YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/1805
KARAR NO : 2023/5368
KARAR TARİHİ : 27.09.2023
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1300 Esas, 2021/2247 Karar
HÜKÜM : Karar verilmesine yer olmadığına
İLK DERECE
MAHKEMESİ : Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2021/106 E., 2021/402 K
Taraflar arasındaki menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; dava dışı …’ın müvekkili şirkete olan borcuna karşılık 28.02.2019 vade tarihli 280.000,00 TL bedelli çek verdiğini, çek bedelinin … tarafından ödenmesi nedeniyle çekin …’a kargo aracılığıyla iade edildiğini, ancak davacı şirket tarafından çek iade edilirken sehven çekin arkasında bulunan cirosunun iptal edilmediğini- unutulduğunu, çekin borçlu …’a iade edildiği tarihten yaklaşık birbuçuk yıl sonra … tarafından çekin keşide tarihinin değiştirilerek çekin kötü niyetli bir şekilde davalı …’e teslim ettiğini, davalının kötü niyetli olarak davacı şirketin hiçbir sorumluluğu kalmadığı halde söz konusu çeke istinaden müvekkili aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla icra takibi başlatıldığını, takibe konu çekin kambiyo vasfının kalmadığını, çekte ciro zincirinin de kopuk olması nedeniyle davacının sorumlu tutulamayacağını, davacının çek dolayısıyla borcunun kalmadığını ileri sürerek takibe dayanak çeke ilişkin müvekkili şirketin davalıya borçlu olmadığının tespitine ve kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; takibe konu çekin müvekkiline olan borcu ödemek isteyen dava dışı … tarafından müvekkiline teslim edildiğini, çekin davacı şirket tarafından ciro edildiğini, son olarak da müvekkili tarafından çekin arkası imza edilerek muhatap bankaya ibraz edildiği ve karşılıksızdır işlemi yapıldığını, çek üzerinde davacıya ait herhangi bir iptal işleminin bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Ankara 11. İcra Hukuk Mahkemesinin 11.02.2021 tarih ve 2020/1018 E. 2021/188 K. sayılı kararı ile davaya konu icra takibinin iptaline karar verildiği ve verilen kararın 03.06.2021 tarihinde kesinleştiği, bu haliyle davaya konu icra takibinin iptal edilmesi nedeniyle menfi tespit istemli asıl talep bakımından davanın konusuz kaldığı, kötü niyet tazminatı ve yargılama giderleri bakımından davanın açıldığı tarihteki haklılık durumuna göre değerlendirme yapılması gerektiği, buna göre işbu menfi tespit davasının 09.02.2021 tarihinde açıldığı, İcra Hukuk Mahkemesinin karar tarihinin 11.02.2021 olduğu ve 03.06.2021 tarihinde de kararın kesinleştiği, İcra Hukuk Mahkemesinin kararı incelendiğinde takip konusu senedin düzenleme tarihinde 30.04.2019 ve 28.02.2019 tarihinin üzerinin çizildiği ve senette 02.11.2020 tarihi bulunduğu, ancak senette sadece 1 adet parafın yer aldığı, senedin düzenleme tarihinin bu 2 tarihten biri olduğu, bu nedenle vaktinde bankaya ibraz edilmeyen çek açısından 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (2004 sayılı Kanun) 170/a maddesi gereğince takibin iptaline karar verildiği, tüm bu veriler, tarafların yazılı ve sözlü beyanları ve deliller hep birlikte değerlendirildiğinde takibin davalı tarafça kötü niyetli olarak başlatıldığı davacı tarafın kötü niyet tazminatı yönündeki talebinin haklı olduğu, davanın açıldığı tarihteki haklılık durumu dikkate alındığında yargılama giderlerinden de davalı tarafın sorumlu tutulduğu gerekçesiyle dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, dava değerinin % 20’si oranında 61.600,00TL kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmamasına rağmen hukuka aykırı bir şekilde maktu değil nispi vekâlet ücretine hükmedildiği gibi kötü niyet tazminatına hükmedilmesinin de hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 6 ncı maddesi gereğince tarifede yazılı nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olduğu, ancak davacı lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi için takibin haksız olması yanısıra davalının takibinde kötü niyetli olduğunun da kanıtlanmış olmasının gerektiği, bu kapsamda Ankara 11. İcra Hukuk Mahkemesindeki davanın 20.11.2020 tarihinde açıldığı, kararın 03.06.2021 tarihinde kesinleştiği, davalı tarafça takibin 05.11.2020 tarihinde başlatıldığı, eldeki davanın ise 09.02.2021 tarihinde açılmış olduğu değerlendirildiğinde davalının kötü niyetle takip yaptığı kanıtlanamadığından kötü niyet tazminatına hükmedilemeyeceği gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; kötü niyet tazminatı talebinin reddine dair mahkeme hükmünün temyiz edildiğini, davalının takibe dayanak çekin kambiyo vasfında olmadığını bilebilecek durumda olduğunu, zira takibe dayanak çekte iki adet düzenleme tarihinin yer aldığını, kambiyo vasfında olmayan çeke dayalı olarak müvekkil aleyhine haksız ve kötü niyetli bir takip ikame edildiğinden ve bu hususun İcra Hukuk mahkemesi kararı ile sabit olduğundan davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
2.Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davanın konusuz kalması halinde nispi değil, maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği halde hukuka aykırı şekilde verilmiş olan kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, dava konusu çek nediyle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 2004 sayılı Kanun’un 72 nci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderlerinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
27.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.