Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2022/383 E. 2023/3699 K. 12.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/383
KARAR NO : 2023/3699
KARAR TARİHİ : 12.06.2023

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/749 Esas, 2021/1566 Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 8. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/407 E., 2020/462 K.

Taraflar arasındaki tapu iptal tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraflarca temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın, davacı vekiline 12.12.2021 tarihinde tebliğ edildiği; temyiz dilekçesinin ise 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 361 inci maddesinin birinci fıkrasında belirlenen iki haftalık temyiz süresi geçirildikten sonra 07.09.2022 tarihinde verildiği anlaşılmakla; davacı vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Davalı vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirkete FETÖ/PDY soruşturması kapsamında Sulh Ceza Mahkemesi kararıyla kayyım atandığını, ancak kararın bir süre sonra kaldırıldığını, bunun üzerine şirketin ortağı olan … tarafından mal kaçırmak amacıyla şirkete ait 5 adet taşınmazın rayicinin altında davalıya devredildiğini, işlemin muvazaalı olduğunu, şirkete en son Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun (TMSF) kayyım olarak atandığını belirterek davaya konu taşınmazların tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

Davacı vekili, 29.05.2019 tarihli dilekçesi ile dava konusu taşınmazların davalıya devri ile ilgili işlemlerin iptaline karar verildiğini belirterek konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin her bir taşınmaz için 150.000,00 TL olmak üzere bedelini ödeyerek taşınmazları elden ödeme ile satın aldığını, asıl davalının şirket ortağı … olması gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazların, davacı şirket adına kayıtlı iken 27.06.2016 tarihinde tamamının 150.000,00’er TL karşılığında satışı yapılarak davalı adına tescil edildiği, davalının savunmasının her bir taşınmaz için 150.000,00 TL ödendiği yönünde olduğu, mahallinde yapılan keşif ve davacı şirkete ait defter kayıtlarının incelenmesi neticesinde düzenlenen bilirkişi raporlarına göre 7, 30 ve 34 numaralı bağımsız bölümlerin satış tarihindeki değerlerinin 420.000,00’er TL, dava tarihindeki değerlerinin 440.000,00’er TL, 18 ve 22 numaralı bağımsız bölümlerin satış tarihindeki değerlerinin 415.000,00’er TL, dava tarihindeki değerlerinin 435.000,00’er TL oldukları, satışlara ilişkin fatura düzenlenmediği ve tahsilat kaydının olmadığı, yargılama devam ederken taşınmazların davacı şirket adına tescil işleminin yapılarak davanın konusuz kaldığı, kayyımlığın geçici süre ile kaldırılması aşamasında taşınmazların gerçek bedelinin altında bir bedelle davalıya satışının yapıldığı, davacı şirkete kayyım atanmasına ilişkin kararların ilan edildiği, şirkete ait taşınmazın mal kaçırmak amacıyla düşük bir bedelle satışının yapılmasında, basiretli olduğu kabul edilen dava dışı şirket yetkilisi davalının haberdar olmadığının kabul edilemeyeceği gibi, FETÖ/PDY kapsamında davacı şirket hakkında başlatılan soruşturmanın hemen sonrasında satış yapılmış olması, elden verildiği savunulan bedellerin dahi verildiğine dair herhangi bir delilin sunulmamış olması hususları birlikte dikkate alındığında taşınmazların davacı şirketten mal kaçırma amacıyla düşük bedel göstermek suretiyle satın alındığı, sabit görülen muvazaalı satış sebebiyle davalının işbu davanın açılmasına sebebiyet verdiği gerekçesiyle davanın konusuz kalması sebebiyle esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, kabul edilen toplam 2.190.000,00 TL’lik dava değeri üzerinden yargılama giderlerine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili hakkında, …’ten bedelinin altında taşınmaz almak suretiyle terör örgütüne yardım suçundan açılan davada beraat kararı verildiğini, dolayısıyla muvazaalı bir işlemden bahsedilemeyeceğini, dava konusu taşınmazların davacı adına tesciline dair idari kararın iptali için idari yargıda açılan derdest davaların olduğunu, bunların bekletici mesele yapılmasını talep ettiklerini, müvekkilinin 20 yıldır ticaretle uğraştığını ve daireleri yatırım maksadıyla bedelini ödeyerek satın aldığını, ödemenin elden yapılmasında bir usulsüzlük bulunmadığını, davanın pasif husumetten reddi gerektiğini, müvekkili aleyhine hükmedilen vekâlet ücretinin hatalı olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesince keşfen alınan bilirkişi raporunda, satış bedeli olarak gösterilen 150.000,00 TL’nin şirket hesaplarına geçmediği, satım bedelinin ortak uhdesinde şirketin alacağı olarak devam ettiği, davacı vekilinin 05.07.2019 tarihli dilekçesiyle TMSF İştirakler Ve Gayrimenkuller Daire Başkanlığının 04.04.2019 ve 10.04.2019 tarihli, muvazaalı taşınmaz satış işlemlerinin geçersiz sayılacağına ilişkin kararları uyarınca bu taşınmazların satış/devir öncesi haline getirilerek müvekkili şirket lehine tescil edildiği, TMSF’nin ilgili kararı uyarınca dava konusu taşınmazların müvekkili şirket lehine tescil edildiğinden tedbirlerin kaldırılmasını talep ettiği, 05.11.2019 tarihli celsede davacı vekilinin taşınmazların müvekkili şirket lehine tescil edildiğinden davanın konusuz kaldığını, tedbirlerin kaldırılmasını, vekâlet ücreti ve yargılama gideri taleplerinin karara bağlanmasını talep ettiği, tapu kayıtlarına göre davaya konu taşınmazların tamamı davacı …Ş. adına idari karar ile tescil edildiğinden iptale konu davalı adına taşınmaz kalmadığından konusuz kalan dava yönünden esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına ilişkin İlk Derece Mahkeme Kararında isabetsizlik bulunmadığı, davalı istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf aşamasındaki itirazlarını yineleyerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, muvazaalı satış nedeniyle tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun’un 190 ve 201 inci maddeleri.

3. Değerlendirme
Dava konusu taşınmazların davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tescili talepli temyize konu dava devam ederken, taşınmazların tapu kaydı idari yoldan davacı adına tescil edilmiş, davacı vekili de bu sebeple dava hakkında karar verilmesine yer olmadığı talebinde bulunmuş, davalı taraf ise bu beyana karşı idari yargıda dava açtıklarını belirterek bahsekonu davanın sonucunun beklenilmesini talep etmiştir.

Dava konusu taşınmazların TMSF tarafından idari yoldan davacı adına tescili işleminin iptali talebiyle davalı tarafından idari yargıda açılan dava sonucu işlemin iptaline karar verilmiş olup, karar henüz kesinleşmediğinden, idari yargıda açılan davanın sonucunun beklenilmesi, kararın kesinleşmesi halinde tarafların iddia ve savunmalarına göre davanın esası hakkında karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
A. Davacı temyizi yönünden;
1.Davacı vekilinin temyiz dilekçesinin süre yönünden REDDİNE,

B. Davalı temyizi yönünden;
2. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

3. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Bozma sebebine göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde davalıya iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

12.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.