Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2022/2812 E. 2023/2552 K. 02.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/2812
KARAR NO : 2023/2552
KARAR TARİHİ : 02.05.2023

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
SAYISI :2021/615 Esas, 2021/1092 Karar
HÜKÜM :Asıl davada ret, birleşen davada kabul

Taraflar arasındaki menfi tespit asıl ve birleşen davalarının bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaları sonucunda Mahkemece asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
1.Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında araç alım-satımına ilişkin sözleşmesi akdedildiğini, müvekkilin kardeşi tarafından dava dışı … hesabına ödemelerde bulunulduğunu, davalı tarafın araç bedelini müvekkilden tahsil etmesine rağmen aleyhinde haksız olarak takibe geçtiğini ileri sürerek müvekkilinin davalıya 50.000,00 TL borcu olmadığının tespitine ve kötü niyet tazminatına karar verilmesine talep etmiştir.

2.Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesinde; davalı tarafından müvekkili aleyhine 50.000,00 TL bedelli çeke dayalı olarak ilamsız icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin davalıya böyle bir borcu bulunmadığını ileri sürerek müvekkilinin takip konusu çekten dolayı borçlu olmadığının tespiti ile davalı aleyhine %20 tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
1.Asıl davada davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının ödeme iddiasını yazılı belge ile ispatlaması gerektiğini, davacı tarafından davalı hesabına yapılan bir ödeme bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

2.Birleşen davada davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafın iddialarını kabul etmediklerini, taraflar arasında işbu dava ile tarafları ve konusu aynı başka bir dava mevcut olduğunu, dava konusu çekin borç verilen 50.000,00 TL nakit karşılığı teslim aldığına dair tanıklarının mevcut olduğunu savunarak davanın reddi ile %20′ den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini istemiştir.

III. MAHKEME KARARLARI, BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Mahkemece Verilen İlk Karar
Mahkemece 03.11.2015 tarih, 2014/208 E. ve 2015/690 K. sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiş, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

B. (Birinci) Bozma Kararı
Kapatılan 19. Hukuk Dairesinin 15.01.2019 tarih, 2017/1530 E. ve 2019/110 K. sayılı kararıyla yetersiz inceleme ve hatalı gerekçe ile karar verildiği gerekçesiyle bozulmuştur.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 15.11.2021 tarihli ve 2021/615 E. ve 2021/1092 K. sayılı kararı ile asıl dava yönünden davacı adına aksi ispatlanamayan ve usulüne uygun vekaletname sunulmakla vekaletname uyarınca borcun kabul edildiği, bu beyanın mahkeme dışı ikrar niteliğinde olduğu, davacının borcu bulunmadığı iddiasına itibar edilmediği gerekçesiyle davanın reddine, birleşen dava yönünden, birleşen davaya konu alacağın, ana davaya konu icra dosyasında takibe konu alacak ile aynı alacak olduğu, davalının aynı alacağa dair mükerrer takip yaptığı, derdest bir takip olması nedeniyle ikinci takibin yapılmasında hukuki yararın bulunmadığı, davacının ikinci takip yönünden iddialarının yerinde olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının İstanbul Anadolu 16. İcra Müdürlüğünün 2014/14519 E. sayılı takip dosyasında davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, şartları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1. Asıl ve birleşen davada davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; mahkemece avukat vekaletnamesinin kötüye kullanıldığını gösteren tüm işlem ve kayıtların göz ardı edildiğini, araç bedelinin ödendiğine ilişkin dekontların mahkemeye sunulduğunu, davalının mükerrer takip yapmasının kötü niyetini gösterdiğini, asıl davanın reddine karar verilmesinin ve birleşen davada davalı aleyhine tazminata hükmedilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

2. Asıl ve birleşen davada davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; asıl ve birleşen davaya konu alacakların aynı alacak olduğu kanaatine varan mahkemenin bu kanaate nasıl vardığı hususunun gerekçeden yoksun olduğunu, birleşen dava yönünden eksik inceleme ile gerekçesiz şekilde karar verildiğini, davacının davalıdan borç aldığını ikrar ettiğini, davacının araç alım-satım ilişkisi dışında üçüncü kişi tarafından davacı adına keşide edilen 50.000,00 TL tutarındaki çek nedeni ile davalıya borçlu olduğunu, taraflar arasında başkaca ilişki bulunmadığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, asıl ve birleşen davada davacı aleyhinde başlatılan icra takipleri nedeni ile borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (2004 sayılı Kanun) 72 nci maddesi.

3. Değerlendirme
1.Asıl davada;
Yerel mahkemenin 03.11.2015 tarihli kararı ile davacının Çatalca İcra Müdürlüğünün 2013/4500 E. sayılı dosyasında davalıya borçlu olmadığının tespiti ile 16.700,00 TL fazla ödemenin istidatına karar verilmiş, davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesinin 15.01.2019 günlü kararı ile “…İcra dosyasında davacı adına kabul yetkisi de bulunan Avukat …’in 11.10.2013 tarihinde Çatalca İcra Dairesinin 2013/4500 E. sayılı talep tensip tutanağı başlıklı belgede “borca itirazım yoktur” şeklinde beyanda bulunarak altını da imzalamıştır. “Mahkemece öncelikle bu belgenin tartışılarak ayrıca davacının takipten sonra ödeme yapıldığına dair dosyaya sunduğu 05.06.2014 tarihli belge aslının davacıdan istenerek ibrazı halinde hep birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi” gerekçesi ile bozulmuştur.

Yerel mahkemece bozmaya uyulmuş, 05.06.2014 tarihli belge aslı davacı vekilince dosyaya ibraz edilmiş ancak Mahkemece 05.06.2014 tarihli belge ile ilgili hiçbir değerlendirme yapılmadan yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmediğinden davalının belge konusunda isticvab edilerek sonucuna göre karar verilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.

2.Birleşen davada;
2.1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Mahkemenin asıl davaya yönelik kararının BOZULMASINA,

2. Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan birleşen davaya yönelik kararın ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde asıl dava yönünden davacıya iadesine,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden birleşen dava yönünden davalıya yükletilmesine, Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

02.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.