Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2022/2161 E. 2023/6373 K. 01.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/2161
KARAR NO : 2023/6373
KARAR TARİHİ : 01.11.2023

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2018/2061 Esas, 2020/258 Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2016/263 E., 2018/287 K.

Taraflar arasındaki Türk Patent ve Marka Kurumu (TPMK) Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 29, 30, 32, 39 ve 43 üncü sınıflarda tescilli 2011/26498 ve 2011/26947 sayılı “…” ve “… …” markalarının sahibi olduğunu, “… …” markasının ilk defa müvekkili tarafından ihdas edilerek maruf hale getirildiğini ve ayırt edici bir marka olduğunun Ankara 1. FSHM 2012/267 E. ve 2014/222 K. sayılı karar ve Yargıtay 11. HD. 2015/854 E. ve 2015/6257 K. sayılı kararları ile sabit olduğunu, markanın korunduğunu, davalının 2012/42866 başvuru nolu ile “… ” ibaresinin marka olarak tescili için yaptığı başvuruya yaptıkları itirazın YİDK tarafından reddedildiğini, markalar arasında görsel ve kavramsal benzerlik olduğunu, her iki markanın da “hazır yemek-hazır akşam yemeği” anlamlarına geldiğini, her iki markanın seri marka olarak algılanacağını, başvurunun kötü niyetli de olduğunu ileri sürerek, TPMK YİDK’nın 2016-M-4359 sayılı kararının iptali ve 2012/42866 tescil numaralı markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı TPMK vekili cevap dilekçesinde; Kurum kararının usul ve kanuna uygun olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Davalı şirket davaya cevap vermemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede görsel, sescil ve anlamsal benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları nazara alınarak münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin nazara alınarak belirlenmesi gerektiğinden hareketle; davalının “…” ibareli başvuru markasıyla davacının “…+şekil”, “… …” ibareli tescilli markaları arasında aynı emtia sınıfı olan 29, 30 ve 43 üncü sınıftaki mal/hizmetler yönünden görsel ve sescil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, ortalama düzeydeki tüketici kesimi tarafından dava konusu 29, 30 ve 43 üncü sınıftaki mal/hizmetler yönünden davacının “…+şekil”, “… …” ibareli markalı malı/hizmeti satın almak/yararlanmak isterken davalının “… ” ibareli başvuru markalı ürünü/hizmeti satın almak/yararlanmak şeklinde bir yanılgı yaşayabileceği, 29, 30 ve 43 üncü sınıftaki mal/hizmetler yönünden ortalama düzeydeki tüketici kesimi nezdinde her iki markanın işletmesel kökenlerinin aynı olduğu, idari ve ekonomik açıdan birbiriyle bağlantılı işletmeye ait markalar olarak algılanabileceği, 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin (556 sayılı KHK) 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi koşullarının oluştuğu, taraf markalarının ortak emtiası olarak yer almayan başvuru kapsamındaki 35 inci sınıftaki mal/hizmetler yönünden ise davacı tarafın markalarının tanınmış olduğu, davalının marka başvurusu dolayısıyla davacının bu tanınmışlığından ve şöhretinden yararlanabileceği, başvuru ibaresi nedeniyle davacının tanınmışlık itibarına zarar verebileceği ve aynı zamanda davacının tanınmış markasının ayırt edici olan işaretinin tescilini kendi üzerine sağlayarak diğer tarafın markasına bu şekilde de zarar verebileceği (zedeleyebileceği) ihtimali oluştuğundan emtia benzerliği olmayan 35 inci sınıf yönünden de 556 sayılı KHK’nın 8 inci maddesinin dördüncü fıkrasındaki koşullar oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı süresi içinde davalı TPMK vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı TPMK vekili istinaf dilekçesinde özetle; markanın bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğini, parçalara ayrılarak değerlendirme yapılamayacağını, başvuru konusu markayı “…” ve “diner” olarak ayrı ayrı bölerek değerlendirilemeyeceğini, tüketicinin markayı bütün olarak algılayacağını, taraf markaları arasında telaffuz, biçim ve anlam itibariyle benzerlik bulunmadığı gibi bütün itibariyle bıraktığı etkinin de farklı olması sebebiyle karışıklığa yol açmayacağını ileri sürerek ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalının “… ” ibareli başvuru markasıyla, davacının “…+şekil”, “… …” ibareli tescilli markaları arasında aynı emtia sınıfı olan 29, 30 ve 43 üncü sınıftaki mal/hizmetler yönünden görsel ve sescil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, 556 sayılı KHK’nın 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde düzenlenen iltibas tehlikesi koşulunun oluştuğu, başvuru kapsamındaki 35 inci sınıftaki mal/hizmetler yönünden ise davacı tarafın markalarının tanınmış olduğu, davalının marka başvurusu ile davacının bu tanınmışlığından ve şöhretinden haksız olarak yararlanabileceği, bu nedenle emtia benzerliği olmayan 35 inci sınıf yönünden 556 sayılı KHK’nın 8 inci maddesinin dördüncü fıkrasındaki koşulların oluştuğu gerekçesiyle davalı TPMK vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı TPMK vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı TPMK vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve re’sen tespit edilecek sebeplerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü talebine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 556 sayılı KHK’nın 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi, 8 inci maddesinin dördüncü fıkrası.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı TPMK vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

01.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.