YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/2278
KARAR NO : 2023/1870
KARAR TARİHİ : 27.03.2023
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2014/442 Esas, 2021/183 Karar
HÜKÜM : Ret
HÜKÜM : Ret
BİRLEŞEN DAVA (Gölcük 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin
2011/430 E. – 2011/644 K. sayılı dosyası)
HÜKÜM : Ret
Taraflar arasındaki asıl ve birleşen menfi tespit davalarının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonucunda Mahkemece asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı asıl ve birleşen dosyalar davacısı vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Asıl ve birleşen dava davacısı vekilleri dava dilekçelerinde; müvekkili aleyhine yapılan icra takiplerine konu senetler nedeniyle müvekkilinin borçlu olmadığını, dolandırıcılar tarafından müvekkilinin kimlik bilgilerinin kullanılmış olduğunu ve bu senetlerin arka suretlerindeki ciro imzalarının müvekkiline ait olmadığını belirterek müvekkilinin davalılara borçlu olmadığının tespitine, icra takiplerinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen 2011/448 E. sayılı dosyada, davacı vekili davalı … hakkındaki davayı atiye terk ettiklerini belirtmiştir.
II. CEVAP
Asıl ve birleşen dosyalar davalısı vekili cevap dilekçelerinde, müvekkili bankanın davacıya kredi kullandırdığını, davacının kredi borcuna mahsup edilmek üzere dava konusu senetleri müvekkiline verdiğini, müvekkili bankanın iyiniyetli yetkili hamil olduğunu savunarak davanın reddine ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen 2011/448 E. sayılı dosyasında davalı … … cevap vermemiştir.
III. MAHKEME KARARLARI, BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Mahkemece Verilen (İlk) Karar
Mahkemece 13.12.2012 tarihli, 2011/428 E. ve 2012/569 K. sayılı kararı ile asıl ve birleşen davalara konu icra takiplerine dayanak senetlerdeki imzaların davacı eli ürünü olmamaları nedeni ile davacının davasının davalı banka bakımından kabulünün gerektiği, davalı … …’ün söz konusu senetleri tanzim eden olduğu, senetlerde davacının alacaklı göründüğü, bu itibarla davacının …….’e karşı menfi tespit davası açmakta hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle 2011/448 esas sayılı birleşen dosyada davalı … … hakkında açılan davanın reddine, asıl ve birleşen dosyalarda davalı banka yönünden davaların kısmen kabulüne karar verilmiş, davalı banka vekili temyiz etmiştir.
B. Bozma Kararı
Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesi’nin 28.04.2014 tarihli ve 2014/4840 E. – 2014/8014 K. sayılı kararıyla, Kocaeli 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/249 E. sayılı dosyasında davacı ile birlikte dava dışı şüpheliler hakkında menfi tespit davasına konu senetleri iştirak halinde sahte olarak düzenleyip teminat göstererek davalı bankadan kredi kullanmak suretiyle resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarını işledikleri iddiasıyla kamu davası açıldığı ve davanın derdest olduğu, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 53 üncü maddesi uyarınca ceza mahkemesinin maddi vakıayı saptayan kararları hukuk hakimini bağlayacağından, mahkemece ceza dosyasının sonucu beklenmesi gerektiğine işaret edilerek hüküm bozumuştur.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında; Kocaeli 1. Ağır Ceza Mahkemesinin Yargıtay onamasından geçerek 25.04.2019 tarihinde kesinleşen 2012/249 E.- 2014/105 K. sayılı ilamı ile …’ın nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediği sabit görüldüğünden cezalandırılmasına karar verildiği, kararda… ve …’ın bankalardan kredi kullanamamaları nedeniyle özürlü olan arkadaşları … adına kredi çektikleri, Gölcük Halkbank şubesine başvurdukları, …’ın bibolar bozukluk denilen ruhsal özürü olup özür durumunun nüfus cüzdanında kayıtlı olduğu, banka uygulamalarına göre bedensel özürlülere kredi kullandırmak mümkün iken ruhsal özürlülerin taleplerinin kabul edilmediği, bunun önüne geçmek için banka çalışanı olan sanık …ün sanık …’ın özürlü olduğunu bilmesine rağmen, kredi evrakı eklerinde bu durumu gizlediği, kredi kullanılırken sanıklardan …..’e ait bir gayrimenkulün ipotek gösterildiği, bankaca ipoteğin yetersiz görülmesi ve ek teminat istenmesi üzerine, oto kiralama işi yapan ve müşterilerinden teminat amaçlı bonolar almış olan sanık …..ın müştekilerden…’den aldığı kendisine ait Baykrom Ltd. Şti.’nin alacaklı gösterildiği teminat senedini … ismine ciro ettiği, sonra… adına sahte ciro işlemi yapıp onun adına sahte imza atarak bankaya verdiği, yine müştekilerden … ve …’ndan aldığı teminat senetlerinde ise …’ı alacaklı gösterdiği, … adına sahte imzalar ile ciro ederek bankaya verdiği, müştekilerden …’den rızasıyla aldığı senedin arka kısmına yine … adına sahte ciro yaptığı, ceza dosyasındaki müştekiler … ve… (Arıkan) adına ise …’ın alacaklı gösterildiği tamamen sahte üretilmiş senetler tanzim edildiği, yine … sahte imzalı cirosu ile bankaya verdiği, davalı bankanın açıklanan tüm bu eylemler ile sanıklar…, …, … ve … tarafından dolandırıldığı, sanıklar…, …, … ve …’ın birlikte hareket ettiği, yapılan tüm usulsüz işlemlerden her birinin haberdar olduğu ve her birinin yapılan tüm usulsüz işlemlere rızasının olduğu, zira kesinleşen ceza mahkemesi kararında da maddi olayın tespiti kısmında “sanıklar tarafından paranın aralarında paylaşılarak maledinildiği, ancak geri ödemelerin yapılmadığı,” ibarelerinin hüküm altına alındığı, her ne kadar 24.07.2012 tarihli Adli Tıp Kurumu (ATK) raporunda inceleme konusu senetlerin arka yüzünde isim yazıları ve imzalarının davacı … ait olmadığı tespit edilmiş, dava dışı sanık … tarafından tek başına sahte evraklar düzenlenmiş ise de dava dışı sanık …’ın sahte evraklar düzenlediğinden davacı …’ın haberdar olduğu ve adına düzenlenen sahte evrakların teminat amacıyla bankaya ibraz edilmesine rızası olduğu, ATK 4. İhtisas Kurulunun 04.12.2013 tarihli raporuna göre …’ın 29.08.2008 tarihinde sanığı bulunduğu suça karşı cezai sorumluluğunun tam olduğu, zira bankadan davacı …’ın ruhsal engel hali gizlenerek ve sahte düzenlenen evraklar teminat gösterilmek suretiyle çekilen kredinin davacı …’ın da içlerinde bulunduğu sanıklar tarafından birlikte paylaşılarak kullanıldığı, dolayısıyla davacı …’ın davalı … ve davalı … …’e karşı borçlu olmadığını ileri süremeyeceği gerekçesiyle asıl ve birleşen davaların davalı … yönünden reddine, birleşen 2011/448 sayılı davada davanın … yönünden usulden reddine, birleşen 2011/430 E. sayılı dosya yönünden davalı vekilinin icra inkar tazminatının kabulüne karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleşen dosyalar davacısı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekilleri temyiz dilekçelerinde özetle, ceza mahkemesi dosyasında sanıklardan…’ın ifadesinde takibe konu senetleri kendileri tarafından düzenlendiğinin açıkça beyan edildiğini, davacının ceza dosyasında ceza almış olmasına göre adli tıp raporu ve sanık beyanlarına göre davacının imzasının yer almadığı senetler yönünden kambiyo hukuku dikkate alınmadan karar verilmesinin doğru olmadığını, dava konusu senetler ile ilgili olarak davalı bankanın Gölcük Şubesinin de kusuru bulunduğunu, gerekli kimlik kontrolü yapılmadan …’ın ciranta imzası ile senedi banka şubesi personelinin teslim aldığını, senetlerdeki imzanın davacını eli ürünü olmadığının tespit edildiğini, ruhsal engelli olduğu raporlarda sabit olan davacının ciro edilen senette imzasını taklit edildiği ceza dosyasındaki gerekçede dahi yer almışken davanın reddinin doğru olmadığını, banka görevlisi tarafından kredi işleminin onaylanmaması halinde davacının kredi kullanması söz konusu olamayacakken davalı banka tarafından başlatılan takipte borçlu olmasının kabul edilemeyeceğini, kambiyo hukukuna ilişkin düzenlemeler göz ardı edilerek karar verildiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmişlerdir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, asıl ve birleşen davalarda kambiyo senetlerinden dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 72 nci maddesi
2. 6098 sayılı Kanun’un 53 üncü maddesi
3. Değerlendirme
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, asıl ve birleşen dosyalar davacısı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Asıl ve birleşen dosyalar davacısı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
27.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.