Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2022/3548 E. 2023/5813 K. 12.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/3548
KARAR NO : 2023/5813
KARAR TARİHİ : 12.10.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki şirket yönetim kurulu kararının batıl olduğunun tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı, duruşma istemli olarak davacı vekili, duruşmasız olarak davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi. Duruşma için belirlenen 10.10.2023 günü hazır bulunan davacı vekili Avukat Bedirhan Fatih Eleman ile davalı vekili Avukat … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip, gereği düşünüldü.

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin kâr amacını yerine getirebilmek için 2006 yılında davalı şirketi kurduğunu, kuruluşta şirketi kuran Şenbaş ailesinin müvekkili ile birlikte kendilerinin de davalı şirkette kurucu ortak olduklarını, müvekkilinin pay oranının %78,67 olduğunu, ana sözleşme ile şirketin paylarının A tertip ve B tertip olarak ikiye ayrıldığını, 1993-2014 yılları arasında vakıf ve holdingin Şenbaş ailesi hakimiyetinde kaldığını, şirket yönetimi en başta sağlanan imtiyazlı hisseler sayesinde kuruluştan bu yana Şenbaş ailesi ve Erkut Şenbaş’ta bulunduğunu, Erkut Şenbaş’ın dava dışı Mat İnşaat A.Ş. isimli şirketin %10 oranında hissedarı iken bu hisselerini davalı şirkete sattığını, bu satış işlemini gerçekleştirilebilmesi için davalı şirkette sermaye artışı yapılarak Şenbaş ailesinin şirketteki hisselerini imtiyazlı paylarla artırdığını, müvekkilinin payının %48,50’ye düşürüldüğünü, Şenbaş ailesinin vakıf ve holding aktifini dolaylı yollardan kendi üzerine alma kastının anlaşılması üzerine, Erkut Şenbaş ve ailesinin 2014 yılında vakıf ve holding yönetiminden alındığını, kendilerine karşı sorumluluk davası ve güveni kötüye kullanma sebebiyle ceza davaları açıldığını, birlikte şirket kurma amacının ortadan kalkmış olması sebebiyle müvekkili tarafından davalı şirkete karşı fesih davası açıldığını, bu süreç devam ederken davalı şirketin içinin boşaltıldığını, davalı şirketi elde tutan Şenbaş ailesinin davanın sonucunu etkisiz kılmak ve ortaklık haklarını almalarını önleyebilmek amacıyla şirketin aktifinde bulunan en önemli değeri paraya çevirmek yolunda harekete geçtiğini, bu amaçla davalı şirketin idari bir kararla aktifinde bulunan dava dışı Mat İnşaat A.Ş.’nin %10 hisse değerinin ödenerek ortaklıktan çıkarılmalarına ilişkin dava dışı Mat İnşaat A.Ş.’ye karşı ortaklıktan çıkma talebiyle fesih davası açıldığını, davalı şirketin aktif malvarlığının en az 3/4’ünün Mat İnşaat A.Ş. nezdinde sahip olduğu %10’luk hisse oluşturduğunu, Mat İnşaat A.Ş.’ye karşı ortaklıktan çıkma talebiyle açılan fesih davasına ilişkin bir yönetim kurulu kararı olup olmadığı bilinmiyorsa da, açılan dava açık ya da örtülü bir yönetim kurulu kararı olduğunu gösterdiğini, davalı şirket tarafından fesih davası açılmasındaki amacın çıkma payının ödenmesiyle ortaklıktan çıkmak olduğunu, söz konusu satış işlemi veya iradesinin ise şirketin önemli miktarda bir malvarlığına yönelik bulunduğunu, bu satışın tek seferde/toptan olarak gerçekleşeceğini, satış işleminin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6102 sayılı Kanun) 408 inci maddesinin ikinci fıkrasının (f) bendi gereği genel kurulun devredilemez görev ve yetkilerinden olduğunu, genel kurul tarafından karar alınması gerektiğini, genel kurul tarafından bu yönde bir karar alınması hâlinde açılacak genel kurul kararının iptali davası ile bu tasarrufun yerindeliğinin denetlenebileceğini, davalı şirket yöneticilerinin kasıtlı olarak bu konuyu genel kurula getirmeyerek paydaşlık haklarını kullanmalarını engellediklerini, bu konuda alınan yönetim kurulu kararının batıl olduğunu iddia ederek davalı şirket tarafından Mat İnşaat A.Ş.’nin feshine yönelik dava açılmasına ilişkin yönetim kurulunca açık ya da örtülü şekilde alınan kararın hükümsüz olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalıya dava dilekçesi usulüne uygun tebliğ edilmesine rağmen davalı yasal süre içerisinde davaya cevap vermemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı şirketin ortağı olduğu Mat İnş. A.Ş. aleyhine açtığı davada alınan bilirkişi raporuyla belirlenen çıkma payının davalı şirketin önemli bir malvarlığını oluşturduğu, fesih davasının 6102 sayılı Kanun’un 408 inci maddesinin ikinci fıkrasının (f) bendi uyarınca önemli miktarda şirket varlığının toptan satışı ya da devri niteliğinde olduğu, şirket genel kurulunun devredilemez görevleri ve yetkileri arasında bulunduğu, davalı şirketin ortağı bulunduğu Mat İnş. A.Ş. aleyhine çıkma payı bedeli talepli fesih ve tasfiye davası ikame edilmeden önce şirket yönetimince şirket genel kurulundan karar alınması gerektiği, açılan şirket fesih ve çıkma talepli davada dava açılmasına ilişkin Tuzcuoğlu Enerji Elekt. Ür. Gıda ve Nak. İnş. Tur. A.Ş. yönetim kurulu tarafından alınan kararın batıl olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/422 E. sayılı dosyası ile birleşen Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/187 E. sayılı dosyasından davacı (dosyamızın davalısı) Tuzcuoğlu Enerji Elekt. Ür. Gıda ve Nak. İnş. Tur. ve Tic. A.Ş. tarafından davalı Mat İnş. Tur. Tarım Gıda … San. Tic. A.Ş. aleyhine açılan şirketin feshi ve çıkma talepli davada, dava açılmasına ilişkin davacı … Enerji Elekt. Ür. Gıda ve Nak. İnş. Tur. A.Ş. yönetim kurulu kararının batıl olduğunun tespitine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; hukuki dinlenilme hakkının sağlanmadığını, karar gerekçesinin çelişkili olduğunu, hukuki nitelendirmenin hatalı yapıldığını, davada bahsi geçen fesih davasının davalısı Mat İnş. A.Ş.’deki azınlık haklarının zedelenmesi nedeniyle yasanın tanıdığı yetkilerin kullanıldığını, davanın hukuki dayanağının 6102 sayılı Kanun’un 531 inci maddesi olduğunu, önemli miktarda mal varlığının satışı anlamına gelmediğini, somut olayda şirketin en önemli mal varlığının satışının da söz konusu olmadığını, müvekkiline ve dosya vekili olarak taraflarına dava dilekçesi ile tensip zaptının tebliğ edilmediğini, vekâletnamede adı geçen, ancak dosyayla alakası olmayan avukata tebliğ yapıldığını, tebligatın geçersiz olduğunu, müvekkiline dava dilekçesinin tebliğ edilmeden ön inceleme duruşmasına geçildiğini, iddia ve savunma yasağının başlamadığını, davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığını, Mahkemece dava açılmasına ilişkin yönetim kurulunun yazılı bir kararının olmadığının anlaşıldığı belirtildikten sonra yönetim kurulu kararının batıl olduğuna hükmedildiğini, bu durumun çelişkili olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı şirketin 2012 ve 2013 yılı yönetim kurulu karar defterinin tasdikli suretinden de anlaşılacağı üzere davalı şirket yönetim kurulu tarafından Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/422 E. sayılı dosyası ile birleşen Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/187 E. sayılı dosyasında Mat İnşaat A.Ş. aleyhine fesih davası açılmasına yönelik alınan herhangi bir karar bulunmadığı, 6102 sayılı Kanun’un 390 ıncı maddesinin beşinci fıkrası uyarınca anonim şirket yönetim kurulu kararlarının geçerliliğinin yazılıp imza edilmiş olmalarına bağlı olduğu, İlk Derece Mahkemesince, davalı şirket yönetim kurulu tarafından Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/422 E. sayılı dosyası ile birleşen Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/187 E. sayılı dosyasında Mat İnşaat A.Ş. aleyhine fesih davası açılmasına yönelik alınan yazılı herhangi bir karar bulunmadığı, bu nedenle davacının işbu davayı açmakta hukuki yararının olmadığı, hukuki yarara ilişkin dava şartının oluşmadığı, kaldı ki haklı nedenle fesih davası açılabilmesi için genel kurul kararının gerekip gerekmediğinin, işbu davadan önce açılmış fesih davasında da ön mesele olarak ileri sürülebileceği gözetilerek hüküm kurulması gerekirken yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmediği gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kamu düzenine aykırılık gözetilerek kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 114 üncü maddesinin birinci fıkrasının (h) bendi ve 115 inci maddeleri uyarınca hukuki yarar dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; İstinaf mahkemesinin dosya hakkında karar vermesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusunun, genel kurulun devredilemez görev ve yetkilerinin hukuka aykırı olarak örtülü şekilde kullanılmış olması olduğunu, davada talebin Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesinde 2019/422 E. sayılı dosyanın açılmasına yönelik kararın, ancak genel kurul tarafından alınabileceği, bu nedenle hükümsüz olduğunun tespitine yönelik olup doğrudan yönetim kurulu kararının batıl olduğuna ilişkin olmadığını, davanın yönetim kurulunun açık veya örtülü bir kararı ile açıldığını, huzurdaki dosyada asli iddialarının yalnızca genel kurul tarafından kullanılabilecek görev ve yetkilerin bir şekilde gasp edilmiş olması, genel kurul kararı bulunmaksızın “önemli miktarda şirket varlığının toptan satışı” niteliğindeki Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/442 E. sayılı dosyanın açılmış olmasının hükümsüz olduğuna yönelik olduğunu, ancak dilekçelerinde, bu yönde bir dava açılmasına yönelik genel kurul kararı bulunmadığı için bu işlemin yönetim kurulu tarafından açık ya da örtülü alınan bir kararın icrası kapsamında yapılmış olması ihtimali üzerine de açıklamalar yapıldığını, ne yazık ki bu açıklamalarının davanın dayanağının sadece 6102 sayılı Kanun’un 391 inci maddesi olduğu yönünde Mahkemede kanaat oluşturduğunu, ancak davalarının bir diğer dayanağının aynı Kanun’un 408 inci maddesi hükmü olduğunu, örtülü olarak alınan karar yazılı değilse zaten hükümsüz olacağını, davalı şirketin çıkma payı ile ayrılmasında yararı bulunmadığını belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.

2.Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; ilgili kararın hüküm kısmına aynen katıldıklarını, ancak gerekçe kısmının düzeltilmesi gerektiğini, Bölge Adliye Mahkemesinin davalı şirketin bir yönetim kurulu kararı olmadığı yönündeki gerekçesinin yerinde olmadığını, yönetim kurulu kararının yazılı olmasının zorunlu bulunmadığını, dava dışı şirket aleyhine açılmış davanın 2017 yılından beri derdest olduğunu, bu durumun yönetim kurulunun bu konuda kararı olduğunu ve devam ettirme iradesi bulunduğunu gösterdiğini, başkaca bir şirketin feshini istemenin genel kurul kararı gerektirmediğini, Bölge Adliye Mahkemesinin belirlediği gibi davacının dava açmakta hukuki menfaati bulunmadığını, ancak gerekçenin çok farklı olması gerektiğini, davacının, müvekkili aleyhine Ankara 2. Ticaret Mahkemesinin 2016/44 E. sayılı dosyası ile 6102 sayılı Kanun’un 531 inci maddesi kapsamında fesih davası açtığını, bunun yeni karara çıkmış olup halen derdest bulunduğunu, bu davada çıkma payı hesabı yapılırken müvekkilinin MAT İnş. A.Ş. aleyhine açmış olduğu davada hesap edilen hisse değerlerinin hesaba katıldığını, iş bu davada feshe değil, çıkma payına hükmedildiğini ve eksik harcın davacı tarafından ikame edildiğini, başka bir izah ile davacının kendi 2016 yılında açmış olduğu ve karar aşamasına kadar getirip takip ettiği davada MAT İnş. şirketinden çıkma payı sonunda gelecek bedelin kendisine düşen kısmını talep ettiğini, aradan 5 yıl geçtikten sonra Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesinde iş bu davayı açtığını, davacının hukuki menfaat yokluğunun Mahkeme gerekçesinin aksine bu işlemlerden kaynaklandığını, davacının eldeki davayı açma amacının başka olduğunu, hüküm kısmında davaya cevap verilmediğine dair usulü itirazlarının değerlendirilmediğini, dosyaya vekâleti UYAP sisteminden gönderen vekil ile tebligat yapılan vekilin ayrı kişiler olduğunu, bu sebeple İlk Derece Mahkemesi kararının usul yönünden de kaldırılması gerektiğini, Bölge Adliye Mahkemesinin temyize konu kararının hüküm kısmında, “Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kamu düzenine aykırılık gözetilerek 6100 Sayılı HMK’nın 353/(1)-a.4 maddesi uyarınca KABULÜNE, Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10.09.2020 tarih 2020/25 Esas 2020/475 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,” şeklinde hüküm kurduğunu, hükme dayanak yapılan 6100 sayılı Kanun’un ilgili maddesi gereğince esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği başka bir yer mahkemesine ya da görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar vereceğinin belirtildiğini, Bölge Adliye Mahkemesinin dosyayı İlk Derece Mahkemesine yeniden hüküm kurmak üzere göndermesi gerekirken esasa girerek hüküm tesis etmesinin yasa ve usule aykırı olduğunu, açıklanan nedenlerle kararın gerekçe bölümünü temyiz etme zorunluluğu hasıl olduğunu belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, anonim şirket yönetim kurulu kararının batıl olduğunun tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 6100 sayılı Kanun’un 114 üncü maddesinin birinci fıkrasının (h) bendi ve 115 inci maddeleri.

3. 6102 sayılı Kanun’un 390 ıncı maddesinin beşinci fıkrası.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere ayrı ayrı yükletilmesine,

Takdir olunan 17.100,00 TL duruşma vekâlet ücretinin taraflardan alınarak yek diğerine verilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

12.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.