Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2022/3307 E. 2023/5566 K. 04.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/3307
KARAR NO : 2023/5566
KARAR TARİHİ : 04.10.2023

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1694 Esas, 2022/335 Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2018/685 E., 2021/552 K.

Taraflar arasındaki menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı Yargıtayca duruşma istemli olarak davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi. Duruşma için belirlenen 03.10.2023 günü hazır bulunan davacı vekili Avukat … ile davalı vekili Avukat …dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip, gereği düşünüldü.

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında akaryakıt alım satımı ilişkisi sonucunda müvekkilinin davalıya 3.515.000,00 TL borcunun doğduğunu, davalının bu borcun tahsili amacıyla 09.01.2017 vadeli 3.515.000,00 TL bedelli senede dayanarak İzmir 22. İcra Dairesinin 2017/573 E. sayılı dosyası üzerinden takibe geçtiğini, ancak davalının elinde ibraz edilmemiş ve karşılıksızdır işlemine tabi tutulmamış toplam 969.208,75 TL bedelli, karşılıksızdır işlemine tabi tutulmuş 2.331.368,01 TL bedelli çeklerin bulunduğunu, müvekkilinin borç miktarından fazla olan kambiyo senetlerini istemesine rağmen davalı tarafından iade edilmediği gibi müvekkili aleyhine çekin karşılıksız çıkmasına sebebiyet verme suçundan cezalandırılması talebiyle şikayette bulunduğunu ileri sürerek karşılıksızdır işlemine tabi tutulan toplam 2.331.368,01 TL bedelli 21 adet çek için müvekkilinin borçlu olmadığının tespitini, %20 oranından aşağı olmamak üzere tazminatın tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının hukuki yararının bulunmadığını, taraflar arasında aktedilen 3 yıl süreli 22.04.2015 tarihli akaryakıt alım satım sözleşmesi halen geçerli olduğundan sözleşme kapsamında verilmiş çeklere ilişkin menfi tespit davası açılamayacağını, ayrıca 01.03.2016 tarihinde davacı ve yetkilisi ile müvekkili arasında garanti sözleşmesi imzalandığını, davacının müvekkiline yüklü miktarda borcunun bulunduğunu, garanti sözleşmesinde taahhüt edilen alım miktarına ulaşılmaması ya da borcun zamanında ödenmemesi halinde davacının 3.000.000,00 TL ödemekle yükümlü tutulduğunu, davacının borçları ödemediği gibi edimlerini de yerine getirmediğini, 3.000.000,00 TL’nin davacıdan istenmesi üzerine davaya konu çekleri verdiğini savunarak davanın reddini istemiştir. Davalı vekili 12.04.2021 tarihli ıslah dilekçesinde; davaya konu çeklerin akaryakıt alım satım sözleşmesi kapsamında keşide edildiğini, taraflar arasındaki borç ilişkisinin akaryakıt satımından kaynaklandığını, davacının da müvekkiline olan borcuna karşılık çekleri keşide ettiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalının dava konusu çeklerin iade talebini reddetmesi karşısında takipten önce veya sonra menfi tespit davası açılmasında davacının hukuki yararının bulunduğu, davalı şirket temsilcisinin talimat duruşmasında dava konusu 21 adet çekin akaryakıt borcu nedeniyle alındığını beyan ettiği, her ne kadar davacı şirket temsilcisi 26.05.2021 tarihli duruşmada, dava konusu 21 adet çekin taraflar arasındaki garanti sözleşmesi nedeniyle ve mal alım sözleşmesinden doğabilecek cezai şart alacağının teminat altına alınması amacıyla verildiğini beyan etmiş ise de taraflar arasındaki 01.03.2016 tarihli garanti sözleşmesi içeriğinden, garanti veren davacı şirket temsilcisi…’in davacı şirketin davalı şirketten akaryakıt alımı yapmaması yahut sair taahhütlerini yerine getirmemesi halinde davalı şirket nezdinde doğmuş ve doğacak tüm zarar ve ziyanlar için azami 3.000.000,00 TL miktarı garanti alan davacı şirkete izafeten davalıya ödemekle yükümlü olduğunun kararlaştırıldığı, garanti sözleşmesinde garanti veren dava dışı… ise de dava konusu çeklerin…’in tek ortak ve yetkilisi olduğu davacı şirket adına verildiği, cezai şartın ise garanti sözleşmesinde yer almadığı, akaryakıt sözleşmesinde sadece borcun süresinde ödenmemesi halinde aylık %2 ticari faiz ödenmesinin kararlaştırıldığı, davacı şirketin vergi numarası ile garanti sözleşmesindeki garanti alan şirketin vergi kimlik numaralarının aynı olduğu, tarafların ticari defterlerinin incelenmesinde, her iki tarafın ticari defterlerinin de usulüne uygun tutulduğu ancak, karşılıklı olarak defterlerin birbirini teyit etmediği, davacının 3.515.000,00 TL borcunu kabul ettiği, alacaklının tahsil için hem 3.515.000,00 TL bedelli bonoyu hem de, dava konusu 2.331.368,01 TL bedelli 21 adet çeki almasında tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla herhangi bir hukuka aykırılığın bulunmadığı, özellikle çeklerin cezai yaptırımlarının da olması ve bu açıdan daha fazla güvence teşkil etmesi nedeniyle, anlaşmaya dayalı olarak aynı borç için hem çek, hem senet alınabileceği, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 133 üncü maddesine göre de, yeni bir borçla mevcut bir borcun sona erdirilmesi, ancak tarafların bu yöndeki açık iradesi ile olacağı, özellikle mevcut borç için kambiyo taahhüdünde bulunulması veya yeni bir alacak senedi ya da yeni bir kefalet senedi düzenlenmesinin tarafların açık yenileme iradeleri olmadıkça yenileme sayılmayacağı,davacının borcun yenilenmesine ilişkin taraflar arasında açık bir anlaşma olduğunu ortaya koyamadığı, dava dışı 3.515.000,00 TL tutarındaki bonoya rağmen dava konusu çeklerin verilmesinin borcun yenilenmesi anlamına gelmeyeceği, dava konusu çeklerin garanti sözleşmesi kapsamında verildiğinin kabul edilmesi halinde, garanti sözleşmesi içeriğinden davalının akaryakıt sözleşmesinden doğan bütün alacaklarının karşılığında verildiği sonucuna varıldığı, çeklerin garanti sözleşmesi kapsamında verildiğinin kabul edilmemesi halinde ise, dava konusu çeklerin sebepten mücerret borç ikrarı niteliğinde kambiyo senetleri olması, davalı tarafın da bu çeklerin akaryakıt satışından doğan borç nedeniyle verildiğini savunması karşısında bu halde de yine dava konusu çeklerin akaryakıt borcu için verildiği sonucuna ulaşıldığı, davacının akaryakıt sözleşmesi ve garanti sözleşmesi dışında yazılı bir delil ileri sürmediği, bu iki sözleşme içeriğinin davacı tarafın iddialarını doğrulamadığı, davacının yemin teklif etmeyeceğini bildirdiği, davacının dava konusu 21 adet çekin akaryakıt alımından doğan borç dışında başka bir amaçla verildiğini ispat edemediği, dava konusu çek bedellerinin borcu karşılamaya da yetmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu çeklerin akaryakıt borcu haricinde garanti sözleşmesi kapsamında alındığını, ancak garanti sözleşmesinin geçersiz olduğunu, tarafların iradelerini yansıtmadığını, sözleşmedeki ifadenin garanti verenin başka bir şirkete kefil olma isteğini ortaya koyduğunu, muhtemelen sözleşme başlığının yanlış yazıldığını, davalının zararının nasıl belirleneceğinin anlaşılamadığını, belirsizliğin garantisinin olmayacağını, sözleşmenin kefalet şartlarını taşımadığını, davalının beyanlarının ikrar mahiyeti taşıdığını, ıslahla dava konusu çeklerin alınma sebebinin değiştirilemeyeceğini, ödeme emirlerinde “tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla” ibaresinin bulunmadığını ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalının cevap dilekçesinde ikrar niteliğinde bir beyanı olmadığı, dava konusu çeklerin hangi sözleşme ilişkisi içerisinde verildiği, bir başka ifade ile çeklerin veriliş sebebi değiştirildiğinden ıslah ile cevap dilekçesi verilmesi ve dava konusu çeklerin taraflar arasındaki akaryakıt alım sözleşmesi kapsamında verildiğinin kabul edilmesi gerektiği, davacının dava tarihi itibariyle davalıya 3.515.000,00 TL borçlu olduğu, garanti veren davacı şirket temsilcisi…’in davacı şirketin davalı şirketten akaryakıt alımı yapmaması yahut sair taahhütlerini yerine getirmemesi halinde davalı şirket nezdinde doğmuş ve doğacak tüm zarar ve ziyanlar için azami 3.000.000,00 TL miktarı garanti alan davacı şirkete izafeten davalıya ödemekle yükümlü olduğunun kararlaştırıldığı, alacaklının tahsil için hem 3.515.000,00 TL bedelli bonoyu hem de, dava konusu 2.331.368,01 TL bedelli 21 adet çeki almasında tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla hukuka aykırılığın bulunmadığı, davacının borcun yenilenmesine ilişkin açık bir anlaşma olduğunu ortaya koyamadığı, dava dışı 3.515.000,00 TL tutarındaki bonoya rağmen dava konusu 21 adet 2.331.368,01 TL tutarındaki çeklerin de verilmesinin borcun yenilenmesi anlamına gelmeyeceği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu çeklerin garanti sözleşmesi kapsamında alındığını, davalının da ıslah dilekçesine kadar çeklerin garanti sözleşmesi kapsamında akaryakıt borcu dışında alındığını ifade ettiğini, çeklerin alınma sebebinin ıslahla değiştirilemeyeceğini, davalının beyanlarının açık bir ikrar mahiyeti taşıdığını, müvekkili şirket yetkilisinin de çeklerin garanti sözleşmesi kapsamında alındığını belirttiğini, beyanlarındaki cezai şart ibaresinin satın alınan akaryakıt borcu dışında garanti sözleşmesi kapsamında ayrı bir bedelin ödeneceği anlamına geldiğini, garanti sözleşmesinin tarafların iradelerini yansıtmadığını, geçersiz olduğunu, sözleşmedeki ifadenin garanti verenin başka bir şirkete kefil olma isteğini ortaya koyduğunu, kefil olunduğunun beyan edildiğini, muhtemelen sözleşme başlığının yanlış yazıldığını, garanti veren şirket yetkilisi ile çeklerin şirketçe keşide edildiğini, tarafların iradelerinin uyuştuğundan söz edilemeyeceğini, garanti alanın ne miktar akaryakıt alacağının belirlenmediğini, belirsizliğin garantisinden söz edilemeyeceğini, sözleşmenin 6098 sayılı Kanun’da aranan kefalet sözleşmesinin şekil şartlarını taşımadığını, ödeme emirlerinde “tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla” ibaresinin bulunmadığını, davalının çifte tahsilat kastını ortaya çıkardığını, bankanın ödediği sorumluluk tutarlarının düşmediğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (2004 sayılı Kanun) 72 nci maddesi.

3.6098 sayılı Kanun’un 133 üncü maddesi.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Takdir olunan 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

04.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.