Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2022/3646 E. 2023/5814 K. 12.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/3646
KARAR NO : 2023/5814
KARAR TARİHİ : 12.10.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki asıl ve birleşen tapu iptali ve tescil, tazminat davalarının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonucunda Mahkemece asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı, Yargıtayca duruşma istemli olarak asıl ve birleşen davada davacı vekili, asıl davada davalı … vekili ve duruşmasız olarak asıl davada fer’i müdahiller vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

Mahkeme kararının asıl davada fer’i müdahiller vekiline 27.03.2022 tarihinde tebliğ edildiği, asıl davada fer’i müdahiller vekilinin 19.04.2022 tarihinde temyiz dilekçesi ibraz ederek kararın bozulmasını istediği, temyiz dilekçesinin 15 günlük temyiz süresinden sonra verildiği anlaşılmakla asıl davada fer’i müdahiller vekilinin temyiz dilekçesinin süreden reddine karar vermek gerekmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı, Yargıtayca duruşma istemli olarak asıl ve birleşen davada davacı vekili, asıl davada davalı … vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildi. Duruşma için belirlenen 10.10.2023 günü tebliğata rağmen gelen olmadığı yoklama ile anlaşıldı, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip, gereği düşünüldü.

I. DAVA
1.Davacı vekili asıl davada dava dilekçesinde; müvekkilinin dava dışı Mintaş Yapıcı İnş. Taah. ve San. Ltd. Şti’nin ortağı olduğunu, diğer ortakları Mustafa Tandırcıoğlu, Ahmet Rami Tandırcıoğlu ve İsmail Köroğlu’nun öldüğünü, ortakların mirasçılarının başvurusu olmadığından genel kurulun toplanamadığını ve yönetim kurulu seçilemediğinden Kilis Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/304 E., 2009/219 K. sayılı ilamı ile şirketin fesih ve tasfiyesine, tasfiye işlemlerini yürütmek üzere davalılardan …’nun tasfiye memuru olarak atanmasına karar verildiğini, tasfiye memurunun şirketin yaklaşık 200.000,00 TL değerindeki iki taşınmazını diğer davalıya sattığını, 263 parselin tapudaki satış bedelinin 21.500,00 TL, 264 parselin 3.500,00 TL olarak gösterildiğini, anılan bedellerin muvazaalı olduğunu, davalı tasfiye memuru hakkında suç duyurusunda bulunduklarını, yapılan satışların gerçek satış olduğu kabul edilse dahi edimler arasında büyük fark bulunduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazların davalı … adına olan kaydının iptali ile davacının ortağı bulunduğu Mintaş Yapıcı İnş. Taah. Tic. ve San. Ltd. Şti. adına tesciline, taleplerinin kabul görmemesi hâlinde fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere 25.000,00 TL tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davacı vekili birleşen davada dava dilekçesinde; asıl davanın yargılaması sırasında taşınmazlar üzerine tedbir konulmadan önce 264 numaralı parselin davalı … tarafından …’na satıldığını öğrendiklerini ileri sürerek 264 numaralı parselin davalı … adına olan tapu kaydının iptali ile Mintaş Yapıcı İnş. Taah. Tic. ve San. Ltd. Şti. adına tesciline, taleplerinin kabul görmemesi hâlinde fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere 9.000,00 TL tazminatın tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

3. Islah dilekçesi ile toplam 199.248,00 TL’nin tahsilini istemiştir.

4. Ahmet Rami Tandırcıoğlu mirasçıları …, Hüden Tandırcıoğlu, … ve … vekili, müdahahale talebinde bulunarak muvazaalı olarak satılan taşınmazların tapusunun iptali ile şirket adına tescilini, olmadığı taktirde 25.000,00 TL’nin davalılardan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP
Asıl ve birleşen davada davalılar vekilleri, asıl ve birleşen davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARLARI, BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Mahkemece Verilen Karar
Mahkemenin 28.11.2014 tarih, 2009/424 E. ve 2014/1090 K. sayılı kararı ile Gaziantep 13. Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/215 E. ve 2012/1017 K. sayılı dosyasında davalı …’nun görevi ve güveni kötüye kullanma suçlarından mahkum olduğu, …’nun Kilis Asliye Hukuk Mahkemesinin kararı ile Mintaş Yapıcı İnş. Ltd. Şti. için resmi tasfiye memuru olarak atandığı, görevini kötüye kullanarak dava konusu taşınmazları davalılar … ile …’a sattığı ve paralarını aldığı, dava konusu satış işlemlerinin davalı … ve diğer davalılar arasında muvazaalı şekilde yapıldığına ilişkin dosyada yeterli delil bulunmadığı, tanık beyanlarının da tapudaki satış işlemlerinin danışıklı bir şekilde yapıldığını kanıtlayacak mahiyette olmadığı, aksine davalı tanıklarının beyanlarından yapılan satış işlemlerinin gerçek olduğu ve paranın gerçekten …’na ödendiğinin anlaşıldığı, şirkete …’ndan başka yeni bir tasfiye memuru atanmadığı gibi …’nun tasfiye memurluğu görevine de son verilmediği, terditli tazminat talebi yönünden davacı ve müdahillerin gerçek kişi olarak bu davayı açtıkları, oysa şirket adına …’nun tasfiye memurluğunun iptal edilerek şirkete yeni bir tasfiye memuru atanması ve şirket adına davanın açılması gerektiği gerekçesiyle asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiş, hüküm asıl ve birleşen davada davacı vekili ile müdahiller vekili tarafından temyiz edilmiştir.

B. Bozma Kararı
Dairemizin 17.03.2016 tarih, 2015/9901 E. ve 2016/2987 K. sayılı kararı ile “… 1-Asıl ve birleşen dava, muvazaa nedeniyle tapu iptali ve dava konusu taşınmazların dava dışı tasfiye halindeki Mintaş Yapıcı İnş. Taah. ve San. Ltd. Şti. adına tescili, olmadığı taktirde tazminat istemine ilişkindir. Davacının dava dışı Mintaş Yapıcı İnş. Taah. ve San. Ltd. Şti’nin ortağı olduğu, diğer ortaklar Mustafa Tandırcıoğlu, Ahmet Rami Tandırcıoğlu ve İsmail Köroğlu’nun vefaat ettiği, Kilis Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2008/304 Esas, 2009/219 Karar sayılı ilamı ile şirketin fesih ve tasfiyesine, tasfiye işlemlerini yürütmek üzere davalı …’nun tasfiye memuru olarak atanmasına karar verildiği ve davalı …’un şirketin iki adet taşınmazını davalı …’a sattığı, onun da yargılama sırasında 264 nolu parseli davalı …’na sattığı uyuşmazlık konusu değildir. Mahkemece, yazılı gerekçe ile asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiş ise de 6762 sayılı TTK’nın 552. maddesi hükmü uyarınca tasfiye memurlarının sorumlulukları hakkında anonim ortaklıklara ilişkin hükümler uygulanır. TTK’nın 309. maddesi hükmüne göre de limited şirketin ortağı, tasfiye memurunun eylemleri sonucu şirketin zarara uğratıldığı iddiasıyla tazminatın şirkete verilmesi kaydıyla sorumluk davası açabilecektir. Davacı vekili dava konusu taşınmazların muvazaalı olarak gerçek değerinin altında bir bedelle davalı tasfiye memurunca iyiniyetli sayılamayacak diğer davalılara satıldığı iddiasıyla işbu davayı açtığına göre mahkemece, dava konusu taşınmazların satış tarihindeki rayiç değerinin gerektiğinde dava konusu taşınmazların bulunduğu yer, konum, imar durumu ve değeri etkileyecek diğer durumlarına göre emsal taşınmaz satışları da nazara alınmak suretiyle belirlenmesi, belirlenen rakamlar ile satış bedelleri arasında fahiş fark bulunması halinde dava konusu taşınmazları satın alan davalıların taşınmazları gerçek değerini ödeyerek satın aldıkları yönündeki savunmalarını ispata yarar delilleri de değerlendirilmek suretiyle davalı … ve …’nın iyiniyetli üçüncü kişi konumunda olup olmadıkları ve davalı tasfiye memuru yönünden TTK’nın limited şirket tasfiye memurlarına ilişkin hükümleri çerçevesinde görevleri, sorumluluk ilkeleri üzerinde durulup TTK’nın 309. maddesi hükmü uyarınca sorumluluk koşullarının oluşup oluşmadığı hep birlikte değerlendirilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. 2- Dava dışı tasfiye halindeki Mintaş Yapıcı İnş. Taah. ve San. Ltd. Şti. ortaklarından Ahmet Rami Tandırcıoğlu mirasçıları …, Hüden Tandırcıoğlu, … ve … vekili kararı temyiz etmiş ise de Harçlar Kanunu’nun 30 ve 32. maddeleri hükümleri uyarınca gerekli harçlar tamamlanıp müdahale talepleri usulünce karar altına alınmadığından ve taraf sıfatı kazanmadıklarından bu aşamada temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir…” gerekçesiyle (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına bozulmasına, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle …, Hüden Tandırcıoğlu, … ve … vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek olmadığına karar verilmiştir.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu 263 parsel sayılı taşınmazın 21.05.2009 tarihinde 21.500,00 TL’ye, 264 sayılı parselin de aynı tarihte 3.500,00 TL’ye davalı …’a satıldığı dikkate alındığında taşınmazların bahsi geçen tarihteki satış bedelleri ile rayiç değerleri arasında fahiş fiyat farkı bulunduğu, davalı … tarafından taşınmazların rayiç bedelleri üzerinden satın alındığı hususunun usulünce yazılı delillerle ispatlanamadığı, davalı …’nun da taşınmazları tapuda gösterilen satış bedeli üzerinden devrettiğini 04.02.2010 tarihli emniyetteki beyanında dile getirdiği, tasfiye memuru olan …’nun şirketin taşınmazlarını rayiç değerinin çok altında bir fiyata satmasının olağan kabul edilemeyeceği, mevcut fahiş fiyat farkının da davalı …’ın iyi niyetli olmadığını gösterdiği, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6762 sayılı Kanun) limited şirket tasfiye memurlarına ilişkin hükümleri çerçevesinde, tasfiye memurunun şirketi açıkça zararlandıracak şekilde taşınmazları gerçek değerinin çok altında bir fiyatla satmasından dolayı sorumluluğunun doğduğu, her ne kadar tasfiye memuru aracılığıyla taşınmazları devralan ilk el konumundaki … yönünden satış bedeli ile rayiç değer arasındaki fahiş fiyat farkı, davacı bakımından davanın ispatı yönünden yeterli görülmüş ise de aynı hususu ikinci el konumundaki dava konusu 264 parsel sayılı taşınmazı 20.07.2009 tarihinde satın alan … için söylemenin mümkün olmadığı, burada davalı … yönünden davanın kabulüne karar verebilmek için fahiş fiyat farkının yanı sıra şirketi zararlandırmak kastıyla ilk el konumundaki davalı … ile el ve işbirliği içerisinde hareket edildiğinin ispatının gerektiğini, bu durumun davacı tarafından ispat edilemediği, birleşen dava yönünden davalı …’nın kötü niyetli olduğu ispat edilemediğinden davanın reddi gerektiği, asıl dava bakımından davacının talebi yerinde görülmüş ise de, davalı …’na karşı dava açılıp birleştirme kararı verilmesinden sonra davacı vekilince 02.04.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerinin 199.248,00 TL olarak ıslah edildiği, asıl davada tapu iptal ve tescil talebinin yanı sıra tazminat talebi bulunduğundan ve 264 parsel yönünden tazminat talebi kabul gördüğünden taşınmazların toplam değerinin de 193.843,76 TL olduğu anlaşıldığından 5.404,24 TL’lik kısım yönünden tazminat talebinin reddine karar vermek gerektiği gerekçesiyle asıl davada davanın kısmen kabulü ile Gaziantep İli, Şahinbey İlçesi, Geneyik Mahallesi, 114 Ada 233 Parsel (eski 263 parsel) sayılı taşınmazın davalı … adına olan tapusunun iptali ile Tasfiye Halinde Mintaş Yapıcı İnşaat Taahhüt Ticaret ve Sanayi Limited Şirketi adına tapuya kayıt ve tesciline, 27.323,81 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Tasfiye Halinde Mintaş Yapıcı İnşaat Taahhüt Ticaret ve Sanayi Limited Şirketi’ne verilmesine, davacı tarafın fazlaya ilişkin talebinin reddine, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleşen davada davacı vekili, asıl davada davalı … vekili ve süresinden sonra asıl davada fer’i müdahiller vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1.Asıl ve birleşen davada davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkeme kararının 264 numaralı parsel yönünden usul ve yasaya aykırı olduğunu, taşınmazı gerçek değerinin çok altında bir bedelle alan davalının kötü niyetli olduğunu, resmi kaydın aksinin ispat edilemediğini, davalının iddia ettiği bedeli ödediğini gösteren bir belge sunamadığını belirterek Mahkeme kararının bozulmasını istemiştir.

2.Asıl davada davalı … vekili temyiz dilekçesinde özetle; bozma ilamına aykırı olarak 6762 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesi hükmü uyarınca sorumluluk koşullarının oluşup oluşmadığının değerlendirilmediğini, ortaklar kurulu kararı alınmasının dava şartı olduğunu, davanın görev ve yetki bakımından reddi gerektiğini, şirket ticari defter ve kayıtları incelenmeden karar verilemeyeceğini, ödediği miktar bakımından davalının savunmalarının değerlendirilmesi, davacının iyi niyetinin belirlenmesi için bunun gerekli olduğunu, Yargıtay’ın emsal kararlarında da belirtildiği üzere davacının ortak olup olmadığı hususunun, aktif husumet ehliyetinin bulunup bulunmadığının tespiti açısından önem arz ettiğini, sadece bu nedenle dahi ticari defter ve kayıtların celp edilerek incelenmesi gerektiğini, davacının tasfiye aşamasında ortak olup olmadığının anlaşılamadığını, maddi gerçeğin ortaya çıkartılması, davacının tasfiye esnasında şirket ortağı olup olmadığının tespiti, davacının iyi niyetli olup olmadığının tespiti ve müvekkilinin ödemiş olduğu miktarın tespiti için şirket ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi gerekirken eksik inceleme neticesinde karar verilmiş olması nedeniyle kararın bozulması gerektiğini, şirket ihya edilmeden karar verilemeyeceğini, şirketin davaya dahil edilmesi gerektiğini, müvekkilinin iyi niyetli olduğunu, muvazaa iddiasının ispatlanamadığını, hiçbir aşamada devir tarihindeki taşınmazın değerinin belirlenmediğini, bir an için muvazaa iddiasının kabulü hâlinde verilecek kararın tasfiye memuru olan davalı … lehine de hüküm doğuracağını, tasfiye memurunun da şirket ortağı olduğunu, Yargıtay’ın yerleşik içtihatları gereği muvazaanın tarafları muvazaa iddiasında bulunamayacağı gibi hiç kimsenin kendi hatasından yarar elde edemeyeceğini, huzurdaki davada verilen kararın onanması hâlinde davalı …’nun da menfaat edeceği açık olup en azından verilen karardan …’nun menfaat elde etmesi engellenecek şekilde karar verilmesi gerektiğini belirterek Mahkeme kararının bozulmasını istemiştir.

3.Asıl davada fer’i müdahiller vekili temyiz dilekçesinde özetle; 263 parsel numaralı taşınmaz yönünden verilen kararın onanması gerektiğini, ancak 264 numaralı parsel yönünden verilen kararın yerinde olmadığını, 264 numaralı parselin gerçek değerinin çok altında 3.500,00 TL’ye satıldığını, aksinin ispat edilemediğini, taşınmazı gerçek değerinin altında alan davalının kötü niyetli olduğunu, davalı taraf dava konusu taşınmazları gerçek değeri üzerinde satın aldığını, taşınmaz satışı hususunda herhangi bir muvazaanın olmadığını iddia ve beyan etmişse de, iddia edilen bedelin ödendiğini gösterir herhangi bir belge veya delilin dosya münderecatında bulunmadığını, Mahkeme kararının 264 numaralı parsel yönünden usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Asıl ve birleşen dava, muvazaa nedeniyle tapu iptali ve dava konusu taşınmazların dava dışı tasfiye halindeki Mintaş Yapıcı İnş. Taah. ve San. Ltd. Şti. adına tescili, olmadığı taktirde tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6762 sayılı Kanun’un 309 ve 552 nci maddeleri.

3. Değerlendirme
Dosyadaki yazılara, Mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre asıl ve birleşen davada davacı vekili ile asıl davada davalı … vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Asıl davada fer’i müdahiller vekilinin temyiz dilekçesinin süreden REDDİNE,

2.Asıl ve birleşen davada davacı vekili ile asıl davada davalı … vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan asıl ve birleşen davada verilen kararların ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde feri müdahillere iadesine,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere (asıl ve birleşen davada davacı ile asıl davada davalı …) yükletilmesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

12.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.