Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2022/2378 E. 2023/4427 K. 12.07.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/2378
KARAR NO : 2023/4427
KARAR TARİHİ : 12.07.2023

MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/1943 Esas, 2021/1197 Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2016/116 E., 2019/408 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı, Yargıtayca duruşma istemli olarak davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi. Duruşma için belirlenen 11.07.2023 günü hazır bulunan davacı vekili Av. … ile davalı vekili Av. … ve Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip, gereği düşünüldü.

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin Belçika’da mukim bir şirket olup deniz taşımacılığı ile iştigal ettiğini, davalı şirketin, dava dışı Pakistan’da mukim S.K Traders isimli şirketten satın almış olduğu Heavy Alkyl Benzene (HAB) taşıyan olan müvekkili şirket tarafından düzenlenmiş konşimento uyarınca toplam 9 konteyner içinde davalı şirkete teslim edildiğini, davalı şirketin konşimentoyu ibrazla yükü teslim almakla ve kullanmakla 9 adet konteyner için işleyecek sürastarya ücretinin borçlusu haline geldiğini, dava konusu konteynerlerin aradan geçen uzun süreye rağmen davalı şirket tarafından boşaltılmamış olup, halen Mersin limanında dolu olarak beklediğini, konteynerler için müvekkili şirketin 29.04.2011 tarihi itibariyle davalıdan alacağının faiz hariç 61.330,00 USD x 9: 551.970,00 USD olduğunu, müvekkili şirketin acentesi tarafından davalı şirkete alacağının bildirildiğini ve ödeme talep edildiğini, ancak davalı şirketin müvekkili şirketin muaccel alacağını ödemediğini ve konteynerleride iade etmediğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 551.970,00 USD alacağın dava tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun’un 4/a maddesi uyarınca uygulanacak faiz ile birlikte fiili ödeme gününde geçerli olacak Merkez Bankası efektif satış kuru üzerinden TL karşılığının davalıdan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; öncelikle husumet ve yetki itirazında bulunmuş olup, devamla davacı tarafın aktif husumet ehliyetini ispatlayamadığını, dava konusu konşimentonun alıcısının … Bankası A.Ş olduğunu, taşıma sözleşmesinin gönderen ile taşıyan arasında yapıldığını, tüm sorumluluğun gönderene ve taşıyana ait olduğunu, müvekkili şirketin söz konusu eşyayı sipariş ettiği eşya olmaması nedeniyle teslim almadığını ve Mahkememizin 2010/325 E. sayılı dosyasında eşyanın adına gönderildiği bankanın sigortası olan sigorta şirketi aleyhine peşin akreditif olarak ödediği paranın tazmini için alacak davası açtığını, müvekkili şirketin dava konusu olay nedeni ile odemiş olduğu peşin akreditif bedeli nedeni ile mağdurlar arasında olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, tahkim itirazlarının kabulü ile mahkemenin görevsizliğini, davanın pasif husumet nedeniyle reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, konşimento üzerinde gönderilen … Bankası … şubesi tarafından emtianın davalı firmaya teslim edilmesi için ciro yapıldığı, davalının emtia bedelini banka kredi mektubu aracılığıyla ödeyerek satın aldığı ve banka cirosuyla gönderilen sıfatına sahip olduğu, Gümrük Müdürlüğünce emtiayı satın alan şirketin talebi doğrultusunda iki adet konteynerden numuneler alınarak analiz yapılması sonucunda konteynerde bulunması gereken eşyanın HAB değil içerisinde yüksek miktarda su bulunan farklı bir madde olduğunun tespit edildiği, emtianın yükleten tarafından sayılarak konteynerlere istif edilmesi, mühürlenerek Karaçhi limanına getirilmesi ve taşıyana limanda teslim edilmesi nedeniyle emtianın istenilen vasıfta olmaması ile ilgili olarak satıcı yükleten veya taşınması sırasındaki bir nedenden davacı firmanın herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığı, davalı Öz Çınarlar firması ordinoyu teslim almasına rağmen emtiayı teslim almadığından tasfiyelik hale gelmesine neden olduğu, davalı Özçınarlar firmasınca Mersin limanındaki malın satın alınandan farklı çıkması nedeniyle suç duyurusunda bulunulduğu, Mersin Cumhuriyet Başsavcılığının 2013/7200 soruşturma sayısında takipsizlik kararı verildiği, ilk alınan bilirkişi raporu ile son alınan bilirkişi raporlarının birbirini doğruladığı, bu kapsamda davalıdan 289.980,00 USD demoraj alacağının tahsili gerekip fazlaya ilişkin talebin yerinde olmadığı anlaşıldığından davanın kısmen kabul kısmen reddi ile 289.980,00 USD alacağın dava tarihi olan 29.04.2011 tarihinden itibaren devlet bankalarının USD cinsi alacak yönünden 1 yıl vadeli mevduata uyguladığı en yüksek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin hükme esas alınan bilirkişi raporunda miktarının yanlış belirlendiğini, maddi hatanın düzeltilmeden karar verildiğini, davacı taşıyıcı tarafından yükün, tarafların muvafakatı olmadan önce Yunanistan’ın Pire limanına oradan başka bir gemiye yüklendiğini, o esnada HAB emtiası boşaltıldığını, bu zarardan taşıyıcının sorumlu olduğunu, davacının müterafik kusurlu olduğunu, zarar görenin kusurlu davranışı, hukuk düzeninin zarar görenden makul olarak beklediği, zararın ortaya çıkmaması veya artmaması için gereken özeni göstermediğini, konşimentoya göre alınması gereken tedbirlerin alınmadığını ve davacının basiretli bir tacir gibi davranmadığını, ilk derece mahkemesinin kararına mesnet yapılan bilirkişi raporlarında bu hususun tamamen göz ardı edildiğini, ilk derece mahkemesinin kararında esas alınan ve aralarında rakamsal bir mutabakat olan iki raporda da, müvekkili aleyhine hesap olunan sürastasya ücreti alacağının 289.980,00 USD olarak belirlendiğini, ikinci raporda ise, müvekkili aleyhine belirlenen sürastarya ücreti alacağının 78.170,00 USD olarak tespit edildiğini, bilirkişi raporları arasında uçurum niteliğinde bir fark olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın usul, yasa ve dosya kapsamına uygun olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki sebepleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesinin kararının bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; yük taşımasında kullanılan konteynerin zamanında boşaltılmaması nedeniyle oluşan konteyner demuraj alacağının tahsiline yöneliktir.

2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri,

2.6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6762 sayılı Kanun) 1110 uncu maddesi

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Takdir olunan 8.400,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

12.07.2023 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

Uyuşmazlık, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi, bu kararında temyiz incelemesi sonucunda onanması durumunda Bölge Adliye Mahkemesince hükmedilecek istinaf red harcı ile Yargıtayca hükmedilecek onama harcının maktu mu yoksa nisbi mi olacağına ilişkindir.

T.C. Anayasasının 73/3 maddesinde “Vergi, resim, harç vb. mali yükümlülüklerin Kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağı”,

492 sayılı Harçlar Yasası’nın 2. maddesinde “Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tabi olacağı”,
(1) sayılı Tarifenin III karar ve ilam harcı başlıklı 1/a madddesinde “Konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden binde 68.31 oranında nisbi harç alınacağı”,

1/e maddesinde “yukarıdaki nisbetlerin Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Danıştay, ve Yargıtay’ın tasdik veya işin esasını hüküm altına aldığı kararları içinde aynen uygulanacağı”

2.a maddesinde de “1. fıkra dışında kalan davalarla, taraf teşkiline imkan bulunmayan davalarda verilen esas hakkındaki kararlarla, davanın reddi kararı ve icra tetkik merciilerinin 1. fıkra dışında kalan kararlarında” maktu harç alınacağı düzenlenmiştir.

Bölge Adliye Mahkemelerinde işin esasını hüküm altına aldığı kararlar, ilk derece mahkemesinin yerine geçerek verdiği ve icrai kabiliyeti söz konusu olan kararlardır. Bu kararlar ise, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak 6100 sayılı HMK 353/1-b-2,3 maddelerine göre davanın kabulü veya reddi yönünde verilen kararlardır. İlk Derece Mahkemesi Kararının İstinaf incelemesi sonucunda doğru bulunarak verilen “istinaf başvurusunun esastan reddi” kararı davanın esası hakkında verilen ve işin esasına bölge adliye mahkemesince girilip verilmiş ve icra edilecek bir karar değildir. İlk Derece mahkemesi kararı geçerliliğini sürdürmektedir. Bu itibarla konusu belli bir değere ilişkin davada, davalının istinaf başvurusunun reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararı 1 sayılı Tarifenin III-1-a maddesinde ifade edilen “esas hakkında” karar niteliğinde bulunmadığından Bölge Adliye mahkemesince nisbi değil, maktu karar ve ilam harcının alınması gerekmektedir.

Başvurunun esastan reddinde, aslında davanın esasına girilmemekte, ilk derece mahkemesi kararı doğru bulunduğundan dava hakkında ayrıca karar verilmemektedir. Kanun koyucunun buradaki “esastan” ifadesini, istinaf başvurusu sırasında dilekçeye, harca, süreye vb. şekli hususlara ilişkin bir eksiklik olmaması, istinaf sebeplerinin incelenerek ilk derece kararında usul veya esas yönünden hukuka aykırılık bulunmamasıdır. (Pekcanıtez-Usul-Medeni Usul Hukukun Sh. 2270 vd)

Keza İstinaf başvurusunun reddine ilişkin karar temyiz incelemesi olmadığı için onama kararı niteliğinde de değildir. (Pekcanıtez-Atalay-Özekes Sh. 583, Konuralp, Uluslararası Toplantı Sh. 260, Özekes-100 soruda İstinaf ve Temyiz sh. 99)

1) Sayılı Tarifenin III-1-e maddesi tasdik (onama) edilen kararlar için nisbi karar ve ilam harcı alınacağını düzenlemiş olduğundan Bölge Adliye Mahkemesinin kararı niteliğine göre nisbi karar ve ilam harcına hükmedilmesi mümkün olmayıp bu nedenle de maktu harç alınmalıdır.

Aksi düşüncenin kabulü T.C. Anayasası’nın 73/3 maddesindeki “Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağına” ilişkin temel hükme de aykırılık teşkil edecektir ki vergi ve harç yükümlülüğü konusunda kıyas veya yorum yoluyla yükümlülük getirilmesi mümkün değildir.

Somut uyuşmazlıkta, nisbi değere tabi bulunan davada, davanın kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararı aleyhinde davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine ve nisbi karar ve ilam harcının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı hükmedilen karar ve ilam harcı yönünden yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere aykırılık teşkil etmektedir.

Diğer taraftan davalı, istinaf başvurusunun esastan reddi kararını temyiz etmiş olup, red kararının temyiz incelemesi sonucunda alınması gereken onama harcı (1) sayılı Tarifenin 2.a maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesi Kararının, niteliğine göre maktu olmalıdır.

Bu halde, Bölge Adliye Mahkemesi kararındaki nisbi karar ve ilam harcının maktu karar ve ilam harcı olarak düzeltilmesi suretiyle HMK 370/1. maddesi gereğince kararın onanması, Daire onama ilamında da nisbi yerine maktu onama harcına hükmedilmesi gerekirken karar ve ilam harçları konusunda yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesine ilişkin sayın çoğunluk görüşüne katılamıyorum.