YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/2246
KARAR NO : 2023/2043
KARAR TARİHİ : 04.04.2023
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2021/305 E., 2021/454 K.
HÜKÜM : Kısmen kabul
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonucunda Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili tarafından davalıya birden çok poliçe ile sigorta hizmeti verildiğini, primlerin sigorta şirketine müvekkili tarafından ödendiğini, ancak davalının bu poliçelerden doğan borcunu ödemediğini, davalının müvekkiline 16.886,56 TL borcu bulunduğunu, başlatılan icra takibine de davalının haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek takibe yapılan itirazın iptaline ve %20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı ile müvekkili arasında herhangi bir sözleşme ilişkisi bulunmadığını, davacının tek taraflı olarak hazırladığı belgeye dayanarak müvekkili aleyhine icra takibi başlattığını, primlerin ödenmemesi halinde poliçenin hiçbir geçerliliğinin kalmayacağını, poliçe sürelerinin geçmiş bulunması ve iptal edilmemiş olması bedellerinin ödendiğinin karinesi olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARLARI, BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Mahkemece Verilen (İlk) Karar
Mahkemece 20.01.2016 tarih, 2015/50 E., 2016/12 K. sayılı kararı ile taraflar arasında bir ticari ilişki bulunduğu, davalı adına sigorta poliçeleri düzenlendiği, ancak davacının düzenlemiş olduğu poliçeler karşılığında ödeme almadığı, 31.12.2013 tarihi itibariyle davacının davalıdan 27.947,46 TL alacaklı göründüğü, 2014 yılı defterlerinde ise 16.949,36 TL tutarında bakiye kaldığı ve kayıtların birbirini doğruladığı gerekçesiyle davanın kabulü ile itirazın iptaline takibin aynı şartlarla devamına karar verilmiş, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
B. (Birinci) Bozma Kararı
Dairemizin Hukuk Dairesinin 22.12.2016 tarih, 2016/6657 E., 2016/16109 K. sayılı kararı ile “… somut olayda davacı, davalı adına düzenlenen poliçelerin prim borçlarını acentesi olduğu Euroka Sigorta A.Ş.’ye kendisinin ödediğini, ancak davalı tarafından kendisine ödeme yapılmadığını iddia etmiştir. Mahkemece, davacı tarafından primlerin ödenip ödenmediği hususu ile prim tahsil etmeye yetkili acente olup olmadığı araştırılmamış olup, öncelikle, davacının aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığının açıklığa kavuşturulması için dava konusu ettiği poliçelere ait prim borçlarını acentesi olduğu Euroka Sigorta A.Ş.’ye ödeyip ödemediğinin tespiti gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak işin esasına girilerek davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir…” gerekçesiyle bozulmuş, davacı vekilince karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.
C. Karar Düzeltme Kararı
Dairemizin 26.03.2019 tarih, 2018/4079 E., 2019/2287 K. sayılı kararı ile Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin 1086 sayılı Hukuk Usulu Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 440 ıncı maddesinde sayılan hallerden hiçbirini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin reddine karar verilmiştir.
D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 18.11.2019 tarih, 2019/224 E., 2019/953 K. sayılı kararı ile bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya göre; davaya konu poliçelere ilişkin olarak davalı Koras Gayrimenkul Yatırım İnş. Turz. Müh. Hizm. Petr. ve Tic. A.Ş. tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığı, ilgili şirketin poliçelerine ait prim ödemelerinin cari hesap ilişkisine istinaden davacı Mec Sigorta Aracılık Hizm. Ltd. Şti. acentesi tarafından yapıldığının tespit edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne, Ankara 1.İcra Müdürlüğünün 2014/12180 E. sayılı dosyasında icra takibine vaki davalının itirazının iptali ile takibin 16.886,56 TL sözleşme alacağı üzerinden aynı şartlarda devamına ve alacağın likit olması nedeniyle asıl alacağın %20’si oranında 3.377,31 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine karar verilmiş, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
E. (İkinci) Bozma Kararı
Dairemizin 17.02.2021 tarih, 2020/1318 E., 2021/1379 K. sayılı kararıyla “.. 1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıda belirtilen nedenler dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2- Dava, sigorta poliçelerine dayalı prim alacağı için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece, davaya konu poliçelere ilişkin olarak davalı tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığı, ilgili şirketin poliçelerine ait prim ödemelerinin cari hesap ilişkisine istinaden davacı tarafından yapıldığının tespit edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Ancak, dava konusu edilen primlerden zorunlu deprem sigorta poliçesi kapsamında olanların Sigorta Genel Şartları C.1, 2 nci fıkrası gereğince, sigorta priminin sözleşme yapılır yapılmaz poliçenin teslimi karşılığında peşin olarak ödenmesi şart olup, sigortalıya verilen poliçe aynı zamanda ödemenin sigortalı tarafından yapıldığına dair karine oluşturduğundan, bu karinenin aksini ispat yükü davacının kendisindedir. Bu durumda mahkemece, anılan poliçeler kapsamında davacının ispat yüküne ilişkin varsa deliller toplanıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bu karinenin aksine yazılı gerekçe ile davalı aleyhine karar verilmesi doğru olmamış ve kararın bozulması gerektiği” gerekçesiyle bozulmuştur.
F. Mahkemece (İkinci) Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemece yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu edilen primlerden zorunlu deprem sigorta poliçesi kapsamında olanların Sigorta Genel Şartları C.1, ikinci fıkrası gereğince, sigorta priminin sözleşme yapılır yapılmaz poliçenin teslimi karşılığında peşin olarak ödenmesi şart olup, sigortalıya verilen poliçe aynı zamanda ödemenin sigortalı tarafından yapıldığına dair karine oluşturduğundan, bu karinenin aksini ispat yükü davacıda olup, buna ilişkin davacı vekiline verilen süreye rağmen, bu karinenin aksini ispata yönelik bilgi belge ve delil sunulmadığı, hesap ekstresinde gözüken 03.02.2012 tarihli 62,80 TL bedelli zorunlu deprem, 01.07.2013 tarihli 61,98 TL bedelli zorunlu deprem ve 24.07.2018 tarihli 56,20 TL bedelli zorunlu deprem poliçe bedelleri toplam alacak miktarından düşülmek suretiyle bulunan 16.768,38 TL sözleşme alacağı üzerinden takibin aynı şartlarda devamı ve alacak likit alacak olması nedeniyle %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile Ankara 1. İcra Müdürlüğünün 2014/12180 E. sayılı icra dosaysına yapılan vaki itirazın iptali ile takibin 16.768,38TL sözleşme alacağı üzerinden aynı şartlarda devamına, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun (2004 sayılı Kanun) 67 nci maddesi gereğince asıl alacağın %20’si oranında 3.353,67 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Yargıtay bozma ilamında açıkça davacının aktif husumet ehliyeti olup olmadığı ve ilgili primlerin davalı şirket adına sigorta şirketine ödenip ödenmediği hususlarının araştırılması istemi ile yerel mahkeme kararını bozduğunu, yerel mahkeme de yalnızca davacının aktif husumet ehliyeti yönünden bir araştırma yaptığını, bozma ilamına konu olan kararının esasını olduğu gibi yinelediğini, sigorta şirketi, davacı tarafından prim ödemelerinin cari hesap ilişkisi kapsamında ödendiğini ve davacı tarafça müvekkili adına ödeme yapıldığını gösterir somut ve kesin bir belge sunulmuşsa da söz konusu ödeme yapıldığını gösterir belgede; sigorta yaptıran ve/veya sigorta prim ödeyen aşamalarında sadece müvekkil unvanın yazıldığını, davacının bedeli müvekkil adına ödediğini kesin ve somut delillerle ispatlaması gerektiğini, müvekkili ile davacı arasında cari hesap ilişkisinin bulunmadığını, yasal anlamda cari hesap ilişkisi olabilmesi için taraflar arasında kabul edilmiş veya imza altına alınmış bir sözleşme olmasının zorunlu olduğunu, müvekkili defterlerinde davacı yan ile ilgili hiçbir kaydın bulunmadığını, bu sebeple sigorta şirketince verilmiş olan cari hesaba göre ödeme yapıldığı beyanın da hiçbir anlamının olmadığını, bilirkişi tarafından sunulan 25.11.2015 havale tarihli raporda incelemenin hem davalı hem de davacı defterleri üzerinde yapılmış olup yerel mahkemece yalnızca davacı defterleri kayıtlarının esas alındığını, üstelik davacı defterlerinin kapanış tasdikleri olmaması sebebiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 222 nci maddesi doğrultusunda söz konusu defterlerin sahibi lehine delil teşkil etmediğini, usulüne uygun şekilde açılış-kapanış tasdikleri bulunan müvekkili defterlerinde davacıya herhangi bir borcun görünmediğini, müvekkilinin davacı tarafa sigorta yaptırması ve ödemesi yönünde vermiş olduğu bir vekaletname veya talebinin bulunmadığını, müvekkilinin yaptırmış olduğu poliçelerin ödemesini nakden ve peşin olarak yaparak poliçesini aldığını, bu nedenle müvekkilinin hiçbir borcunun bulunmadığını, poliçe tek başına bir ödeme belgesi olduğundan, poliçenin müvekkilinin nakden ödeme yaptığının kesin delili olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık,sigorta poliçelerine dayalı prim alacağı için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun’un 222 nci maddesi, 2004 sayılı Kanun’un 67 nci maddesi, Zorunlu Deprem Sigortası Genel Şartları C.1 ikinci fıkrası
3. Değerlendirme
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
04.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.