YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/1952
KARAR NO : 2023/5687
KARAR TARİHİ : 09.10.2023
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki marka hakkına tecavüzün tespiti, men’i, ref’i, maddi ve manevi tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin sahibi olduğu “BALKAN” ibareli marka ile süt ürünleri ürettiğini, davalının müvekkiline ait markayı, müvekkilinden izin almaksızın ürünlerinde satışa konu ettiğini, davalının Burdur ilindeki işletmesinde 28.02.2017 tarihinde ilgili idare tarafından yapılan denetimde, müvekkilinin ürünü olmayan “Balkan Süzme Yoğurt” ürün numunesinde yapılan inceleme sonunda müvekkiline idari para cezası uygulandığını, ancak bu yoğurtların kendi üretimleri olmadığını, dava dışı Sümer Çiftliği firması tarafından kendi yoğurt ambalajları hileli bir şekilde kullanılarak üretilen ürünler olduğunu, davalının bu taklit markalı ürünleri haksız biçimde satışa sunduğu sırada denetim yapılarak, idari yaptırım uygulandığını ileri sürerek marka hakkına tecavüz eden taklit markalı ürünleri satan davalının tecavüz ve haksız rekabetinin tespitine, men’ine, ref’ine, 1.000,00 TL maddi, 5.000,00 TL itibar kaybı tazminatının ve 5.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davaya bakmaya haksız fiilin gerçekleştiği yer mahkemesinin yetkili olduğunu, denetime konu yoğurtların kendileri tarafından üretilmediğini, kapalı ambalajında, davacı ile arasında ticari ilişki olan dava dışı Sümer şirketinden tedarik edildiğini, müvekkilinin bir sorumluluğunun ya da kusurunun bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında, Balkan + şekil” ibareli davacı markasının 29. sınıfta süt ve süt ürünleri, tereyağı, yenilebilir bitkisel yağlar için 04.11.2013’den beri kayıtlı olup, koruma altında olduğu, somut davada ihlal ileri sürülen eylemin, davalı şirketin sattığı “Balkan” markasını taşıyan, marka sahibinin kendi ürünleri ile birebir aynı ambalajı taşıyan ürünle ilgili olduğu, davalı şirketin bu ürünleri dava dışı Sümer Süt Ürünleri… Ltd. Şti.den aldıklarını, takliden üretildiklerini bilmediklerini ileri sürdüğü, yaptırılan teknik analiz ve inceleme ile el koyma konusu yoğurt ürünlerinin kodekse uygun olmadığının belirlendiği ve marka sahibi (davacı) şirkete idari yaptırım uygulandığı, söz konusu yoğurt ürünleri “Balkan” markasını taşımalarına karşın, davalı ve davacı tarafından üretilmediği, davacının üretim kodlama sisteminin işaretlerini taşımadığı, parti numaralarının ilgisiz olduğunun belirlendiği, markanın izinsiz ve taklit suretiyle kullanıldığı; ambalajların güncel ve yeni olmadığı, kullanılmış ambalajın üretime konu edildiğinin marka uzmanı, muhasip bilirkişi ve gıda uzmanı bilirkişinin raporu ile belirlendiği, davalı şirket ürünleri başka şirketten aldığını beyan ettiği halde, yoğurtları aldığı firmanın markayla bağlantısı konusunda gerekli araştırmayı yapmadığı, davalının basiretli bir tacir olarak marka sahibi ile yoğurtları satan ve ürettiği belirten Sümer Süt Ürünleri … Ltd. Şti.nin bayilik veya lisans ilişkisini gösterir yazılı kanıtları sorgulaması ve ticaretine bu şekilde devam etmesi gerektiği, bundan zuhül ettiğine göre marka ihlali eyleminde kusuru bulunduğu, marka sahibinin üretmemiş olduğu ihlal oluşturan ürünün ticarete, satışa konu edilmesinin marka hakkının ihlali olduğu, nitekim, davacı ile dava dışı Sümer A.Ş. arasında bir bayilik veya lisans ilişkisinin ortaya konulmuş ve kanıtlanmış olmadığı, teknik analizi yapılan numune yoğurtların Türk Gıda Kodeksi’ne aykırı olduğunun tespit edildiği, dolayısıyla davacı marka sahibinin itibar zararına uğradığının kanıtlandığı, davacı marka sahibi hakkında idari para cezası tahakkuk ettirildiği, bu durumda davalı şirketin eyleminin 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun (6769 sayılı Kanun) 30 uncu maddesi kapsamında olduğu, marka tecavüzü halinde davacı marka sahibinin 6769 sayılı Kanun’un 149 uncu maddesinde düzenlenen talepleri ileri sürmesinin mümkün olduğu, yapılan incelemeye göre söz konusu ihlal eylemi bakımından davacı lehine 3.771,90 TL maddi zarar hesaplandığı, öte yandan, itibar zararının da sabit olduğu, firmanın kuruluş tarihi ve yapısı, markanın geçerlilik süresi, eylemin niteliği, marka sahibinin idari para cezasına maruz kalışı, el konulan ürünlerin vasıfsızlığı dikkate alındığında itibar zararının 5.000,00 TL olarak takdiri gerektiği, tarafların sosyal ekonomik durumu, eylemin doğurduğu sonuçlar ve marka sahibinin olumsuz etkilenmesi nedeniyle 5.000,00 TL manevi tazminatın uygun olduğu gerekçesiyle davanın taleple bağlı kalınarak kabulüne, davalı şirketin vasıfsız ve taklit markalı yoğurt ürünlerini satma eyleminin markaya tecavüz oluşturduğunun tespitine, bundan böyle “Balkan” markalı ürün satmasının önlenmesine, durdurulmasına, 1.000,00 TL maddi, 5.000,00 TL manevi ve 5.000,00 TL itibar tazminatının dava tarihinden işleyen değişen oranlı ticari faiziyle birlikte davalıdan alınarak, davacı tarafa ödenmesine, maddi tazminat bakımından fazla kısmın saklı kalmasına, kararın ilanına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle, müvekkili şirket merkezi Denizli’de olduğu için davaya bakmakla Denizli mahkemelerinin yetkili olduğunu, dava dışı Sümer Süt.. Ltd. Şti.nin davacıdan ürün satın alarak 3. şahıslara satışını yaptığı konusunda ihtilaf bulunmadığını, davacının sadece ürünlerin sahte olduğunu ileri sürdüğünü, Balkan Süt ürünlerinin Sümer Süt ürünlerine verdiği satış izni yetki belgesini Sümer Ltd. Şti’nin bu ürünü davacı şirketler satın aldığını gösterir faturalar ile buna dair yazıları dosyaya sunduğunu, ürünleri aldığı dava dışı şirket ile aralarındaki satışa ilişkin faturaların sunulduğunu, davacı tarafın ticari kayıtlarında söz konusu faturaların kayıtlı olup olmadığı, davacı ile Sümer şirketi arasında ticari defterleri de ticari bir ilişki olup olmadığı konularında araştırma yapılmadığını, davacı tarafın bu faturalara ve Sümer şirketinin ürün sattığı hususuna itiraz etmediğini, ürün kodlarının doğru olup olmadığının araştırılması halinde ortaya çıkabilecek sahte ürün satışı hususunun müvekkili şirket tarafından tespitinin mümkün olmadığını, müvekkiline ait mağazada ürünün kilitli orijinal kapaklı olduğu hususunun Burdur Tarım İl Müdürlüğü tarafından düzenlenen tutanakla sabit olduğunu, müvekkilinin 50 civarında mağaza şubesi bulunduğunu, bu şubelerde binlerce farklı ürün satışı yapıldığını, bu ürünlerden de binlerce sirkülasyon yapıldığını, QR kod sistemi olmayan bu ürünlerin tek tek barkod usüllerinin üretici firmadan öğrenip kontrolünün yapılamayacağını, ürünün üzerine basılan üretim seri no fabrikanın iç denetimi için yapılan bir uygulama olduğunu, malı satışa arz eden 3. kişi konumundaki müvekkilini ilgilendirmediğini, müvekkilinin üretim tesisi olmadığından taklit ürün üretmesinin mümkün olmadığını, sahte ürün alması için ürün fiyatının rayiçlerinin altında olması ve bu durumdan müvekkilinin haksız kazanç elde etmesi gerektiğini, böyle bir iddia ve delil ileri sürülmediğini, sahte ürün üreten Sümer şirketine karşı aynı mahkemede açılan 2018/112 E. sayılı dosya getirtilip incelenerek gerekirse ürünün sahte olup olmadığının ve davacı tarafından üretilen ürünlerden olup olmadığının tespiti yapılacağından bu dosyanın bekletici mesele yapılması gererekirken bu dosya incelenmeden karar verildiğini, davacı hakkında gıda mevzuatına uygun olmadığı iddiasıyla Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından 23.03.2018 tarihinde açıklama yapıldığını, müvekkili şirkete ait mağazada numunenin 28.02.2017 tarihli olduğunu, bakanlık açıklaması dahi bir yıl sonra yapıldığı için davacının tazminat isteyebilmesi için bu olay nedeniyle saygınlığını yitirmiş olması gerektiğini, bu konuda delil bulunmadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 6769 sayılı Kanun’un 156 ncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca markaya tecavüz nedeniyle açılacak davalarda marka hakkı sahibinin ikametgahı mahkemesi de yetkili olduğu için davalı vekilinin yetki itirazının yerinde olmadığı, davacı vekilinin, davalıya ait işletmede idari mercilerce yapılan denetimde üzerinde müvekkiline ait “Balkan” markasını taşıyan yoğurdun numunesinde gıda kodeksine aykırılık tespit edildiğini, numune ürün üzerinde Parti No: 0227 yazıldığını, oysa ki müvekkilinin parti numarası verme talimatına göre ürünün üretildiği gün başa yazılmak üzere bu ürün için 56-121 yazılması gerektiğini, ürünün sahte olduğunu ileri sürerek, markaya tecavüzün ve haksız rekebatin tespiti, önlenmesi, maddi ve manevi tazminat isteminde bulunduğu, davalı vekilinin ise ürünü dava dışı Sümer Süt … Ltd. Şti.nden satın alındığını, bu şirketin davacı şirket ürünlerini satma yetkisi bulunduğunu, davacı şirket ile bu şirket arasında düzenlenmiş faturaların idari mercilere de sunulduğunu, müvekkilinin üretici olmadığını, sahteliği denetleyemeyeceğini savunarak davanın reddini istediği, dava konusu Balkan markalı yoğurt ürününün gıda kodeksine aykırı olduğu hususunda bir ihtilaf bulunmadığı, dosyadaki belgelerden davalının, dava konusu yoğurt ürününü satın aldığı Sümer Süt … Ltd. Şti ile davacı şirket arasında ticari ilişki bulunduğu anlaşılmakla birlikte ve faturalar üzerinde parti koduna ilişkin bir açıklama bulunmadığı için ele geçen ürün ile fatura edilen ürünlerin aynı olup olmadığının tespitinin mümkün olmadığı, davacının dava dışı Sümer Süt…Ltd. Şti. aleyhine açtığı 2018/112 E. sayılı davada gıda mühendisinin de bulunduğu bilirkişi heyetince hazırlanan raporda, dava konusu üründe yazılı olan imalat parti kod sisteminin davacı şirket tarafından kullanılmadığı, imalat kod sistemleri takip çizelgeleri ve imalatı takip etmekte kullanılan tüm bu kodların zaman içerisinde oturduğu ve sistem içerisinde çapraz kontroller ve takipler olduğundan bu hacimde bir firma için kolayca değiştirilebilir kod sistemleri olmadığı, söz konusu ürünün davacı tarafından üretilmediği hususlarının belirtildiği, anılan davada üretici olan davalı Sümer Süt..Ltd. Şti aleyhine hüküm kurulduğu, dava konusu üründe QR kodu bulunmasa bile pek çok marketi olan ve basiretli tacir gibi hareket etmesi beklenen davalı Pekdemir şirketinin sattığı ürünlerin menşeini başka yollardan araştırıp taklit olup olmadığını denetlemesi gerektiği için davanın kabulüne dair kararda bir isabetsizlik görülmediği, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davalı istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde istinaf aşamasındaki itirazlarını yinelemiş, istinaf mahkemesinin, basiretli tacir olarak müvekkilinin dava dışı Sümer şirketinden satın almış olduğu ürünlerin orjinal olup olmadığını kontrol ettirmesi, ürün kodlarının doğruluğunu teyid ettirmesi gerektiği yönündeki gerekçesinin, kısa sürede satışa arz edilen ve bu nedenle sürekli yeni mal alımı yapılan ürünlerin her birinin ambalajının üzerindeki barkodların davacıya ait barkod sitemine dahil olup olmadığının kontrol edilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, denetim esnasında alınan numunelerin dahi bir dizi kontrolden sonra orjinal olmadığı sonucuna varıldığını, dolayısıyla müvekkilinin her gün binlerce ürünü kontrol etmesinin mümkün olmadığını belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini istemiş, bilahare dava konu olay ile ilgili olarak Burdur 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2022/7 esasına kayden açılan davada alınan bilirkişi raporunu ibraz etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, marka hakkına tecavüz nedeniyle tecavüzün tespiti, men’i, ref’i, maddi tazminat ile itibar kaybı ve manevi tazminat taleplerine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 6769 sayılı Kanun’un 30, 149 ve 156 ncı maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Dava, davacı markasına tecavüzün tespiti, men’i, ref’i, ve tazminat taleplerine ilişkin olup, İlk Derece Mahkemesince, davacı markasını taşıyan ürünleri dava dışı Sümer Süt Ürünleri Ltd. Şti.den alan davalı şirketin, basiretli tacir olarak marka sahibi davacı ile davalıya ürün tedarik eden dava dışı şirket arasındaki bayilik ve lisans ilişkisini gösterir kanıtları sorgulaması gerekirken bunu yapmadığı, davacı markasıyla bağlantısı konusunda gerekli araştırmayı yapmadığından marka ihlali eyleminde kusurlu olduğu, davacı ile dava dışı şirket arasında bir bayilik veya lisans ilişkisinin ortaya konulmuş ve kanıtlanmış olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince de davalı şirketin sattığı ürünlerin menşeini, dava konusu ürünlerde QR kod bulunmasa bile, başka yollardan araştırıp taklit olup olmadığını denetlemesi gerektiğinden bahisle davacı vekilinin istinaf başvurusu esastan reddedilmiştir.
2.Davalının dava konusu ürünleri aldığı dava dışı Sümer Süt Ürünleri Ltd. Şti.nin davacının yetkili satıcısı olduğu dosya kapsamından anlaşılmakta olup, davalının da bu ürünleri adıgeçen dava dışı şirketten alıp işletmesinde sattığı sabittir.
3.6769 sayılı Kanun’un 29 uncu maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde, “Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak” şeklinde sıralanan eylemlerinin marka hakkında tecavüz sayıldığı belirtilmiş olup, Burdur 3. Asliye Ceza Mahkemesinin (Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesi sıfatıyla) 2022/7 esasına kayden açılmış, eldeki davanın davacısı olan Balkan Süt Ürünleri San. ve Tic. Ltd. Şti’nin katılan, sanıkların ise davalı ve dava dışı Sümer şirketinin yetkilileri olan davada verilen 21.02.2023 tarihli ve 2023/152 sayılı kararda, dosyada alınan bilirkişi raporuna göre sanık Adnan Pekdemir’in şikayete konu ürünü yetkili satıcı/dağıtıcıdan fatura karşılığı satın aldığı, bu sanık yönünden 6769 sayılı Kanun’un 29 uncu maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde yer alan “markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak” koşulunun gerçekleşmediğinin değerlendirildiği, bu haliyle, sanığın katılana ait markayı taşıyan orjinal ürünleri, yetkili satıcıdan satın aldığı, yani 6769 sayılı Kanun’un 29 uncu maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde yer alan suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması nedeniyle sanık Adnan Pekdemir’in beraatine karar verilmiş olup, 6098 sayılı Kanun’un 74 üncü maddesi de dikkate alınarak, ceza dosyasında alınan bilirkişi raporundaki tespitler ve ceza dosyasının akıbeti beklenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Bozma sebebine göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
09.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.