Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2022/2989 E. 2023/6911 K. 29.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/2989
KARAR NO : 2023/6911
KARAR TARİHİ : 29.11.2023

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/686 Esas,2022/26 Karar
HÜKÜM : Kısmen Kabul Kısmen Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2012/662 E., 2019/151 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı … ve davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinin dava dışı … A.Ş.’nin hissedarı olduklarını, davalıların ise şirketin yönetim kurulu üyesi ve hissedarları olduğunu, şirkete ait otelin davalılar tarafından kurulan dava dışı BH … A.Ş.’ye 50.000,00 TL’ye kiraya verildiğini, bu şekilde şirketin zarara uğratıldığını, kira sözleşmesinde şirket adına imzası bulunan …’in imzasının sahte olduğunu, daha sonra imzalanan kira sözleşmesinde yıllık kira bedelinin birinci yıl için 150.000,00 TL olarak kararlaştırıldığını, BH şirketinin bankadan kullandığı krediye … şirketinin kefil olduğunu, ayrıca … şirketinin taşınmazı üzerinde ipotek tesis edildiğini, bu şekilde şirketin borçlandırıldığını, şirketin otelinin ucuza kiraya verilmek suretiyle şirketin zarara uğradığını, otelin hali hazırda yıllık 700.000,00 euro bedelle dava dışı şirkete kiraya verildiğini belirterek şimdilik 100.000,00 TL’nin yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsil edilerek müvekkillerine verilmesine, bu talebin reddi halinde hüküm altına alınan miktarın … A.Ş.’ye ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın zamanaşımına uğradığını, davacının iddia ettiği yıllık 50.000,00 TL bedelli kira sözleşmesinin yürürlüğe girmediğini, 150.000,00 TL’lik sözleşmenin yürürlüğe girdiğini, otelin BH şirketine kiralanmadan önce hasarlı olması nedeniyle otele kiracı bulunamadığını, otelin kiralanmasından sonra alınan kredi ile yenilendiğini, yenilenen otele yeni talipler çıkması üzerine 700.000,00 TL bedelle kiraya verildiğini, kredi çekilmesi ve otelin kiraya verilmesi nedeniyle şirketin zarara uğratılmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporu ile 2009 yılına ait kira bedelinin 177.000,00 TL olarak belirlendiği, kira sözleşmesindeki kira bedelinin ise 150.000,00 TL + KDV olduğu, şirketin otelin kiralanmasıyla ilgili herhangi bir zararının bulunmadığı, bankadan kullanılan kredi ile otelde tadilat yapıldığı, kredi borcunun ödenerek … şirketinin üzerindeki ipoteğin kaldırıldığı, kira sözleşmesi ile 2011 – 2013 yılları için kira bedeli 700.000,00 euro, 2014 – 2016 yılları için 750.000,00 euro öngörüldüğü, alınan bilirkişi raporunda belirtilen kira bedelinin emsallere uygun olduğunun tespit edildiği, davacıların kira sözleşmeleri ve şirket taşınmazının ipotek verilerek kredi kullanılması nedeniyle şirketin zarara uğradığına dair herhangi bir belge sunamadıkları gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; ortağı olunan şirkete ait otelin yıllık 50.000,00 TL üzerinden kiraya verildiğini, bu sözleşmenin davalılar tarafından resmi kurumlardaki işlemlerde kullanıldığını, düşük bedelli kira sözleşmesine ve ipotek işlemlerini gerçekleştirebilmek için müvekkilinin yönetim kurulundan imza sahteciliği ile çıkarıldığını, ipotek belgelerindeki imzalarda sahtecilik bulunduğu iddiasıyla davalılar hakkında ceza davaları açıldığını, 700.000,00 euro kira getirebilecek otelin çok düşük fiyatla kiraya verildiğini, davalıların yönetim kurulu üyesi sıfatıyla bu işlemleri gerçekleştirmesinin rekabet yasağına da aykırı olduğunu, yıllık 700.000,00 euro kira getiren otelin 2009 yılı itibarıyla tespit edilen 177.000,00 TL kira bedelinin makul olmadığını, hükme esas alınan raporun eksik ve yetersiz olduğunu, bu durumun mahkeme ara kararında da belirtildiğini, yeterli görülmeyen rapora dayanılarak davanın reddine karar verilmesinin çelişki yarattığını, noter tasdikli 50.000,00 TL’lik kira sözleşmesinin yürürlüğe girmediğine dair somut hiçbir tespit yapılmadığını, buna rağmen sözleşmenin yürürlüğe girmediğinin kabul edilmesinin dayanaksız olduğunu, otelin 50.000,00 TL ve 150.000,00 TL gibi düşük bedelle kiraya verilmesi nedeniyle bu davanın açıldığını, davalıların kendi şirketi olan BH … A.Ş. adına alınan yatırım kredisinin tamamının dava konusu otelde kullanılmış gibi değerlendirilmesinin yanlış olduğunu, otelde yapılan tadilatın sadece katlarda ve odalarda yapılan bazı yenileme çalışmalarından ibaret bulunduğunu, otelin yatak kapasitesinin ve oda sayısının artırılmadığını, mahkemece sadece kira miktarı yönünden değerlendirme yapıldığını, rekabet yasağına aykırılık, güvenin kötüye kullanıldığı hakkında hiçbir işlem yapılmadığını, ceza davalarının bu dosyaya etkisinin değerlendirilmediğini, Yargıtay ilamı ile bankaya verilen ipotek sırasında … A.Ş.’nin yönetim kurulu kararı ve sicil yazısının sahte içerikli olduğunun tespit edildiğini, düşük bedelli kira sözleşmesinin sahte yönetim kurulu kararına binaen imzalandığını, sözleşmenin muvazaalı yapıldığının sabit olduğunu, aynı olaylara ilişkin aynı gündem maddeleri ile mahkemece şirket genel kurulunu toplantıya çağırma yetkisinin müvekkiline verildiğini, buna rağmen davanın reddine karar verilmesinin çelişki yarattığını, yargılama giderlerinin ve avukatlık ücretinin tamamından müvekkilinin sorumlu tutulmasının hakkaniyete aykırı bulunduğunu bildirerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının ortağı olduğu dava dışı anonim şirketinin davalılar tarafından şirketi temsilen akdettikleri düşük bedelli kira sözleşmesi, kredi sözleşmesi kapsamında kefalet ve şirket malları üzerinde tesis edilen ipotek nedeniyle zarara uğradığını iddia ederek işbu tazminat davasını açtığı, davada davacı tarafından talep edilen zarar, şirketin kötü yönetilmesi nedeniyle uğranılan zarar olduğu, anılan zararın doğrudan zarar değil, dolaylı zarar niteliğinde olduğu, davacı ortağın uğranılan dolaylı zararın şirkete verilmesi yönünde talepte bulunabileceği, anılan talep yönünden herhangi bir genel kurul kararı alınması gerekmediği, davacının tazminatın kendine ödenmesine yönelik talebi yerinde görülmediği, Mahkemece davalıların dava dışı … A.Ş.’yi temsilen imzaladıkları 10.08.2009 tarihli şirketin otelinin kiraya verilmesine ilişkin kira sözleşmesinde 2009 yılı için belirlenen kira bedelinin çok düşük kaldığı, 2009 yılı için makul kira bedelinin 1.000.000,00 TL olacağı gözetilerek hüküm kurulması gerekirken çelişkili bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeden ve dava dilekçesinde düşük kira bedeli nedeniyle talep edilen tazminat miktarı davacı yana açıklattırılıp, kuruşlandırılmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmediği, davacı vekiline verilen kesin sürenin sonucu olarak davacının düşük kira bedeline yönelik tazminat talebinin 50.000,00 TL olduğu, davacının, 2009 yılı kira bedeli 1.000.000,00 TL olması gerekirken 177.000,00 TL olması nedeniyle dolaylı zarara uğradığı, zarar miktarının 50.000,00 TL tazminat talebinin üzerinde olduğu gözetilerek düşük kira bedeline yönelik tazminat talebinin kabulüne, hüküm altına alınan tazminatın … A.Ş.’ye verilmesine karar verilmesi gerektiği, dava dilekçesinde faiz başlangıç tarihi belirlenmediğinden hüküm altına alınan tazminata dava tarihinden itibaren, talep de gözetilerek yasal faiz işletilmediği, davacı … mirasçıları … ve … tarafından açılan davanın reddine yönelik ilk derece mahkemesi kararına karşı anılan davacılar tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmadığından anılan davacılar yönünden verilen davanın reddi kararı kesinleştiğinden bu davacılar tarafından açılan dava hakkında yeniden karar verilmesine yer olmadığına, davacı … tarafından açılan davanın reddi yönündeki kararında kefalet-ipotek zararına ilişkin gerekçe yönünden, düşük bedelli kira sözleşmesi zararına ilişkin esas yönünden isabet görülmediğinden, davacı … vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının davacı … yönünden kaldırılmasına, davacı … mirasçıları … ve … tarafından açılan davanın reddine yönelik ilk derece mahkemesi kararına karşı anılan davacılar tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmadığından anılan davacılar yönünden verilen davanın reddi kararı kesinleştiğinden bu davacılar tarafından açılan dava hakkında yeniden karar verilmesine yer olmadığına, davacı … tarafından açılan davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı … ve davalı vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1.Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6102 sayılı Kanun) 553 üncü maddesi uyarınca, şirket yöneticilerinin Kanun ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerine aykırı olarak şirkete kendi kusurları ile verdikleri zarar sebebiyle hem şirkete, hem de ortaklara karşı doğrudan sorumlu olduklarını bu nedenle kabul edilen zararın dolaylı olduğu gerekçesinin yerinde olmadığını, telin Inter Turkuaz A.Ş.’ne yıllık 700.000,00 euro+KDV bedel ile kiraya verildiği sabit olduğundan kira bedelinin 1.000.000,00 TL üzerinden kabulü eksik ve hatalı olduğunu, 27.12.2021 tarihli ara kararı ile verilen bir haftalık kesin süre içinde açıklandığını, müvekkili …’in toplam zararın %10’unun kira, %90’ının ipotek zararı olduğuna ilişkin beyanının, toplam zarara yönelik olduğunu, dava değerine ilişkin bir kuruşlandırma olmadığını, 100.000,00 TL’nin %50’sinin kira zararına, %50’sinin ipotek zararına ilişkin olduğunun kabulü ile zarar kalemlerinin bölünmesinin hatalı olduğunu, mutabık kalınan 01.02.2009 tarihinden başlayacak 5 yıllık kira sözleşmesi yürürlüğe girmiş olsa idi şirket lehine olacağını, ipotek hususundaki zarar bakımıundan kesin mahkumiyet kararı verilmesi halinde bu yöndeki maddi vakıanın tespiti hukuk mahkemesi içinde bağlayıcı olacağından, otelin ipotek verilmesi nedeniyle doğan zararın kapsamı ve miktar bakımından Ceza Mahkemesindeki yargılamanın neticesinde maddi bir vakıa olarak daha açık ve net bir şekilde ortaya çıkacağından yargılama neticesinin beklenmesi gerektiğini, davalılar yararına hükmedilen vekalet ücretinin hatalı olduğundan bozulmasını istemiştir.

2.Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararının hukuka uygun olduğunu, 2009 yılı kira tespiti yapar iken dava konusu otelin yenilenmesi amacı ile kullanılan banka kredisinin kiraya olan etkisi göz önüne alınmadan değerleme yapıldığını, otelin yenilenen hali ile yüksek kira bedeline kiracı bulabildiğini, yenilenmeden önce kira bedellerinin düşük kaldığı ve kiracı bulunamadığı hususlarının göz önüne alınmadığını, İlk Derece Mahkemesince alınan raporlar kapsamında kiralama nedeniyle şirketin zararının bulunmadığının tespit edildiğini, istinaf aşamasında alınana raporunda İlk Derece yargılamasında alınan ikinci raporla örtüştüğünü, davacı vekilince 03.01.2022 tarihli dilekçesinde ipotekten kaynaklı bir zararları olmadığını, düşük kira bedelinden kaynaklı 100.000,00 TL tazminat isteminde bulunduklarını belirttiğini, davacı asil … ise dilekçesi ile kiradan doğan zararım %10 ise ipotekten doğan zarar %90 şeklinde beyanda bulunduğunu, 24.02.2022 tarihli karar celsesinde beyanını yinelediğini, asil ile vekilin beyanlarının çelişkili olduğunu, asil ipotekten doğan zararını %90 olarak nitelemişken vekil ipotekten doğan zarar yok dediğini, bu hususu temyiz nedeni yaptıklarını, davacıların zararının olmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 6102 sayılı Kanun’un 553 ve 555 nci maddesi.

3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderlerinin temyiz eden davalılara ve davacı …’e yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

29.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.