Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2022/2418 E. 2023/6131 K. 24.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/2418
KARAR NO : 2023/6131
KARAR TARİHİ : 24.10.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki menfi tespit, istirdat ve alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; Y.C. Medikal Zirai Aletler İnş. Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin ortaklarının %50’şer hisse ile davalı … ile davacının eşi Filiz Kızılırmak olduğunu, şirketin zarar etmesi üzerine banka kredisi kullandıklarını, krediye teminat olarak davacı adına kayıtlı taşınmazın ipotek verildiğini, bu kredi ödenemeyince yeniden yapılandırma konusunda banka ile anlaşma yapılarak, taksitlendirme yapıldığını, taksitlendirme yapılırken banka tarafından şirket ortakları davalı ile davacının eşinin müşterek ve müteselsil kefil olarak imzalarının alındığını, taraflar arasındaki ortaklık yürümeyince 22.11.2014 tarihinde ortaklığın sona erdirilmesine dair Filiz Kızılırmak adına vekâleten davacı ile davalı arasında protokol yapıldığını, bu protokole istinaden davacının davalıya icra ve dava konusu yapılan senedi verdiğini, davacı tarafından senede mukabil iki parça halinde muhtelif tarihlerde 90.000,00 TL ve 10.000,00 TL olmak üzere toplamda 100.000,00 TL ödeme yapıldığını, protokol ve senede istinaden 130.000,00 TL’lik bir borcun kaldığını, davacının bu borca karşılık ise kendi yapmış olduğu işlerden dolayı alacak olarak aldığı 31.07.2015 ödeme tarihli, 130.000,00 TL’lik çeki arkasını ciro ederek davalıya verdiğini, davalının çek ödenince senedi iade ederim demesi üzerine davacının eski ortağı olduğu ve akrabalık bağları olduğu için davalıya güvenerek çekin ödeme tarihini beklediklerini, çekin 31.07.2015 tarihinde ödenmesi üzerine davacının senedini istemesine rağmen davalının senedi iade etmediğini, bu konuda davalıya hitaben keşide edilen 23.12.2016 tarihli ihtarnameden de sonuç alınamayınca Ankara 9. İcra Müdürlüğü’nün 2017/90 E. sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, Y.C. Medikal Zirai Aletler İnşaat Gıda Ltd. Şti.’nin yapılandırılan ve taksitlendirilen borcunun, kendi hissesine düşen kısmının davacının eşi tarafından ödendiğini, davalının hissesine düşen kısmın ise davacı tarafından Celal’e olan 230.000,00 TL’lik senet borcundan kalan 130.000,00 TL’lik kısma (130.000,00 TL’lik çeki inkar ettiği için) istinaden yatırıldığını, yatırılan bedeller neticesinde, toplamda 150.000,00 TL ödeme yapıldığını, ödeme yapılırken dekontların açıklama kısmında “01.04.2015 TARİHLİ 230.000.00.-TL’LİK SENEDE İSTİNADEN” şeklinde şerh olduğunu, icra dosya borcunun ödendiğini, borcun 61.898,00 TL tutarının icra takibinden önce, 88.102,00 TL’lik kısmının ise icra takibinden sonra dekontta açıklamalı olarak iş bu senede istinaden yatırıldığının açık ve sabit olduğunu, takip konusu edilen senetten kaynaklanan borç ödendiğinden davacının borcunun söz konusu olmadığını, davalının kötü niyetli olarak hareket ettiğini, anılan şirketin banka kredi taksitlerini davalının ödeme niyeti söz konusu olmadığı için davacının, ticari itibarının zedelenmemesi için bu senetli borca mahsuben davalı …’in bankaya olan borcunu ödediğini, davalı …’in bu ödemeleri mahsup etmesi gerekirken bunu yapmayarak senedi icra takibine konu ettiğini ileri sürerek 130.000,00 TL’lik çekle ilgili fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile Ankara 29. İcra Müdürlüğünün 2017/90 E. sayılı dosyasında davacının borçlu olmadığının tespitine, takibin iptaline, davalı aleyhine %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, takibin iptaline hükmedilmediği takdirde terditli olarak davacmın 150.000,00 TL’lik alacağının ticari avans faiziyle tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı hakkında Ankara 29. İcra Müdürlüğünün 2017/90 E. sayılı dosyası ile 20.11.2014 tanzim, 01.04.2015 ödeme tarihli, 230.000,00 TL’lik senetten dolayı 130.000,00 TL’lik kısmın tahsili için icra takibi başlattıklarını, davalı ile davacının eşinin %50 oranında Y.C. Medikal Zirai Aletler Ltd. Şti.’nin ortağı olduklarını, taraflar arasında ortaklık yürümeyince 22.11.2014 tarihinde ortaklığın sona ermesine dair davalı ile diğer ortak olan Filiz Kızılırmak adına vekaleten davacı arasında protokol yapıldığını, protokolde belirtildiği gibi 22.11.2014 tarihi itibariyle davalının vergi, sigorta, ATO, muhasebe gibi şirket ortak giderlerinden herhangi bir sorumluluğunun kalmadığını, davalının ortaklıktan ayrıldığını ve iç ilişkide hiçbir sorumluluğunun kalmadığını, bu hususun davacı tarafça da kabul edildiğini, buna rağmen 28.11.2013 tarihinde bankadan kullanılan kredi ile davalının bu krediden sorumlu tutulmasının kabul edilemeyeceğini, davalının bu krediye kefil olduğu iddia edilen tarihin, 28.11.2013 olduğunu, yapılan protokolün ise yaklaşık bir yıl sonra yapıldığını, şirketle ilgili olarak davalının hiçbir sorumluluğunun kalmadığının gerek diğer ortağı adına vekaleten gerekse kendi adına davacı tarafından kabul edilerek protokole imza atıldığını, bu protokol neticesinde davalıya davacı tarafından kalan alacakları karşılığında 230.000,00 TL’lik senet verildiğini, bu senedinde 100.000,00 TL’lik kısmının banka havalesi ile ödendiğini, kalan borcun ise ödenmediğini, borcunu ödemeyen davacıya karşı yapılan icra takibinden sonra davacının kötü niyetli olarak şirketin kullanmış olduğu kredilerin taksitlerinin bir kısmının davalıya verilen senede mahsuben diye açıklama yaparak yatırdığını dosyadaki dekontlardan gördüklerini, davalının söz konusu şirketteki ortaklığı her ne kadar devam ediyor ise de davalının defalarca hissemi alın demesine rağmen hisseleri almaktan kaçındıklarını, söz konusu şirketin halen tasfiye halinde olduğunu, davacı vekilinin davalının kalan 130.000,00 TL’lik borcunun kredi borcuna mahsup edildiğini belirttiğini ancak, kredi borcunun davalıya ait olmadığını, bu nedenle mahkemeye açılan terditli alacak davasının ortada davacının davalıdan herhangi bir alacağı olmadığından reddi gerektiğini, davacının davalının adını yazarak ve açıklamaya senet bilgilerini girerek yapmış olduğu kredi ödemelerinin dava dışı YC Medikal Ltd. Şti.’nin borcu olduğunu savunarak davanın reddi ile davacı aleyhine tazminata hükmedilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı tarafça, Y.C. Medikal Zirai Aletler İnş. Gıda San. ve Tic. Ltd. Şirketi’nin, bankadan kullandığı kredi borcuna istinaden yapılan ödemeleri gösterir dekontlar sunularak, davalı yana olan borcun bu suretle kapatıldığı, bu durumun kabul görmemesi halinde yapılan 150.000,00 TL ödemenin davalıdan tahsilinin talep edildiği, söz konusu kredi sözleşmesi örneği incelendiğinde borçlusunun Y.C. Medikal Zirai Aletler İnş. Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti. olduğu, davalının ise şirketin ortağı olduğu dikkate alındığında, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6102 sayılı Kanun) 573 üncü maddesi gereğince, davalı ortağın şirket borçlarından sorumlu olmaması nedeniyle, davacının bu yöndeki beyanlarına itibar edilmediği, her ne kadar, davacı tarafça sunulan dekontların bir kısmının açıklama bölümünde “01.04.2015 TARİHLİ 230.000.00 TL’LİK SENEDE İSTİNADEN” şeklinde şerh düşülmüş ise de, söz konusu dekontlara istinaden yapılan ödemenin tarafların ortağı bulunduğu şirket adına çekilen kredi borcuna istinaden yapıldığı açık olduğundan, davacı tarafça ödeme yapıldığı iddiasının ispat edilemediği, söz konusu kredi sözleşmesini davalı kefil olarak imzalamış ise de 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 596 ncı maddesinin dördüncü fıkrası gereğince, davacı tarafından rehin verilip, sonrasında ödeme yapıldığından ve taraflar arasında kefile rücu edilebileceğine ilişkin bir anlaşma olmadığından davalı kefile rücu etme hakkı bulunmayacağı, bu suretle, davacının ödeme iddiasını ispatlayamadığı, Y.C. Medikal Zirai Aletler İnş. Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin kredi borcuna istinaden yaptığı ödemeleri rücuan davalıdan talep edemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine, davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece bilirkişi raporuna dayanılarak karar verildiğini, bilirkişiler tarafından bankada yerinde inceleme yapılmadığını, bu yönüyle raporun eksik olduğunu, davalı ile davacının eşinin dava dışı şirketin ortağı olduklarını, kanuna göre ortaklığın sona ermesi için resmi olarak yapılması gereken işlemler olduğunu, bu işlemlerin yerine getirilmediğini, noterde devir işlemi ve karar defterinde ortaklığın giderilmesi hususunda karar alınmadığını, ilan yapılmadığını, protokolün resmi şekilde yapılmaması nedeniyle geçerliliği bulunmadığını, halen davalının şirketin ortağı olduğunu, şirketin sermayesinin çekilen krediye göre yetersiz olduğunu, bu nedenle mahkemece çekilen krediden ötürü şirket ortağının borçlu olmadığı yönündeki gerekçesinin iyi niyet ve dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, verilen çekin kim tarafından hangi tarihte tahsil edildiğine dair herhangi bir araştırma yapılmadığını, mahkemece verilen tedbir kararının teminat yatırılmadığından uygulanmadığını, kötü niyet tazminatına hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 6102 sayılı Kanun’un 595 inci maddesinde, esas sermaye payının devri ve devir borcunu doğuran işlemlerin yazılı şekilde yapılacağı, tarafların imzalarının noterde onanacağı ve şirket sözleşmesinde aksi öngörülmemişse esas sermaye payının devri için ortaklar genel kurulunun onayının şart olacağı, devrin bu onay ile geçerli olacağının düzenlendiği, dava dışı Y.C. Medikal Zirai Aletler İnş. Gıda San. Tic. Ltd. Şti.’nin ortakları arasında 22.11.2014 tarihli adi yazılı protokol düzenlendiği, protokolle ortaklığın sona erdirilmesi yönünde karar alındığı, ancak protokol kapsamında anılan kanun gereğince hisse devrine yönelik yazılı şekilde yapılmış ve noterde imzaların onandığı herhangi bir yazılı sözleşme bulunmadığı, halen dava dışı Y.C. Medikal Zirai Aletler İnş. Gıda San. Tic. Ltd. Şti.’nde davalı …’nun hissedar olduğu, şirketin tasfiye kararı aldığı, bu hale göre şirketin ortakları arasında yapılan 22.11.2014 tarihli adi yazılı protokolün geçerliliği bulunmadığı gibi, davalı …’nun da kendi üzerine düşen edimi yerine getirmeden adi yazılı protokol kapsamında kendisine verilen 22.11.2014 tanzim, 01.04.2015 vade tarihli 230.000,00 TL bedelli bonodan kaynaklanan alacağı talep ve dava hakkı bulunmadığı, davacının 22.11.2014 tarihli protokol kapsamında davalıya verilen 230.000,00 TL’lik senet nedeniyle 130.000,00 TL’lik müşteri çekinin davalıya verildiğini iddia etmiş ise de, davacının dayandığı 31.07.2015 ödeme tarihli 130.000,00 TL bedelli çekin bankaca, Mehmet Emin Bağdatoğlu ve Abdullah Bağdatoğlu Adi Ortaklığı tarafından tahsil edildiği, çek örneğine erişilemediği bildirildiğinden davacının söz konusu çekte davalı yana yapmış olduğu herhangi bir cirosunun bulunup bulunmadığı anlaşılamadığından davacının bu hususa yönelik istinaf başvurusuna itibar edilmediği, dava dışı şirket ile banka arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinde asıl borçlunun dava dışı şirket, kefillerinin ise dava dışı Filiz Kızılırmak ve davalı … olup, kredinin asıl borçlu şirket tarafından kullanıldığı, kullanılan kredi, sözleşmenin kefili olan Filiz Kızılırmak ve davacı … tarafından ödenerek kapatılmış ise de, davacının genel kredi sözleşmesinde herhangi bir sıfatı bulunmadığından bu sözleşme kapsamında davalıdan ödemiş olduğu bedeli talep etmesinin mümkün olamayacağı, mahkemece verilen tedbir kararı uygulanmadığından davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, davanın kısmen kabulüne, davacının Ankara 29. İcra Müdürlüğünün 2017/90 E. sayılı takip dosyasına konu olan senetten ötürü davalıya borçlu olmadığının tespitine, davacının kötü niyet tazminatı talebinin reddine, 150.000,00 TL alacak talebinin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; protokol tarihi olan 22.11.2014 tarihi itibariyle davalının vergi, sigorta, ATO, muhasebe gibi şirket ortak giderlerinden herhangi bir sorumluluğunun kalmadığını, protokol gereğince şirket ortaklığından ayrılarak, iç ilişkide hiçbir sorumluluğunun kalmadığını, bu hususun davacı tarafından da kabul edildiğini, buna rağmen, 28.11.2013 tarihinde bankadan kullanılan krediden müvekkilinin sorumlu tutulmasının kabul edilemeyeceğini, müvekkilinin krediye kefil olduğu iddia edilen tarihin 28.11.2013 tarihi olduğunu, protokolün ise yaklaşık bir yıl sonra yapıldığını, şirketle ilgili olarak müvekkilin hiçbir sorumluluğunun kalmadığının gerek diğer şirket ortağı adına vekaleten gerekse kendi adına davacı tarafından kabul edilerek protokole imza atıldığını, bu protokol neticesinde müvekkiline, davacı tarafından kalan alacakları karşılığında 230.000,00 TL’lik senet verildiğini, bu senedin de 100.000,00 TL’sinin yapılan iki adet banka havalesi ile müvekkiline ödendiğini, kalan borcun ise ödenmediğini belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, menfi tespit, istirdat ve alacak istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 124 üncü, 370 ve 371 inci maddeleri, 6102 sayılı Kanun’un 547 nci maddesi.

3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

24.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.