Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2022/2388 E. 2023/4450 K. 13.07.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/2388
KARAR NO : 2023/4450
KARAR TARİHİ : 13.07.2023

MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/2151 Esas, 2021/1193 Karar
BİRLEŞEN DAVA: Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesi ile Birleşen Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/182 E., 2018/467 K. sayılı dosyası
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2018/139 E., 2019/547 K.

Taraflar arasındaki menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın asıl ve birleşen davada davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı, Yargıtayca duruşma istemli olarak asıl ve birleşen davada davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi. Duruşma için belirlenen 11.07.2023 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan asıl ve birleşen davada davacılar vekili Avukat … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.

I. DAVA
1.Davacılar vekili asıl davada dava dilekçesinde; müvekkillerinin davalı ile kurdukları ticari ilişki ile sera malzemelerinin davalıdan satın alınması hususunda anlaşıldığını, ancak davalının verilen çekler karşılığında sera malzemelerinin göndermediğini, çekleri de iade etmediğini ve kötü niyetli olarak takip başlattığını ileri sürerek 50.000,00’er TL ‘lik iki adet çekten dolayı borçlu olmadığının tespitini, icra takibinin iptalini, davalının haksız ve kötüniyetli olarak icra takibine konu ettiği davaya konu çeklerin meblağı 100.000,00 TL’nin %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatının karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkillerine ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davacılar vekili birleşen davada dava dilekçesinde; müvekkillerinin davalı ile kurdukları ticari ilişki ile sera malzemelerinin davalıdan satın alınması hususunda anlaşıldığını, ancak davalının verilen çek karşılığında sera malzemelerinin göndermediğini, çekleri de iade etmediğini ve kötü niyetli olarak takip başlattığını ileri sürerek 120.000,00 TL’lik çekten dolayı borçlu olmadığının tespitini, icra takibinin iptalini, davalının haksız ve kötüniyetli olarak icra takibine konu ettiği davaya konu çeklerin meblağı 120.000,00 TL’nin %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatının karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkillerine ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
1.Davalı vekili asıl davada cevap dilekçesinde; dava konusu çeklerin kambiyo hükmünde ve çekin ödeme aracı olduğunu, davacıların yazılı delil ile ispat etmesi gerektiğini, müvekkili defterlerinin incelenmesine karar verilemeyeceğini, bu nedenlerle davanın reddine, müvekkili lehine %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.

2. Davalı vekili birleşen davada cevap dilekçesinde; dava konusu çeklerin kambiyo hükmünde olduğunu ve çekin bir ödeme aracı olduğunu, çeklerin karşılığının çıkmaması üzerine taraflarınca icra takibi başlatıldığını, takibin kesinleştiğini ve davacıların bu sürede bir itirazlarının olmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının dava dilekçesiyle birlikte münhasıran karşı tarafın ticari defterlerine dayandığını beyan ettiği, davalı defterleri üzerinde inceleme yapıldığı, keşideci ve ciranta durumunda olan davacıların davalıya borçlu olduğunun tespit edildiği, gerek kambiyo senetlerindeki kendine has mücerretlik ilkesi, gerekse çekin bir ödeme vasıtası olup mevcut bir borcun tasfiyesi amacıyla verilmesi ve ayrıca bir senedi hüküm ve kuvvetten düşürecek her türlü iddianın eşdeğer bir belgeyle ispatı gerekmesi kuralı birlikte değerlendirildiğinde davacıların iddialarını ispatlayamadığı gerekçeiyle davanın ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleşen davalarda davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin delil olarak münhasıran davalının ticari defterlerine dayandığını, davalı defterlerinin usulüne uygun tutulmadığını, davalı lehine delil teşkil etmeyen defterler ve doğrulanmayan kayıtlar olduğunu, dava konusu çeklerin düzenlendiği 2012 yılında defterlerinde müvekkiline herhangi bir mal ya da hizmet satışı olmadığını, …’in 165.000,00 TL olduğu iddia edilen borcunu 2012 yılından önceki yıllara ait olduğunu, takibe konu çeklerin keşide yılının 2012 yılı olduğunu, davalı tarafından … ile ilgili kayıtlarda 2011 yılı yevmiye defterlerinde davalının 16.12.2011 tarihli fatura ile 9.612,98 TL’lik mal satışı olduğunu, 29.12.2011 tarihinde 115.000,00 TL tutarında çekin …’e iade edilmiş gibi kayıt yapıldığını, ancak yapılan kayıtla ilgili herhangi bir belgenin mevcut olmadığını, müvekkili tarafından davalı tarafa 3.500,13 TL ödeme yapıldığını, bu tahsilatla ilgili belgenin mevcut olmadığını, 2011 yılında davalı tarafa 121.112,85 TL borçlu bırakıldığı tespitlerine göre borcun kaynağının doğrulanamadığını, bilirkişi raporları arasında kendi içinde çelişkiler olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile uyuşmazlık konusu çeklerin avans çeki oldukları ve satın alınan malın teslim edilmediğini, çeklerin bedelsiz kaldığını iddia eden davacıların, dava konusunun değeri dikkate alınarak teslimi yazılı belgeyle ispatlamaları gerektiği, asıl davanın konusunu oluşturan 2 adet çekte, davacı …’in keşideci, davacı …’in ise lehtar ciranta olup, davalının bu çekleri …Plastik..Tic. A.Ş.’den ciro yoluyla aldığı ve davacılar ile arasında doğrudan bir temel ilişki bulunmadığı, birleşen davaya esas teşkil eden çekin ise, lehtar …’den ciro yoluyla alındığı ve mahkemece, davalının ticari defter ve belgelerinin incelenmesi sonucu alınan bilirkişi raporunda, …’in, davalı alacaklıya 165.000,00 TL borçlu olduğunun tespit edildiği gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleşen davalarda davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Asıl ve birleşen davalarda davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf sebeplerini tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Asıl ve birleşen dava çeke dayalı menfi tespit istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 201 nci, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2.2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 72 nci maddesi.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Bölge Adliye Mahkemesince dava konusu çekler yönünden bedelsizlik iddiasının davacı tarafından ispatlanması gerektiği belirtilmiş olup ispat yükünün bu şekilde tayini isabetlidir. Ancak, bu iddianın çeklerin değeri nazara alındığında yazılı belge ile ispatlanması gerektiği yönündeki gerekçe, sonuca etkili olmamakla birlikte, 6100 sayılı Kanun’un 201 nci maddesinde düzenlenen senede karşı tanıkla ispat yasağına ilişkin hüküm nazara alındığında yerinde değildir. Zira, senede karşı ileri sürülen hukukî işlemlerin değeri senetle ispat kuralına ilişkin miktardan daha az olsa bile yine senetle ispatı gerekir.

3.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup asıl ve birleşen davada davacılar vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

13.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.