yapılmış olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; taraflar arasında düzenlenen protokol uyarınca davacıya olan borcun tamemen ödendiğini, ancak davacının ödemeyi almaktan imtina ettiğini, müvekkilinin herhangi bir kusuru bulunmadığını, davacı-acenteye ait döneme ilişkin giderler olmasına rağmen alacaktan mahsup edilmediğini, sonuç olarak 40.855,61 TL davacının alacağından 3.034,04 TL olan davacının borcu düşülmek suretiyle 37.821,94 TL kalan bakiye borcun davacıya ödenmiş olduğunu, davacının herhangi bir alacağı kalmadığını, taraflar arasındaki sözleşme ve protokol şartları hatalı ve eksik değerlendirilerek hesaplama yapıldığını, ayrıca kısmen kabul edilen alacak miktarı likit olmadığı gibi yargılamayı gerektirdiğinden yerel Mahkemenin davacı lehine %40 icra inkar tazminatına hükmetmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, yine davanın kabulü anlamına gelmemek kaydıyla davacı lehine inkar tazminatına hükmediliyorsa, talebe rağmen reddedilen miktar üzerinden de lehlerine %40 kötü niyet tazminatına hükmedilmemesinin de usul ve yasaya aykırı olduğu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, taraflar arasında düzenlenen protokole dayalı alacağın tahsili için davacı acente tarafından başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67 nci maddesi.

3. Değerlendirme
Dosyadaki yazılara, Mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

25.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.