YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/3385
KARAR NO : 2023/3250
KARAR TARİHİ : 24.05.2023
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/690 Esas, 2022/68 Karar
HÜKÜM : Kısmen kabul
BİRLEŞEN DAVA : İstanbul 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/101 Esas
Taraflar arasındaki asıl davada menfi tespit birleşen davada manevi tazminat davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonucunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulüne, birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı, davalı … vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacılar vekili asıl dava dilekçesinde; müvekkilinin şirket çalışanı olan …’a banka işlemlerinde kullanılmak üzere imzalı, kısmen yazılı, kısmen boş olan belge bıraktığını, …’ın imzalı olarak bırakılan bu belgeyi bono haline dönüştürüp ağabeyi …’a verdiğini, sahte olarak düzenlenen bono nedeniyle … tarafından müvekkili hakkında icra takibi yapıldığını ileri sürerek, bono nedeniyle borçlu olunmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
2.Davacılar vekili birleşen dava dilekçesinde; haksız olarak yapılan haciz nedeniyle müvekkillerinin kişilik haklarının saldırıya uğradığını ileri sürerek, … ve … için ayrı ayrı 5.000,00 TL, … ve … için ayrı ayrı 2.500,00 TL şirket için 15.00,00 TL olmak üzere toplamda 30.000,00 TL manevi tazminatın haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1.Davalı … vekili asıl davaya cevap dilekçesinde; davacının davalı … ile uzun yıllar süren arkadaşlıklarının olduğunu, davacının adı geçen davalıdan borç para istemesi ve miktarın da yüksek olması nedeniyle davacı tarafından dava konusu bononun tanzim edilerek verildiğini, asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmesini, birleşen dava cevap dilekçesinde ise manevi tazminat istemine konu icra takibinin tamamen haklı olduğunu, dava dilekçesinde ileri sürülen iddiaların doğru olmadığını, davacının tamamen kötü niyetli olarak borçtan kurtulmak için bu yollara başvurduğunu, borç paranın verildiği tarihlerde davalı …’ın askerlik görevini yaptığını, manevi tazminat koşullarının oluşmadığını, haksız ve alacağı sürüncemede bırakmak için açılanve şartları oluşmayan manevi tazminat davasının reddine ve %40’tan aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmolunmasına karar verilmesini istemiştir.
2.Davalı … vekili birleşen davaya cevap dilekçesinde; davacı tarafın dilekçesinde belirtmiş olduğu hususların gerçeklerle uyuşmadığını, belirtilen tarihlerde asker olarak vatani görevini yaptığını, davanın haksız olarak açıldığını, dava ve takip konusu yapılan senedin davacı tarafından hazırlanmak sureti ile ve borca karşılık güvence olarak ağabeyi …’a verildiğini, davacının takibin ilk safhasında böyle bir senet imzalamadığını, senedin sahte olduğunu iddia etmişse de, hiçbir imza itirazı davası açmadığını, borcu ödememek ve alacağı sürüncemede bırakmak için böyle bir dava açtıklarını, İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesinden alınan ihtiyati haciz kararı sonucu İstanbul 8.İcra Müdürlüğünden haciz işlemlerinin yapıldığını, manevi tazminat koşullarının oluşmadığını, yasal dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. MAHKEME KARARLARI, BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Mahkemece Verilen Karar
Mahkemece 26.12.2019 tarih, 2017/409 E. ve 2019/503 K. sayılı kararı ile bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, davalıların sanık olarak yargılandıkları ceza davası mahkumiyetle sonuçlandığı, verilen cezalar bakımından hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, dolayısıyla davalılar hakkında kesinleşmiş bir mahkumiyet hükmü olduğundan söz edilemeyeceği, ceza mahkemesince verilen kararın hukuk mahkemesini bağlamayacağı, bu nedenle davacı iddiaları bakımından Adli Tıp Kurumundan rapor alınması cihetine gidildiği, raporda senedin imzadan yararlanılmak suretiyle oluşturulup oluşturulmadığının tespit edilemediğinin belirtildiği, senette tahrifat yapılmadığının somut olarak saptandığı, davacının senet üzerindeki imzasına itiraz etmediği gerekçesiyle asıl ve birleşen davaların reddine karar karar verilmiş, davacılar vekilince temyiz edilmiştir.
B. Bozma Kararı
Dairemizin 27.09.2021 tarih, 2020/5104 E. ve 2021/5750 K. sayılı kararıyla, davacı asıl davada, davaya konu bononun açığa imzanın kötüye kullanılması suretiyle oluşturulduğunu iddia ettiği, aynı iddiaya dayalı olarak davalılar hakkında suç duyurusunda da bulunduğu, ceza mahkemesince yapılan yargılamada, sanıkların, katılan … tarafından iş ilişkisi kapsamında imzalı ve boş olarak verilen A4 ebadındaki bir kağıdı üst tarafından keserek ve bilgisayarda bono haline getirerek icra takibine konu ettiklerinin kabul edildiği ve bu nedenle her iki sanığın da resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçundan mahkumiyetine karar verildiği, Yargıtay 23. Ceza Dairesinin 08.09.2015 gün, 2015/2427 E. ve 2015/3772 K. sayılı ilamında, İlk Derece Mahkemesinin eylemin oluş şekline ve suçun nitelendirilmesine ilişkin kabulünü isabetli görülerek menfi tespit davası sebebiyle senet bedelinin ödenmemesini gerekçe göstererek eylemin teşebbüs aşamasında kaldığını, bu nedenle sanıklara dolandırıcılık suçuna teşebbüsten ceza verilmesi gerektiğinin belirterek bozulduğu, her iki sanığın da dolandırıcılığa teşebbüsten mahkumiyetine karar verilerek hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, mahkemece Adli Tıp Kurumundan alınan bilirkişi raporunda, davacı yanın iddialarını ve ceza mahkemesinin kabulünü doğrular şekilde, senedin matbu ve üst kısmı forme kesim senetlerden olmadığı, yatay uzunluğunun A4 ebadıyla uyumlu olduğu ve imza ve yazıların farklı fiziki evsafta bir kalemle atılmış olduğu hususlarının tespit edildiğinden menfi tespit davasının kabulüne karar verilmesi, birleşen manevi tazminat davasıyla ilgili olarak ise usuli kazanılmış haklar gözetilerek bir karar verilmesi gereğine işaret edilerek bozulmuştur.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belritilen kararı ile asıl davada davalı … tarafından, davacı … hakkında bonoya dayalı olarak icra takibi başlatıldığı, davacının bononun sahte olduğunu ileri sürdüğü, Adli Tıp Kurumundan alınan bilirkişi raporunda senedin açığa imzanın kötüye kullanılarak oluşturulup oluşturulmadığı hususunda kesin bir kanaate varılamadığı belirtilmediği ve fakat senedin makbu ve üst kısmı forme kesim senetlerden olmadığı, yatay uzunluğunun A4 ebadı ile uyumlu olduğu, imza ve yazıların, farklı fiziki esvafta bir kalem ile atılmış olduğu hususlarının tespit edildiği gerekçesiyle davacı tarafın söz konusu senet nedeni ile borçlu olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, senedin davalı tarafça kötü niyetli olarak doldurulup düzenlendiğinden şartları oluşan kötü niyet tazminatı talebinin kabulüne karar verilmiş, birleşen davada davacıların sahte olarak oluşturulana bonodan dolayı aleyhlerine yapılan icra takibindeki hacizlerin başlangıcından itibaren haksız ve kötüniyetli olması sebebiyle manen zarar gördükleri ve manevi tazminat şartlarının oluştuğu gerekçesiyle … için 5.000,00 TL, … için 5.000,00 TL ve davacı şirket için 5.000,00 TL olmak üzere toplam 15.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile adı geçen davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin ve davacılar Muhammed Enes ve Sena İrem’in evlerinde yapılan haciz sırasında şahsi eşyalarının haczedilmesine dayalı olarak ayrıca manevi tazminat taleplerinin ise reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı … vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacının davalı … ile uzun yıllar süren arkadaşlıklarının olduğunu, davacının adı geçen davalıdan borç para istemesi ve miktarın da yüksek olması nedeniyle davacı tarafından dava konusu bononun tanzim edilerek verildiğini, borcun ödenmediğini davacının bono üzerindeki imzaya itiraz etmediğini, sahteliğin yazılı deliller ispat edilmediğini, davaların birleştirme kararının hukuka aykırı olduğunu, harç eksikliğinin tamamlatılmadan karar verildiğini, ceza davasının sonucunun bekletilmesi isteminin haksız olarak ret edildiğini, delillerin toplanmadan karar verildiğini, Mahkemece teminatsız olarak verilen tedbir kararının yasaya uygun olmadığını, ceza mahkemesi kararının bağlayıcı olmadığını, savunma haklarının kısıtlandığını, davanın konusuz kaldığının değerlendirilmediğini, tazminat koşullarının oluşmadığını, davanın reddi nedeniyle ayrı ayrı yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilemeyeceğini, birleşen dava bakımından manevi tazminat koşullarının oluşmadığını, şirket tüzel kişiliği hakkında manevi tazminata hükmedilemeyeceğini, eski kararda hükme bağlanan manevi tazminat miktarının bu kararda hatalı olarak artırıldığını, kısmen ret nedeniyle haklarında ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ve hükmedilen vekalet ücreti hesabının hatalı olduğunu, çelişkili gerekçeyle karar verildiğinden kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, asıl dava, kambiyo takibe konu edilen bono nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti, birleşen dava ise, manevi tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
2004 sayılı İcra İflas Kanun’un 72 nci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre, asıl davada davalı vekilinin asıl davaya yönelik bütün temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. İlk Derece Mahkemesinin 07.06.2016 tarih, 2014/30 E. ve 2016/236 K. sayılı kararında, şirket adına istenen manevi tazminat koşullarının gerçekleşmediği, davacıların haksız haciz nedeniyle üzüldükleri ve manevi tazminat koşullarının gerçekleştiği gerekçeleriyle … için 2.000,00 TL, … için 2.000,00 TL, diğer davacıların manevi tazminat taleplerinin ise reddine karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesinin işbu kararı, Dairemizin 29.05.2017 tarih, 2017/228 E. ve 2017/4270 K. sayılı kararıyla davalı yararına bozulmuş, böylece davacı şirket ve diğer davacılar için reddine hükmedilen manevi tazminat talepleri ile kabul edilen manevi tazminatın miktarı yönünden davalı bakımından usuli kazanılmış hak oluşmuştur. Nitekim Dairemizin 27.09.2021 tarih, 2020/5104 E. ve 2021/5750 K. sayılı kararında da birleşen davada, manevi tazminat davasıyla ilgili olarak usuli kazanılmış haklar gözetilerek bir karar verilmesi gereğine işaret edilmesine rağmen mahkemece … için 5.000,00 TL, … için 5.000,00 TL ve davacı şirket için 5.000,00 TL olmak üzere toplam 15.000,00 TL manevi tazminata karar verildiği, böylece birleşen davada usuli kazanılmış haklar gözetilmeden temyize gelen davalı … yönünden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
3.Davalı vekilin birleşen davada, bozma kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Asıl davada davalı … vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
İlk Derece Mahkemesinin birleşen davaya yönelik kararının temyiz eden davalı … lehine BOZULMASINA,
Davalı vekilin birleşen davada bozma kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının REDDİNE,
Aşağıda yazılı temyiz giderlerinin temyiz eden asıl dava yönünden davalı …’a yükletilmesine,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde birleşen dava yönünden davalı …’a iadesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, 24.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.