YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/240
KARAR NO : 2023/3704
KARAR TARİHİ : 13.06.2023
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/666 Esas, 2021/1016 Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Manisa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
(Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi Sıfatıyla)
SAYISI : 2016/55 E., 2018/165 K.
Taraflar arasındaki marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, men’i, ref’i ve ticaret ünvanının terkini davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı işletmenin 1960 yılında müvekkilinin babası tarafından kurulduğunu, 1987 yılında babasından müvekkiline devrolunduğunu, müvekkilinin 1987 yılından bu yana ayakkabı üretimi ve satışı alanında aralıksız olarak Engindere markasının kullanımına devam ettiğini, müvekkilinin Engindere Kunduraları unvanı ile ayakkabı toptan ticareti ve üretimi alanlarında 18.10.1984 tarihinde Manisa Esnaf ve Sanatkarlar Odasına kaydının yapıldığını, Türk Patent Enstitüsü (TPE) nezdinde, 98/005026, 2000/14491 ve 2012/97048 başvuru numaralı “ENGİNDERE” ibareli markaların sahibi olduğunu, davalının www.sastayakkabi.com.tr ibareli internet sitesinde yer alan fuar resminde, müvekkilinin 2012/97048 başvuru numaralı “ENGİNDERE” ibareli marka tescil belgesi muhtevası ile örtüşür şekilde kullanımları olduğunu, müvekkilinin bunu öğrendiği anda davalıya İzmir 11. Noterliğinin 10.12.2015 tarihli ihtarnamesini gönderdiğini, davalının cevabi ihtarnamesinde, “Engindere” ibaresinin soyadları olması sebebiyle büyük yazıldığını, bu kullanımın markasal olarak değerlendirilemeyeceğini, ticari unvanları olduğunu bildirdiğini, oysa ki bir unvanın tabela olarak kullanılmasının da markasal etki doğuracağını, müvekkili şirkete karıştırma nedeniyle gelen faturalar ile davalının 17.12.2015 tarihinde tescil edilen “Engindere Ayakkabı San. Tic. Ltd. Şti.” ticaret unvanından haberdar olduğunu, davalının müvekkili tarafından gönderilen ihtar tarihinden sonra “ENGİNDERE AYAKKABI SAN. TİC. LTD. ŞTİ.” unvanını tescil ettirdiğini, her iki tarafında da “ayakkabı üretimi ve satışı” alanında faaliyet göstermeleri nedeniyle aralarında rekabet bulunduğunu, müvekkilinin ismi ve hizmet markası “engindere” ile davalının ticari unvanının ayırt edici unsuru olan “engindere” arasında iltibas değerlendirmesi yapıldığında hem ayırt edici işaretler hem de hizmetler aynı olduğundan iltibas olduğunu, davalının sonradan tescil ettirdiği ticari unvanındaki ibarenin müvekkilinin tescilsiz markasına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunu ileri sürerek, müvekkilinin Engindere markasına vaki tecavüz ve haksız rekabet fiilinin durdurulmasına, davalının Engindere markasını kullanmasının men’ine ve tedbiren önlenmesine, davalının Engindere Ayakkabı Sanayi Tic. Ltd. Şti. unvanının sicilden terkinine veya unvanından “Engindere” ibaresinin çıkartılmasına, davalının işyerinde Engindere markasını taşıyan, anımsatan tabela, vitrin, pano, kapı ve sairlerdeki iz ve işaretlerin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde; müvekkil şirketin yetkilileri ile davacının babasının kardeş olduğunu, “Engindere” ibaresinin tarafların ortak soyadı olduğunu, davacının iddialarının aksine müvekkili şirketin davacının ihtarnamesine rağmen ve ihtarname tarihinden sonra kurulmadığını, davacının tabelasında belirgin ve bariz olarak ELÇİN AYAKKABI yazdığını, internet ortamında ENGİNDERE AYAKKABI olarak değil ELÇİN AYAKKABI olarak yer aldığını, karıştırılma ihtimalinden bahsedilemeyeceğini, davacının Esnaf Odasına kayıtlı olup, tacir sıfatına sahip olmadığını, ortada ticari dürüstlüğe aykırı bir kullanım veya tescilin söz konusu olmadığını, davacının tescilli bir unvanı bulunmadığını, müvekkilinin kullanımının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6102 sayılı Kanun) 39 uncu maddesi çerçevesinde ticaret ünvanının kullanımı olduğunu, davacının salt marka sahibi olduğu iddiası ile müvekkili davalının ticari unvanını kullanmasına engel olamayacağını, bu durumda markaya tecavüz ya da haksız rekabetten söz edilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının 98/005026 başvuru ve 192836 tescil numarası ile Engindere markasının sahibi olduğu, davalının ise yine davacı ile aynı alanda ayakkabı alanında faaliyet gösterdiği ve “sast” markasını kullandığı, ancak 17.12.2015 tarihinde ticaret unvanını “Engindere Ayakkabı San. Ve Tic. Ltd. Şti.” olarak tescil ettirdiği, faaliyet konusunun her türlü ayakkabı olduğu, davalının ticaret ünvanındaki kılavuz sözcüğün “Engindere” ibaresi olduğu, bu kullanımın, davacının markası ile iltibas yaratacak ve yanıltacak düzeyde olduğu, davalının ticaret unvanındaki kullanımın davacının marka hakkına tecavüz ettiği gerekçesiyle davanın kabulü ile davalının “ENGİNDERE” ibaresini ve ticaret unvanını kullanmasının davacının markasına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun tespiti ile kullanımların önlenmesine, “Engindere” markasını taşıyan, tabela, vitrin, pano, kapı ve benzeri şeylerdeki iz ve işaretlerin kaldırılmasına, davalının ticaret unvanında yer alan “Engindere” ibaresinin silinmesine, karar kesinleştiğinde hüküm özetinin ulusal çapta yayın yapan gazetelerde giderleri davalıya yüklenmek suretiyle ilan edilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, kurulmadan önce 2006 yılından beri Ahmet & Mahmut Engindere adi ortaklığı olarak ticari faaliyetini sürdürdüğünü, “ENGİNDERE” ibaresini soyadları olduğu için ticari faaliyetlerinde unvanlarının gereği olarak kullandıklarını, adi ortaklığın vergi kayıtlarının celbinin talep edilmesine karşılık mahkemece taleplerinin dikkate alınmadığını, mahkeme kararında fuar ve internet sitesi görüntüleri ile ilgili olarak Ahmet&Mahmut ENGİNDERE ibaresinin markasal olarak ve davacının markası ile ayniyet ilişkisi içerisinde olacak şekilde kullanıldığının ifade edildiğini, müvekkilinin, sahibi olduğu “SAST”, “CZR” ve “DEXY” ibareli markaların fuar alanında ürünleri ile birlikte tanıtım için sergilendiğini ve belirgin bir şekilde markasal olarak kullandığını, hatta “SAST” ve “DEXY” markalarının girişte “Ahmet&Mahmut ENGİNDERE” ibaresinin altında yer bulduğunu, ortalama tüketici tarafından gerek yazılış gerekse kavramsal olarak hangi ibarenin markasal olarak kullanıldığının ayrımının rahatlıkla yapılabileceğini, davacının markası ile müvekkilinin unvanı arasında iltibasın varlığına yönelik kararın isabetli olmadığını, Ahmet& Mahmut ENGİNDERE unvanının fuar alanında müvekkilin yerinin belirtilmesi için kullanıldığını, markasal olarak kullanma maksadının bulunmadığını, dava dosyasında da söz konusu ticaret unvanının markasal olarak kullanıldığının ispat edilmediğini, soyadların aynılığı ile ibarelerin markasal kullanımı hususunun yerel mahkemece yerinde değerlendirilmeyip kavramların iç içe geçirildiğini, müvekkilinin ticaret unvanından “Engindere” ibaresinin terkinine ilişkin kararın yerinde olmadığını, davacının markasını 1998 yılında tescil ettirdiğini, müvekkili şirket yetkililerinin babalarının ise 1962 yılında Engindere Kundura’yı kurduğunu, daha sonrasında Ahmet& Mahmut Engindere ortaklığının kurulduğunu, 2015 yılına kadar işletmenin bu şekilde ticari faaliyetine devam ettiğini, müvekkili şirket ile davacının 2006 yılından 2015 yılına kadarki 9 yıllık dönemde Manisa Ayakkabıcılar Sitesinde, aynı mahalde ayrı ayrı ticari faaliyetlerini sürdürdüklerini, bu süreçte müvekkili şirketin Ahmet&Mahmut Engindere adi ortaklığı unvanını bilfiil kullandığını, davacı tarafından kullanılmayan, ticaret unvanının markasal kullanımına dair dosya içerisinde tek bir delilin bulunmadığını, bahsi geçen facebook sayfasının, müvekkili şirketin işyerinin konumunu internet üzerinde belirtmek maksadıyla oluşturulduğunu, hiçbir şekilde sosyal medyada paylaşıma, etkileşime açık tutulmadığını, bu sayfayı oluşturanın da müvekkili olmadığını, sadece yer bildirimine yarayan sayfanın adında “SAST AYAKKABI” esas unsur, “ENGİNDERE” ibaresinin ise önceden beri süregelen tanımlamaya yardımcı unsur olarak kullanıldığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalının ticaret unvanında bulunan “Engindere” ibaresini markasal olarak kullandığı, bu durumun markaya tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğu, anılan ibarenin davalının ticaret unvanından terkin edilmesi gerektiğinden İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne yönelik verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki sebepleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının “Engindere” asıl unsurlu markasına vaki tecavüz ve haksız rekabet fiilinin durdurulması, davalının “Engindere” markasını kullanmasının men’i ve tedbiren önlenmesi ile davalının ticaret unvanının terkini istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 6102 sayılı Kanun’un 39 uncu ve 52 nci maddeleri, 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 61 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.