Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2022/3741 E. 2023/2829 K. 09.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/3741
KARAR NO : 2023/2829
KARAR TARİHİ : 09.05.2023

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/366 Esas, 2022/699 Karar
HÜKÜM : Ret

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen itirazın iptali davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davadışı Çimen Yem Gıda Tarım Ürünleri Mak. Paz. San. Tic. Ltd. Şti.’nin Türkiye İş Bankası A.Ş. ile imzaladığı genel kredi sözleşmesinden doğan borcun ödenmemesi üzerine borçlu şirket ve kefiller hakkında icra takibine başlandığını, ancak davalı kefillerin haksız itirazları neticesinde takibin durduğunu, Türkiye İş Bankası A.Ş.’nin kredi borçlularından olan alacağını, davacı şirkete devir ve temlik ettiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak kaydı ile davalıların itirazlarının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
1.Davalı … vekili cevap dilekçesinde; alacağın temlik sözleşmesinin 5 nolu bendinde “işbu temlik sözleşmesi 28.10.2010 tarihi itibariyle meri gayrinakdi kredi ve bunların fer’ilerini kapsamakta olup, söz konusu meri gayrinakdi kredi alacaklarını talep, tahsil ve her türlü yasal yollara başvurma hakkı temlik edene ait olacaktır” denildiğini, bu nedenle davacının, davasını davalıya yöneltemeyeceğini, hissedar olduğu dönemde hesabın kat edilmediğini, kefil olduğu döneme ilişkin kredinin kapatıldığından yeni krediye ilişkin kefil olarak sorumlu tutulamayacağını savunarak davanın reddini istemiştir.

2. Davalı … vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin ikametgahının Bursa olduğunu bu nedenle yetki itirazında bulunduklarını, davanın ticari kredi sözleşmesinden kaynaklandığını, davaya konu sözleşmenin 2006 yılında olup zamanaşımına uğradığını, takip dayanağı olan sözleşme ve ihtarnamenin taraflarına tebliğ edilmediğini, ihtarname olmadığı için müvekkili açısından temerrütün söz konusu olmadığını, dolayısıyla müvekkili açısından dava şartı olmadığını, müvekkil şirketin dava konusu kredi sözleşmesini kefil sıfatıyla imzaladığını, müvekkilinin o dönemde şirket müdürü olması sebebiyle şirketi temsil amaçlı imzaladığını, müvekkilinin 01.05.2007 tarihindeki şirkette hissesini şirket ortaklarından …’a yasal prosüdüre uygun olarak devir tarihi itibarıyla şirketin tüm alacak-borçları şirkete ve ortaklarına olacak şekilde devrederek şirketten çıktığını, müvekkil şirket müdürü olarak imzalamış olduğu ipotek ile temin edilmiş sözleşmeden kaynaklanan borç bittikten sonra şirketin yetkililerinin yeni bir kredi başvurusunda bulunduğunu ve ilgili bankanın önceki kredinin teminatı olarak gayrimenkulün değerinin güncellenmesi sonucu 850.000,00 TL’sı yeni bir kredi kullandığını, ancak bu kredi ödemesinden dolayı yaşanmış bir sorun var ise müvekkilinin dışında dava konusu bu krediden kaynaklandığını, dolayısıyla müvekkilinin hiçbir borcunun bulunmadığını, müvekkilinin maruz kaldığı icra takibi ve davalardan dolayı maddi-manevi kayıplarını dava ve selefinden talep etme ve ilgililer hakkkında suç duyurusunda bulunma hakkını saklı tuttuklarını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 20.03.2017 tarih, 2013/101 E. ve 2017/107 K. sayılı kararı ile davacının, davalı … yönünden davadan feragatı nedeniyle bu davalıya açmış olduğu davasının reddine, davalı … yönünden davanın kısmen kabulü ile davalı …’ın Tekirdağ 2. İcra dosyasına yapmış olduğu itirazının 600.000,00 TL asıl alacak üzerinden iptaline, işlemiş faiz ve Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi (BSMV) yönünden talebin reddine, asıl alacak miktarının %20’si oranında (120.000,00 TL) icra inkar tazminatının davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 13.02.2020 tarih, 2017/3899 E. ve 2020/343 K. sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına davanın kısmen kabulüne, davalı …’ın itirazının kısmen iptali ile icra takibinin 200.000,00 TL asıl alacak üzerinden devamına, işlemiş faiz ve BSMV yönünden talebin reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ile davalı … vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 15.12.2021 tarih, 2020/4557 E. ve 2021/7153 K. sayılı kararı ile “..1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davalı … vekilinin temyizine gelince dava, Genel Kredi Sözleşmesi kapsamında alacağın tahsili için yapılan takibe itiraz eden kefillerin itirazının iptali istemine ilişkindir. Taraflar arasında devam eden yargılama sırasında davacının 30.11.2015 tarihli beyanıyla davalı kefil Hakan yönünden davadan feragat ettiği anlaşılmaktadır. Söz konusu feragatin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 587’nci maddesinin üçüncü fıkrası hükmü uyarınca diğer kefil Tarık bakımından her hangi bir sonuç doğurup doğurmayacağının değerlendirilmemesinin doğru görülmediği..” gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile somut olaya bakıldığında davacı Banka vekilinin davalı kefillerden … yönünden yargılama sırasında davadan feragat ettiği, söz konusu feragatin diğer davalı kefil …’e de sirayet etmesi gerektiği zira davacı alacaklı vekilinin feragat sırasında diğer davalı …”in kredi sözleşmesine kefil olduğunu bildiği gerekçesiyle davalı … hakkındaki feragat nedeniyle Tekirdağ 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/101 E., 2017/107 K. sayılı red kararı Yargıtay bozma ilamı dışında kalarak kesinleşmiş olmakla bu konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına, davanın, … yönünden feragatin sirayeti nedeniyle reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkeme kararında, genel kredi sözleşmesinde kefillerden birinin kefaletinin sona ermesi halinde diğer kefillerin kefalatinin devam edeceğine dair madde olup olmadığı incelenmeden eksik incelemeyle karar verildiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, genel kredi sözleşmesi kapsamında alacağın tahsili için yapılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, kefillerden biri yönünden yapılan feragatin diğer kefillere de sirayet edip etmeyeceği hususu uyuşmazlık konusudur.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 587 nci maddesinin üçüncü fıkrası

3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Davacı … Yönetim A.Ş. harçtan muaf olduğundan ödediği temyiz ilam harcı ve temyiz başvuru harcının isteği halinde temyiz eden davacı … Yönetim A.Ş.’ye iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

09.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.