YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/2144
KARAR NO : 2022/3392
KARAR TARİHİ : 25.04.2022
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki dava sonucu mahkemece verilen 11.07.2013 gün ve 2011/127-2013/419 sayılı hükmün (kapatılan) Yargıtay 19. Hukuk Dairesince 21.04.2014 gün ve 2013/18562-2014/1611 sayılı ilamla bozulması üzerine yukarıda tarih ve sayısı belirtilen direnme kararına ilişkin dava dosyası 02.12.2016 tarih ve 6763 sayılı Yasa’nın 43 ve geçici 4/1. maddesi uyarınca dosya Dairemize gönderilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalıya satılan malların bedelinin tahsili amacıyla yapılan takibin, vaki itiraz üzerine durduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına, davalının alacağın %40’ından az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili ile davacı arasında bir iş ilişkisinin bulunmadığını, aslı müvekkilinde bulunan faturalarda malın teslim alındığına dair imzanın yer almadığını, takip dayanağı fatura fotokopilerinde malın teslim alındığına dair imzası olan …’in müvekkilinin daimi çalışanı olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre, davacının 6 adet faturaya dayanarak davalı hakkında icra takibi yaptığı, davalının takibe itiraz ettiği, takibe konu fatura asıllarının davalıda olduğu ve kaşenin faturanın üstüne basılarak açık fatura şeklinde kesildiği, fatura içeriklerinin elektrik ve inşaat malzemesi olduğu, davalının bu fatura karşılıklarını ödediğine dair bir belge ibraz etmediği gibi faturanın neden kendilerinde olduğunu da açıklayamadığı, davalının tacir olduğu ancak ticari defterlerinin kapanış kayıtlarının olmadığı, bu defterlerin davalı lehine delil olarak değerlendirilemeyeceği, faturaların davalıya tebliğ edilmiş ve süresinde iade edilmemiş olması nazara alındığında ispat yükünün davalıya geçtiği, fatura dip koçanları altında imzası bulunan …’in malın teslimi sırasında davalının yanında çalışan biri olduğu, bu hususun taraflar arasında çekişmesiz olduğu, …’in daimi işçi olmamasının sonucu değiştirmeyeceği, faturaların irsaliyeli fatura olduğu ve hayatın olağan akışında şantiyeye teslim edilen malların orada bulunan bir sorumluya teslim edilip teslim alındığına dair belgenin imzalandığı, somut olayda davalının yanında çalışan …’e malların teslim edilerek imzasının alındığı, fatura aslında imza olmamasının bir eksiklik olmadığı, dip koçandaki imzaların …’e ait olduğunun uyuşmazlık konusu olmadığı, davacı tarafın davalıya daha önce kestiği elektrik sayacı faturasındaki marka ve seri numarası ile davalının iş yerindeki kaçak elektrik tespit tutanağındaki sayaç marka ve numarasının aynı olduğu, bu durumun davalı ile davacı arasında ticari bir ilişki olduğunu açıkça ortaya koyduğu, oysa davalının ısrarla davacı ile ticari bir ilişkisinin olmadığını savunduğu, davalının kendisine gönderilen fatura asıllarına da 8 gün içerisinde itiraz etmediği ve iade etmediği, bu hali ile yasa hükmü uyarınca fatura içeriğini kabul etmiş sayılacağı, tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde ispat külfetinin davacı tarafça yerine getirildiği ve davalının savunmasını ispatla yükümlü olduğu, ancak davalının savunmasını ispatlayamadığı, grekçesiyle Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2013/18562 esas 2014/1611 karar sayılı bozma ilamına karşı mahkemenin 2011/127 esas 2013/419 sayılı kararında direnilmesine, davanın kabulü ile davalının Manavgat 3. İcra Müdürlüğünün 2008/1991 esas sayılı takip dosyasına yönelik itirazının iptaline, 39.413,12 TL, asıl alacak ve 2.403,45 TL işlemiş faiz üzerinden takibin devamına, davalı taraf itirazında haksız ve ağır kusurlu olduğundan takdiren asıl alacağın %40’ı üzerinden hesaplanan 15.765,26 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dairemizce, Yargıtay (kapatılan) 19. Hukuk Dairesi’nce verilen 21.01.2014 tarihli ve 2013/18562 E., 2014/1611 K. sayılı bozma kararının usul ve yasaya uygun bulunduğu, mahkemece verilen direnme kararının yerinde olmadığı gerekçesiyle temyiz incelemesi yapılmak üzere dosya Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’na gönderilmiş, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 23.11.2021 tarihli ve 2017/19-1788 E., 2021/1477 K. sayılı ilamında “mahkemenin direnme olarak adlandırdığı temyize konu kararın, usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı, bozmadan önceki kararda tartışılıp değerlendirilmemiş, dolayısıyla Özel Daire denetiminden geçmemiş yeni gerekçeye dayalı yeni hüküm niteliğinde olduğu, … kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevinin Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye ait olduğu” gerekçesiyle dava dosyasının Dairemize gönderilmesine karar verilmiş olmakla, davalı vekilinin söz konusu hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi gerekmiştir.
Mahkemece, (kapatılan) 19. Hukuk Dairesi tarafından verilen bozma ilamına uyularak alınan bilirkişi raporunda, defterlerin usulüne uygun tutulmadığı ve lehine delil olarak değerlendirilemeyeceği tespiti bulunduğu faturaların davalı tarafın defter ve kayıtlarında yer almadığı, tebliğ edilen ve süresinde iade edilmeyen faturalara dayanılarak ispat yükünün hala davalıda olduğu ve davalının savunmasını ispatlayamadığı, fatura dip koçanlarında imzası olan …’in malın teslimi sırasında davalı yanında çalıştığının çekişmesiz olduğu, fatura asıllarında imza olmamasının eksiklik olmadığı gerekçeleriyle davanın kabulüne karar verilmişse de, gerek 24.11.2010 tarihli bozma ilamı gerekse 21.01.2014 tarihli bozma ilamı ile davacının malı davalıya teslim ettiği olgusunu somut olarak ispatlaması gerektiği ve ispat yükünün davacıda olduğu belirtilmiş olmasına rağmen mahkemece bu kapsamda yeterli araştırma ve inceleme yapılıp bozma ilamının gereği yerine getirilmeksizin, ayrıca dava dilekçesine ekli fatura fotokopilerinde bulunan teslime dair imzanın davalıya gönderilen fatura asıllarında bulunmadığı hususu dikkate alınmadan, fatura asıllarının kendilerine yargılama sırasında tebliğ edildiği savunması esas alınarak davalının ispat yükünü yerine getirmediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin kabulüyle, hükmün BOZULMASINA, dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 25/04/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.