Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2022/260 E. 2023/3943 K. 21.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/260
KARAR NO : 2023/3943
KARAR TARİHİ : 21.06.2023

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/638 Esas, 2021/1394 Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2014/763 E., 2017/544 K.

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi. Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip, gereği düşünüldü.

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı şirket arasında ticari ilişki bulunduğunu, davalı ile döküm ürünlerin yaptırılması konusunda anlaştıklarını ve müvekkili tarafından bu anlaşmaya istinaden davalıya tüm ödemelerin yapıldığını, davalının, müvekkilinden gelen talepler doğrultusunda yapılan döküm ürünlerini parça parça davacıya sevk etmeye başladığını, ancak davalının taşlama ünitesindeki sıkıntı nedeniyle ürünleri taşlama yapmadan sevk edeceğini beyan ettiğini, davalı tarafından üretimi yapılan ürünlerin taşlamasız olarak teslim alındığını, bunun üzerine müvekkilinin taşlama yapılmadan kendisine teslim edilen ürünlerin birim fiyatında indirim yapılmasına yönelik davalıdan talepte bulunduğunu, davalının müvekkiline gönderdiği e-mailde taşlama tutarının 0,60 kuruş/kg dan fatura edilebileceğinin bildirildiğini, müvekkilinin de bu oranı kabul ederek bu kapsamda düzenlenen fiyat farkı faturalarının davalıya gönderildiğini, ancak ödeme yapılmaması üzerine davalı hakkında icra takibi başlatıldığını, davalının haksız ve mesnetsiz olarak icra takibine itirazda bulunduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkâr tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı davaya cevap vermemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı tarafından davaya konu emtiaların tıraşlanmadan davacıya teslim edildiği, taraflar arasındaki ihtilafın malların traşlanmadan teslim edilmesi nedeniyle oluşan fiyat farkının hangi oran üzerinden hesaplanacağı hususunda olduğu, davacının, davalı yanca kendisine bildirilen 0,09 TL fiyat farkını kabul etmeyip 0,60 TL üzerinden düzenlediği iade faturasının davalıya gönderildiği ve bu faturalara davalı tarafından itiraz edilmediği, e-mail kayıtlarında da bu hususun belirtildiği, davacının defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapıldığı, davalıya ticari defterlerini sunması için yapılan ihtara rağmen davalının ticari defterlerini sunmadığı, tıraşlanma bedelinin 0,60 TL olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, davalının itirazının iptaline, takibin %11,75 avans faizini geçmemek üzere devamına, icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacıya gönderdiği 07.07.2014 tarihli yazıda taşlamasız olarak gönderilen parçaları fiyatının 0.09 TL/kg +KDV olduğunun bildirildiğini, bu hususun bilirkişi ve mahkemece dikkate alınmadığını, ayrıca traşlama bedelinin 0,60 TL mi yoksa 0,09 TL mi olduğu konusunda mahkemece bir araştırma yapılmadığını, ticari defter incelemesiyle ilgili olarak şirket merkezinin bulunduğu yere tebligat yapılması gerektiğini, aksi taktirde yapılan tebligatların geçerli olamayacağını, tebligatın iade edilmesi durumunda ticaret sicilinden adres araştırması yapılarak belirlenecek adrese tebligat yapılması gerektiğini, ancak Mahkemece bu hususlara riayet edilmediğini belirterek Mahkeme kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraflar arasındaki sözleşme gereğince davacının davalıdan bir kısım demir döküm ürünleri sipariş ettiği, bu kapsamda düzenlediği 4 adet çek bedelinin ödendiği, davalının da ürünleri gönderdiği hususlarında bir ihtilaf bulunmadığı, taraflar arasındaki e-mail yazışmalarına göre davalının söz konusu ürünleri traşlamaksızın gönderdiği, traşlama bedelinin 0,60 TL olmak üzere fiyat farkı faturasıyla fatura edilebileceğinin yine davalı tarafından bildirildiği, böylelikle davacının uyuşmazlık konusu 7 adet faturayı düzenleyerek davalı tarafa gönderdiği, fakat davalının bu faturaları kargo ile iade ettiği, daha sonra davacının davalı aleyhine keşide etmiş olduğu ihtarname ile fiyat farkı faturalarını yeniden davalıya gönderdiği, bu arada davalının da davacı aleyhine fatura düzenleyerek gönderdiği, ancak bu faturanın davacı tarafça davalıya iade edildiği, davacının incelenen ticari defterlerine göre davacının davalıdan 417.083,85 TL alacaklı olduğu, davalı ticari defterlerinin incelenmesi için mahal mahkemesine talimat yazıldığı, ancak usûlüne uygun tebligata rağmen defterlerin ibraz edilmemiş olması sebebiyle talimatın bila ikmal iade edildiği, aksi yöndeki davalı istinaf başvuru sebeplerinin yerinde olmadığı, Mahkemece verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, faturaya dayalı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2.2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (2004 sayılı Kanun) 67 nci maddesi.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

21.06.2023 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
(Karşı oy)

K A R Ş I O Y

Uyuşmazlık, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi, bu kararında temyiz incelemesi sonucunda onanması durumunda Bölge Adliye Mahkemesince hükmedilecek istinaf red harcı ile Yargıtayca hükmedilecek onama harcının maktu mu yoksa nisbi mi olacağına ilişkindir.
T.C. Anayasasının 73/3 maddesinde “Vergi, resim, harç vb. mali yükümlülüklerin Kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağı”,

492 sayılı Harçlar Yasası’nın 2. maddesinde “Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tabi olacağı”,

(1) sayılı Tarifenin III karar ve ilam harcı başlıklı 1/a madddesinde “Konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden binde 68.31 oranında nisbi harç alınacağı”,

1/e maddesinde “yukarıdaki nisbetlerin Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Danıştay, ve Yargıtay’ın tasdik veya işin esasını hüküm altına aldığı kararları içinde aynen uygulanacağı”

2.a maddesinde de “1. fıkra dışında kalan davalarla, taraf teşkiline imkan bulunmayan davalarda verilen esas hakkındaki kararlarla, davanın reddi kararı ve icra tetkik merciilerinin 1. fıkra dışında kalan kararlarında” maktu harç alınacağı düzenlenmiştir.

Bölge Adliye Mahkemelerinde işin esasını hüküm altına aldığı kararlar, ilk derece mahkemesinin yerine geçerek verdiği ve icrai kabiliyeti söz konusu olan kararlardır. Bu kararlar ise, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak 6100 sayılı HMK 353/1-b-2,3 maddelerine göre davanın kabulü veya reddi yönünde verilen kararlardır. İlk Derece Mahkemesi Kararının İstinaf incelemesi sonucunda doğru bulunarak verilen “istinaf başvurusunun esastan reddi” kararı davanın esası hakkında verilen ve işin esasına bölge adliye mahkemesince girilip verilmiş ve icra edilecek bir karar değildir. İlk Derece mahkemesi kararı geçerliliğini sürdürmektedir. Bu itibarla konusu belli bir değere ilişkin davada, davalının istinaf başvurusunun reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararı 1 sayılı Tarifenin III-1-a maddesinde ifade edilen “esas hakkında” karar niteliğinde bulunmadığından Bölge Adliye mahkemesince nisbi değil, maktu karar ve ilam harcının alınması gerekmektedir.

Başvurunun esastan reddinde, aslında davanın esasına girilmemekte, ilk derece mahkemesi kararı doğru bulunduğundan dava hakkında ayrıca karar verilmemektedir. Kanun koyucunun buradaki “esastan” ifadesini, istinaf başvurusu sırasında dilekçeye, harca, süreye vb. şekli hususlara ilişkin bir eksiklik olmaması, istinaf sebeplerinin incelenerek ilk derece kararında usul veya esas yönünden hukuka aykırılık bulunmamasıdır. (Pekcanıtez-Usul-Medeni Usul Hukukun Sh. 2270 vd)

Keza İstinaf başvurusunun reddine ilişkin karar temyiz incelemesi olmadığı için onama kararı niteliğinde de değildir. (Pekcanıtez-Atalay-Özekes Sh. 583, Konuralp, Uluslararası Toplantı Sh. 260, Özekes-100 soruda İstinaf ve Temyiz sh. 99)

1) Sayılı Tarifenin III-1-e maddesi tasdik (onama) edilen kararlar için nisbi karar ve ilam harcı alınacağını düzenlemiş olduğundan Bölge Adliye Mahkemesinin kararı niteliğine göre nisbi karar ve ilam harcına hükmedilmesi mümkün olmayıp bu nedenle de maktu harç alınmalıdır.

Aksi düşüncenin kabulü T.C. Anayasası’nın 73/3 maddesindeki “Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağına” ilişkin temel hükme de aykırılık teşkil edecektir ki vergi ve harç yükümlülüğü konusunda kıyas veya yorum yoluyla yükümlülük getirilmesi mümkün değildir.
Somut uyuşmazlıkta, nisbi değere tabi bulunan davada, davanın kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararı aleyhinde davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine ve nisbi karar ve ilam harcının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı hükmedilen karar ve ilam harcı yönünden yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere aykırılık teşkil etmektedir.

Diğer taraftan davalı, istinaf başvurusunun esastan reddi kararını temyiz etmiş olup, red kararının temyiz incelemesi sonucunda alınması gereken onama harcı (1) sayılı Tarifenin 2.a maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesi Kararının, niteliğine göre maktu olmalıdır.

Bu halde, Bölge Adliye Mahkemesi kararındaki nisbi karar ve ilam harcının maktu karar ve ilam harcı olarak düzeltilmesi suretiyle HMK 370/1. maddesi gereğince kararın onanması, Daire onama ilamında da nisbi yerine maktu onama harcına hükmedilmesi gerekirken karar ve ilam harçları konusunda yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesine ilişkin sayın çoğunluk görüşüne katılamıyorum.