Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2022/3760 E. 2023/2880 K. 10.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/3760
KARAR NO : 2023/2880
KARAR TARİHİ : 10.05.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)
SAYISI : 2020/436 Esas, 2021/315 Karar
HÜKÜM : Kısmen kabul

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davalı tarafından temyiz edilmekle; yapılan ön inceleme sonucunda gereği düşünüldü:

Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Dosya içeriğine göre hüküm altına alınan ve temyize konu edilen toplam miktar 31.678,11 TL olup karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 78.630,00 TL’nin altında kalmaktadır.

İlk Derece Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; davacı vekilinin kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön incelemesi sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının damper üretimi yapan davalının tedarikçisi olduğunu, emniyet stoğunda bekletilecek malzeme miktarının davalı şirket tarafından her yarı yıl için davacı şirkete gönderilen sipariş öngörü maili ile aylık miktarının belirlendiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin iptali halinde davalının davacı stoğundaki malzemeyi almayı taahhüt ettiğini, davalı şirketin kapanacağı duyumlarına istinaden davalı için özel hazırlanan malzemenin alınması davalıya bildirilmesine rağmen sözkonusu malzemenin alınmadığı ve bedelinin ödenmediğini belirterek 2015 yılı fiyat anlaşmasına göre davacı stoğunda bulunan 38.766,83 Euro malzeme bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı şirketin stok planlama çalışmasını sözleşmelere uygun yapmadığını, davalının davacıyı mağdur etmemek adına 6.193,60 Euro’luk listeyi kabul ettiğini ancak buna rağmen fiyat anlaşmasında belirlenen emniyet stok miktarının yedi kat fazlası malzemeyi davalıya satmaya çalışan davacının iyi niyetli olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 18.01.2018 tarihli, 2016/75 E. ve 2018/128 K. sayılı kararıyla, benimsenen bilirkişi raporuna göre, emniyet stoğunun siparişin süresinde teslimini sağlamayı amaçlayan bir uygulama olduğu ve davacının kesin siparişi üç hafta öncesinde verdiği nazara alındığında davacının bir sonraki ayda öngörülen sipariş miktarını, somut olayda 2015 yılı Ağustos ayı miktarını, emniyet stoğu olarak bulundurmasının zaruri olduğu, davalı şirket yetkilisinin davacı şirkete gönderdiği 15.07.2015 tarihli e-postada ve ekindeki tabloda 2015 yılı Ağustos ayı için bildirdiği öngörü sipariş miktarının davacı açısından esas alınabilecek emniyet stok miktarı olabileceği, bu rakamlara göre davacının elinde bulunan ve davalıdan sözleşme gereği satın alınmasını talep edebileceği stok değerinin 15.223,80 Euro olduğu, bakiye stok miktarı yönünden davalı şirketin satın alma zorunluluğunun bulunmadığı, davacının ürünleri teslime hazır olduğunu bildirmesi ve teslimin davalı tarafından kabul edilmemesi sebebiyle davalının temerrüde düştüğü gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 15.223,80 euronun dava tarihinden itibaren işleyecek Devlet bankalarının euro ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 20.09.2018 tarihli, 2018/449 E. ve 2018/1086 K. sayılı kararıyla, davalı şirket tarafından davacı şirkete gönderilen 15.07.2015 tarihli e-postada 2015 yılı 2. yarı yılı için ihtiyaç duyulabilecek malzeme listesinde ağustos ayından yıl sonuna kadar aylık tahmini sipariş miktarlarının davacıya bildirildiği, aylık tahmini sipariş miktarı kadar emniyet stokunu bulundurmak zorunda olan davacının 2015 yılı Ağustos ayı için öngörülen sipariş miktarı kadar emniyet stoku bulundurmasının sözleşmenin sürdürülebilmesi için zorunlu olduğu, miktarın zamanla revize edildiğini kabul eden davalının sözleşmenin başlangıcında kararlaştırılan emniyet stokunu almakla yükümlü olduğunu ileri sürmesinin kabul edilebilir olmadığı gerekçesiyle hükmün esasına yönelik istinaf sebeblerinin yerinde olmadığı, davanın reddedilen kısmı 23.543,03 euro olup karşılığı 78.162,00 TL üzerinden davalı yararına nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle davalı vekilinin, vekâlet ücreti takdirine ilişkin istinaf başvurusunun kabulüyle, kararın davalı yararına vekalet ücreti takdirine ilişkin kısmının kaldırılarak reddedilen kısım üzerinden hesaplanan nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 28.09.2020 tarih, 2020/2487 E. ve 2020/3592 K. sayılı kararıyla, ilk bilirkişi raporu makine yüksek mühendisi ve mali müşavirden oluşan iki kişilik heyetten alındığı, rapora tarafların itirazı üzerine yalnızca mali müşavir bilirkişiden rapor alınmış her iki rapor arasında çelişki bulunmasına rağmen sözkonusu çelişki nedenleri giderilmeden tek kişilik bilirkişi raporuna itibar edilerek karar verildiği, mahkemece her iki bilirkişi raporu arasında çelişki olması nedeniyle bu çelişkinin giderilmesi için 3 üncü bir bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken stok ve imalat konusunda teknik uzmanlığı bulunmayan tek kişilik mali müşavir kişiden alınan rapora itibar edilerek karar verilmesi doğru olmadığı, mahkemece, imalat konusu ürünler hakkında aralarında bir makine mühendisinin de bulunduğu üç kişilik bilirkişi heyetinden rapor alınarak 1 inci ve 2 nci raporlar arasındaki çelişki giderilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 4 üncü maddesinin üçüncü fıkrası gereğince sözleşme sonlandığında emniyet stoku olarak belirtilen ürünlerin davalı tarafından satın alınacağı taahhüt edildiği, sözleşmede ve davalı tarafça kabul edilmeyen 01.04.2015 tarihli fiyat anlaşmasında emniyet stokunun aylık öngörülen sipariş miktarıyla aynı miktar olduğu, sözleşmenin başından bu yana bu şekilde uygulandığı, aylık tahmini sipariş miktarı kadar davacının emniyet stoku bulundurması gerektiği, 2015 yılı Temmuz ayına kadar 1 aylık malzemenin emniyet stokunda tutulduğu, öngörü stok miktarının stok satış miktarını bir kaç kalem dışında aşmadığı, mali müşavirler ve makine mühendisinden alınan bilirkişi raporunun denetime elverişli olduğu, bulundurması gereken emniyet stoğunda bulunan malzemeleri alması gerektiği, emniyet stoğunda bulundurulması gereken malzeme adet ve birim fiyatlarına göre toplam tutarının 9.541,60 euro olduğu, dava tarihindeki kura göre (euro 3.32 TL) 31.678,11 TL olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; bilirkişi raporunun hükme esas alınamayacağını, salt sözleşme hükümlerine göre karar verilmesinin hatalı olduğunu, mail yoluyla taraflar arasında yapılan mutabakatların değerlendirilmediğini, zira öngörü maillerinin davalının cevap dilekçesi ile de kabulünde olduğunu, buna göre öngörü mailleriyle güncellenen stok miktarının kabul edilmemesinin hatalı olduğundan kararın bozulmasını istemiştir.

2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacının kendi ticari beklentileri ve daha fazla kar elde etmek amacı ile sözleşmelere aykırı emniyet stoku bulundurduğunu, emniyet stok miktarının taraflar arasında yazılı olarak belirlendiğini, bu hususta yazılı muvafakatlarının bulunmadığını, alınan bilirkişi raporunda hüküm altına alınan tutarın hangi parçalara karşılık geldiğinin açıklanmadığını, raporun hatalı olduğunu ve hükme esas alınamayacağını, vekâlet ücreti hesabının hatalı olduğundan bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ticari satımdan kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2.6098 sayılı Türk Borçlar Kanun’un 97 nci madde.

3. Değerlendirme
İlk Derece Mahkemesi kararı davalı tarafından temyiz edilmekle; yapılan ön inceleme sonucunda gereği düşünüldü:

Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Dosya içeriğine göre hüküm altına alınan ve temyize konu edilen toplam miktar 31.678,11 TL olup karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 78.630,00 TL’nin altında kalmaktadır.

1.Davalı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan reddine karar verilmiştir.

2.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

3. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davacı vekili temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,

Davacı vekillinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davacıya yükletilmesine,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde davalıya iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

10.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.