YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/1945
KARAR NO : 2023/5798
KARAR TARİHİ : 12.10.2023
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki marka hükümsüzlüğü davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip, gereği düşünüldü.
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin ruhsat başvurusunun sonuçlanmasının ardından “melox” markasını yoğun bir şekilde kullanmaya başladığını, markanın tescili için yaptığı başvurunun davalı adına tescilli 2010/45360 no’lu “meloks” ve 2013/20002 no’lu “melok’s” markalarının gerekçe gösterilerek reddedildiğini, davalı markalarının hükümsüzlüğü için açılan davalar sonucunda markaların hükümsüz kılındığını, davalıların marka tescillerini, müvekkilinin ticari faaliyetlerini engellenmek için gerçekleştirdiğini, ciddi kullanımlarının bulunmadığını, davaya konu 2010/26901 no’lu “mieloks” markasının da davalı tarafından hiçbir suretle kullanılmadığını belirterek davalı adına tescilli 2010/26901 no’lu “mieloks” markasının kullanmama nedeniyle iptaline ve sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin 1953 yılında faaliyetine başladığını, ilaç konusunda üretim ve pazarlama faaliyetlerini gösterdiğini, dava konusu 2010/26901 sayılı markanın yenileme işlemi dosyalanmadığından 23.04.2020 itibariyle hukuken geçersiz bir marka olduğunu, iptaline ve sicilden terkinine karar verilmesinin mümkün olmadığını, davacının hukuki yararının bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile her ne kadar davanın açıldığı tarih itibari ile dava konusu markanın yenilenmediğinden davalı adına hüküm teşkil etmediği Türk Patent ve Marka Kurumu (TPMK) kayıtlarından görülmüş ise de TPMK kayıtlarında müddet bilgisinin işlenmediği, güncel kayıtlara güvenilerek davanın açıldığı, davalının da davanın açılmasına bu nedenle sebebiyet vermediği, kurum kayıtlarının güncellenmemesi nedeni bağlı işbu davanın açıldığına kanaat getirilmekle yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, taraflara vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığı gerekçesiyle davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın baştan itibaren konusuz olduğunu, davacının konusu olmayan bu davayı açmakta hukuki bir yararı olmadığını, dava konusu markanın dava tarihinden önce hükümsüz hale geldiğini, davanın açıldığı Haziran 2021 tarihinde kurum siciline bakıldığında markanın koruma süresinin 23.04.2010 olarak yazıldığını, 10 yıllık koruma süresinin 23.04.2020 tarihinde dolduğunu, yenilenmemiş olduğunun açıkça görüldüğünü, dava açıldığı tarihte markanın hukuken hükümsüz olduğunun sicil kayıtlarından anlaşıldığını, hukuki yararın dava şartı olduğunu, bu nedenle dava şartı yerine getirilmediğinden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini, mahkeme kararı hukuka uygun kabul edilecek olursa hükmün düzeltilerek taraflarına vekalet ücreti takdirine karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava dilekçesi ekinde sunulan Türk Patent çevrimiçi araştırma uygulaması üzerinden alınan kayıttan, hükümsüzlüğü istenen 2010/26901 başvuru numaralı MİELOKS markasının, 23.04.2010 başvuru tarihli olduğu, markanın on yıllık koruma süresinin 23.04.2020 tarihinde dolduğu, koruma süresinin dolmasından önce yenileme talebinde bulunulmadığı gibi, altı aylık ek süre içerisinde de yenileme talebinde bulunulmadığının anlaşıldığı, davanın altı aylık ek yenileme süresinin dolduğu 23.10.2020 tarihinden sonra 02.06.2021 tarihinde açıldığı ve dava dilekçesi ekinde sunulan çevrimiçi kayıttan da yenilenmediği anlaşılan markanın hükümsüzlüğünü istemekte davacının hukuki yararı bulunmadığından, mahkemece davanın hukuki yarar yokluğundan usulden reddine karar verilerek hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin (AAÜT) 7/2 maddesi gereğince vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi yerinde görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın hukuki yarar yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; kurum kayıtlarına güvenilerek dava açıldığını, TPMK kayıtlarının sisteme zamanında işlenmediğini, müddet olan markaların sisteme yansıtılmadığını ancak dava konusu markanın sistemde göründüğünü, yenileme yapılıp yapılmadığının anlaşılmasının mümkün olmadığını, taraflar arasında bulunan hükümsüzlük davasında davalının markanın müddet olduğunu bildirmediğini, bu halde davanın açılmasına davalının sebebiyet verdiğini ve davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kullanılmama nedenine dayalı marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
12.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.