Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2022/2166 E. 2023/2249 K. 12.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/2166
KARAR NO : 2023/2249
KARAR TARİHİ : 12.04.2023

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2021/25 Esas, 2021/445 Karar
HÜKÜM : Kabul

Taraflar arasındaki alacak davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonucunda Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı, davalılar …, …, … vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalıların … Holding’in yöneticileri olduğunu, Almanya’da milli ve dini telkinlerle kişileri kandırarak para topladıklarını, holding temsilcileri aracılığıyla gerek müvekkilinin işyerlerine gelerek gerekse derneklerde yapılan yoğun aldatıcı vaatler neticesinde müvekkilinin 09.04.1999 tarihinde 80.000,00 DM para yatırdığını, karşılığında hiçbir karşılığı olmayan 400 hisseyi temsil eden senet verildiğini, bir süre sonra paralarını geri almak istediğinde sonuç alamadığını, bir kısım davalıların dolandırıcılık suçundan cezaevine girdiklerini ileri sürerek 78.800,00 TL’nin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı itirazında bulunarak, müvekkillerinin paranın yatırıldığı dönemde ilgili şirkette yönetici olmadıklarını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. MAHKEME KARARLARI, BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Mahkemece Verilen Karar
Mahkemenin 06.02.2019 tarih, 2014/280 E. ve 2019/89 K. sayılı kararı ile davacı vekili tarafından davalılardan Mehmet Karakuş yönünden davayı atiye terk ettiklerini beyan ettiği, davacı tarafından paranın yatırıldığı 04.04.1999 tarihten önce sadece davalılardan M. … … Holding A.Ş.’nin yönetim kurulunda görev almış ve diğer davalılar 19.12.1999 ve 16.07.2010 tarihli genel kurul kararları sonrasında görev almış iseler de, kesinleşen ceza mahkemesi ilamı ile davalıların tamamının 1998 ve sonrası dolandırıcılık eyleminden dolayı sorumlu tutulup mahkumiyetlerine karar verildiği ve kararın kesinleştiği, bu durum karşısında dava tarihi itibariyle uygulanması gereken 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (818 sayılı Kanun) 53 üncü maddesi gereğince, fiili illiyet bağına ilişkin ceza mahkemesi tespitinin hukuk hakimi açısından da bağlayıcı olacağı, yine davacının dava dışı … Holding A.Ş.’ye yatırdığı parayı şirketten istemesi gerektiği düşünülebilir ise de; dava tarihi itibariyle uygulanması gereken 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6762 sayılı Kanun) 336 ncı maddesi gereğince, kesinleşen ceza mahkemesi ilamıyla dolandırıcılık ve haksız fiil teşkil eden eylemlerinden dolayı davalıların davacıya karşı doğrudan da sorumlu oldukları, davacının yatırdığı meblağın dava tarihi olan 17.03.2008 tarihi itibariyle Merkez Bankası euro efektif satış döviz kuruna göre (1 euro = 2.0035 TL) karşılığı 81.949,86 TL olsa da talepten fazlaya karar verilemeyeceği, dava öncesi temerrütün ispat edilemediği gerekçeleriyle, davalılardan Mehmet Karakuş yönünden davanın geri alınması (atiye terk edilmesi) nedeniyle bu davalı yönünden karar verilmesine yer olmadığına, davalılardan M. …, …, …, …, …, … ve … yönünden davanın kabulü ile 78.800,00 TL alacağın, dava tarihi olan 17.03.2008 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılar M. …, …, …, …, …, … ve …’tan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacının fer’i nitelikteki fazlaya ilişkin faiz taleplerinin reddine karar verilmiş, davalılar …, … ve … vekili ile M…., …, … ve … tarafından temyiz edilmiştir.

B. Bozma Kararı
Dairemizin 12.02.2020 tarih, 2019/3350 E. ve 2020/1291 K. sayılı kararıyla 07.12.2019 tarih, 30971 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 7194 sayılı Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’nun 41. maddesinde 25.03.1987 tarihli ve 3332 sayılı Sermaye Piyasasının Teşviki, Sermayenin Tabana Yaygınlaştırılması ve Ekonomiyi Düzenlemede Alınacak Tedbirler ile 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu ve 3182 sayılı Bankalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici maddenin eklendiği belirtilmiş olup, işbu geçici 4. maddede ”31.12.2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 06.12.2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29.06.1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13.01.2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez. Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır.” hükmünün düzenlendiği, aynı Kanun’un 52/1-h maddesinde de işbu hükmün yayımı tarihinde yürürlüğe gireceğinin hükme bağlandığını, bu durum karşısında, mahkemece taraf iddia ve savunmalarının Sermaye Piyasası Kanunu’nun 16 ncı maddesi ve anılan yasal düzenleme kapsamında değerlendirilerek sonucuna göre bir karar vermek üzere karar resen bozulmuştur.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Sermaye Piyasası Kurumunun cevabi yazısına göre … Holding A.Ş.’nin 3332 sayılı Kanun’un geçici 4. maddesi kapsamındaki şirketlerden olmaması nedeniyle bu davaya 3332 sayılı Kanun’un geçici 4. maddesinin uygulama yeri bulunmadığı, Konya 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 23.11.2005 gün ve 2003/270 E. 2005/361 K. sayılı ilamı ile davalıların tamamının da yer aldığı ve dava dışı kişilerin de sanık olarak yargılandığı davada, suç tarihi olarak gösterilen 1998 yılı ve sonrasında … Holding A.Ş.’nin yönetim kurulu başkanı ve üyeleri olan sanıkların şirket yöneticisi sıfatıyla da birlikte hareket ederek mağdurlara karşı nitelikli dolandırıcılık suçunu işledikleri ve bütün davalılarının cezalandırılmasına karar verildiği, kararın Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 2007/1257 E. 2007/4665 K. sayılı ilamı ile onandığı ve davalılar yönünden 04.07.2007 tarihinde kesinleştiği, davalıların zamanaşımı itirazında bulunmalarının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde görülerek zamanaşımı itirazlarının reddedildiği, davalılardan M. …’nun … Holding A.Ş.’nin 09.02.1999 tarihli toplantısında yönetim kurulu başkanlığına seçildiği, 19.12.1999 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurulda da yönetim kuruluna …, …, … ve …’un seçildiği, iş bölümüne göre …’nun yönetim kurulu başkanı … ile …’nin ise başkan yardımcıları olarak 1 yıl süre ile yetkili kılındıkları, şirketin 16.07.2010 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında da yönetim kurulu başkanlığına …, başkan yardımcılıklarına … ve …’ın üyeliklere ise… ve …’nun 3 yıl süre ile seçildikleri, 818 sayılı Kanun’un 53 üncü maddesi gereğince fiili illiyet bağına ilişkin ceza mahkemesi tespitinin hukuk hakimi açısından da bağlayıcı olacağı, davalıların 6762 sayılı Kanun’un 336 ncı ve 337 nci maddesi gereğince de davacıya karşı sorumlu oldukları gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar …, …, … vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalılar …, …, … vekili temyiz dilekçesinde özetle; mahkemece Konya 3. Ağır Ceza Mahkemesi kararının dosya içine alındığını ancak davacının para yatırdığı tarihte hangi davalının Holding’de yetkili olduğu hususunun araştırılmadığını, tüm davalılara sorumluluk yüklendiğini, davaya dayanak yapılan Konya 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2003/270 E., 2005/361 K sayılı dosyasında müvekkilleri … ve … tarafından yargılamanın iadesi talebinde bulunulduğunu, yargılamanın iadesi talebinin kabul edilerek Konya 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2018/356 E. sayılı dosyası üzerinden yargılamanın devam ettiğini, mahkemece yargılamanın yenilenmesi davasının sonucunun beklenilmeden karar verildiğini, davacıların parayı … Holding A.Ş. ye vermiş olduklarını beyan etmelerine rağmen davanın şirket yerine yöneticilerine yöneltilmesinin doğru olmadığını, davanın zamanaşımına uğradığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalıların yöneticisi olduğu dava dışı … Holding’e ortak olmak için verilen paranın tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6762 sayılı Kanun’un 336 ncı, 337 inci maddesi, 818 sayılı Kanun’un 53 üncü maddesi.

3. Değerlendirme
Dava, davalıların yöneticisi olduğu dava dışı … Holding’e ortak olmak için verilen paranın tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, Konya 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2003/270 E., 2005/361 K. sayılı davasında davalıların nitelikli dolandırıcılık suçundan cezalandırılmasına karar verildiği, kararın Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 2007/1257 E. 2007/4665 K. sayılı ilamı ile onanarak 04.07.2007 tarihinde kesinleştiği ve davalıların 6762 sayılı Kanun’un 336 ncı ve 337 nci maddesi gereğince sorumlu oldukları gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararı temyiz eden davalılar vekili tarafından Konya 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2003/270 E., 2005/361 K. sayılı dosyasından yargılamanın iadesi talebinde bulunulduğu ve mahkemece sanıklar … ve …’nin talebi kabul edilerek 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca beraatlerine karar verildiği ancak kararın kesinleşmediği anlaşılmıştır.

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 74 üncü maddesi uyarınca ceza mahkemesince saptanan maddi vakıaların hukuk hakimini bağlayıcı nitelikte olduğu gözetilerek mahkemece, temyiz eden davalılar vekilinin belirttiği yargılamanın iadesi ceza davası kararının kesinleşmesi beklenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.

V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Mahkeme kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine, Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

12.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.