Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2022/405 E. 2022/2295 K. 23.03.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/405
KARAR NO : 2022/2295
KARAR TARİHİ : 23.03.2022

MAHKEMESİ :BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 21. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 28.01.2021 tarih ve 2019/727 E. – 2021/71 K. sayılı kararın davalı … Sicil Müdürlüğü temsilcisi tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nce verilen 11.11.2021 tarih ve 2021/901 E. – 2021/1313 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı … Sicil Müdürlüğü temsilcisi tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; 2007 yılı içinde … isimli kişinin müvekkilinin kimliğini yasa dışı yollardan elde edip kendi resmini yapıştırmak suretiyle kendi adına sahte kimlik oluşturduğunu, adı geçen kişinin Ankara Ticaret Sicil Memurluğu’nun …sicil numarasında kayıtlı Aborda İnş. Mal. Tur. San. Tic. Ltd. Şti.’nin ortağı …’nın hisselerini 02/07/2007 tarihinde alınan karar ile müvekkili adına düzenlediği sahte kimlikle devraldığını, müvekkiline sahte işlemlerle devredilen ve zarara uğratan hisselerin devir işlemlerinin iptali için Ankara 3.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/469 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, açılan davaya Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından gönderilen cevabi yazı ile şirketin 23/01/2014 tarihinde ticaret sicilinden re’sen silindiğinin bildirildiğini, mahkemece taraflarına 09/12/2019 tarihli celsede ihya dava açılması için süre verildiğini ileri sürerek, Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 226437 sicil numarasında kayıtlı Aborda İnş. Mal. Tur. San. Tic. Ltd. Şti.’nin Ankara 3.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/469 Esas sayılı dava dosyasına münhasır olarak ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Sicil Müdürlüğü; müdürlükçe yapılan terkin işlemlerinin usulüne uygun olduğunu, şirketin davalarının, alacak ve borçlarının bilinmesinin mümkün olmadığından işbu davanın açılmasına sebebiyet verilmediğini, davanın reddi gerektiğini, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde davacının talebi de göz önünde bulundurularak şirketin ek tasfiyesine ve tasfiye memuru atanmasına karar verilmesi gerektiğini, Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün tescile dair verilen kararlara karşı açılan davalarda yasadan doğan zorunlu hasım durumunda bulunduğundan yargılama giderlerinden sorumlu tutulmaması gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; Ankara 3.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/469 Esas sayılı dava dosyasında 09/12/2019 tarihli duruşma tutanağı ile davacı vekiline ihyası istenen şirket hakkında ihya davası açmak için yetki ve süre verildiği, mahkemece yapılan değerlendirme neticesinde, ihyası istenilen şirketin terkin sebebinin münfesihlik durumunu gerektirmeyen oda kaydının silinmesi olayına özgü olup, yapılan terkin işleminin hukuka uygun olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 226437 sicil no’sunda kayıtlı iken terkin olunan “Abora İnşaat Malzemeleri Turizm Emlak Nakliyat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi‘nin” Ankara 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/469 E. sayılı dava dosyası ve işlemleri ile sınırlı olmak üzere ihyasına, davalı olarak gösterilen Abora İnşaat Malzemeleri Turizm Emlak Nakliyat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi hakkında açılan davanın taraf ehliyeti yokluğu nedeniyle HMK 114/1-b ve 115.maddeleri uyarınca usulden reddine karar verilmiştir. Karara karşı, davalı müdürlük temsilcisi tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Karara karşı, davalı … Sicil Müdürlüğü temsilcisi tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalı … Sicil Müdürlüğü’nün 6102 sayılı TTK’nın Geçici 7.maddesinde öngörülen usul ve şartlar gerçekleşmeden ihyası istenen şirketi ticaret sicilinden re’sen terkin ettiği, ihyasına karar verilen şirketin tasfiyeye tabi tutulmasına gerek bulunmadığından tasfiye memuru atanmamasında hukuka aykırı bir yön bulunmadığı, ihyası istenen şirketin terkininde davalı sicil kusurlu olup işbu davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden davalı sicil aleyhine yargılama giderlerine ve vekalet ücretine hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesi ile, davalı temsilcisinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı … Sicil Müdürlüğü temsilcisi tarafından temyiz kanun yoluna başvurulmuştur.
Dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Geçici 7.maddesi gereğince sicilden re’sen terkin edilen limited şirketin, terkinden sonra davacı tarafça açılan hisse devir işlemlerinin iptali istemli dava nedeniyle ihyası isteminden ibarettir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Geçici 7/15.maddesi hükmünde; “Ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir.” şeklinde belirtilmektedir.
Somut olayda, işbu davaya dayanak yapılan Ankara 3.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/469 Esas sayılı dosyasında; davacı tarafından, 27.08.2019 tarihinde Abora İnşaat Malzemeleri Turizm Emlak Nakliyat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi aleyhine hisse devir işlemlerinin iptali için dava açıldığı, 09.12.2019 tarihli celsede davalı şirketin terkin olduğu anlaşıldığından davacı vekiline ihya davası açması için süre verildiği, eldeki ihya davasının da buna istinaden açıldığı anlaşılmaktadır. Ayrıca ihyası istenen şirketin 23.01.2014 tarihinde TTK’nın Geçici 7.maddesi uyarınca sicilden re’sen terkin edildiği hususunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Bu durumda, TTK’nın Geçici 7/15.maddesi uyarınca sicilden silinme tarihinden itibaren beş(5) yıl içinde ihya davası açılması gerekirken hak düşürücü süre aşılarak 20.12.2019 tarihinde ihya davası açılmış olup, yasanın amir hükmü uyarınca davacının hak düşürücü süre içinde ihya davası açmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken, İlk Derece Mahkemesince yazılı gerekçe ile davanın kabulü ve Bölge Adliye Mahkemesince davalı … Sicil Müdürlüğü’nün istinaf başvurusunun esastan reddi doğru olmamış, kararın bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı … Sicil Müdürlüğü temsilcisinin temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK’nın 373/1.maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalı … Sicil Müdürlüğü temsilcisine iadesine, 23/03/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

Dava konusu ihyası istenen şirket 6102 s. TTK’nın geçici 7/1 maddesinde sayılan haller arasında bulunmayan “oda kaydının silinmesi” sebebi ile terkin edildiğinden, ihya istemi TTK’nın geçici 7. maddesi kapsamında değerlendirilip beş yıllık hak düşürücü süreyi eldeki davaya uygulamak mümkün değildir. Bu durumda usul ve yasaya uygun BAM kararının onanmasına hükmedilmesi gerektiği kanaatinde olduğumdan aksi yöndeki çoğunluk görüşüne katılmıyorum.