Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2022/3050 E. 2023/6862 K. 27.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/3050
KARAR NO : 2023/6862
KARAR TARİHİ : 27.11.2023

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/677 Esas, 2022/93 Karar
HÜKÜM : Esas hakkında yeniden kurulan hükümle davanın reddine
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/110 E., 2019/461 K.

Taraflar arasındaki TPMK Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu (YİDK) kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip, gereği düşünüldü.

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin “MAKRO” ve “MACRO” asıl unsurlu tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalı şirketin bu marka ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “Makrofin” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere başvuruda bulunduğunu, 2017/75159 kod numarasını alan başvuruya müvekkilinin itirazının, YİDK’in 2018-M-11800 sayılı kararı yerinde görülmeyerek reddedildiğini, oysa taraf markalarının ortalama tüketici nezdinde iltibasa neden olma ihtimalinin bulunduğunu, müvekkili şirkete ait tanınmış markanın benzerinin tescil başvurusuna konu edilmesinin kötü niyetli olarak kabul edilmesinin gerektiğini ileri sürerek, davalı TÜRKPATENT YİDK kararının iptaline ve davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
1.Davalı kurum vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

2.Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin başvurusu ile davacının itiraza mesnet markaları arasında karıştırılma ihtimaline yol açacak derecede benzerlik bulunmadığını, markaların iştigal alanlarının farklı olduğunu, kötü niyet iddiasının zeminsiz olduğunu, tek başına tanınmışlığın tescile engel olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; 29 uncu sınıftaki “Yenilebilir bitkisel yağlar” emtiasının, itiraza dayanak markaların kapsamında yer alan mallar ile aynı, kalan 01 inci ve 04 üncü sınıftaki emtia yönünden farklı oldukları, davacı markalarının esaslı unsurunun “macro” olduğu, başvuru markasında da “macro” unsurunun ayırt edilemeyecek kadar benzeri olan “makro” kelimesine “fin” ibaresinin eklenmesiyle oluşturulduğu, markalar arasında görsel ve işitsel benzerliğin ortalama olduğu, kavramsal benzerliğin de bulunduğu, “Macro” markasının gıda satışında belli bilinirlik kazanmış bir marka olmasının da karışıklık riskini arttıracağı, bununla birlikte farklı olan emtia açısından 6769 sayılı Sınai Mülkiye Kanunu’nun (6769 sayılı Kanun) 6 ncı maddesinin 5 inci fıkrasındaki diğer koşulların doğabileceği yönünde bir kanaatin oluşmadığı, davalı şirketin kötü niyetli olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, YİDK’in 2018-M-11800 sayılı kararının 29 uncu sınıfta yer alan “Yenilebilir bitkisel yağlar” emtiası ile sınırlı olarak kısmen iptaline, 2017/75159 sayılı markanın bu sınıfta bulunan “yenilebilir bitkisel yağlar” emtiası ile sınırlı olarak kısmen hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, fazlaya dair istemlerin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davaya konu “MAKROFİN” ibareli marka ile müvekkili şirkete ait “MAKRO/MACRO” ibareli seri markalar arasında 6769 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesi anlamında yüksek derecede benzerlik bulunduğunu, müvekkilinin markalarının kapsamındaki emtiaların başvuru kapsamındaki diğer emtialarla da ilişkilendirilme ihtimalinin olduğunu, başvuru konusu markanın kapsamındaki tüm emtialar yönünden iltibas ihtimalinin bulunduğunu, yerel mahkeme kararının aksine müvekkili şirkete ait “MACRO/MAKRO” ibareli markaların yoğun kullanım ve tanıtım neticesinde ayırt edicilik kazanmış ve tüketici nezdinde tanınmış markalar olup, anılan kanun maddesindeki koşulların müvekkili yararına oluştuğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

2.Davalı TPMK vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının “makro/macro” ibareli markalarının zayıf markalar olduğunu, markaların içerdikleri farklı unsurlar, yarattıkları bütünsel algı nazara alındığında, tarafların markaları arasında 6769 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesinin birinci fıkrası anlamında benzerlik bulunmadığını belirterek, davanın reddini istemiştir.

3.Davalı şirket vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; tarafların, müşteri kitlesinin birbiriyle hiç alakasının olmadığının göz önünde bulundurulmadığını, müvekkilinin davacı gibi marketlerde yenilebilir bitkisel yağların satışını yapmadığını, gıdaya uyumlu endüstriyel yağlar bakımından marka korumasından faydalanmayı amaçladığını, bu nedenle markalar arasında 29 uncu sınıftaki yenilebilir “bitkisel yağlar” emtiası bakımından dahi karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, ayrıca müvekkiline ait “makrofin” markasının, “makro” kelimesine “fin” kelimesinin eklenmesi ile oluşmadığını, “makrofin” kelimesinin transparan kafalı bir balık türünün ismi olduğunu, davacının “macro” markasını “büyük” manasında kullandığını ve buna eklemeler yaparak, her şeyin büyüğünden bahsettiğini, markalar arasında karıştırılmaya neden olacak hiç bir durumun söz konusu olmadığını ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalının başvurusuna konu ibarenin “Makrofin” olduğu, davacının itirazına mesnet markalarının esas unsurunun da “MAKRO/ MACRO” ibaresinden oluştuğu, bu ibarenin Türkçe’de “büyük, geniş” anlamlarına geldiğinden ayırt ediciliğinin oldukça düşük bulunduğu, her ne kadar tescilli olduğu sürece markanın korunması esas ise de bu ibareyi içeren markaların koruma kapsamlarının dar olacağı, diğer bir deyişle, anılan ibarenin ortak olarak yer aldığı markalarda yapılacak küçük değişikliklerin dahi iltibas tehlikesini ortadan kaldıracağının kabulünün gerektiği, nitekim bu hususların, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2014/14005 E., 2015/59 K. sayılı ilamında da kabul edildiği, buna göre dava konusu başvuruda da “Makro” ibaresi tek başına değil, bir bütün olarak “Makrofin” şeklinde yazıldığı, markaların bir bütün olarak değerlendirilmelerinin esas olduğu gözetildiğinde, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet “MAKRO/MACRO” asıl unsurlu markalar arasında, 6769 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesinin birinci fıkrası anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunmadığı kanaatine varıldığı, davacının daha baştan zayıf ayırt edici niteliği haiz bir sözcük olan “MACRO” ibaresini markasına koyarken, sonradan üçüncü kişiler tarafından başka bazı sözcüklerle birlikte aynı kelimenin kullanılabileceğini öngörmesinin ve buna katlanmasının gerektiği, somut olayda da başvuruya yeterli ayırt ediciliğin sağlandığı kanaatine varıldığı, bu itibarla her ne kadar marka kapsamlarında yer alan bir kısım mallar arasında kısmen benzerlik bulunmakta ise de marka işaretleri arasında yukarıda açıklanan nedenlerle benzerlik olmadığından, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markaları arasında, anılan kanun maddesi ve fıkrası anlamında iltibas tehlikesinin bulunmadığı, taraf marka işaretleri arasında benzerlik görülmediğinden, davacı markalarının tanınmış olmalarının da başvurunun tesciline engel olmayacağı, aksi yönde değerlendirme yapılmasının doğru görülmediği gerekçesi ile davacı vekilinin istinaf talebinin reddine, davalılar vekilinin istinaf başvurularının kabulüne karar verilerek yeniden esas hakkında kurulan hüküm ile davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davaya konu markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerliğinin bulunduğunu, kelimenin yazım şeklinin değil, kendisinin korunduğunu, müvekkiline ait markalarda yer alan ikincil unsurlar, tanımlayıcı nitelikte olup, esas unsurlarının macro/makro ibaresi olduğunu, bu itibarla başvuruya esas markanın da müvekkil şirketin seri markalarından birisi olarak algılanmasının kaçınılmaz olduğunu, diğer taraftan dava konusu markanın standart siyah karakterlerle oluşturulduğunu, yani müvekkili tarafından farklılaştırıldığını, ancak markalar arsındaki benzerliğinin yüksek olduğunu, macro ve macrocenter markalarının davacının herkes tarafından bilinen markaları olduklarını, makrofin ibareli bir markanın müvekkili şirketin seri markalarından biri olarak ortalama tüketici nezdinde algılanmasının ve karıştırılmasının kaçınılmaz olduğunu, bu davaya benzer davalarda Yargıtay 11. Hukuk Dairesince markaların benzer olduğu yönünde kararlar verildiğini, TÜRKPATENT kurumu tarafından da macro ibaresi ile yapılan başvurulara ilişkin itirazlarının kabul edildiğini, tüketiciler, itiraza gerekçe gösterilen markaları birbirinden ayırt edebilse bile üreticileri arasında organik bağlantı bulunduğunu, davacıya ait seri marka olabileceğini düşünebileceğini, davacının markalarının tanınmış olduğunu, davalının kötüniyetli olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, YİDK kararının iptali ile markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 6769 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesi.

3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 nci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve yasaya uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

27.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.