Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2022/2102 E. 2023/1868 K. 27.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/2102
KARAR NO : 2023/1868
KARAR TARİHİ : 27.03.2023

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2019/95 Esas, 2020/42 Karar
HÜKÜM : Kısmen kabul

Taraflar arasındaki tazminat davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonucunda Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı, davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında 5 yıl süreli bayilik sözleşmesi bulunduğunu, davalının süresinden önce bayilik sözleşmesini ve taraflar arasında imzalanan protokolü haksız olarak feshettiğini, bu nedenle sözleşmenin 32 nci maddesine göre şimdilik 5.000,00 TL mahrum kalınan kârın, sözleşmenin 33 üncü maddesine göre şimdilik 5.000,00 TL cezai şartın ve protokole göre ödenmesi gereken 75.000,00 USD karşılığı 136.005,00 TL cezai şartın faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesiyle talebini, 49.103,74 TL kâr mahrumiyeti, sözleşmeden kaynaklanan cezai şart talebini 14.891,26 TL ve 75.000,00 USD’nin fiili ödeme tarihindeki TL karşılığının USD hesaplarına uygulanan en yüksek faiziyle tahsili olarak artırmıştır.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; taraflar arasındaki protokole göre davacının peşin alımlarda yapması gereken iskontoyu yapmadığını, bedeli peşin olarak ödenen LPG’nin geç teslim edilmesi nedeniyle davalının ayda 6-7 gün LPG’siz kaldığını, peşin alımlardaki iskonto oranlarının piyasa şartlarına göre çok düşük kaldığından davacıya yapılan başvurunun ciddiye alınmadığı, davacının LPG teslimlerindeki gecikmelerinin süreklilik halini alması nedeniyle feshin son çare olarak uygulanması zorunluluğunun ortaya çıktığını, hem sözleşmeden hem de protokolden kaynaklanan cezai şartın birlikte talep edilmesinin doğru olmadığını, davalının yıllık alım taahhüdü bulunmadığı gibi davacının ödediği bir intifa bedeli ya da teşvik primi bulunmadığından davacının uğramış olduğu bir zarardan da bahsedilemeyeceğini, bayilik sözleşmesinin davalı tarafından haklı olarak feshedildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARLARI, BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Mahkemece Verilen Karar
Mahkemece 10.03.2016 tarih, 2014/607 E., 2016/137 K. sayılı kararı ile davalının yapmış olduğu feshin haklı olduğunu somut delillerle ispat edemediği, davacının haksız fesih nedeniyle sözleşmeden kaynaklanan cezai şart ile mahrum kalınan kâr ve protokolden kaynaklanan cezai şart talep edebileceği, cezai şartın davalının ekonomik mahvına sebebiyet verebileceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, kâr mahrumiyetine ilişkin 48.033,81 TL’nin aynen ödenmesine, 25.000,00 USD cezai şartın davalıdan tahsiline karar verilmiş, davalı vekilince temyiz edilmiştir.

B. Bozma Kararı
Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesinin 16.10.2018 tarih, 2017/3313 E., 2018/4970 K. sayılı kararıyla; “…Ancak dosya içeriğinde bulunan davacı tarafından davalıya yazılmış 11.04.2011 tarihli yazıda, 18.04.2011 tarihinden sonra %1,5 iskontu uygulanacağı bildirilmiştir. Bilirkişice bu husus incelenmediği gibi mahkemece de bu belge üzerinde durulmamıştır. Mahkemece bu belgenin sıhhati üzerinde durulup, davacı tarafından davalıya yazılmış olduğu saptandığında belirtilen oranda iskonto yapılmadığının anlaşılması durumunda davalının feshinin haklı olacağı göz önüne alınarak uygun sonuç çerçevesinde karar verilmesi gerekirken eksik tahkikat ve hatalı değerlendirmeyle yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.” gereğine işaret edilerek bozulmuştur.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozma ilamında 11.04.2011 tarihli belgede, 18.04.2011 tarihinden itibaren peşin alımlarda aylık %1.5 iskonto oranı kullanılacağının belirlendiği, bu belgenin ve taraflar arasındaki satışların ve iskontonun uygulanıp uygulanmadığının belirlenmesi gerektiğinin belirtildiği, Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesinde, davalının defter kayıtları ile uyumlu ve tüm belgelerle karşılaştırılmış ekli muavin dökümlerine göre davalının davacıdan aldığı mal bedellerini peşin almadığı, bu nedenle %1,5 oranında iskontonun uygulanmaması gerektiği, zira iskonto için peşin alım yapılması gerektiği, iskontonun uygulanmayacağının anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davacı tarafın kâr mahrumiyetine ilişkin talebi hakkında 48.033,81 TL’nin 5.000,00 TL’lik kısmına dava tarihinden itibaren 43.033,81 TL’lik kısmına ıslah tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, davacı tarafın sözleşmeden kaynaklanan cezai şart talebinin ilişkin talebi hakkında 14.891,26 TL’nin 5.000,00 TL’lik kısmına dava tarihinden itibaren 9.891,26 TL’lik kısmına ıslah tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, davacı tarafın protokolden kaynaklanan cezai şart talebinin kısmen kabulü ile 25.000,00 USD’nin fiili ödeme tarihindeki TL karşılığı üzerinden dolar hesaplarında uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, fazla talebin reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacının davalıya bildirdiği %1,5 iskonto oranının çok altında bir oranı uyguladığını, ayrıca malı geç teslim ettiğini, malın akaryakıt istasyonuna zamanında teslim edilmemesi nedeniyle davalının kayba uğradığını, davalının sözleşmeyi haklı olarak feshettiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla iki cezai şarta karar verilemeyeceğini, davalının tüm alımlarını peşin yaptığının tespit edildiğini, buna rağmen iskonto oranını düşük uygulandığını, dolar kurunun artması nedeniyle hükmedilen cezai şartın şirketin ticari mahvına sebep olacağını, davalının herhangi bir alım taahhüdü vermediğini, davacının kar kaybının olmadığını, sözleşmenin genel işlem koşullarına aykırı olduğunu ve gabin nedeniyle de hükümsüz olduğunu, davalının sözleşmeyi haklı nedenle feshetmesi nedeniyle kusurunun bulunmadığını savunarak kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasında bağıtlanan akaryakıt bayilik sözleşmesinin bayi sıfatındaki davalı tarafından haklı nedenle feshedilip feshedilmediği, dağıtıcı sıfatındaki davacı lehine sözleşmenin feshi nedeniyle mahrum kalınan kar ve iki cezai şarta karar verilip verilemeyeceği, hesaplamanın doğru yapılıp yapılmadığı noktalarında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 179 uncu maddesi

3. Değerlendirme
1. Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.

2. Tarafların arasında 18.08.2010 tarihli bayilik sözleşmesi ve 17.08.2010 tarihli bu sözleşmenin eki niteliğindeki protokol tanzim edilmiştir.

Mahkemece davalı tarafından peşin alım yapılmadığı, bu nedenle iskonto oranının davalıya uygulanmasının gerekmediği, davalının fesih beyanının haklı nedenlere dayanmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, kar mahrumiyeti, sözleşmeden kaynaklanan cezai şart ve protokolden kaynaklanan cezai şartın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

Bayilik sözleşmesinin 33 üncü maddesinde, 32 inci maddede belirtilen kar mahrumiyetine ek olarak, Bayinin süresinden önce sözleşmeyi feshetmesi durumunda dağıtıcıdan aldığı LPG alımının en yüksek olduğu aydaki LPG miktarının fesih tarihindeki perakende satış fiyatı ile çarpımı sonucunda bulunacak bedelin cezai şart olarak ödenmesinin gerektiğine hükmolunmuştur. Bayilik sözleşmesinin eki olarak tanzim edilen Protokolün üçüncü maddesinin ikinci fıkrasının (g) bendinde ise Bayinin protokolü haklı bir neden olmaksızın süresinden önce sözleşmeyi feshetmesi durumunda 75.000,00 USD cezai şart ödemesi gerektiği belirtilmiştir.

Her ne kadar sözleşme ve protokolde iki ayrı cezai şart öngörülmüş ise de, Bayilik sözleşmesinin 33 üncü maddesi ve Protokolün üçüncü maddesinin ikinci fıkrasının (g) bendinde hükmolunan her iki maddedeki fesih nedenlerinin hukuki gerekçeleri aynı olup sözleşmeye aykırı davranış nedeniyle sözleşmenin haksız feshine dayanmaktadır. Dolayısıyla taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin davalı Bayi tarafından sözleşme hükmüne aykırı davranılarak tek taraflı feshedilmesinden dolayı davacı ancak protokol ya da sözleşmedeki cezai şartlardan birisini isteyebilir.

Bu nedenle, davacının kararlaştırılan cezai şartlardan birini isteyebileceğinden, ana bayilik sözleşmesinin dışında, bu sözleşmenin eki niteliğindeki protokole göre cezai şart isteyemeyeceği gözetilerek davacı lehine tek cezai şarta hükmedilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle protokolde belirtilen cezai şarta da hükmedilerek davacı lehine iki ayrı cezai şarta karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.

V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE,2.Mahkeme kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

27.03.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.