Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2022/1950 E. 2023/1713 K. 21.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/1950
KARAR NO : 2023/1713
KARAR TARİHİ : 21.03.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/194 Esas, 2021/296 Karar
HÜKÜM Ret

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonucunda Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı ile müvekkiline ait taşınmazın satışı hususunda anlaşmaya varıldığını, davalı alacaklının satış bedelini devir işleminden önce ödediğini, bu nedenle teminat olarak dava konusu senedin düzenlendiğini, daha sonra gayrimenkulün resmi satışı yapılmasına rağmen senedin iade edilmeyerek icra takibine konulduğunu, davalının kötü niyetli olduğunu ileri sürerek borçlu olmadıklarının tespiti ile davalının tazminata mahkum edilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacı hakkında girişilen ilamsız takibin itiraz üzerine durduğunu, bunun üzerine açılan itirazın kaldırılması davasının devam ettiğini, bu dosyanın ön inceleme duruşma tutanağında davalı vekilinin senetteki imzaları kabul edip, sadece faize itiraz ettiğini, dosyanın karar aşamasında olup, sözkonusu davayı sürüncemede bırakmak için bu davanın açıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARLARI, BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Mahkemece Verilen Karar
Mahkemenin 07.03.2019 tarih, 2018/465 E., 2019/118 K. sayılı kararı ile bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya göre; davacı tarafça dava konusu senedin teminat senedi olduğu iddia edilmiş ise de davalı senedin davacıya borç para karşılığında düzenlendiğini savunduğu, senedin ihdas nedeninin boş olduğu, senedin teminat senedi olduğunu iddia eden davacının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 201 inci maddesi uyarınca bu iddiasını yazılı delil ile kanıtlamak zorunda olduğu, taraflar arasındaki taşınmaz satışı ile dava konusu senedin aynı tarihli olması ve vade tarihinin tanzim tarihine göre ileri bir tarih olarak yazılmasının davacının iddiasını kanıtlamaya elverişli bulgular olarak kabul edilemeyeceği, hayatın olağan akışı ile ilgili gerekçelerin senede karşı senet ile ispat kuralını ortadan kaldıramayacağı, somut olay bakımından ispat külfetinin davacıda olduğu, iddianın yazılı delil ile ispat edilmesi gerektiği, davacı tarafından senedin teminat senedi olduğunun yazılı delil ile ispatlanamadığı, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (2004 sayılı Kanun) 72 nci maddesinin dördüncü fıkrasında; ”Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar, buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde %20’den aşağı tayin edilemez.” hükmünün mevcut olduğu, talep üzerine mahkemenin 21.05.2014 tarihli ön inceleme tensip zaptı 13 nolu ara kararıyla ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verildiği, belirlenen %15 teminatın yatırılması ile ihtiyati tedbirin uygulandığı gerekçesiyle davanın reddine, 2004 sayılı Kanun’un 72 nci maddesinin dördüncü fıkrası gereğince asıl alacağın %20’si oranında tazminatın davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine karar verilmiştir. Davacı vekilince temyiz edilmiştir.

B.Bozma Kararı
Dairemizin 02.02.2021 tarih, 2020/3649 E., 2021/688 K. sayılı kararıyla“1-Davacı vekilinin aşağıda belirtilen bozma nedenleri dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.2- Davacı vekili yemin deliline açıkça dayanmış olduğundan 07.03.2019 tarihli celsedeki duruşmada yemin teklif etmek istediğini belirtmiş olmasına rağmen mahkemece davacıya yemin teklif etme hakkı kullandırılmaması savunma hakkını kısıtladığından hükmün bu nedenle bozulması gerektiği“ gerekçesiyle bozulmuştur.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemece yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu senedin teminat senedi olduğu davacı tarafça iddia edilmiş ise de, davalı senedin davacıya borç para karşılığında düzenlendiğini savunduğu, senedin ihdas nedeninin boş olduğundan senedin teminat senedi olduğunu iddia eden davacının 6100 sayılı Kanun’un 201 inci maddesi uyarınca bu iddiasını yazılı delil ile kanıtlamak zorunda olduğu, taraflar arasındaki taşınmaz satışı ile dava konusu senedin aynı tarihli olması ve vade tarihinin tanzim tarihine göre ileri bir tarih olarak yazılmasının, davacının iddiasını kanıtlamaya elverişli bulgular olarak kabul edilmediği, davacı tarafından senedin teminat senedi olduğunun yazılı delil ile ispatlanamadığı, davacı vekilinin yemin deliline dayandığı, davalının usulüne uygun olarak yemini edâ ettiği, davalının yeminli beyanında sadece bir tane alış-verişleri olduğunu, başka hiçbir alış-veriş olmadığını, bu bir alış-verişin de dava konusu olan gayrimenkul satışına ilişkin olduğu, senedin teminat senedi olarak satıştan dolayı verildiğini beyan etmiş olup davacı tarafça yemin delili ile de davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine, 2004 sayılı Kanun’un 72 nci maddesinin dördüncü fıkrası gereğince asıl alacağın %20’si oranında tazminatın davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davalının müvekkil hakkında başlatmış olduğu icra takibine konu senedin aslı ne icra dosyasına ne Mahkeme dosyasına hiçbir şekilde sunulmadığını, davalı taraf böyle bir senedin varlığı halinde kambiyo senetlerine özgü takip yolunu seçebilecekken senet aslını sunmaksızın ilamsız takip yolunu seçtiğini, müvekkili tarafından davalı ile aralarında gerçekleşen gayrimenkul satış sözleşmesine istinaden verilen teminat senedi ödeme günü yazılmaksızın 10.12.2002 tarihinde düzenlenip verdiğini, davalı tarafından sonradan yapmış olduğu eklemeler ile ödeme gününü 06.12.2012 olarak değiştirerek haksız olarak takibe soktuğunu, bu hususların araştırılmaksızın ve senet aslının bilirkişi marifetiyle incelenmeksizin senet fotokopisine dayanılarak davanın reddine karar verildiğini, davalının değiştirmiş olduğu senet aslı dosyaya ibraz edilmeksizin ve bu senet aslı üzerinde hiçbir inceleme yapılmaksızın, senet fotokopisine dayanılarak davalının iddiasını ispat etmiş kabul edilmesi hukuka aykırı olduğunu, müvekkil ile davalı arasında sözkonusu gayrimenkul satışından başka herhangi bir hukuki ilişki bulunmadığı, 10.12.2002 tarihli alım satım akdi tamamlanmış olmakla teminat olarak düzenlenen senedin hükmünün kalmadığını, aynı tarihli tapuda düzenlenen resmi senette de alım satım bedeli olarak 19.000,00 TL olarak gösterildiğini, müvekkilin herhangi bir ticari faaliyeti bulunmamakta olup bu ev satışı dışında davalıyla arasında herhangi bir alışverişini olmadığını, dosyaya sunulan yapı kayıt belgesinden de anlaşılacağı üzere Mahkemenin değerlendirmesinin aksine depo şeklindeki bağımsız bölümün, davalıya ait 10 nolu bağımsız bölümden ayrılarak müvekkili adına 13 nolu bağımsız bölüm olarak tescil edildiğini, yargılamanın hiçbir aşamasında borcun sebebiyle ilgili herhangi bir savunma yapılmadığını, yalnızca artık son aşamada 08.06.2015 tarihli temyiz dilekçesinde davada bahsi geçen taşınmazın depo olarak müvekkilince kiraya verildiğini ve tapu kaydında gözükmediği iddia edilen apartmanın ortak kullanım alanı olan bodrumdaki kısım için müvekkilinin 19.000,00 TL para almış olduğunu, buna karşılık senet tanzim edip davalıya verdiğini, ancak bahse konu deponun satışının yapılmadığı ve paranın da iade edilmediği iddia edildiğini, oysaki davalı mahkeme huzurundaki yeminli beyanında ”Davacıyla sadece 1 tane alışverişimiz olmuştur, başka hiçbir alışverişimiz yoktur, bu bir alışveriş de dava konusu olan gayrimenkul satışına ilişkindir, senet teminat senedi olarak değil satıştan dolayı verilmiştir, başkaca hiç ticari diyaloğumuz olmamıştır.” şeklinde beyanda bulunduğunu, görüldüğü üzere davalının, müvekkili ile aralarında yalnızca tek bir hukuki ilişki kurulduğunu bunun da dava konusu gayrimenkul satışından ibaret olduğunu yeminli beyanında kabul ederek tamamen önceki beyanlarını çürütmesine rağmen mahkemece çelişkili ifadeler dikkate almaksızın eksik inceleme ile davanın reddine karar verildiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, takibe konu kambiyo senedi nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun’un 201 inci maddesi

2. 2004 sayılı Kanun’un 72 nci maddesi

3. Değerlendirme
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

21.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.