YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/409
KARAR NO : 2023/3881
KARAR TARİHİ : 19.06.2023
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/431 Esas, 2021/1941 Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2018/172 E., 2018/871 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı Yargıtayca duruşma istemli olarak davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne, dava konusu meblağ 117.960,00 TL’nin altında bulunduğundan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin ikinci fıkrası gereğince duruşma isteğinin reddine karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalılardan Nehir Yapım’ın arasında 01.11.2017 tarihinde “Bahtiyar Ölmez” isimli televizyon dizisinin yapım sözleşmesinin imzalandığını, diğer davalının da yapımcının fiillerini taahhüt ettiğini, yapımcının sözleşme gereğince her bölümü kaset olarak yayına hazır bir şekilde teslim edeceğini, yine sözleşme süresince yapımcının müvekkilinden izin almadan imza yetkililerini değiştirmeyeceğini kabul ettiğini ancak davalının bu edimlerini yerine getirmediğini, sözleşmenin tarihinde geçerli olan ortaklık yapısının değiştiğini, müvekkilinden izin alınmaksızın genel kurul kararıyla müşterek imza yetkisine haiz olan …’in münferit imza yetkilisi haline geldiğini, buna göre davalı tarafın sözleşmeye aykırı davranarak müvekkilinin güvenini suistimal ettiğini, yine sözleşmenin 14 üncü maddesi gereğince yayın tarihinden en geç iki gün öncesinde çekilen bölümlerin müvekkiline teslim edilmesi gerektiğini, ancak her bir bölümün yayın gününde teslim edildiğini, müvekkilinin böylelikle bölümleri izleyemediğini, davalının imzaladığı devir protokolü nedeniyle dizinin tüm haklarının dokuzuncu bölümden itibaren üçüncü kişiye devredildiğini, dolayısıyla davanın yalnızca ilk sekiz bölüme ilişkin açıldığını, bu nedenlerle sözleşmenin 20 nci maddesi uyarınca cezai şart alacaklarının doğduğunu ileri sürerek 100.000,00 TL cezai şartın temerrüt tarihinden itibaren avans faiziyle davalılardan alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; müvekkillerinin edimlerini eksiksiz olarak yerine getirmek için çaba gösterdiğini, ancak davacının anlaşılmaz bir şekilde müvekkilinin yapımcılık sözleşmesini devretmek zorunda bıraktığını, buna göre dokuzuncu bölüm itibariyle 20.12.2017 tarihinde sözleşmenin devrinin yapılmak zorunda bırakıldığını, sözleşmenin devriyle müvekkilinin taraf sıfatının sona erdiğini, davacının bölüm ücretlerini ödemediğini, ancak müvekkilinin bu durumu oyunculara yansıtmayarak ödemeler yaptığını, davacıya ödeme konusunda talepte bulunmaları üzerine davacının müvekkilini cezai şart ile tehdit ettiğini, müvekkilince yapılan takiplere karşı davacının borcum yoktur diyerek itiraz ettiğini, bu davanın da kötü niyetli olarak açıldığını, devir protokolünde müvekkilinin tüm yükümlülüklerini eksiksiz olarak yerine getirdiğinin hükme bağlandığını, devir nedeniyle tüm yükümlülüklerinin de devrolunduğunu, cezai şart istenemeyeceğini, ayrıca davacının ifayı çekincesiz olarak kabul ettiğinden cezai şart talep hakkı bulunmadığını, müvekkili şirketin imza yetkilisinin değişmediğini, yalnızca müşterek imza yetkilisinin yetkisinin münferit olarak değiştirildiğini, kaldı ki kelepçe sözleşmesi diye tabir edilen hükümlerin geçerli kabul edilemeyeceğini, cezai şarta ilişkin hükmün de genel işlem şartlarına aykırı olduğunu, davalının sekizinci bölüme kadar tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini bildirerek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı ile üçüncü kişi arasında akdedilen devir ilişkisine davacı tarafından da muavafakat edildiği, buna göre varsa davalı tarafın sorumluluğunun ancak çekimi yapılıp davacıya teslim edilen 8 bölüme ilişkin olabileceği, davacı tarafça cezai şart sebebi olarak yayın kasetlerinin süresinde teslim edilmemesi ve şirket yetkilisinin sözleşme süresince değiştirmeme yükümlülüğüne aykırı davranılmasının gösterildiği, ifaya eklenen bu cezai şart yönünden davalının ediminin ifası anında veya hemen akabinde davacı tarafından ihtirazi kayıt konulması gerektiği, oysa davacı tarafın bu yönde ihtirazı kaydının olmadığı, dosyaya bu yönde bir delilin sunulmadığı ve 8 bölüm sonrasında yapım sözleşmesinin devredildiği, devre davacının da açık muvafakatının bulunduğu, davalılar yönünden artık başvuruyu gerektirecek bir sorumluluk halinden bahsedilemeyeceği, şirketin yetkilisinin değiştirildiğine ilişkin 01.10.2017 tarihli genel kurul kararı ile … ve Osman Enes Yakut’un müşterek imza ile şirketi temsile yetkili olduklarına karar verildiği, ancak 14.11.2017 tarihli genel kurulda ise …’in şirketi süresiz olarak münferiden temsil etmesine karar verildiği, buna göre 01.10.2017 tarihli değişikliğin sözleşme tarihi olan 01.11.2017 tarihinden önce olduğu ve 14.11.2017 tarihli değişikliğin ise şirket yetkilisi olan …’in daha önce müşterek olan yetkisinin onun yönünden münferid yetkiye dönüştürülmesine ilişkin olduğu, davacı aleyhine bir durum oluşturmadığı, ayrıca davalı tarafça devir sözleşmesinde borçların ifa edildiği, düzenleme bulunduğu ve davacı tarafın ifanın geç olmasından bahisle ifadan önce, ifa anında veya ifadan hemen sonraki bir tarihte ihtirazi kayıt koymadan ifayı kabul etmiş olması hususu da dikkate alındığında cezai şart talep edemeyeceği, kaldı ki sözleşmedeki bu hükmün açıkça davacı tarafın sözleşmenin diğer tarafı olan davalı şirket üzerinde ahlaka aykırı olarak tahakküm kurmasına sebep olacağı, ahlaka aykırılık halinde bu hükmün yok sayılması gerekeceği, zira her tüzel kişinin kendi ortak ve yetkililerini belirleme hakkına sahip olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
1.Tarafların sözleşme serbestisi kapsamında sözleşmeyi kabul ettiklerini, ancak yayın kasetlerini süresinde teslim etme ve Sözleşme’nin özel şartı olan Sözleşme süresince imza sirkülerini değiştirmeme yükümlülüklerinin davalı tarafından yerine getirilmediğini,
2.14.11.2017 tarihli genel kurul kararı ile yapılan değişiklik ile şirket yetkilisi olan …’in daha önce müşterek olan yetkisinin onun yönünden münferid yetkiye dönüştürüldüğünü, ilgili değişikliğin taraflar arasında imzalanan 01.11.2017 tarihli sözleşme sonrasında yapıldığının açık olduğunu,
3. Sözleşme içeriğinde “Tv Dizisi’ne İlişkin Master Videobantların Ve Senaryoların Teslimi” başlığı altında yer alan 14 üncü madde hükmünün de açıkça davalı tarafından ihlal edildiğini, Mahkemenin ihtirazi kayıt konulmadığı gerekçesiyle cezai şart taleplerinin reddine karar vermesinin doğru olmadığını,
4.Sözleşmenin devrinden önce doğan tüm alacak ve borçlardan devreden tarafın sorumlu olduğunu, zira devralan tarafın taraf sıfatının sözleşmenin devri ile birlikte doğduğunu, nitekim davalılarca da cevap dilekçesinde de taraflar arasındaki devrin dizinin dokuzuncu bölümünden itibaren hüküm ifade edeceğinin dile getirildiğini, Sözleşme’nin dizinin ilk 8 bölümü için yürürlükte kaldığının ve davalıların ilk 8 bölüm için sözleşmeyi ihlal ettiğinin açık olduğunu, dolayısıyla cezai şartın ilk 8 bölüme göre hesaplanması gerektiğini,
5.Sözleşmenin 20 nci maddesine göre davalıların davacıya cezai şart bedelini ödemekle yükümlü olduğunu,
6.Mahkemece tanık dinletme taleplerinin kabul görmediğini ve bilirkişi incelemesi yapılmadan eksik incelemeyle hüküm kurulduğunu savunarak kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraflar arasındaki yapım sözleşmesinde sözleşmeye aykırılık halinde davacının davalı taraftan aynen ifa, uğradığı zararların tazmini, mahrum kalınan kar ile cezai şart isteyebileceğinin düzenlendiği, davacının, davalının çekilen bölümlere ilişkin kasetleri süresinde teslim etmediğini, ayrıca yapımcı şirketin yetkililerinin davacının ön yazılı onayı olmaksızın değiştirildiğini iddia ettiği, somut olayda sözleşmeye aykırılıkların davacı tarafından ispatlanmasının gerektiği, kasetlerin geç teslim edildiği iddiasının usulüne uygun delillerle kanıtlanamadığı, öte yandan yapım sözleşmesine konu bölümlerin yayınlandığının dosya içeriğinden anlaşılamadığı, davacı tarafın bu konuda ihtirazi kayıt koyduğunu kanıtlayamadığı, her ne kadar sözleşmede davalı şirketin sözleşmenin imzası tarihinde geçerli olan imza yetkilisinin değiştirilmeyeceği yolundaki hükmü kısmen ihlal edilmiş ise de, bu durumun 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 27 nci maddesine aykırı bir düzenleme mahiyetinde olduğundan bu hükmün yok sayılması kanaatine varıldığı, ayrıca ve özellikle taraflar ile dava dışı Baba Yapı Ltd. Şti. ve Hasan Burak Kayacı arasında düzenlenen 02.01.2018 tarihli protokolün 4 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında ise davalı şirketle davalı … Güler’in sekizinci bölüm dahil sözleşme yükümlülüklerini yerine getirdiğinin açıkça belirtildiği, artık bu aşamadan sonra davacının, davalıların sözleşmeye aykırı davrandıklarını ileri sürerek cezai şart talebinde bulunamayacağı, davacı vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf sebeplerini tekrar ederek kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasında yapılan sözleşmeye istinaden, davalı tarafın sözleşmedeki edimlerini zamanında ve usulüne uygun yerine getirip getirmediği, yerine getirmemiş ise bundan kaynaklı cezai şart talep şartlarının oluşup oluşmadığı, taraflar arasında kararlaştırılan cezai şart öngören hükümlerin hukuka, ahlaka, anayasaya ve dürüstlük kurallarına aykırı olup olmadığı, davacının davalıdan cezai şart talep edebilecek ise talep edebileceği miktarı, cezai şartın konu edildiği sözleşmenin devredilmiş olması nedeniyle davalının şartları oluşsa bile cezai şarttan sorumlu olup olmadığı noktalarında toplandığı görülmüştür.
2. İlgili Hukuk
6098 sayılı Kanun’un 27 nci maddesi, 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin birinci alt bendi.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderlerinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
19.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.