Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2022/1983 E. 2023/5703 K. 10.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/1983
KARAR NO : 2023/5703
KARAR TARİHİ : 10.10.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin başvurusunun reddi ile davalı vekilinin başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı aleyhine takip konusu çeke dayalı kambiyo senedine özgü takip başlatıldığını, takip konusu çekin 10.04.2013 keşide tarihli, 88.571,25 USD bedelli çek olduğunu, ancak çekte keşide tarihinin 10.04.2013 tarihi iken 10.08.2013 tarihi olarak tahrifat yapıldığını, yine çekin arkasında Yapı Kredi Bankası A.Ş. Merter Tekstil Merkezinin kaşesinin silinip yerine şüphelilerden Agreta Tekstil’in kaşesinin eklendiğini, çekteki ciroların sahte olup sonradan eklendiğini, tahrifat yapıldığını, müvekkilinin herhangi bir borcunun bulunmadığını, kambiyo senedi niteliğine haiz olmayan çekin hükümsüz kaldığının tespitinin gerektiğini, davalının diğer borçluların yönlendirmesi ile araya ciro ile girdiğinin ve kendisini iyi niyetli alacaklı olarak göstermeye çalıştığını, çekin 17.04.2013 tarihinde bankadan iade istenilerek alındığını, diğer borçlu Işık Gruba 18.04.2013 tarihinde iade edildiğini, dolayısıyla çekin bu anlatımlarla beraber ibraz süresi içerisinde ibraz edilmeyerek hükümsüz kaldığını ileri sürerek davalıya bu çek nedeni ile borçlu olmadıklarının tespitine ve %20 kötü niyet tazminatına karar verilmesi talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; çekte bulunan ciro silsilesinin yasal unsurlarını taşıdığını, davacı açıklamalarını kabul etmediklerini, söz konusu çekin ciro silsilesine bakılarak müvekkil tarafından alındığının çek üzerindeki keşide tarihinin keşideci tarafından tarihinden paraflandığının açık olduğunu ve keşidecinin parafına yönelik bir itirazı bulunmadığını, değişikliğin geçerli olduğunun kabulünün gerektiğini, davacının beyanı ile cirosunu iptal etmeyi unuttuğunu açıklaması nedeni ile de basiretli tacir gibi hareket etmediğini savunarak davanın reddine ve %20 icra inkâr tazminatına karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu edilen ve takip konusu çekin keşide tarihi üzerinde karalamanın mevcut olduğu, söz konusu çekte son cirantanın … olarak yer aldığı bankaya ibraz yazısının Finansbank A.Ş.’ye ait bulunduğu ve 1.045,00 TL tutarlı çek bedelinin ödendiğinin çek arkasında belirlendiği, savcılık evrakında Alvis Plastik …. Ltd. Şti.’nin müşteki sıfatı ile yapmış olduğu resmi evrakta sahtecilik, dolandırıcılık, bedelsiz senedi kullanmak suçlarından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiği, yapılan inceleme ve denetlemede davacıya ait ticari defter ve kayıtlarda davalı … ile aralarında herhangi bir ticari alışveriş ve dolayısıyla cari hesabın oluşmadığının belirlendiği, davacının dava dışı Işık Grup Limited şirketine dava konusu çek karşılığı sattığı mallara ilişkin kesilen faturaların incelenmesinde malların belirlendiği, irsaliyeli fatura olup teslim alan kısmında da dava dışı Işık Grup şirketinin kaşe ve imzasının yer aldığı, dava konusu 2 adet fatura toplam karşılığı alınan dava konusu edilen çekin davacı ticari defterlerinde yer aldığı, davacı şirketin davalı ile ilgili olarak ticari defterlerinde herhangi bir ticari ilişkisi bulunmayıp mali ve mal teslimi yönünden de bir ilişkinin yer almadığı ve dolayısıyla borcunun bulunmadığının belirlendiği, İstanbul 13. İcra Hukuk Mahkemesinin 2014/67 E., 2014/465 K. sayılı kararında dava konusu takibe yapılan itirazında borca ve faize itiraz ile kambiyo senedine haiz olmayan çeke dayalı olarak başlatılan takibin iptali için talepte bulunulduğu çekteki ciro silsilesinin doğru olduğu davacının imzanın kendisine ait olmadığı iddasında bulunmadığını belirttiği çek üzerinde ve dosya kapsamında mahkemece yapılan denetlemede çek keşide tarihinde yapılan değişikliğin imzalandığı, keşideci tarafından bu yönde herhangi bir itirazın bulunmadığı dolayısıyla değişikliğin geçerli olduğu …’ın son ve yetkili hamil olarak kabul edildiği, keşideci ile lehtar arasındaki şahsi defilerin iyi niyetli hamile karşı ileri sürülemeyeceği belirtilerek borca ve kambiyo vasfına yapılan itirazın yerinde görülmediği ancak faize yapılmış olan itirazın kabulüne karar verilip bu yönde faiz hesaplandığı kararın Yargıtay tarafından onandığının belirlendiği, her ne kadar davacının cirosu iptal edilmemiş ise de bu kayıtlarda davacının bu çek miktarı nedeni ile dava dışı şirkete borcunun bulunmadığı ve bu koşullarda iyi niyetli ciranta olarak çeki aldığını ifade eden davalının da bu durumda iyi niyetinden bahsedilerek çek miktarı kadar aralarında hiç ticari ilişki bulunmayan davalıya borçlu olduğunu varsayarak tahsil imkanının verilmesine usul ve kanunlara ve hakkaniyete uygun olmayacağı davalının da bu konuda iyiniyetini sözlü olarak ifadesi dışında başka bir dayanak ile desteklemediği, senette tahrifatın var olduğunun kabul edilerek bu konuda yeniden herhangi bir inceleme yapılmasına defter, kayıtlar ve banka yazışmaları çerçevesinde gerek görülmeyip davacının davalıya takibe konu çek tutarı nedeni ile borçlu olmadığının tespitine, ancak kötü niyet tazminatı talebinin ise davalının kesinlikle kötü niyetli olduğuna dair delil ve dayanak bulunmadığıdan reddine karar vermek gerektiği gerekçesiyle davacının davalıya takip konusu 88.571,25 USD tutarlı çek nedeni ile borçlu olmadığının tespitine ve davacının tazminat talebinin koşulları bulunmadığı nedenle reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece kötü niyet tazminatı taleplerinin reddine karar verildiğini, davalı tarafın icra takibi başlatması ve icra takibinde sadece müvekkili şirketi hedef almasının aslında kötü niyetli olduğunu ortaya koyan başlı başına bir delil olduğunu, davalının kötü niyetli olması dolayısıyla davalı tarafın %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesi gerektiğini savunarak kararın yalnızca bu yönden kaldırılmasını istemiştir.

2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; çekte bulunan ciro silsilesinin yasal unsurlarını taşıdığı, kambiyo hukuku hükümlerine göre müvekkilin davacıdan ve diğer takip borçlularından alacaklı olduğu, çek üzerindeki tarihin keşideci tarafından paraflandığını ve keşidecinin bu yönde bir itirazının da bulunmadığını, raporlarını hüküm kurmaya yeterli ve elverişli olmadığını, dava konusu çekin davacının elinden rızası hilafına çıktığına dair tek bir somut delil dahi bulunmadığını, senedin illetten mücerret olduğunu davalıya yönelik soruşturma hakkında takipsizlik kararı verildiğini, davalı lehine alacağını geç almış bulunmasından doğan zararları için tazminata karar verilmesi gerektiğini savunarak kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile aynı icra dosyasındaki dava konusu çekin eldeki dosyada ileri sürülen nedenlerle kambiyo vasfını yitirdiği ve kambiyo vasfına haiz olmayan çeke dayalı olarak yapılan takibin iptali için yapılan şikayet üzerine, İstanbul 13. İcra Hukuk Mahkemesince 2014/67 E., 2015/465 K. sayılı dosyada yapılan yargılama sonucunda, dayanak çekin, kambiyo vasfına haiz olduğu, iptal edilmemiş ciroların geçerli olduğu, lehtar ile keşideci arasındaki şahsi defilerin iyi niyetli hamile karşı ileri sürülemeyeceği gerekçeleriyle çekin kambiyo vasfına ve borca yapılan itirazın reddine, faiz yönünden yapılan itirazın kısmen kabulüne karar verildiği, kararın Yargıtayca onanarak kesinleştiği, ayrıca davacıya ait ticari defter ve kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, çek üzerindeki tarihin keşideci dava dışı Işık Grup End. Mamülleri Sanayi ve Dış Tic. Ltd. Şti. tarafından paraflandığı ve takip konusu çekin düzenleme tarihinde yapılan değişiklikteki imzasını, keşideci Işık Grup Endüstri Mamulleri Sanayi ve Dış Ticaret Limited Şirketinin inkâr ettiğine ilişkin bir bilgi veya belgenin dosyada bulunmadığı, bu haliyle tanzim tarihindeki değişikliğin keşideci tarafından yapıldığı ve benimsendiğinin kabulü gerektiği, takip konusu çekin kambiyo senedi vasfına haiz olduğu, ciro silsilesinde kopukluk olmadığı, lehtar ile keşideci arasındaki mevcut şahsi defilerin iyi niyetli hamile karşı ileri sürülemeyeceği, ciro silsilesine göre davalı …’ın son ve yetkili hamil olduğu, davalının son hamil olarak kötü niyetli olduğunun kanıtlanamadığı, savcılık soruşturması sonucunda takipsizlik kararı verildiği ve kararın kesinleştiği, bu durumda kambiyo vasfına haiz çekten dolayı davacının borçlu olmadığının kanıtlanamadığı ve davanın reddi gerektiği, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, davacı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle;
a.Çek üzerinde yapılan tahrifatın çıplak gözle görülebildiğini, daha önce Yapı Kredi Bankası A.Ş.’ye ibraz edilen çekteki bu banka cirosu ve kaşesinin sonradan iptal edildiğini, daksil ile kapatıldığını, sonradan dava dışı Agretta firmasının ciro ve kaşesini attığını, çekin kambiyo vasfının olmadığını, davalının ticari ilişkisini ispatlayamadığını, davalıya karşı bu mutlak defilerin sunulabileceğini, eksik inceleme yapıldığını, delillerin değerlendirilmediğini, ispat yükünün davalıda olduğunu,

b.Davalının kötü niyetli olmasına rağmen tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin doğru olmadığını savunarak kararın kaldırılmasını istemiştir.

2.Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle;
a.Hükmedilen nispi vekâlet ücretinin harca esas değer Türk Lirası üzerinden hesaplandığını, halbuki dava konusu senedin 88.031,25 USD bedelli ve takibin toplamda 101.839,23 USD bedelli olduğunu, bu nedenle takip tutarının karar tarihindeki Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasının (TCMB) USD efektif satış kuru üzerinden ödeme yapılması talep edilmesi nedeniyle nispi vekâlet ücretinin çek bedelinin karar tarihindeki Türk Lirası karşılığına göre vekâlet ücretinin hesaplanmasının gerektiğini,

b.Davalı lehine icra inkâr tazminatına hükmedilmemesinin de doğru olmadığını savunarak kararın düzeltilerek onanmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, çekten ve takipten dolayı borçlu olunmadığı istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun(2004 sayılı Kanun) 72 inci maddesi

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacının tüm, davalının aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Dava, takip tarihinden sonra açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
Bölge adliye mahkemesince davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden hüküm kurularak davanın reddine karar verilmiştir.

Ne var ki davacı tarafından 2004 sayılı Kanun’un 72 nci maddesinin üçüncü fıkrası gereğince yatırılan teminat sonucunda icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesine karar verilmiş ve karar infaz edilmiştir. Bu nedenle davanın reddi kararı sonucunda aynı Kanun’un 72 nci maddesinin dördüncü fıkrası gereğince davalının tazminat talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken bu konuda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
1. Davacı vekilin tüm, davalı vekilinin bozma kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının REDDİNE,

2. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davalıya iadesine,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davacıya yükletilmesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

10.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.