Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2022/2432 E. 2023/4967 K. 14.09.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/2432
KARAR NO : 2023/4967
KARAR TARİHİ : 14.09.2023

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/1856 Esas, 2022/153 Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2016/856 E., 2017/1193 K.

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı, Yargıtayca duruşma istemli olarak davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi. Duruşma için belirlenen 12.09.2023 günü hazır bulunan davacı vekili Av. … ile davalı vekili Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip, gereği düşünüldü.

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin, ortağı olduğu davalı şirkete nakit olarak borç verdiğini, davalının müvekkiline 26.12.2012 tarihi itibariyle 990.706,17 TL borcu bulunduğunu, müvekkilinin davalıya Kadıköy 14. Noterliğinin 22.01.2013 tarihli ihtarnameyi keşide ettiğini, borcun ödenmemesi üzerine İstanbul Anadolu 17. İcra Dairesinin 2016/634 E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının takipten sonra 15.01.2016 tarihinde müvekkilinin banka hesabına 681.117,22 TL ödeme yaptığını, ancak ödemenin icra dosyasına bildirilmediğini, borcun kalan kısmı ile harç, masraf ve icra vekâlet ücretinin de ödenmediğini, kısmi ödemeye takip talebinde de belirtildiği üzere 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 100 üncü maddesi hükmünün uygulanacağını, müvekkilinin alacağının şirket kayıtlarında tespit edileceğini belirterek davalının itirazının iptali ile davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının, müvekkili şirketin hissedarlarından ve sabık yönetim kurulu üyelerinden olduğunu, şirketin uzun yıllar boyunca davacının ve kardeşi olan … ’ın yönetiminde faaliyetini sürdürdüğünü, davacının yönetimde olduğu sürece münferit imza yetkisi ile hareket ederek şirketin zararına sebebiyet veren ticari faaliyetlerde bulunduğunu, davacının engellemeleri nedeniyle mahkeme kararı ve mahkemenin atadığı kayyım vasıtası ile 2012 yılında genel kurulun yapılabildiğini, şirketin sermayesinin azalması nedeniyle ortakların şirkete geçmişte müteaddit kereler borç verdiğini, davacı ve diğer hissedarların bu nedenle şirketten alacaklarının doğduğunu, davacının yönetim kurulundaki görevi sona erene kadar talep etmediği bu alacağını yönetimden ayrıldıktan sonra üstelik gerçekte alacaklı bulunmadığı bir tutarı istediğini, müvekkilinin ödeme yaptığı tarih 16.01.2016 olup ödeme emrinin ise 20.01.2016 tarihinde tebliğ edildiğini, ödeme emrinin tebliğ tarihinde davacının şirket kayıtlarında görünen tüm alacağının ödendiğini, ortakların şirkete borç vermelerinin sebebinin eriyen işletme sermayesine destek olmak olduğunu, bu güne kadar hiçbir ortağa verdiği borç sebebi ile faiz ödenmediğini savunarak davanın reddi ile davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının, ortağı olduğu davalı şirketten takip tarihi itibariyle asıl alacağının 990.706,17 TL olduğu, davacı tarafça gönderilen ihtarnamenin 24.01.2013 tarihinde tebliğ edildiği, verilen 1 haftalık süre ile birlikte davalının 01.02.2013 tarihinde temerrüde düştüğü, hakkında 14.01.2016 tarihinde başlatılan takipte ödeme emrinin tebliğiyle itirazında borçlu olmadığını ileri sürmüş olmakla birlikte, takipten hemen sonra ödeme emrinin tebliğinden önce 15.01.2016 tarihinde davacıya 681.117,22 TL ödeme yaptığı, yapılan mahsuplar sonucu davacının bakiye 729.854,71 TL talep edebileceği, ancak davanın 661.364,28 TL üzerinden harç yatırılmak suretiyle açıldığı gerekçesiyle taleple bağlı kalınarak davanın kabulüne, davalının itirazının kısmen iptaline, davalı tarafça 15.01.2016 tarihinde yapılan 681.117,22 TL ödemenin öncelikle işlemiş faiz, icra masrafları ve icra vekâlet ücretinden mahsup edilmek suretiyle takibin 661.364,28 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa ödeme tarihinden itibaren avans faizi yürütülmesine, kabul edilen kısım üzerinden hesaplanan %20 oranında 132.272,85 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; hükme esas alınan bilirkişi raporunda, gerekçesiz olarak mevcut alacaktan daha fazla alacak hesaplandığını, hatalı değerlendirme ile birbirini destekler nitelikteki kayıtlara rağmen 31.12.2012 ve 01.12.2015 tarihlerinde yapılan 3 adet kaydın dayanağı belgelerin dosyaya sunulmadığı, söz konusu işlemlerin borç ve alacak kayıt edilmesinin yerinde olmayacağı kanatine varıldığını, oysa şirkete ait olan bedeller davacıya aitmiş gibi kayıt edildiği için bu kayıtlar tüm ortaklara eşit oranda yansıtılarak kayıtların düzeltildiğini, dekontlar dosyaya sunulmasına rağmen sunulmamış gibi karar verildiğini, bilirkişi raporunun usulsüz olarak tebliğ edildiğini, buna yönelik itirazlarının da hiçbir gerekçe gösterilmeden reddedildiğini ve savunma haklarının kısıtlandığını, ortağın şirkete verdiği borçlara faiz işletilmesinin zorunlu olmadığını, ortaklar tarafından şirkete verilen borçlara faiz ödenmesinin genel bir uygulama veya her ortağa uygulanan eşit işlem şeklinde ise ya da faiz ödeneceğine ilişkin bir anlaşma varsa gerçekleşeceğini, şimdiye kadar hiçbir ortağa faiz ödemesi yapılmadığını, faiz talebinin reddinin gerektiğini, dava konusu alacak likit olmadığından icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini, icra takibinde 351.775,33 TL işlemiş faiz talep edildiğini, talep edilebilecek faizin ise 349.359,63-TL olarak hesaplanmasına ve itirazın kısmen iptaline karar verildiği hâlde, davanın da kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken, davanın kabulüne karar verilmesi ve müvekkili lehine reddedilen kısım üzerinden yargı gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğunu, yine müvekkilinin ödemeyi itiraz süresi içerisinde yapmasına rağmen tam vekâlet ücretinin dikkate alınmasının hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılarak dosyanın yeniden incelenmek üzere Mahkemesine iade edilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebeplerle ve ayrıca istinaf aşamasında duruşma yapılmadan karar verildiğini, sermaye borcunun neden mahsup edilmediğinin anlaşılmadığını belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, davacının ortağı bulunduğu şirkete borç verdiği gerekçesiyle oluşan alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Takdir olunan 8.400,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

14.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.