Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2022/3892 E. 2023/3327 K. 29.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/3892
KARAR NO : 2023/3327
KARAR TARİHİ : 29.05.2023

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/715 Esas, 2022/701 Karar
HÜKÜM : Kabul

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen itirazın iptali davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı ile davalı arasında, davacının dava dışı Türkmen Su şirketine ait damacana sularını dağıtımını içeren İç Anadolu Bölgesi distribütörlüğünün davalıya devrine ilişkin

sözleşme imzalandığını, sözleşme gereğince davalının ödemesi gereken 310.000,00 TL bedelli bononun sadece 138.000,00 TL’lik kısmının ödendiğini, kalan kısmının ödenmediğini, bunun üzerine başlatılan icra takibine davalı tarafça haksız olarak itiraz edildiğini belirterek itirazın iptalini takibin devamını ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; imzalanan sözleşmenin distribütörlüğün devrini içermediğini, bu devir işleminin yapılmadığını, davalının halen Türkmen Su işletmesinin bayisi olduğunu, davalının yardım amacıyla davacının eşi ve vekiline bir kısım çekler verdiğini, ancak çekleri iade alamadığını, çeklerin karşılığının alınmamasına rağmen davalı tarafından ödenmek zorunda kalındığını, davalının mağduriyetini gidermek amacıyla tarafların arasında distribütörlüğün devri amacıyla ön sözleşme tanzim edildiğini, 310.000,00 TL bedelli senedin ve protokolün edimlerin yerine getirileceği inancıyla davalı tarafından imzalandığını, ancak ön sözleşme şartlarının davacı tarafından yerine getirilmediğini, Türkmen Su firmasının davalıya devrinin yapılmadığını, bu nedenle imzalanan protokolden ve dolayısıyla 310.000,00 TL bedelli senetten davalının sorumluluğunun bulunmadığını savunarak davanın reddine ve kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 15.11.2017 tarihli ve 2016/515 E. ve 2017/756 K. sayılı kararıyla tüm dosya kapsamına göre taraflar arasında imzalanan 01.10.2010 tarihli sözleşme ile davacının uhdesindeki distribütörlüğün davalıya devir edildiği, devir bedelinin 310.000,00 TL olarak belirlendiği, dosya içerisinde yer alan fiyat dökümleri incelendiğinde damacana suyun davalıya devir tarihinden sonra 0,80 TL ve 1,00 TL gibi fiyatlara daha ucuz olarak satıldığı, Türkmen Su Şirketinin internet sayfalarının çıktılarınında devir işlemini doğruladığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 12.11.2019 tarihli ve 2019/1172 E. ve 2019/1792 K. sayılı kararıyla 01.10.2011 tarihli sözleşme ile dava dışı Kütahya Su ile davacı arasında bayilik sözleşmesi imzalandığı, 01.10.2011 tarihli protokolde davalının davacıya ait olan Türkmen Su Şirketinin İç Anadolu Bölge Distribütörlüğünü 310.000,00 TL bedelle devir alması konusunda tarafların anlaştığı, yeniden alınan bilirkişi heyet raporunda mali açıdan distribütörlüğün fiilen devir edildiği tespitinin yapıldığı, davalının protokol tarihi olan 01.10.2011’den önce damacana suyu KDV hariç 2,00 TL’den alırken protokolden sonra daha ucuza 0,80 TL’ye aldığı, duruşmada davalı asilin 01.10.2011 protokoldeki imzayı ve içeriğini kabul etttiği gerekçeleriyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 15.02.2022 tarih, 2020/4348 E. ve 2022/1141 K. sayılı kararıyla; “…1-…6100 sayılı HMK’nın karar tarihinde yürürlükte olan 353/1-b-1 maddesi uyarınca yargılamada eksiklik bulunmadığının ve kanunun olaya uygulanmasında hata edilmediğinin anlaşılması halinde istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi gerekir. Başka bir anlatımla, yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkeme kararının usul veya esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılması halinde ve bu hale münhasır olarak başvurunun esastan reddine karar verilmesi gereklidir. Ancak Bölge Adliye Mahkemesince yukarıda da açıklandığı üzere yargılamada eksiklik görülerek dava konusu uyuşmazlık üzerinde inceleme yapılması ve gerekçe genişletilmiş olması durumunda HMK’nın 353/1-b-3. maddesi gereğince esastan yeni bir karar verilmesi gerekmektedir. Aksi halde, incelenen kararda olduğu gibi, bir yandan kararın gerekçesinde yargılama eksikliğine ve bunun giderildiğine değinilirken, bir yandan da ancak ilk derece yargılamasında usul ve yasaya hiçbir aykırılık bulunmayan hallerde verilmesi gereken istinaf başvurusunun esastan reddi biçimindeki hüküm fıkrası arasında çelişki oluşacağı açık olup bu durum ise kanuna açık bir aykırılık oluşturur ve re’sen bozma nedeni teşkil eder.

Hükümden sonra 7251 sayılı Kanun ile HMK’nın 356. maddesine eklenen ve yayım tarihinde yürürlüğe giren 2. fıkra, yukarıda belirtilen hallerde, farklı bir değerlendirme yapılmasını gerektirir nitelikte değildir. Nitekim, bilindiği ve HMK’nın 354. maddesinde ve özellikle bu maddenin gerekçesinde değinildiği üzere, Bölge Adliye Mahkemelerince yapılacak incelemenin biri denetim açısından, diğeri ise dava konusu uyuşmazlık bakımından olmak üzere iki yönü bulunmaktadır. Ayrıntıya girilmeden ifade edilecek olursa, Bölge Adliye Mahkemesince dava konusu uyuşmazlık üzerinde bir inceleme yapılması halinde, 356/2. maddede değinilen ve verilmesi öngörülen gerekli karar, yeniden esas hakkında bir karardır. Tüm bu nedenlerle, HMK m. 353/1-b-1 kapsamında istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın öncelikle bu nedenle ve HMK’nın 369/1. ve 371. maddeleri uyarınca bozulması gerekmiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre davalı vekilinin esasa yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.” gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosyada bulunan 01.10.2011 tarihli sözleşme ile dava dışı Kütahya Su ile davacı arasında bayilik sözleşmesi imzalandığı, bununla birlikte 01.10.2011 tarihli protokol de davalının davacıya ait olan Türkmen Su şirketinin İç Anadolu Bölge Distribütörlüğünü 310.000,00 TL bedelle devir alması konusunda tarafların anlaştığı, davalının davacının bayisi olduğu, alınan bilirkişi raporunda mali açıdan distribütörlüğün fiilen devir edildiği şeklinde görüş beyan edildiği, davalı asilin 01.10.2011 tarihli protokoldeki imzayı ve içeriğini kabul ettiği, bu durumda davalının imzasını ve içeriğini kabul ettiği protokole dava tarihine kadar herhangi bir itirazda bulunmadan uyarken, davadan sonra protokolün ön anlaşma niteliğinde olduğunu ileri sürmesi taraflar arasında bağıtlanan sözleşmeye duyulan güvende çelişki oluşturacak davranış yasağına aykırı olup davacının 2011 yılına kadar dava dışı Türkmen Su işletmesinin İç Anadolu Distribütörü olarak görev yaptığı, bu tarihten sonra ise taraflar arasında düzenlenen 01.10.2010 tarihli sözleşmeye istinaden Türkmen Su firmasına ait İç Anadolu Bölgesi Distiribütörlüğünün davalıya devredildiği, dava dışı Türmen Su firmasına yazılan müzekkereye verilen cevapta devir yapılmadığının bildirilmiş olmasına rağmen şirketin internet sayfası çıktılarından, bilirkişi raporuyla belirlenen su satış fiyatlarından, devir işleminin fiilen gerçekleştiği kanaatine ulaşıldığı, sözleşmede yazılı olduğu üzere devir bedelinin 310.000,00 TL olduğu, davalının keşidecisi olduğu 310.000,00 TL bedelli senedin bu amaçla düzenleyerek davacının babası olan lehtar Cemalettin Gökmen’e verdiği, davalı savunmasında geçen davacıya ait bir kısım borçların ödendiği iddiasının incelenmesinde yapılan ödemelerin davacıya ait borçların ödenmesi niteliğini taşımadığı, devir bedeli olan 310.000,00 TL’den 138.000,00 TL’nin ödendiği, bakiye 172.000,00 TL distribütörlük devir bedelinin ödenmediği, açıklanan bu nedenlerle mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmediği gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden hüküm kurularak davanın kabulüne, takip dosyasına yapılan takibe itirazın iptaline, takibin 172.000,00 TL asıl alacak ve bu alacağa takip tarihinden itibaren işletilecek değişen oranlarda avans faiziyle birlikte devamına, davacının icra inkar tazminatı isteminin kabulüne, asıl alacak olan 172.000,00 TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; imzalanan sözleşmenin ön sözleşme niteliğinde olduğunu, davalının hiçbir zaman distribitör olmadığını, davacının kendi distribütörlük sözleşmesini feshetmediğini, hesabını kapatmadığını, her iki rapor arasında çelişki olduğunu, davalıya satılan damacana suyun birim fiyatının düşmesinin devri ispatlamadığını, gerçekte fiyatın arttığını, davalının damacana suyu daha uygun fiyata almadığını, internet sitelerinde yayınlanan bilgilerin doğru olmadığını, Türkmen Su şirketinin yazısı ile davalının halen bayii olduğunun görüldüğünü, davacı tarafından ön sözleşme gereklerinin yerine getirilmediğini, bu nedenle senetten dolayı sorumluluğunun bulunmadığını savunarak kararının kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı tarafından davalıya taraflar arasında tanzim edilen 01.10.2011 tarihli protokol kapsamında distribütörlüğün devrinin gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği, davalının 01.10.2011 tarihli protokol kapsamında takip konusu bonodan dolayı sorumluluğunun bulunup bulunmadığı, davacı tarafından davalıya yönelik başlatılan genel haciz yoluyla takibin dayanağı iş bu bonodan dolayı davacının alacağının bulunup bulunmadığı, noktalarında toplanmakadır.

2. İlgili Hukuk
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67 nci maddesi,

3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

29.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.