Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2022/2227 E. 2023/5914 K. 17.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/2227
KARAR NO : 2023/5914
KARAR TARİHİ : 17.10.2023

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı ile müvekkili şirket arasında 2012 yılından beri açık hesap şeklinde işleyen ticari ilişkinin olduğunu, davacının davalıdan ticari ilişkiden kaynaklanan açık hesaba dayalı bakiye alacağının bulunduğunu, alacağının tahsili amacıyla davalı şirkete karşı genel haciz yoluyla icra takibi başlatıldığını, ancak davalı şirketin takibe itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına, davalı şirketin %20 icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirketin davacı şirkete olan borcunu takip tarihinden önce peyderpey ödediğini, davacı tarafından başlatılan icra takibi ile ödeme emrinin tebliği hususunun usul kurallarına aykırı olduğunu, faiz miktarının fahiş olduğunu davacı şirketin kötü niyetli olduğunu savunarak davanın reddine ve kötü niyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile incelenen tüm dosya kapsamına, tarafların iddia ve savunmalarına, bilirkişi raporu içeriğine göre taraflar arasında karşılıklı mal alış satışları sonrası oluşan cari hesapta davacı ve davalı defterlerinin birbiriyle uyumlu olduğu ve davacının davalıdan 119.119,77 TL alacaklı olduğu, her ne kadar davalı tarafından takipten önce borcun peyderpey ödendiği savunmasında bulunulmuş ise de bu hususun davalı tarafça ispat edilemediği, incelemeye sunulan defter ve belgeler ile tüm dosya kapsamına göre, davacının takip ve dava tarihi itibariyle davalıdan 132.193,29 TL cari hesaba dayalı alacağının bulunduğunun anlaşıldığı, davalının icra takibinin tamamına haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 119.119,77 TL asıl alacak yönünden davalının takibe yönelik itirazın iptaline, takibin asıl alacak yönünden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faiz oranı uygulanmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine, asıl alacağın %20’si üzerinden hesap edilen 23.823,95 TL icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; borcun miktarı, tarafların uzun süre cari hesap ilişkisi içerisinde olması ve diğer hususlar göz önüne alındığında mahkemenin tek bilirkişi raporu almak suretiyle hüküm vermesinin eksik incelemeye sebebiyet verdiğini, müvekkili şirketin borcunu ödediğini, ek rapor alınmadan hüküm oluşturulmasının yasaya aykırı olduğunu, dava konusu meblağın likit olmadığını, müvekkilinin yapılan usulsüz tebligat neticesinde borca itiraz etmesinin olağan olduğunu, alacağın likit olmadığını, icra inkâr tazminatının kabulünün de doğru olmadığını savunarak kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile alınan bilirkişi raporunda taraflarca ibraz edilen takibe konu döneme ilişkin ticari defterlerin kanuna uygun tutulduklarının belirlendiği, davacı tarafından davalıya satılan mallar karşılığında davacının davalı tarafa e-fatura düzenleyerek gönderdiği, takibe konu e-faturaların Gelir İdaresi Başkanlığınca takip edilen sistem üzerinden doğrudan karşı yanın sistemine gönderildiğinden karşı yana tebliği için ayrıca fiziken gönderilmesine gerek olmadığı, faturalara itiraz edilmediği, iptal veya iade edilmediği, her iki tarafın birbirini teyit eden ticari kayıt ve defterlerine göre 119.119,77 TL davacı alacağının tesbit edildiği, davalı vekilinin delillerinin toplanmadığı, keşif yapılmadığı, ek rapor alınmadığına yönelik istinaf nedenlerinin yerinde görülmediği, her iki yanın ticari defterlerinin kanuna uygun tutulmuş olup sahibi aleyhine delil vasfında olduğu, faturaları alarak itiraz etmeden ticari defterlerine kaydeden borçlu-davalının teslim aldığı malların bedelini ödemekle yükümlü olduğu, davalı vekili fatura bedellerinin peyderpey ödendiğini savunmuş ise de davalı ticari defterlerinde de talep olunan miktar kadar davacıya borçlu bulunduğunun anlaşıldığı, ödeme savunmasının ispatlanamadığı, alacağın likit olduğu, davacı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilmesinde de bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; hükme esas alınan bilirkişi raporunda taraflar arasındaki ticari ilişkinin 2012 senesinde başladığı ifade edilmekle birlikte, ticari defter incelemesinin 2017 ile 2018 seneleriyle sınırlı olarak yapıldığını, mahkemenin ticari ilişkinin 2012 senesinde başladığını ifade etmesine rağmen incelemeyi 2017-2018 seneleri ile sınırlı yaparak kendisiyle de çelişen bilirkişi raporuna itibar ettiğini ve gerekçeli kararını bu eksik raporu esas alarak tesis ettiğini, bu bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulmasının hukuka ve usule aykırılık oluşturduğunu savunarak kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, açık hesaba dayalı alacağın tahsili amacıyla başlatılan genel haciz yoluyla takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin birinci alt bendi, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67 inci maddesi

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

17.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.