Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2022/3369 E. 2023/6921 K. 29.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/3369
KARAR NO : 2023/6921
KARAR TARİHİ : 29.11.2023

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/1882 Esas, 2022/303 Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İznik Asliye Hukuk Mahkemesi (Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla)
SAYISI : 2018/195 E., 2019/88 K.

Taraflar arasındaki şirket müdürünün azli davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi. Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip, gereği düşünüldü.

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; tarafların dava dışı … Turizm Tarım Ve Hayvancılık Ticaret Limited Şirketi’nin eşit paylı ortağı ve davalının şirketin müdürü olduğunu, davalının özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal ettiğini, muvazaalı olarak önemli miktarda şirket gayrimenkulünü 3 üncü şahıslara devrettiğini, şirketin merkezini kiraya vererek gözlemeci dükkanı olarak işlettirilmesine müsade ettiğini, müvekkilinin inşaat faaliyetinin en başından beri şirketin banka hesabına bugüne kadar 3.000.0000,00 TL’ye yakın nakit para koyduğunu, şirkette fiilen çalışmadığı halde …’u sigortalayarak şirketi zarara uğrattığını, … ve …’in 3 ay kadar önce işlerinin bitmesine rağmen çıkışlarını verip işten çıkarması gerekirken halen sigortalı gösterdiğini ileri sürerek şirket müdürü davalının yönetim hakkının ve temsil yetkisinin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 220 ve 630/2-3 maddeleri gereğince kaldırılmasını ve dava sonuna kadar şirketin idaresi için tedbiren şirkete kayyum atanmasını talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının şirkete ortak olduğunda şirket adına İznik İlçesi Mecidiye Mah. ve Süleymaniye Mahallesinde taşınmazların mevcut olduğunu, davacının eşi …’in şirket adına çoğu işlemleri bizzat talimatıyla gerçekleştirdiğini, şirketin her türlü muamelesinden bilgi sahibi olduğunu, şirketin alacağı hibeyi hak etmesi için ikinci son kez alınan 5 ay 9 günlük sürede … Köyü projesini tamamlayabilmesi için nakite ihtiyaç duyulduğundan şirkete ait taşınmazları sattığını, genel kurul toplantısının yapılmamış olması ve şirket adresinin gözlemeci dükkanı olarak kullanılmasından dolayı şirketin herhangi bir zarara uğramadığını, kira bedeli ödemediğinden kâra dahi geçtiğini, …, … ve …’e hiçbir zaman ücret ödenmediğini, sigorta primi yatırılmadığını, taşınmazların 416.200,00 TL’ye satıldığını, alıcı …’ın sözleşmedeki şartlar doğrultusunda senedi vadesinde ödeyemeyeceğini beyan etmesi üzerine 24 Aralık 2015 tarihinde satın aldığı taşınmazları tekrar … Ltd. adına devrettiğini, müdür azli gerçekleşirse kayyımın yetkisinin ancak şirketine eksik kalan organı tamamlamakla sınırlandırılmasının kanuni bir zorunluluk olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Mahkemece verilen 06.06.2017 tarihli ve 2016/157 E., 2017/191 K. sayılı karar ile “Davanın kısmen kabul; kısmen reddine, Davacının şirket müdürü davalı …’ın azli isteminin reddine, Tarafların ortağı olduğu, İznik Ticaret Sicil Müdürlüğünün 1381 sicil numarasında kayıtlı … Turizm Tarım ve Hayvancılık Ticaret Limited Şirketi’ne denetim ve onay kayyımı olarak Mali Müşavir …’ın atanmasına, … Turizm Tarım ve Hayvancılık Ticaret Limited Şirketinin yöneticisi olan davalının, şirketle ilgili her türlü karar ve tasarruf işleminin (şirket malvarlığı üzerinde tasarruf etme, şirkete ait banka hesaplarından para çekme, kambiyo evrakı düzenleme ve şirket adına harcama yapma dahil her türlü işlemin) geçerliliğinin mahkememizce atanan kayyımın onayına bağlanmasına, Kayyımın, denetim ve onay görevini yaparken, ortakların hak ve menfaatini ve şirket menfaatlerini gözetmesine, Davacı tarafından mahkememiz veznesine kayyımın görevinin başlangıcında ve her ay peşin yatırılmak suretiyle kayyıma her ay için 1.000,00 TL ücret ödenmesine,…” dair karar verildiği, kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin 19.04.2018 tarih, 2017/798 E. ve 2018/440 K. sayılı ilamıyla davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne karar verilerek mahkeme kararının kaldırılmasına karar verildiği, yargılama sırasında davalı …’ın şirket müdürlüğünden istifa ettiği, böylece davalı …’ın temsil yetkisinin kaldırılması ve şirkete kayyım atanması talepli işbu davanın konusunun kalmadığı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 323 ve 331 maddeleri gereğince davanın niteliği, dosyadaki mevcut bilgi ve belgeler ve mahkemece verilen önceki hüküm de değerlendirilerek davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumlarının tam olarak belirlenememesi nedeniyle yargılama giderlerinden tarafların eşit oranda sorumlu tutulduğu gerekçesiyle konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın konusuz kalması halinde yargılama giderlerinin ve vekâlet ücretinin davanın açılış tarihindeki haklılık durumuna göre hükmedilmesi gerektiğini, mahkemece ilk kararda taleplerinin kısmen haklı görülerek şirkete denetim ve yönetim kayyımı atandığını, bu durumda davanın açılmasında davalının haksız olduğunu, bunun dışında mahkemece kusur incelemesi yapılarak ticari defter ve kayıtların incelenmesi ve sonucunda hangi tarafın kusurlu olduğuna kanaat getirerek yargılama giderine hükmedilmesi gerektiğini, davanın açılmasına bizzat davalı sebebiyet verdiğinden müvekkili aleyhine yargılama gideri ve vekâlet ücreti hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 6100 sayılı Kanun’un 331 inci maddesine göre davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek olmayan hallerde davanın açıldığı tarihteki haklılık durumuna göre yargılama giderlerine hükmedileceği, somut olayda, davanın açıldığı tarihteki haklılık durumunun tespit edilebilmesi için davalı yöneticinin özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir biçimde ihlal edip etmediği, davada dayanılan maddi olguların haklı sebep olarak kabul edilip edilmeyeceğinin araştırılması gerektiği, Bölge Adliye Mahkemesinin bir önceki kararında; ileri sürülen sebeblerin haklı sebep olarak kabul edilip edilemeyeecğinin belirlenebilmesi için şirketin davaya konu dönemine ait tüm ticari defter, kayıt ve belgeler getirtilerek, davalının yönetimi tahtında gerçekleştirilen eylemlerin değerlendirilmesi yapılması ve bu eylemlerin yasal ve sözleşmesel özen ve bağlılık yükümlülüğüne aykırılık teşkil edip etmediği, objektif bir görevden alma ya da yetkilerin sınırlandırmasını gerektiren nedenlerin oluşup oluşmadığı hususunda uzman bir bilirkişi yahut bilirkişi heyetinden rapor alınması gerektiğine, bu husus yerine getirilmeden salt bazı kayıtlar ve tanık beyanları ile davalı yöneticinin hukuki durumunun belirlenmesi mümkün olmadığına, şirketin iki ortağı ve aynı zamanda ortaklardan biri olan müdürü davanın taraflarını teşkil etse de şirketin taraf olarak yer almadığı bir davada şirkete denetim ve onay kayyımı atanması davada taraf olmayan bir kişi hakkında hüküm kurulması anlamına geleceğine işaret edildiği ve mahkeme kararının kaldırılmasına karar verildiği, kararın kaldırılmasından sonra devam eden yargılama sırasında davacı tarafça şirket yöneticisi davalının istifa ettiği mahkemeye bildirilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararında belirtildiği şekilde araştırma yapılması hususunun mahkemenin takdirine bırakıldığı, dosyanın mevcut durumu itibariyle davanın açıldığı tarih itibariyle haklılığı ispat külfetinin davacı üzerinde olup dosyadaki mevcut delillerin davacının haklılığını ispat edemediği, bu durumda vekâlet ücreti ve yargılama giderlerinden de davacının sorumlu tutulması gerektiği, mahkemenin kararında isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; mahkemece davanın açıldığı tarihteki tarafların kusur oranı araştırılmadan yargılama giderlerine hükmedildiğini, davalının müdürlük görevlerini kötüye kullanması sebebiyle azil davası açıldığını, mahkemenin kusur incelemesi yapması, bu çerçevede ilk istinaf mahkemesi kararında belirtildiği gibi ticari defter ve kayıtları incelemesi ve sonucunda hangi tarafın kusurlu olduğuna açıkça kanaat getirerek yargılama giderleri ile vekâlet ücretinden kimi sorumlu tutması gerektiğini tespit etmesi gerektiğini, mahkemenin takdirine bırakılan hususun müdürlükten azil davasının açılmasına sebep olunulması karşısında defter incelemesi dahi yapılmadan davanın bizce ispat edildiğinin kabulünün gerekeceği anlamında olduğunu, başka bir deyişle mahkemeye defter incelemesi yapmadan da kusur tespitini yapabileceğine dair üstelik usul ekonomisine yönelik olarak dikkatinin çekilmesi maksatlı bir beyan olduğunu, davanın açılmasına sebebiyet veren eylemlerde bulunan taraf davalı … olduğundan müvekkili aleyhine yargılama giderleri ve vekâlet ücreti hükmedilmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair verilen kararda tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerine hükmedilip hükmedilmediği hususuna ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 6100 sayılı Kanun’un 331 inci maddesi.

3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

29.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.