Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2022/3482 E. 2023/2662 K. 03.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/3482
KARAR NO : 2023/2662
KARAR TARİHİ : 03.05.2023

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/73 Esas, 2022/169 Karar
HÜKÜM : Kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2016/1251 E.- 2018/405 K.

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirket ile davalı bayii arasında 24.04.2014 tarihli otogaz bayilik sözleşmesi imzalandığını, sözleşmeye ek olarak düzenlenen ürün alım taahhütnamesi ile anlaşmanın yürürlüğü süresince geçerli olmak üzere davalı bayinin 4.176 ton otogaz almayı, eksik kalan miktar için ton başına 20,00 USD tutarında kâr mahrumiyeti ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, davalının toplam 728 ton ürün alımında bulunduğunu, eksik alınan 3.448 ton ürün için 68.955,00 USD kâr kaybının doğduğunu ileri sürerek kâr mahrumiyeti alacağından şimdilik 1.000,00 USD’lik kısmının, temerrüt tarihinden itibaren yabancı paraya işleyecek en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; taraflar arasındaki sözleşmenin feshedildiğine dair delil bulunmadığını, müvekkilinin taahhüdünün sözleşme süresinin sonuna ilişkin olduğundan davanın bu nedenle reddi gerektiğini, ayrıca taahhüdün yıllık alıma göre belirlendiğini, dönemsel alım taahhüdünün yerine getirilmemesi durumunda davacının müvekkili şirkete herhangi bir bildirim yapmaksızın ürün tedarikine devam ettiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 18.04.2018 tarihli ve 2016/1251 E. ve 2018/405 K. sayılı kararıyla; taraflar arasındaki ihtilafın sözleşmesel dayanağının 24.04.2014 tarihli “Otogaz Bayilik Sözleşmesi” olduğu, sözleşmenin 12 nci maddesinde, sözleşmenin süresinin istasyonun fiilen satışa başlamasından itibaren 5 yıl olduğunun belirtildiği, sözleşmenin 15 inci maddesinde, sözleşmenin feshinin sonuçlarının düzenlendiği, aynı maddenin (c) bendinde kâr kaybının sözleşmenin feshedilmesi halinde talep edileceği hususunun açıkça belirtildiği, dava tarihi itibari ile sözleşmenin süresinin henüz dolmadığı ve fesih edilmediği, tarafların bu yönde de bir iddiasının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 05.02.2020 tarihli ve 2018/1516 E. ve 2020/95 K. sayılı kararıyla; alınan bilirkişi raporu sonucunda, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin 24.04.2014 tarihli olduğu, ancak ilk faturanın 28.05.2014 tarihli olduğu, dava konusu sözleşmenin ilk alımdan itibaren 5 yıl süreli olarak imzalandığı, bu tarihten dava tarihine kadar üç dönem geçtiği, ilk dönem için davacının ihtirazi kayıt koymadan davalıya ifada bulunmaya devam ettiği, davanın ise üçüncü dönem sona ermeden açıldığı, bu nedenle davacıya yalnızca ikinci döneme ilişkin kâr mahrumiyetinin hesaplanarak verilmesi gerekeceği, buna göre, taahhüt edilen yıllık 1.044 kg ile alınan toplam 117.637 kg arasındaki farkın 926.363 kg olduğu, bu farkın 20,00 USD ile çarpımı sonucunda 18.527,26 USD cezai şart alacağının hesaplandığı, ancak davacının talebi ile bağlı kalınarak 1.000,00 USD alacağa hükmedilmesinin gerektiği belirtilerek, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanın esası hakkında yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda, taleple bağlı kalınarak davanın kabulü ile 1.000,00 USD alacağın, dava tarihinden itibaren işleyecek ve 3095 sayılı Kanun’un 4/a maddesi uyarınca hesaplanacak temerrüt faizi ile birlikte davacıya verilmesine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 16.12.2021 tarihli, 2020/4521 E. ve 2021/7202 K. sayılı kararıyla, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, davacı vekilinin temyiz itirazları ise taraflar arasında akdedilen bayilik sözleşmesine ek olarak akdedilen ürün alım taahhütnamesinin (g) bendinde, davacının eksik alıma dayalı cezai şart alacağını yıl sonunda veya toplam olarak sözleşme süresinin sonunda isteyebileceği belirlendiği, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 179 uncu maddesinin ikinci fıkrasına göre bu cezai şart alacağının istenmesi bakımından artık ihtirazi kayda gerek bulunmadığı, davalının ilk akaryakıtı alım tarihi olarak kabul edilen 28.05.2014 tarihinden dava tarihine kadar tamamlanmış birer yıllık süreler göz önünde bulundurularak hesaplanacak cezai şart alacağına hükmedilmesi gerektiğine işaret edilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozma ilamında işaret edildiği gibi taraflara arasında devam eden bayilik ilişkisi içinde yıllık asgari alım taahhütlerinin bayi tarafından yerine getirilmemesine rağmen, bayilik veren herhangi bir çekince koymadan ticari ilişkiye devam etmişse, yani ceza koşulu alacağını saklı tutmadan yeni dönemde ifaya devam etmişse, artık önceki döneme ilişkin ceza koşulunu isteyemeyeceği, tarafların bunun aksini kararlaştırmalarına engel emredici bir düzenleme olmadığı, sözleşmede birinci ve ikinci bir yılık dönemin tamamlanmış olduğundan, bu dönem için davacının ceza koşulu alacağının bulunduğu, üçüncü bir yıllık dönem için davacının cezai şart alacağının henüz doğmadığı, buna göre davacının ilk bir yıllık dönem için 8.677,70 USD, ikinci bir yıllık dönem için 18.527,26 USD olmak üzere, toplam 27.204,96 USD ceza koşulu alacağını talep etme hakkının bulunduğu, ancak eldeki dava kısmi dava olduğundan şimdilik 1.000,00 USD talep edildiği gerekçesiyle taleple bağlı kalınarak davanın kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; eksik ürün hesabının sözleşmenin imza tarihi ile dava tarihi arasıyla sınırlı tutulmuş olmasının hatalı olduğunu, davalının 16.10.2015 tarihi itibariyle sözleşmeyi sona erdirdiğinden eksik ürün alımında tüm sözleşme süresinin değerlendirilmesi gerektiğinden kararın bozulmasını istemiştir.

2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Dairemizin 21.09.2021 tarihli, 2020/3229 E. ve 2021/5630 K. sayılı ve ilamında ifaya başlanmadan bir çekince ileri sürüldüğü belirlenmediğinden eksik alıma dayalı cezai şart talep edilemeyeceğine işaret ediliğini, sözleşme kapsamındaki birinci ve ikinci dönemin tamamlanmadığını, bu dönemlere ilişkin hesabın hatalı olduğunu, dava tarihinde çekince konulmuş bir kar mahrumiyeti ihtarı olmadığından muaccel olmuş bir alacağı da bulunmadığını, davanın reddi kararının doğru olduğundan kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, bayilik sözleşmesinden kaynaklanan cezai şartın tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2.818 sayılı Borçlar Kanun’un 158 inci maddesi, 6098 sayılı Kanun’un 179 uncu maddesi.

3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

03.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.