Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2022/2855 E. 2023/2350 K. 24.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/2855
KARAR NO : 2023/2350
KARAR TARİHİ : 24.04.2023

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2021/585 Esas, 2021/1159 Karar
HÜKÜM : Kabul

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonucunda Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin toplam bedeli 81.820,00 TL olan 3 adet çeki günü geldiğinde tahsil edilmek üzere davalı bankaya teslim bordrosu düzenlenmek suretiyle emanete verdiğini, ödeme günleri geldiği halde çek bedellerinin hesaba işlenmediğini gören müvekkilinin davalı banka çalışanları hakkında suç duyurusunda bulunduğunu, haricen edindikleri bilgilere göre şube müdürünün kredi verdiği dava dışı …’in ödemeleri riske girince bu çekleri de anılan kredinin teminatı olarak gösterdiğini ileri sürerek şimdilik 10.000,00 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte tahsilini talep etmiş, 07.06.2012 havale tarihli ıslah dilekçesi ile 81.820,00 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte tahsilini istemiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; çeklerin müvekkilinin kredi borçlusu … tarafından cirolanıp teslim edildiğini, ibrazında ödenmeyen çeklere dayalı olarak takip başlatıldığını, müvekkilinin müşterisi olan davacının dayandığı çek tevdi bordrosunun her zaman düzenlenebileceğini ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARLARI, BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Mahkemece Verilen Karar
Mahkemece 14.05.2019 tarih, 2015/774 E. ve 2019/468 K. sayılı kararıyla; dava konusu çeklere ilişkin olduğu iddia edilen çek tevdi bordrosunun tarihi 14.01.2009 olarak gözükmekte ise de çeklerin 05.03.2009 tarihinde davalı banka resmi kayıtlarına intikal ettiği, normal koşullarda davalı banka antetli kağıtların kullanılması gereken tevdi bordrolarında TÜRKSAR A.Ş. antetli kağıtlarının kullanıldığı, çeklerin TÜRKSAR A.Ş.’den alınmış olduğu kanaatine varıldığı, yine dava dışı … tarafından davalı bankaya tevdii edilen bir kısım çeklerde de TÜRKSAR A.Ş. antetli kağıtların, bir kısmında ise davalı banka antetli çek tevdi bordrolarının kullanıldığının görüldüğü, tüm delillerin değerlendirilmesinde dava konusu çeklerin … tarafından davalı bankaya tevdi edildiğinin anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.

B. Bozma Kararı
Dairemizin 09.06.2021 tarih 2019/5085 E.- 2021/4948 K. sayılı kararıyla, mahkemeye ibraz edilen 01.11.2018 tarihli Adli Tıp Kurumu raporunun Bulgular ve Sonuç başlıklı 6.1. maddesinde “İnceleme konusu Yapı ve Kredi Bankası ile Türkiye Finansbank’a ait çeklerin arka yüzlerinde …’e atfen atılı imzaların alt taraflarında mevcut olan imzalar ile çakıştıkları bölümlerinde, alt taraftaki imzaları çiğnemiş oldukları tespit edildiklerinden, mevcut yerlerine alt taraftaki imzalardan sonra atılmış oldukları,” bildirilmiş olup mahkemece, Adli Tıp Kurumunun bu tespiti hakkında bir değerlendirme yapılmadığı, öte yandan davacı vekilinin, 17.11.2011 tarihli dilekçe ekinde 14.01.2009 tarihli çek teslim bordrosunun aslının sunulduğu belirtilerek bordronun kasada saklanmasını istediği, Adli Tıp Kurumu tarafından bu bordronun fotokopi olduğu gerekçesiyle incelenmediği, davalı bankanın bu belge üzerine kaşe basıp imza attığını ileri süren davacı vekilinin belgenin yeniden incelenmesini talep ettiği, nitekim 11.05.2012 tarihli bilirkişi raporunda söz konusu belge aslının ortasında Anadolubank A.Ş. Topçular Şubesi kaşesi üzerinde tek bir paraf şeklinde imzanın bulunduğunun tespit olunduğunun belirtildiği, davalı vekili tarafından, davacının elindeki tevdi bordrosunun her zaman düzenlenebileceği iddia edilmişse de davalı banka müfettişince düzenlenen raporda davacının şikayetine konu çekler için davacı imzalı ve üzerinde davacının hesap numaralarının yazılı olduğu çek tevdi bordrosunun şube nezdinde de bulunduğunun belirtildiği, bu bakımdan anılan çek tevdi bordrosunun da değerlendirilerek ulaşılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi yerinde olmadığı gerekçesiyle hüküm davacı yararına bozulmuştur.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve numarası belirtilen kararıyla 01.11.2018 tarihli Adli Tıp Kurumu raporunun bulgular ve sonuç başlıklı 6.1. maddesinde “İnceleme konusu Yapı ve Kredi Bankası ile Türkiye Finansbank’a ait çeklerin arka yüzlerinde …’e atfen atılı imzaların alt taraflarında mevcut olan imzalar ile çakıştıkları bölümlerinde, alt taraftaki imzaları çiğnemiş oldukları tespit edildiklerinden, mevcut yerlerine alt taraftaki imzalardan sonra atılmış oldukları,” belirlendiği, davacı vekilinin 17.11.2011 tarihli dilekçe ekinde 14.01.2009 tarihli çek teslim bordrosunun aslının sunulduğu belirtilerek bordronun kasada saklanmasını istediği, Adli Tıp Kurumu tarafından bu bordro fotokopi olduğu gerekçesiyle incelenmediği, davalı bankanın bu belge üzerine kaşe basıp imza attığını ileri süren davacı vekili belgenin yeniden incelenmesini talep ettiği, nitekim 11.05.2012 tarihli bilirkişi raporunda söz konusu belge aslının ortasında Anadolubank A.Ş. Topçular Şubesi kaşesi üzerinde tek bir paraf şeklinde imzanın bulunduğunun tespit olunduğu belirtildiği, davalı vekili tarafından, davacının elindeki tevdi bordrosunun her zaman düzenlenebileceği iddia edilmişse de davalı banka müfettişince düzenlenen raporda davacının şikâyetine konu çekler için davacı imzalı ve üzerinde davacının hesap numaralarının yazılı olduğu çek tevdi bordrosunun şube nezdinde de bulunduğu belirtildiği, davalı bankaca …’e kullandırılan kredilerin bu kredi lehtarı şahsın hesabına aktarıldığı, ancak Adli Tıpta İnceleme konusu Yapı ve Kredi Bankası ile Türkiye Finansbank’a ait çeklerin arka yüzlerinde …’e atfen atılı imzaların alt taraflarında mevcut olan imzalar ile çakıştıkları bölümlerinde, alt taraftaki imzaları çiğnemiş oldukları tespit edildiklerinden, mevcut yerlerine alt taraftaki imzalardan sonra atılmış oldukları belirlendiğinden, davacının bu davayı açmasından sonra yaptırılan cironun kendisinden sonra yapıldığı anlaşılan cironun üzerine çıkması bu cironun sonradan yaptırıldığı ve bankanın kendi eksikliğinin tamamlamaya yönelik olduğu kanaatine varıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; mahkemece yasal faize hükmedildiğini ancak dava dilekçesinde taleplerinin ticari faiz olduğunu belirterek kararın düzeltilerek onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davalının çeklerden dolayı sorumluluktan kurtulmak maksadıyla böyle bir yola başvurduğunu, dava konusu çeklerin hamiline keşide edildiğini ve arkalarında davacının cirosunun bulunduğunu, davacı cirosundan sonra çeklerin kredi müşterisi … tarafından ciro edilerek davalı bankaya teslim edildiğini, dava dışı … ile davalı banka arasında kredi ilişkisi kurulduğunu ve bu ilişki gereğince çeklerin tahsilinde kredi borcundan düşülmek üzere davalı bankaya teslim edildiğini, kredi hesabının süresinde ödeme yapılmaması sebebiyle kat edildiğini, çeklerden yalnızca birinin tahsil edildiğini, diğerlerinin karşılıksız çıktığını ve takibe konulduğunu, tahsil edilmediğinden bir kazancın da söz konusu olmadığını yerel mahkemece bu hususun dahi irdelenmediğini, mahkemece iddialarının dikkate alınmadan 03.07.2017 tarihli bilirkişi raporu yok sayılarak karar verildiğini, önceki kararda emsal olarak gösterilen İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/115 E.- 2020/631 K. sayılı davada bozma sonrası davanın reddine karar verildiğini sadece bu yönden dahi davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, yerel mahkemece emsal kabul edilen bu dosyanın istenmediğini, davacının düzenlenmesinin her zaman mümkün olan bir belgeye dayanarak çeklerin kendisine iadesini talep etmesinin yasal dayanağının bulunmadığını, mahkemece alınan bilirkişi raporunda da dava konusu çekler üzerinde herhangi bir silinti, kazıntı yada tahrifat bulunmadığının tespit edildiğini, bu haliyle … tarafından bankaya teslim edildiğini, banka tarafından muhafaza edilerek süresinde muhatap bankalara ibraz edildiğini, yine bilirkişi raporunda çekin arka tarafında ciranta sıfatıyla … isminin sonradan eklenmediğinin belirtildiğini, davacının … ile arasındaki ilişkiyi açıklamadığı gibi davaya dayanak yaptığı belgede neden Türsar şirketinin yazılı olduğunu da açıklamadığını, mahkemece çeklerin tamamının tahsil edilmiş gibi hüküm tesis edildiğini ileri sürerek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, tahsil edildiğinde davacının hesabına alacak kaydedilmek üzere davalı bankaya verilen çeklerin, davacının talimatı dışında davalı bankanın başka bir müşterisinin kullandığı krediye teminat olarak gösterildiği iddasına dayalı alacak istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 2004 sayılı İcra İflas Kanun’nun 72 inci maddesi.

3. Değerlendirme
1.Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.

2.Davacı dava dilekçesinde reeskont avans faizi talep etmiştir. Mahkemece yasal faize hükmedilmesi bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3 üncü maddesi ve 5236 sayılı Kanun’un geçici 2 nci maddesi yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 5236 sayılı Kanun’un 16 ncı maddesi ile değiştirilmeden önceki 438 inci maddesinin yedinci fıkrası gereğince mahkeme kararının düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.

V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE,

2.Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının hüküm fıkrasının (1) numaralı bendinde yer alan “dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte” ibaresinin çıkartılarak yerine “dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte” ibaresinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderlerinin temyiz eden davalıya yükletilmesine,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde davacıya iadesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, 24.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.